Günlük hayatta konsantrasyon kaybı, bazı şeyleri hatırlayamamak birçok kişinin başına gelen olaylardan biri olan zihin yorgunluğu olduğunu söyleyen Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Kami Büyüközer, “Bazen bir süre sonra bu durumlar geçer ve kişiler eskisi gibi olur. Bazen gerekli tedbirler alınmazsa, bazı şeyleri hatırlayamama durumunun ilerlemesi ile zamanla Alzheimer rahatsızlığı görülebilir. Bu durumun görülmemesi için, hafızayı güçlü tutmakta, çeşitli şifalı bitkilerden yararlanmakta fayda vardır. Fakat en mühimi insanoğlunun hayatı boyunca sürdürdüğü yaşam sisteminin niteliği ve niceliğidir” dedi.
Beyin, beyincik, omurilik soğanı, omurilik merkezi sinir sistemini meydana getirdiğini belirten Büyüközer, merkezi sinir sistemi bütün vücudu saran ağları ile görme, dokunma, işitme, tat alma, koklama, hafıza, düşünce ve hareketlerimizi düzenleyen ve kontrol eden bir yapı olduğunu kaydetti. Etkilediği alanlardan da görüleceği üzere merkezi sinir sistemi ve sistemlerde meydana gelen rahatsızlıkların önemli olduğunu ve bütün vücudu olumsuz yönde etkilediğini belirten Dr. Büyüközer, “Sinir sistemi ile ilgili bazı hastalıklar için şunları sayabiliriz: Sara, beyin damarı hastalıkları, unutkanlık, baş dönmesi ve denge bozuklukları, beyin kanaması. Beyin ve hafıza üzerinde çalışan uzmanlar, genellikle beynin ihtiyaç duyduğu oksijen, glikoz ve bazı enzimlerin yeterli miktarda sağlanamamasını, stres ve gerginlik gibi sebeplerle beynin enerjisinin hemen tükenmesinden dolayı çalışma akışının düzensizleşmesi, sadece bazı meseleler üzerine yoğunlaşmadan ötürü beynin bir bölümünün atıl bırakılmasını ve sistemsiz düşünme alışkanlığını hemen akla gelebilecek sebepler olarak saymaktadırlar. İki çeşit unutkanlık görüyoruz. Birincisi basit unutkanlık; geriye dönüşü olan düzelebilen unutkanlık. Daha çok stres ve depresyonla oluşuyor. İkincisi ise kötü huylu unutkanlık. Hafıza kaybı, yani Alzheimer hastalığı gibi beyindeki ağır hücre yıkımıyla ilgili oluşuyor. Beyindeki hücreler arası enerji transferinin bozulması, hücrelerin bilgileri kaydetme, tekrar çağırabilme, bilgileri depolayabilme özelliklerinin bozulması unutkanlık olarak tanımlanıyor” ifadelerini kullandı.
Zihin yorgunluğunu yenmekte dengeli beslenme çok önemli rol oynadığını belirten Dr. Büyüközer: “Dengeli beslenme, çok yönlü bir kavram olarak yorumlanmalıdır. Maddi ve manevi olarak beden ve ruhumuzun ihtiyacı olan maddelerin Rabbimizin bizden istediği nicelik ve nitelikte olması keyfiyetini mutlaka ön planda tutmalıyız. Bir yandan manevi tatminsizliklerle dolu stresli bir hayat, bir yandan Allah’ın rızasına uygun olmayan dengesiz, helal ve tayyib şartlara uygun olmayan bir beslenmenin beden ve ruhumuzda yapacağı bir çok tahribatın içinde hafıza kaybı, insanı ölmeden öldüren, çok acı bir sonuçtur. Genelde yaşlılar için büyük bir sorun olan unutkanlık, artık gençlerde de görülüyor” dedi.
"Beyin çok çalışırsa yorulur kanaati yanlıştır"
Dr. Büyüközer: “Hafızayı zayıf düşüren illetlere mukabil, onu kuvvetlendirecek sebepler de mevcuttur. Bunların başında Allah’ın rızasına uygun, düzenli bir hayat, disiplinli bir çalışma, sistemli ve sürekli bir düşünsel ve zihinsel meşgale gibi hususlar gelir. Uzmanlara göre, Beyin çok çalışırsa yorulur kanaati yanlıştır. Beynin yorulmasının sebebi onu çok çalıştırmak değil, yanlış kullanmak ya da onu hareketsiz bırakmaktan kaynaklanan hantallaşmadır. Evet, beyin çok çalışmaktan dolayı yorulmaz; aksine çalıştıkça gelişir, daha verimli hale gelir. Beyni yoran ve körelten çalışmak değil, boş durmak, düşünmemek, tefekkür etmemek, zararlı istikamette kullanmak ve iş yapmamaktır. Kullanılmayan organların köreldiği gibi hafıza da doğru bir şekilde sürekli işletilmezse dumura uğrar.
Hafıza gücünü artırmak için, dengeli beslenmek, temiz havada egzersiz yapmak, bitkilerin şifalarından yararlanmak mümkün. Ancak ekseriya göz ardı ettiğimiz, bir diğer önemli yapılması gereken iş, dini hayatımızı tekrar gözden geçirerek, bugüne kadar ihmal ettiğimiz Allah’ın bizden istediği ibadet hayatımızı onarmak. Kısaca helal ve tayyib bir yaşam sistemine dönüş yapmak. Unutmayalım ki en büyük hafız Rabbimizdir. O ise bize ‘şah damarımızdan daha yakın olduğunu bildiriyor’. Fakat bu yakınlıktan ekseriya habersiz gibi yaşıyoruz. Biran evvel bu yanlışlığımızı gidermeye çalışmalıyız. Rabbimiz de bu konuda bizi ikaz ediyor” diyerek şu ayetleri söyledi:
“Sana vahyedilen kitabı oku ve namazı kıl. Muhakkak ki namaz hayasızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah ı anmak elbette en büyük ibadettir. Allah yaptıklarınızı bilir. (Ankebut 45) O halde beni anın ki, ben de sizi anayım. Bana şükredin de nankörlük etmeyin. (Bakara 152) Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin! (Ahzap 41) Allah’ın sizlere rızık olarak verdiği şeylerden helal ve tayyib olarak yiyiniz! Eğer gerçekten Allah’a ibadet ediyorsanız, Onun vermiş olduğu nimetlere teşekkür ediniz (Nahl 114)”.
Kaynak: IHA
dikgazete.com