Dünya

Fukuşima'da 4. evreye giren radyoaktif atık su tahliyesi 30 yılı aşkın sürebilir

Japonya'da 2011'deki deprem ve tsunamide hasar gören Fukuşima Dai-içi Nükleer Santrali'nde biriken radyoaktif atık suyun tahliyesinde 4. evreye girilirken, sürecin 30 yılı aşkın sürebileceği bildirildi

Fukuşima'da 4. evreye giren radyoaktif atık su tahliyesi 30 yılı aşkın sürebilir
11-03-2024 16:47
Tokyo

2011'de deprem ve tsunami sonrası hasar gören Fukuşima'da Dai-içi santralinde biriken radyoaktif özellikli atık suyun Pasifik Okyanusu'na tahliye planının gidişatı, ülke kamuoyunda gündem oluşturuyor.

Japonya'da 31 Mart 2024 itibarıyla sona erecek 2023 mali yılını kapsayan ilk 4 evre atık tahliyesi doğrultusunda nükleer santralden toplam 31 bin 200 ton atık su boşaltılmış olacak.

Bu süreçte, okyanusa tahliye edilen atık suyun durumu, tanklardaki doluluk, kimyevi materyallerin ayrıştırılması süreci, çevresel riskler ile tarafsız denetlemelerin gidişatı merak ediliyor.

ALPS filtreleme

Tokyo Electric Power (TEPCO) işletimindeki Fukuşima Dai-içi Nükleer Santralinde 1, 2 ve 3 numaralı reaktörler, Mart 2011'de tsunamide hasar gördü.

Soğutma işlevini yitiren reaktörlerde, çekirdek erimeleri meydana geldi. Eriyik nükleer yakıt, enkaz halinde tesis içerisinde kaldı.

Yakıt enkazını soğutmak üzere su kullanılıyor, kullanılan su kirleniyor. Kirlenen su, yüksek konsantrasyonda radyoaktif madde içeriyor.

Reaktör binalarına yer altı ve yağmur suları da akıyor. Bu sular, birbirine karışarak günde yaklaşık 100 ton kirli su oluşmasına yol açıyor.

TEPCO, radyoaktif madde miktarını, ulusal standardın altına indirmek amacıyla Gelişmiş Sıvı İşleme Sistemi (ALPS) olarak tanınan filtrelemeyi kullanıyor.

Ocak 2024 itibarıyla 1,37 milyon metreküp kirli su

ALPS filtrelemesi vasıtasıyla işlem gören bu suya "işlenmiş su" adı veriliyor. Bu sudaki 60'ı aşkın radyoaktif madde ayrışabilirken, "trityum" ise ayrışmıyor. Trityum işlenmiş suda kalıyor.

Mevcut teknoloji ile ayrıştırılamayan trityum içeren işlem görmüş su, santral yerleşkesindeki tanklarda depolanıyor.

TEPCO, uyguladığı çok katmanlı önlemler sonucunda, günlük ortalama üretilen kirli su miktarını 2014'te 540 metreküpten, 2020'de 140 metreküpe düşürebildi.

Santral yerleşkesinde bini aşkın depolama tankı bulunduğu bildiriliyor. Renkleri beyaz, gri ve mavi olan farklı modellerde tankların ortalama hacmi 1000 metreküp.

Tankların diplerine kurulan çadır görünümlü büyük tentelerin, şiddetli yağış halinde, yağmur sularının, sızıntı önleyici kanallara girmesini önlemesi hedefleniyor.

Trityum ve insan ilişkisi

"Hidrojenin akrabası" şeklinde bilinen ve teknik olarak "Hidrojen-3" olan trityum materyali, normal su molekülünden iki fazla nötrona sahip.

Trityum materyali, hidrojenle benzer kimyevi özelliklere sahip olduğundan oksijenle bağ kurabiliyor ve temel olarak su olarak bulunuyor.

İçme suyu ve insan vücudu dahil doğal ortamlarda bulunabilen trityumun, yaydığı "beta radyasyonu" ince ve zayıf bir kağıt parçasıyla engellenebiliyor.

Günlük yaşamda su tüketimiyle trityum vücuda geçerken, insan metabolizması, dışkı yoluyla bu materyali atarak, vücutta birikme ve yoğunlaşmasını önlüyor.

40'ta 1'in altına düşürüyor

İşlenmiş suyu büyük miktarda deniz suyuyla seyrelten TEPCO, trityum konsantrasyonunu ulusal standardın 40'ta 1'inin altına düşürüyor.

Radyoaktiviteye sahip maddeler içeren suların doğal ortama tahliyesiyle ilgili Japonya hükümetinin nükleer düzenlemelerine uyum sağlanıyor. Ulusal standart, litre başına 60 bin bekerel seviyesinde. TEPCO, seyreltmeyle oranı litre başına 1500 bekerelin altına düşürebildiğini bildiriyor.

Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) belirlediği kılavuz doğrultusunda, içme suyu kalitesi için trityumun10 bin bekerel seviyesinin altında olması gerekiyor.

Uluslararası Atom Enerjisi Ajansına (UAEA) göre, hidrojen izotopu olan trityum içeren suyun, normal hidrojen içeren suyla neredeyse aynı kimyasal özelliklere sahip olması nedeniyle, trityumu sudan ayırmak teknik olarak çok zor.

Düşük miktarda suda yüksek yoğunlukta trityum bulunması halinde trityumu sudan ayrıştırabilen teknolojiler mevcut ancak Fukuşima'daki santralde depolanan yüksek miktarda su, düşük trityum yoğunluğuna sahip olduğu için bu teknolojiler uygulanamıyor.

Deniz seviyesinin 12 metre altında

ALPS filtrelemesiyle ayrışmayan ve bilimsel olarak "trityum bulanıklı" olarak tanımlanan işlenmiş su, seyreltme sonucu tahliyeye hazır hale getiriliyor.

Tahliyenin yapılacağı bölge, nükleer santral sahasının yaklaşık bir kilometre açıklarında bulunuyor. Tanklardaki su, denizin altına inşa edilen tünel vasıtasıyla boşaltılıyor.

Böylelikle atık su, sahil hattındaki deniz suyu sirkülasyonuna değil denizcilik faaliyetlerinin rutin yapıldığı kıyı bölgelerden uzaktaki okyanus sularına karışabiliyor.

Deniz seviyesinin 12 metre altına inşa edilen, depreme dayanıklı duvarlar, olası sızıntılara karşı su sızdırmaz malzemeyle iki kat kaplanarak betonarmeden yapıldı.

Üç boşaltımda anormallik olmadı

Nisan 2021'de Japonya hükümeti, arıtılmış suyu okyanusa boşaltma planını resmen duyurmuştu. Atık su boşaltımı Ağustos 2024 itibarıyla resmen başladı.

2023 yılı içinde ilki 24 Ağustos-11 Eylül, ikincisi 5-23 Ekim, üçüncüsü 2-20 Kasım'da tamamlanan işlenmiş atık su boşaltımında dördüncü evre ise şubat sonunda başladı.

Buna göre, 17 gün boyunca 7 bin 800 tonluk atık su, deniz seviyesinin altına inşa edilen tünel vasıtasıyla kıyıdan 1 kilometre açığa, Pasifik Okyanusu sularına salıveriliyor.

31 Mart 2024 itibarıyla sona erecek 2023 mali yılı kapsayan 4 evre atık su boşaltımı doğrultusunda nükleer santralden toplamda 31 bin 200 ton atık su boşaltılmış olacak.

TEPCO açıklamasına göre, önceki üç boşaltımda, kıyı bölgesini kapsayan sularda anormal trityum seviyeleri saptanmadı.

Ocak 2024 itibarıyla yerleşkede halen 1,37 milyon metreküp kirli su bulunuyor.

Şubatta sızıntı yaşandı

Santralde biriken kirli sudan radyoaktif maddeleri arındıran sistemin bulunduğu binanın havalandırmasında şubat ayı başında sızıntı saptanmıştı.

Radyoaktif madde içeren yaklaşık 5,5 ton kirli suyun, havalandırma çıkışı etrafına sızdığı tespit edilmişti. Sisteme kirli su akışının durdurulmasıyla, sızıntının kesildiği bildirilmişti.

TEPCO yetkilileri, suyun "sezyum ve stronsiyum dahil 22 milyar bekerel radyoaktif madde içerebileceği" tahmininde bulunmuştu.

Radyoaktif madde içeren suyun büyük bir kısmı toprağa sızarken, yakın bölgede bulunan drenaj kanallarındaki incelemelerde önemli düzeyde anormallik saptanmamıştı.

İşletici firmanın, suyun sızdığı bölgeyi "girilmez" statüsüne aldığı, bu bölge ve çevresindeki toprağın toplanması dahil prosedürleri ivedilikle başlattığı aktarılmıştı.

Japonya Ekonomi, Ticaret ve Sanayi Bakanı Saito Ken, TEPCO yetkilileriyle görüşmesinde, sızıntı durumunun tekrarına karşı "Tek hata bile toplumun güveninin kaybolmasıyla sonuçlanabilir." demişti.

Olayın ülke içi ve dışında endişelere yol açtığına dikkati çeken Japon Bakan Saito, şirketten olası sızıntılara karşı "güvenliğin sağlanması için aktif adımlar atılmasını" talep etmişti.

"UAEA, daimi burada"

1957'de kurulan UAEA, Birleşmiş Milletler (BM) bünyesinde "nükleer gözlemci" olarak tanınıyor. UAEA, nükleer enerjinin barışçıl kullanımı ve nükleer silahların yayılmasını önlemeyi hedefliyor.

Hükümet ile UAEA, Temmuz 2021'de anlaşma imzaladı. Bu doğrultuda UAEA, Japonya'nın tahliye öncesi ve sonrası faaliyetleri ile sürecin şeffaflığını tetkik edilmesinde işbirliği yapıyor.

UAEA 2023'te yayımladığı nihai raporunda, işletici TEPCO ve Japonya hükümetinin, atık suyun tahliyesi planının, nükleer güvenlik standartlarıyla uyumlu olduğu bildirdi.

Raporda, "ALPS ile seyreltilen suyun tahliyesinde her yıl salınacak toplam trityum miktarının, doğal süreçlerle her yıl atmosferde üretilen radyonüklit miktarının çok altında olacağı unutulmamalı" denildi.

Planının işletilmesi sürecini UAEA'nın izlemeye devam edeceğini kaydeden UAEA Genel Direktörü Rafael Grossi, "UAEA, gelecek yıllarda daimi burada olacak, faaliyetleri gözden geçirecek ve değerlendirecek." dedi.

Santralin devreden çıkarılması "hayati"

Tahliyenin dördüncü evresi dahil yaklaşık 31 bin ton atık suyun henüz az sayıda tanka eş değer olduğu göz önüne alındığında, tahliye sürecinin ilerleyen dönemlerde sıklaştırılacağı kaydediliyor.

Bir yıllık süre zarfında boşaltım evresi sayısı net belirtilmezken, ilk 4 evrenin 7 ay içerisinde gerçekleştiği göz önüne alındığında, atık su tahliyesinin 30 yıl sürebileceği iddia ediliyor.

2023 itibarıyla santraldeki atık su tanklarının yüzde 97 doluluk kapasitesine ulaştığı, boşaltılmadığı takdirde yıllık depolama maliyetinin 900 milyon doları aştığı bildirilmişti.

TEPCO "karmaşık, çok katmanlı ve büyük ölçekli" şeklinde nitelediği, santralin sökülmesi ve devreden çıkarılmasının 3 faz halinde ve toplamda 40 yıla yakın sürmesini bekliyor.

Japonya hükümeti, 2011'de deprem ve tsunami sonrası çekirdek erimesi yaşayan nükleer santralin hizmetten çıkarılması için atık suyun serbest bırakılmasını "hayati" olarak görüyor.

Kaynak: AA

.

dikGAZETE.com

SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER