Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, merhum Prof. Dr. Fuat Sezgin'in eserlerinin en önemli mesajının, Avrupa merkezli tarih perspektifini sorgulayan, bunun sınırlarını zorlayan yeni bir tarih anlayışının ortaya konulması olduğunu belirterek, "Kendisinin de daha 1940-1950'li yıllardan itibaren tespit ettiği, sonraki yıllarda da aşmak için gayret sarf ettiği bu temel sorun bugün de hala bizim bilim tarihine, düşünce tarihine, medeniyet tarihine bakışımızı belirlemeye devam ediyor." dedi.
Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, 2019 Prof. Dr. Fuat Sezgin Yılı etkinlikleri kapsamında, Kültür ve Turizm Bakanlığının desteği ile Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi, Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı ve İstanbul Üniversitesi (İÜ) ortaklığında düzenlenen "1. Uluslararası Prof. Dr. Fuat Sezgin İslam Bilim Tarihi Sempozyumu" ikinci gününde devam ediyor.
Sempozyum kapsamında "Bilim, Teknik, Tefekkür: Fuat Sezgin'le Evrendeki İşaretleri Okumak" başlıklı konferans veren Kalın, yaklaşık bir yıl önce vefat eden Sezgin'in Türkiye'de ve dünyada anılması, eserlerinin daha geniş kitlelere ulaştırılması için önemli faaliyetler yapılmasından duyduğu memnuniyeti dile getirdi.
Sezgin'in sadece İslam bilim tarihi çerçevesinde değerlendirilemeyecek kadar önemli çalışmalara imza atan ilim adamı ve düşünür olduğunu dile getiren Kalın, "Onun belki eserlerinin en önemli mesajı, Avrupa merkezli tarih perspektifini sorgulayan, bunun sınırlarını zorlayan yeni bir tarih anlayışının ortaya konulması. Bunun bilim tarihi alanında yapılması da büyük önem arz ediyor. Kendisinin de daha 1940-1950'li yıllardan itibaren tespit ettiği, sonraki yıllarda da aşmak için gayret sarf ettiği bu temel sorun, bugün de hala bizim bilim tarihine, düşünce tarihine, medeniyet tarihine bakışımızı belirlemeye devam ediyor." diye konuştu.
Kalın, herhangi bir eğitim kitabında bilim, felsefe ya da medeniyetler tarihi bölümünde aklın, bilimin, felsefenin, mantığın ve genel manada medeniyetin bugünkü Yunan adaları civarında başladığını, bunun da daha sonra aynı istikamette devam ettiğinin görüldüğünü anlattı.
Avrupa merkezli tarih perspektifinin büyük oranda bilimi, düşünceyi, Avrupa tarihinin bir noktasına sabitlediğini, bir coğrafyayla sınırlandırdığını belirten Kalın, aslında Eflatun'un Mısır'a, Mezopotamya'ya atıflar yaptığını söyledi.
Kalın, Avrupa merkezci tarih anlayışının bilimden düşünceye, sanattan felsefeye her alanda ana paradigmayı belirleyen bir bakış açısı olmaya devam ettiğini kaydetti.
"Sezgin unutturulan bir tarihi hatırlatan mütefekkirdir"İbrahim Kalın, bilim tarihi alanındaki çalışmalarına bakıldığında Fuat Sezgin'in unutturulan bir tarihi hatırlatan bir büyük ilim adamı, mütefekkir olduğunu belirterek, Sezgin'in temel yaklaşımının unutturulan tarihin kıymetinin bilinmesi üzerine kurulu olduğunu vurguladı.
Sezgin'e kadar İslam bilim tarihinin genel bilim tarihinde küçük bir dipnot iken bir anda onun çalışmalarıyla dünya bilim tarihinin merkezine oturan tarihi birikim haline gelebildiğini dile getirerek, Sezgin'in İslam bilim tarihinin özgün olmadığı iddiasını, 8-9. yüzyıldan 17. yüzyıla kadar devam eden büyük bilimsel faaliyetler içerisinde temelsiz bir tez olduğunu birçok eserinde ortaya koyduğunu anlattı.
Kalın, meselenin sadece Gazali'nin şahsi dehası, İbni Sina'nın şahsi zekasıyla ilgili olmadığını, onları besleyen o kültürel ortamın, iklimin yeniden inşa edilmesi, bütün boyutlarıyla anlaşılmasının medeniyet tartışmaları açısından büyük önem arz ettiği kaydetti.
"Batılıların karanlık çağı, İslam medeniyetinin aydınlık çağı"Fuat Sezgin'in çalışmalarının kültürel iklimi ortaya koyması açısından bilim adamlarının nasıl yetiştiğine dair ipucu sunduğunu dile getiren Kalın, Sezgin'in tarihlendirme ya da dönemlendirme meselesinin de üzerinde durduğunu ifade etti.
Kalın, şöyle devam etti:
"Hala kendimize ait bir tarihlendirme, dönemlendirme faaliyeti ortaya koymuş değiliz. Son dönemde bunun en önemli istisnası olarak İslam Düşünce Atlası başlığı altında birkaç ilahiyatçı arkadaşımızın ortaya koyduğu bir çalışma yayınlandı. Kendimize ait bir tarihsel dönemlendirme yapabilmek açısından önemli bir çalışma. Bu bir kitapla, birkaç ilim adamının çabasıyla olabilecek şey değil. Zihinlerimize o kadar köklü bir şekilde yerleşti ki aydınlanma çağı, karanlık çağ, Orta Çağ gibi terimler, bunları aşmak için yepyeni bir tarih okumasına ihtiyacımız var. Fuat Sezgin hoca, Batılıların karanlık çağ dediği dönemler aslında İslam medeniyetinin aydınlık çağlarıdır, diyordu." şeklinde konuştu.
Osmanlı tarihinini dönemlendirilmesi konusunda da henüz zihni berraklığa kavuşulmadığını belirten Kalın, siyasi ve askeri süreçlere göre 18-19. yüzyılın sıkıntılı bir dönem olduğunu ancak sanat tarihi açısından ise bu yüzyılların Türk musikisi, hat ve ebru sanatının zirve yaptığı dönemler olduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Sezgin'in mirasının hatırlanması, açtığı yolda bilim tarihi çalışmalarının derinleştirilmesinin önemli olduğunu belirterek, şöyle konuştu:
"Kendisi 300 bine yakın el yazmasını hayatı boyunca elden geçirmiş bir ilim adamı olarak, yapılması gerekenin ancak yüzde birini yapabildiğine inanıyordu. Bu dünyadan giderken bize çok önemli bir görevi bıraktı. 60 küsur yıllık ilim hayatına sığdırdığı büyük eserler aslında yeni çalışmaların zeminini oluşturuyor. Bu da bizim bu mirası yaşatmamız, yarınlara taşımamız için de hem bireysel hem de kurumsal olarak bu faaliyetleri desteklememiz, bu açıdan yolu büyütmemiz büyük önem arz ediyor. Eserlerinin bugünün ve yarının nesillerine yol göstereceğine inanıyorum."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com