Anadolu Ajansının 6 Nisan 1920'de başlayan kuruluş öyküsünde, kurucusu Atatürk'ün yazışmaları, dönemin tarihine, ajansın karşı karşıya kaldığı engellemelere ve Anadolu'nun sesini duyurma çabasına ışık tutuyor.
AA muhabirinin derlediği bilgilere göre, Mustafa Kemal Paşa, Anadolu Ajansının kurulmasının ardından yayımladığı bültenlerin bazı yerlere iletilmediği bilgisi üzerine Milli Mücadele propagandasının büyük önem taşıdığı inancıyla, başta AA bültenlerinin ulaştırılması konusu olmak üzere çeşitli yazışmalar yaptı, uyarılarda bulundu.
18 Nisan 1920'de Anadolu Telgraf Merkezi'ne gönderdiği genelgede Mustafa Kemal Paşa, AA bültenlerinin ulaştırılmasındaki ihmali şu ifadelerle "vatan suçu" olarak saydı:
"Anadolu Ajansının bazı yerlere yayılmadığı ve gönderilmediği yolunda şikayetler alıyoruz. Anadolu'nun dışarıyla bütün ilgisinin kesilmiş bulunduğu şu sıralarda millet fertlerinin bütün bütün habersiz kalmaması amacıyla üstlenilen bu hizmetin tüm telgrafçılarımızca da kabul ve güçlendirileceğini şüphesiz addeder ve bu konuda yapılacak bir ihmalin vatan suçu teşkil edeceğinin bilinmesini arz ederiz."
İnebolulu gençlerin, Milli Mücadele'yle ilgili haberleri öğrenebilmek amacıyla AA'nın kuruluşundan 2 gün önce 4 Nisan 1920'de Mustafa Kemal Paşaya gönderdikleri yazı, Anadolu Ajansının ne denli önemli bir işlev üstlendiğinin de göstergesi oldu.
Mustafa Kemal Paşa, 20 Nisan'da verdiği cevapta, Anadolu'nun gereksinim duyduğu haberlerin artık Anadolu Ajansı tarafından sağlandığını duyurarak, gençlerden bu haberleri köylere kadar yaymalarını rica etti.
AA haberlerinin her yana ulaştırılmasına büyük özen gösteren Mustafa Kemal Paşa, engellemelerin önüne geçebilmek için de 18 Nisan 1920'de Konya Posta ve Telgraf Başmüdürlüğüne telgraf çekerek, haber dağıtımının engellenmesinin nedenlerinin ve bu konuda savsaklamada bulunan memurların adlarının bildirilmesini istedi.
Mustafa Kemal Paşa, görevini özveriyle yapan telgrafçıları da unutmayarak, Nutuk'ta teşekkür ettiğine ilişkin ifadelere yer verdi.
Öte yandan, Büyük Millet Meclisi'nin açılışına yakın İstanbul'daki kamuoyununda Anadolu'daki mücadeleden günü gününe haberdar olmasını öngören Mustafa Kemal Paşa, 21 Nisan 1920'de Balıkesir'deki 61'inci Fırka Komutanlığına ve Mudanya Kaymakamlığına telgraflar çekti. Bu telgraflarda Mustafa Kemal, Büyük Millet Meclisi'nin açılmasından sonra Anadolu'nun kazanacağı olağanüstü ilgiden ötürü İstanbul halkının Anadolu'daki olaylardan haberdar olması için Anadolu Ajansı'nın günlük bildirilerinin aksamadan, Bandırma ve Mudanya'dan güvenilir kayıkçılar ve vapur kaptanlarıyla düzenli bir teşkilat içerisinde İstanbul'a gönderilmesini istedi.
Kurtuluş Savaşı ile ilgili haberlerin İstanbul'a ulaşmasına büyük önem veren Mustafa Kemal Paşa, Bursa'da 14'üncü Kolordu Komutanlığı Vekilliğine 21 Nisan 1920'de çektiği telgraf ile Anadolu Ajansı bültenlerinde yer alan, İstanbul için önemli sayılabilecek haberlerin Bursa'da basılıp, çoğaltılmasını ve yeterli sayıda İstanbul'a gönderilmesini iletti.
Büyük Millet Meclisi 23 Nisan 1920'de açıldığında ise Anadolu Ajansı çalışmalarını 17 gündür sürdürüyordu.
Anadolu Ajansı ile ilgili ilk yasal düzenleme 7 Haziran 1920'de çıkarılan Matbuat ve İstihbarat Neşriyat Müdüriyeti Teşkiline Dair Kanun ile kuruluşundan 2 ay sonra yapıldı.
Kanun ile ajans müdüriyetinin Matbuat ve İstihbarat Müdüriyeti Umumiyesi kadrosunda yer alması üzerine Ethem Hidayet (Akımsar) Anadolu Ajansı ve Matbuat Şubesi Müdürü sıfatıyla ilk Ajans Müdürü oldu.
Ancak geniş yetkiler verilen genel müdürlüğün, kurulmasından 3 ay sonra propaganda ve istihbarat faaliyetlerinin iyi yürütülmediği yönünde eleştiriler geldi.
Meclis görüşmelerinde Bakanlar Kurulu Başkanı olarak söz alan Mustafa Kemal, bu eleştirilere şöyle yanıt verdi:
"Bir de 'Memlekette matbuat var mıdır?' denilmiş. Yani memlekette matbuatın olmadığından bahsolunmuş. Filhakika efendiler, Anadolu'da bir sene evvel, 6 ay evvel, 8 ay evvel matbuat denecek bir şeyler yoktu. Bunu cümlemiz biliriz. Fakat bugün hakikaten Anadolu'da matbuat vardır ve bu matbuat yine Anadolu'da vuku bulan mesainin neticesidir. Hemen hemen mühim bir merkezimiz yoktur ki orada bir gazete çıkmamış olsun. Demek ki Anadolu'da matbuat vardır. Binaenaleyh matbuat ihmal edilmemiştir. Efendiler bu matbuatın vücut bulması için ilk teşebbüsler yapılmış ve vücut bulmuştur.
Arkadaşlarımız sahil propagandamızın hiç yapılmamakta olduğundan ve sahilden küçük bir sada gelmediğinden bahsettiler. Bunda da hata vardır. Efendiler, sahil propagandamız vardır, bu pek kuvvetlidir. Hiçbir sada gelmiyor değil, ben 24 saat zarfında, 24 tane rapor alıyorum. Arzu buyurursanız bütün bu raporları size havale edeyim, Heyeti Celileniz okuyabilirler. Binaenaleyh, Karadeniz sahilimiz gayet müteyakkızdır, uçan kuştan dahi haber vermektedirler.
Afyon Karahisarı'na bir telgraf 4 günde gider, sonra Bilecik'e, buradan kalkarsınız siz oraya gidersiniz, ajans henüz gelmemiş olur. Bunların hepsi doğrudur. Fakat bu mesele doğrudan doğruya telgraf ve posta muamelatına ait bir meseledir. Şimdi telgraf ve posta muntazam işlemiyorsa, bundan dolayı da matbuat ve istihbarat müdüriyetini tenkit etmeye lüzum var mıdır?"
Cumhuriyet yıllarıKurtuluş Savaşı'nı Anadolu'nun her yanına duyuran Anadolu Ajansı, Cumhuriyet'in ilanı ve aşama aşama her devrimde, bunları gerçekleştiren Atatürk'ün adeta sesi konumundaydı.
Cumhuriyet'in ilanının ardından 3 Mart 1924'te Halifelik kaldırıldı ve Tevhidi Tedrisat (ülkedeki eğitim kurumlarının Maarif Vekaletine bağlanması) Kanunu kabul edildi. 20 Nisan 1924'te de Türkiye Cumhuriyeti yeni Anayasasına kavuştu. Bütün bu adımlar Anadolu Ajansının haberleriyle takip edildi.
Atatürk'ün devrimlerini halka anlatmak amacıyla çıktığı yurt gezilerinde de AA muhabirleri hep yanındaydı. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'in 22 Eylül 1924'te Öğretmenler Birliğince, Samsun İstiklal Ticaret Mektebinde onuruna verilen çay partisinde söylediği sözleri, AA bülteninde şöyle yer aldı:
"Dünyada her şey için, uygarlık için, hayat için, başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir, fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak aymazlıktır, bilgisizliktir, doğru yoldan sapmaktır."
Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal'i hedef alan ve aralarında eski bakanlar, milletvekilleri ve valilerin de olduğu bir grup tarafından planlanmış ancak hayata geçirilmeden engellenmiş olan İzmir suikastının 17 Haziran 1926'da ortaya çıkarılışı, resmi bir bildiriyle Anadolu Ajansı tarafından kamuoyuna duyuruldu.
Mustafa Kemal'in 1926'da yaptığı bu İzmir gezisini Anadolu Ajansı Başmuharriri Kemalettin Kamu izlemektedir. Atatürk, İzmir suikast girişimi konusunda 19 Haziran 1926'da AA'ya verdiği demeçte, tarihi sözünü söyledi:
"Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır."
Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın "Gazi'nin Millete Beyannamesi" başlıklı bu açıklamasını bütün gazeteler (A.A) mahreciyle kullandı.
Atatürk'ün 10'uncu Yıl Nutku, il gezileri ve vefatı da AA bültenleriyle Türk ve dünya kamuoyuna duyuruldu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com