Sağlık

Glokom sıklığının 2050'de 3 kat artması bekleniyor

Doç. Dr. Mehmet Talay Köylü, "Glokom, tüm dünyadaki körlüklerin en sık ikinci sebebidir. Yaşla beraber sıklığı artmaktadır ve artan yaşam süresi ile 2050 yılında glokom sıklığının 3 kat artması beklenmektedir." dedi

Glokom sıklığının 2050'de 3 kat artması bekleniyor
14-03-2020 18:07
İstanbul

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Talay Köylü, 8-14 Mart Dünya Glokom Haftası dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, glokomun görme sinirinde hasar ve görme alanı kaybıyla seyreden, sıklıkla artmış göz içi basıncıyla ilişkili, nörodejeneratif bir hastalık olduğunu aktardı.

Artmış göz içi basıncı, aile öyküsü, gözün saydam tabakasının kalınlığı, yaş, cinsiyet ve genetik faktörlerin hastalığın oluşumundaki etkisine işaret eden Köylü, glokomun sinsi bir hastalık olup ileri dönemlere kadar genelde belirti vermediğini, bu nedenle özellikle ileri yaşlarda göz muayenesi ve bu kontrollerde göz içi basıncı ve glokom açısından değerlendirmenin önemini vurguladı.

Tedavide medikal, cerrahi ve lazer seçeneklerinin mevcut olduğunu anlatan Köylü, şu bilgileri verdi:

"Glokom, tüm dünyadaki körlüklerin en sık ikinci sebebidir. Tüm yaşlarda glokom sıklığının yüzde 2 olduğu düşünülmektedir. Yaşla beraber sıklığı artmaktadır ve artan yaşam süresi ile 2050 yılında glokom sıklığının 3 kat artması beklenmektedir. Glokom 40 yaş altı kişilerde yüzde 1'in altında gözükürken, 40-50 yaş grubunda yüzde 1,3, 50-60 yaş grubunda yüzde 2,9, 60-70 yaş grubunda yüzde 7,4, 70 yaşından sonra yüzde 14,7 sıklığında gözlenmektedir."

Doç. Dr. Köylü, glokomun gençlerde hatta bebeklik döneminde de görülebildiğini, konjenital glokom sıklığının on binde bir doğumda gözlense de erken tanı ve tedavinin, beklenen yaşam süresi nedeniyle çok önemli olduğunu belirtti.

​Kataraktı "İlerleyen yaşla ilişkili, gözün kristalin lensinin kesifleşmesi" olarak tanımlayan Köylü, kataraktın tüm dünyada körlüklerin ve görme azalmasının en sık sebebi olduğunu, cerrahiyle tedavi edildiğini ve sonuçların çoğu zaman yüz güldürücü olduğunu bildirdi.

"Glokom cerrahisinin sıklığı azalırken, katarakt cerrahisinin sıklığı artıyor"

​Beklenen yaşam süresinin uzamasının, glokom ve kataraktın ileri yaşlarda daha sık görülmesinin, katarakt ve glokomun birlikteliğini arttırdığına dikkati çeken Köylü, şöyle devam etti:

"Geniş ölçekli çalışmalarda 65 yaş üzeri nüfusta katarakt ve glokom sıklığı sırasıyla yüzde 34 ve yüzde 13 olarak bildirilmiştir. Kataraktın sertlik derecesi, görme sinirin hasar durumu, göz içi basıncının seviyesi, glokom tedavilerine hastanın uyumu, hastanın yaşı, kan sulandırıcı tedaviler, hipertansiyon, evvelki yapılmış olan cerrahiler, 'Yapılacak müdahalede katarakt ameliyatı mı, glokom ameliyatı mı önce yapılmalı?' ya da 'Aynı seansta ikisi birden mi yapılmalı?' sorularını cevaplandırır. ​Gelişen tekniklerle hem glokom hem de katarakt cerrahisinde daha az problem ve daha kısa iyileşme süresi elde etme çabası devam etmektedir. Katarakt cerrahisi göz içi basıncında uzun süreli bir azalmaya yol açmaktadır fakat bu değişimin miktarı ve klinik önemi tartışılmaktadır. Son yıllarda glokomun medikal tedavisinde kullanılan yeni moleküller sayesinde glokom cerrahisinin sıklığı azalırken, katarakt ameliyatı sıklığı artmaktadır."

Doç. Dr. Köylü, glokom ve katarakt birlikteliğinde ameliyat öncesi klinik muayenenin önemine işaret etti.

"Açık açılı glokomların en sık nedeni eksfoliyasyondur"

Eksfoliyasyonun, sıklığı yaşla artan, glokomla sıkı ilişkili, göz içi dokularda görülen beyaz renkli kepek benzeri birikintiler olduğunu aktaran Köylü, "Sebebe bağlı açık açılı glokomların en sık nedeni eksfoliyasyondur. Eksfoliyasyon katarakt ve sekonder glokom için önemli bir risk faktörüdür. Eksfoliyatif glokomlu hastaların katarakt ameliyatı sırasında ihtiyaç duyulan göz bebeği genişlemesine zayıf cevap verme eğilimi vardır ve göz içi merceğinin yerleştirileceği cepteki bağları zayıftır. Bu nedenle eksfoliyatif hastalarda standart katarakt cerrahisine göre komplikasyon oranı daha yüksektir, ameliyat sonrası daha sık muayene gerekir ve görsel iyileşme daha uzun olabilir. Eksfoliyasyon sendromu olan olguların katarakt ameliyatı sonrasında göz içi basıncında anlamlı düşüş olmaktadır." ifadelerini kullandı.

​Katarakt cerrahisinin açı kapanması glokomlu hastalarda sebebin lense bağlı faktörlerden kaynaklandığı durumlarda iyi bir seçenek olduğunu ifade eden Köylü, cerrahi sonrası görme keskinliğinin artmasının yanı sıra göz içi basıncın düşeceğini kaydetti.

"Glokom ve katarakt cerrahisi hızla değişiyor"

Göz Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Talay Köylü, glokomlu gözlerde katarakt da mevcutsa "Katarakt cerrahisi mi, glokom cerrahisi mi yoksa kombine cerrahi mi yapılması" kararını vermenin zor olabildiğini aktararak, "Hafif ve orta seviyeli glokomu olan, medikal olarak kontrol edilebilen, ilave medikal seçeneklerin olduğu, dar açılı gözlerde, eksfoliyatif gözlerde ve lense bağlı glokomda öncelikle katarakt cerrahisi düşünülmelidir. Glokom ve katarakt birlikteliğinde, eğer glokom medikal olarak kontrol edilemiyorsa, santral görmeyi tehdit eden yaygın görme alanı kaybı varsa glokom ve katarakt ameliyatını beraber yapılması gerekebilir." değerlendirmesini yaptı.

Göz hastalıklarının tüm alanlarında olduğu gibi glokom ve katarakt cerrahisinin de hızla değiştiğinin altını çizen Köylü, tüm vakalar için tek bir yöntem söylemenin mümkün olmadığını, son yıllarda eksfoliyatif glokomda ve açı kapanması durumlarında daha erken dönemde katarakt cerrahisi yapma eğiliminin arttığını, yeni glokom prosedürleri ile daha çok güvenlik sağlanabileceğini belirtti.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER