Sahip olduğu mera ve yaylalarıyla hayvancılığın yaygın yapıldığı Ovacık ilçesi, her yıl çevre il ve ilçelerden yaklaşık 50 göçer aile ile onlara ait 23 bin dolayında küçükbaş hayvana ev sahipliği yapıyor.
Yaz aylarında hayvanlarını otlatmak için Tunceli'nin Çemişgezek, Mazgirt, Pülümür ve Hozat ilçeleri ile Şanlıurfa'nın Siverek ilçesinden gelerek Ovacık'taki yaylalara çıkan göçerler, zorlu doğa koşullarıyla mücadele ederek geçimini hayvancılıkla sağlıyor.
İlkbaharda Munzur ve Mercan dağlarına doğru atlarla yola koyulan ve yaklaşık 3 bin 370 rakımdaki Işıkvuran, Yalmanlar, Ziyaret, Mercan ve Eğripınar yaylalarına çıkan göçerler, soğuk ve yağmurlu havalara karşın koyunlarını besleyebilmek için uğraş veriyor.
Erkekler koyun güdüyor, kadınlar sağım yapıyorMayıs-ekim ayları arasında konakladıkları yaylalarda doğayla iç içe, eğitim, sağlık, teknoloji ve sosyal hayat imkanlarından uzak yaşayan göçerler, yıllardır et ve süt ürünleri üretip ülke ekonomisine katkıda bulunuyor.
Bölgede genellikle "Şavak" aşiretine mensup olan göçerlerin erkekleri gece gündüz koyunları güderken, kadınları ise günde iki kez sağımını yaptıkları koyunların sütüyle peynir üretiyor.
Yaylada güne erken başlayan kadınlar, günlük işlerinin yanı sıra kaldıkları çadırları temizleyerek, ekmek pişiriyor, ayran yayıyor ve elde çamaşır yıkıyor.
Hayvanlarını korumak için gece nöbet tutuyorlarZorlu yayla yollarında ulaşımı atlarla sağlayan göçerler, boz ayı, kurt ve çakal gibi yabani hayvanlardan sürüleri korumak için de geceleri kangal köpekleri eşliğinde nöbet tutuyor.
Havaların iyice soğumaya başladığı ekim ayıyla yaylalardan inip evlerine doğru dönüş yolculuğuna geçen göçerler, kış mevsimini köylerinde geçiriyor.
Göçerlerden 55 yaşındaki İbrahim Köse, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yaklaşık 40 yıldır hayvancılıkla uğraştığını söyledi.
Yayla yaşamının zorluğunu anlatan Köse, "Hayvancılıkla uğraşarak aile bütçesine katkıda bulunuyorum. Ovacık, doğası ve merası ile hayvan yetiştiriciliğine uygun bir ilçe. Her sene ilkbaharda yaylalara çıkıyoruz. Yaklaşık 3 ay dağlarda konaklıyoruz. Yaylada bazen üzerimize dolu ya da yağmur yağıyor, koyunları otlatmakta zorluk yaşıyoruz. Yayladan ilçeye ulaşımı atlarla sağlıyoruz." dedi.
"Günün ilk ışıklarıyla uyanıyoruz"Kadınlardan Şenay Köse de hayvancılıkla uğraşmanın yorucu olduğunu belirtti.
Yayla hayatının şehir hayatına göre zor olduğunu ifade eden Köse, şöyle konuştu:
"Yaylalar bazen çok soğuk oluyor ve bu yüzden eziyet çekiyoruz. Ellerimiz çatlıyor, yüzümüz yanıyor. Biz kadınlar günün erken saatlerinde uyanıyoruz, kahvaltı hazırlıyoruz, çadırlardaki işlerimizi tamamlıyoruz. Günde iki kez koyunları sağıyoruz ve elde ettiğimiz sütle peynir yapıyoruz. Gece de yabani hayvan saldırılarına karşı yatmıyoruz, sabahlıyoruz. Ayı, kurt geliyor. Köpekler var. Köpekler havlayınca bizler de hemen uyanıp hayvanlarımızı korumaya çalıyoruz."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com