İstanbul
Mezuniyetine kısa bir süre kala tiroit kanseri olduğunu öğrenen Dr. Kübra Akay, kansere karşı verdiği mücadelesinde yaşadıklarını gün gün sosyal medya hesaplarından paylaşarak, benzer durumda olan kişilere örnek olmaya çalışıyor.
Genç Doktor, henüz 4 yaşındayken hacdan yeni gelen dedesinin, abdest aldığı sırada kalp krizi geçirmesi ve yakınlarında ilk müdahaleyi yapacak kimsenin bulunmaması nedeniyle gözlerinin önünde hayatını kaybetmesinin ardından doktor olma hayali kurmaya başladı.
Akay, yıllarca hem dedesinin gözü önünde ölmesinin acı hatıraları hem de insanlara faydalı olabilmenin umudu içinde çalıştı ve başarılı bir eğitim hayatına sahip oldu.
Üniversite sınavında İstanbul Medipol Üniversitesi Tıp Fakültesini kazanan Akay, zorlu tıp eğitimi boyunca hayallerinden bir gün bile vazgeçmedi.
Başarılı eğitim hayatının son yılında endokrin alanında üniversite hocalarıyla hasta tetkiki yaptığı sırada ultrason çektiren Akay'ın tiroidinde bir nodül tespit edildi.
Akay, bir sonraki hafta nodülün türünü tespit etmek için patoloji laboratuvarına gitti ve hayatını değiştiren "kanser teşhisini" öğrendi.
Yaşadığı ilk günleri "Yeni bir hayata geçişi iliklerime kadar hissettim." şeklinde anlatan Akay, teşhisi öğrendikten sonra yaşadığı tüm süreçleri sosyal medya hesaplarından anlatmaya başladı.
Dünyada her yıl milyonlarca insanın hayatını değiştiren "çağımızın hastalığı" olarak tanımlanan kansere karşı ilham veren bir mücadele sergileyen Akay'ın paylaşımları büyük beğeni aldı.
Teşhisten kısa bir süre sonra kanserli nodülleri alınan Akay, ilaç tedavisi görmeye ve "kanser riskiyle yaşamanın hissettirdiklerini" anlatmaya devam ediyor.
"Dedem öldükten sonra bir gün bile doktor olmaktan vazgeçmedim"
Kübra Akay, doktor olma serüvenini ve kanser teşhisinden sonra değişen yaşamını AA muhabirine anlatırken, hekimlik hayalini kalbine yerleştiren 4 yaşında yaşadığı acı tecrübeyi hala anımsadığını söyledi.
Akay, "Anneannem ve dedem hacdan gelmişlerdi. Dedemi çok seviyordum. Dedemle oynarken abdest almak istediğini söyledi. Aniden yere yığıldı. Kalp krizi geçiriyormuş. 4 yaşındaydım. Gözlerimin önünde vefat etti. O gün aramızda biri doktor olsa dedem kurtulabilirdi diye düşünerek doktor olmaya karar verdim. Dedem gözlerimin önünde öldükten sonra bir gün bile doktor olmaktan başka bir meslek düşünmedim." diye konuştu.
Akay, bu hayalle tüm eğitim hayatı boyunca gece gündüz çalıştığını, doktor olabilmek için birçok etkinlikten ve eğlenmekten vazgeçtiğini söyledi.
Üniversiteyi kazanmayı "hayallerine giden son adım" olarak nitelendiren Akay, tıp eğitiminin üniversiteyi kazanmaktan daha zor olduğunu ve yıllarca çalışmaya devam ettiğini belirtti.
Mezuniyetine birkaç ay kala hayatını değiştiren bir sürece girdiğini anlatan Akay, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Endokrin alanında profesör olan hocamla birlikte hastaları ziyaret ettiğim bir vakit hocama, 'Hiç tiroit ultrasonu çektirmedim. Bir sıkıntım yok ama gelmişken bir bakabilir misiniz?' dedim. Hasta sedyesine oturdum. Hoca boynuma ultrasonla bakarken bir anda yüzü değişti. 'Kübra tiroidinde bir nodül görüyorum ve malin olduğunu düşünüyorum.' dedi.
Birçok tiroit kanseri tipi olduğu için en azından en az tehlikelisi olur diye dua ettim. Patoloji laboratuvarında testimi yapan doktor hanım papiller tiroit kanseri olduğunu, alt tiplerini daha sonra analiz edeceklerini söyledi. 'Kansersin' dediğini duyunca kulağımda büyük bir uğultu hissettim, duyduklarıma inanamadım. Birkaç gün sonra tüm sonuçlarımı öğrendim. Hayatımın duygusal olarak en yoğun günleriydi. O günden sonra tecrübelerimi, iyi kötü günlerimi sosyal medya hesaplarımdan gün gün yazmaya karar verdim. Kanserin beni değil benim onu yeneceğini herkesin görmesini ve kansere yakalandıktan sonra insanlarda oluşan duygu değişimlerinin görülmesini istedim. Çok güzel tepkiler geldi. Bunlar da benim mücadeleme destek oldu."
"Kendime, 'Kendine gel Kübra, ameliyat masasında olan sensin' diye seslendim"
Akay, tiroit kanseri teşhisinden sonra ciddi riskleri ve yan etkileri olan tiroit alınma ameliyatı olmaya karar verdiğini söyledi.
Ses tellerinin zarar görmesine bağlı konuşamama ve kanserli hücrelerini yayılması gibi risklere rağmen ameliyat olan Akay, şöyle devam etti:
"Ameliyat 10 gün sonraya planlandı. Bu 10 gün benim için çok daha fazlasıydı. Neler olabilir, nasıl olabilir, ses tellerime bir zarar gelir mi, nasıl etkileri olur gibi sorular sormaya başladım. Ameliyattan çıktığımda dayanılmaz bir acı vardı. Ameliyatta tiroidim alındı. Aynı şekilde kötü prognozdan ve lenf nodlarıma sıçrama ihtimalinden dolayı lenf nodlarım da alındı. Ameliyatlara hep giriyorduk ama o sedyeye hep bir doktor olarak baktık. Bir yanım sanki ayakta kendime bakıyormuşum gibi hissettim. 'Kendine gel Kübra, ameliyat masasında olan sensin.' diye kendi kendime söylendiğimi hatırlıyorum. Ameliyatın ardından tiroit sonrası patoloji sonuçlarını ve lenf nodlarının metastaz yapıp yapmadığını merak ediyorsunuz."
Akay başarılı bir ameliyat geçirdiğini ve kanserli hücrelerin yeniden yayılması gibi risklere karşı ilaç tedavisine devam ettiğini söyledi.
"Kanser teşhisinden sonra içtiğim su bile beni daha çok mutlu etmeye başladı"
Akay, kanser tanısıyla yaşamının, insanlara bakışının ve hayat algısının tamamen değiştiğini anlattı.
"Bir hekim olarak mezun olamadan hasta olmanın yaşattığı duygular beni çok sarstı." diyen Akay şöyle devam etti:
"Yaşadığım süreç bir bakıma hastalarımla aramda güçlü bir bağın da oluşmasını sağladı. Artık her şeyden keyif almaya başladım. Çok basit ama su içerken bile son defa içebiliyormuşum diye düşünerek daha fazla keyif almaya başladım. Hepimizin rutin olarak yaptığı şeyler bana daha fazla önemli hale geldi. O zamana kadar ölüm korkusunu hiç bu kadar hissetmemiştim. Ne zaman öleceğimi bilemediğim için kimseyle kırgın ya da küs gitmemek için çalışmaya başladım. İnsanlarla aramı daha iyi tutmaya başladım. Daha uysal olmaya başladım. Helalleşmeye başladım. İnsanları zaten seviyordum ama daha fazla sevmeye başladım. Ben de bir hekim olarak artık insanların hayatlarına daha fazla dokunmak, onlarla daha güzel iletişim kurmak istiyorum."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com