Türk Toraks Derneği tarafından ‘Dünya Tüberküloz Günü’ dolayısıyla yapılan açıklamada, “Artan göçler ve kötü yaşam koşulları göçmenler arasında tüberkülozun artmasında rol oynamaktadır. Acilen, göçmenlerde tüberküloz kontrolü konusunda çalışmalar yapılmalı ve bu konuya özel bir önem verilmelidir” denildi.
Açıklamada, Türkiye’deki durumla ilgili ise şu bilgiler yer aldı: “Türkiye Halk Sağlığı Kurumu verilerine göre 2014 yılında yeni tanı konulan hasta sayısı 13.378 ve olgu hızı yüz bin nüfusta 17.2’dir. Tüberküloz hasta sayıları yıllar içinde azalmaktadır. Tedavisi daha zor olan çok ilaca dirençli tüberküloz (ÇİD-TB) tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sorun teşkil etmektedir. 2014 yılında Türkiye’de 253 ÇİD-TB hastasına tanı konulmuştur. Günümüzde tüberküloz ilaç tedavisi ile tamamen iyileşebilen bir hastalıktır, ancak ilaçların en az 6 ay süreyle düzenli olarak içilmesi gerekir. Ülkemizde tüberküloz hastasının tanı ve tedavisi ücretsiz olarak yapılmaktadır”.
Türk Toraks Derneği’nin açıklamasında, Türkiye’de hastalık kontolü ile ilgili bazı sorunlar olduğu belirtilerek, alınması gereken tedbirlere ilişkin öneriler şu şekilde paylaşıldı:
"- Tüberküloz kontrolünde önemli sorumluluğu üstlenmiş kurumlar olan Verem Savaşı Dispanserindeki sağlık personeli sayılarının giderek azalması, deneyimli personellerin görev yerlerinin değiştirilmesi, kalıcılıklarının sağlanamaması dispanser çalışmalarını olumsuz yönde etkilemektedir. Verem Savaşı Dispanserlerinde çalışmak özendirilmeli ve bu kurumlar desteklenmelidir.
- Hastalarımızın tedavi uyumlarının arttırılması için gerekli önlemler alınmalıdır. Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) uygulama kalitesi iyileştirilmelidir. Hasta ve hasta yakınları ekonomik, sosyal ve psikolojik açıdan desteklenmelidir. Ülkemizde tüberküloz hastalarının hastane ulaşımlarını, günlük yaşamlarını sürdürebilmek için gereken ihtiyaçlarının sağlanması konusunda eksiklikler vardır. Bu konuda gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve sorumlu kurumlar belirlenmelidir.
- Türkiye Halk Sağlığı Kurumu verilerine göre 2014 yılında yabancı ülke doğumlu tüberküloz hasta sayısı 809’dur, yani tüm tüberküloz hastalarının yüzde 6’sı yabancı ülke doğumludur. Bu oran İstanbul’da yüzde 8’dir. Artan göçler, kötü yaşam koşulları göçmenler arasında tüberkülozun artmasında rol oynamaktadır. Acilen göçmenlerde tüberküloz kontrolü konusunda çalışmalar yapılmalı ve bu konuya özel bir önem verilmelidir.
- Tedaviye başlanan, düzenli ilaç içen hastanın bulaştırıcılığı 15-20 günde kaybolur ve toplum için risk oluşturmaz. Bu hastaların damgalanması ve toplumdan dışlanması engellenmeli ve bu konuda toplumu bilinçlendirmeye yönelik eğitim çalışmaları yapılmalıdır.
Göğüs hastalıkları uzmanlık derneği olarak Türk Toraks Derneği, verem savaşında çalışan hekimlere ve Sağlık Bakanlığı’na eğitim, araştırma ve bilimsel anlamda destek olurken, halkımıza doğru ve güncel bilgiyi ulaştırmak için de çalışmaya devam edecektir".
(İHA)
Açıklamada, Türkiye’deki durumla ilgili ise şu bilgiler yer aldı: “Türkiye Halk Sağlığı Kurumu verilerine göre 2014 yılında yeni tanı konulan hasta sayısı 13.378 ve olgu hızı yüz bin nüfusta 17.2’dir. Tüberküloz hasta sayıları yıllar içinde azalmaktadır. Tedavisi daha zor olan çok ilaca dirençli tüberküloz (ÇİD-TB) tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de sorun teşkil etmektedir. 2014 yılında Türkiye’de 253 ÇİD-TB hastasına tanı konulmuştur. Günümüzde tüberküloz ilaç tedavisi ile tamamen iyileşebilen bir hastalıktır, ancak ilaçların en az 6 ay süreyle düzenli olarak içilmesi gerekir. Ülkemizde tüberküloz hastasının tanı ve tedavisi ücretsiz olarak yapılmaktadır”.
Türk Toraks Derneği’nin açıklamasında, Türkiye’de hastalık kontolü ile ilgili bazı sorunlar olduğu belirtilerek, alınması gereken tedbirlere ilişkin öneriler şu şekilde paylaşıldı:
"- Tüberküloz kontrolünde önemli sorumluluğu üstlenmiş kurumlar olan Verem Savaşı Dispanserindeki sağlık personeli sayılarının giderek azalması, deneyimli personellerin görev yerlerinin değiştirilmesi, kalıcılıklarının sağlanamaması dispanser çalışmalarını olumsuz yönde etkilemektedir. Verem Savaşı Dispanserlerinde çalışmak özendirilmeli ve bu kurumlar desteklenmelidir.
- Hastalarımızın tedavi uyumlarının arttırılması için gerekli önlemler alınmalıdır. Doğrudan Gözetimli Tedavi (DGT) uygulama kalitesi iyileştirilmelidir. Hasta ve hasta yakınları ekonomik, sosyal ve psikolojik açıdan desteklenmelidir. Ülkemizde tüberküloz hastalarının hastane ulaşımlarını, günlük yaşamlarını sürdürebilmek için gereken ihtiyaçlarının sağlanması konusunda eksiklikler vardır. Bu konuda gerekli yasal düzenlemeler yapılmalı ve sorumlu kurumlar belirlenmelidir.
- Türkiye Halk Sağlığı Kurumu verilerine göre 2014 yılında yabancı ülke doğumlu tüberküloz hasta sayısı 809’dur, yani tüm tüberküloz hastalarının yüzde 6’sı yabancı ülke doğumludur. Bu oran İstanbul’da yüzde 8’dir. Artan göçler, kötü yaşam koşulları göçmenler arasında tüberkülozun artmasında rol oynamaktadır. Acilen göçmenlerde tüberküloz kontrolü konusunda çalışmalar yapılmalı ve bu konuya özel bir önem verilmelidir.
- Tedaviye başlanan, düzenli ilaç içen hastanın bulaştırıcılığı 15-20 günde kaybolur ve toplum için risk oluşturmaz. Bu hastaların damgalanması ve toplumdan dışlanması engellenmeli ve bu konuda toplumu bilinçlendirmeye yönelik eğitim çalışmaları yapılmalıdır.
Göğüs hastalıkları uzmanlık derneği olarak Türk Toraks Derneği, verem savaşında çalışan hekimlere ve Sağlık Bakanlığı’na eğitim, araştırma ve bilimsel anlamda destek olurken, halkımıza doğru ve güncel bilgiyi ulaştırmak için de çalışmaya devam edecektir".
(İHA)