Kudüs
Batı Şeria'da Filistin yönetiminin kontrolü altındaki A bölgesinden çıkınca, kısa bir sürede İsrail ordusunun kontrolündeki C bölgesine ulaşılıyor. Uluslararası hukuka aykırı şekilde oluşturulan Batı Şeria'daki yasa dışı Yahudi yerleşim birimleri de bu alandaki vadilerin ucunda genelde tepelerde yer alıyor. Batı Şeria'da bu bölgede dolaşan birinin çevrede değişen altyapı, yükselen çitler, artan güvenlik tedbirleri ve silahlarıyla nöbet tutan askerler nedeniyle yerleşim birimlerine yaklaşıldığını fark etmesi kaçınılmaz oluyor.
Batı Şeria'nın en büyük kenti Nablus'a doğru ilerlerken yüksek tepeye kurulu Beyta beldesinin yakınlarında biri küçük çaplı olmak üzere 40 yerleşim birimi bulunuyor. Bu yerleşim birimlerinde, zaman zaman Filistinlilere ve mülklerine saldıran yaklaşık 40 bin Yahudi yaşıyor.
İsrail, Batı Şeria'daki Yahudi yerleşim birimlerinde ikamet edenler için özel yollar inşa ediyor, çoğunluğu silahlı bu kişileri "koruma" bahanesiyle binlerce askeri de bölgede tutuyor.
Batı Şeria'da adeta mantar gibi her köşeden yükselen bu yapılar, Filistin kentleri, beldeleri hatta köyleri arasındaki bağlantının giderek kopmasına ve Filistin nüfusunun yaşadığı yerlerin "yerleşimlerle birbirinden ayrılmış takım adalara dönüşmesine" neden oluyor.
Birkaç hafta içinde yeni bir yerleşim yeri
Beyta beldesi sakinlerinin, Yahudi yerleşimciler ve İsrail ordusuyla toprakları için verdiği mücadelede son perde Mayıs 2021'de başladı.
Yahudiler, çevredeki bir yerleşim yerinin önündeki durakta bir yerleşimcinin vurularak öldürülmesini bahane ederek bu tepede İsrail ordusunun koruması altında birkaç hafta içinde İsrail nezdinde de yasa dışı sayılan bir yerleşim "karakolu" kurdu.
Yahudi yerleşimcilerin, genelde İsrail ordusu korumasıyla kurduğu "karakol" yerleşimleri, "karavan, konteyner, prefabrik" benzeri yapılardan oluşuyor. Yerleşimciler, Filistinli sanatçıların eserlerinde sembol olarak kullandığı zeytin ağaçlarıyla sarılı bu tepedeki yasa dışı yerleşim yerine "Evyatar" adını verdi. İsrail ordusu da "burayı koruma altına alma" gerekçesiyle yerleşimcilere katıldı.
Sivil direnişte, İsrail ordusu Mayıs 2021'den bu yana 10 Filistinliyi öldürdü
Geçiminin önemli bir kısmını zeytin ağaçlarından kazanan Beyta beldesi sakinleri, yerleşim yerine karşı çıktı ve sivil direniş sergiledi. Beyta'da Mayıs 2021'den bu yana düzenlenen protestolarda ikisi reşit olmayan genç toplamda 10 Filistinli, İsrail ordusunun ateş açması sonucu hayatını kaybetti. Gösteriler sırasında, en az 20'si gerçek mermiyle olmak üzere 100'den fazla Filistinli, İsrail ordusunun müdahalesinde yaralandı. Gösterilere katılan onlarca Filistinli de İsrail ordusu tarafından gözaltına alındı.
İşgal altındaki Doğu Kudüs'te yer alan Şeyh Cerrah Mahallesi'nde Yahudi yerleşimcilerin Filistinlileri evlerinden zorla çıkarmaya çalışmasıyla başlayan olaylar, İsrail ordusunun Gazze'ye 10 günlük yıkıcı bir saldırısıyla sonuçlandı.
ABD'nin "Evyatar" hakkında, "İsrail hukukuna göre dahi yasa dışı sayıldığı" yönündeki sert açıklamasının doğurduğu baskıyla İsrail geri adım attı.
İsrail bayrağı ve "Döneceğiz" yazan metal bir Davud Yıldızı diktiler
İsrail ordusu, Beyta beldesinin tepesindeki 53 aile ve kendilerine aktivist diyen çok sayıda Yahudi yerleşimciyi 35 gün sonra alanı terk etmeye ikna etti. Yerleşimciler, alanı terk etmeden önce bu tepeye geniş bir İsrail bayrağı ve yanına da "Döneceğiz" yazan metal bir Davud Yıldızı dikti.
Batı Şeria'nın içindeki C bölgesinde kendisine bağlı bir sivil yönetim, vali konumundaki bölge komutanları ve yargı sistemiyle adeta bir hükümete benzeyen İsrail ordusunun, Yahudi yerleşimcilerle yaptığı anlaşma sonucunda yerleşimcilerin bu noktaya koyduğu yapılar kaldırılmadı ve yerinde kaldı.
İsrail ordusunun, Beyta beldesinin karşısında yer alan Sabih tepesinde kurulan "Evyatar" yerleşim yerindeki nöbeti devam ediyor. İsrail askerlerinin, protestolarda yaşanan olayları gerekçe göstererek, Beyta'da Filistinlilerin zeytin ağaçlarına ulaşmak için kullandığı yolları buldozerlerle bozduğu göze çarpıyor.
"Daha çok Evyatar olacak"
Evyatar'ı terk ettikleri dönemde Jerusalem Post gazetesine konuşan Yahudi yerleşimci Amichai Ben-David, "Tepeyi terk ettik ama kalbimiz orada kaldı. Tüm ulusun kalbi evler, ağaçlar, bahçeler, yollar bekleyen Evyatar'ın topluluğuyla. Allah'ın yardımıyla devlet nezdinde ve yasal olarak döneceğiz. Evyatar yerleşim yeri, ulusun toprağa aşkının kanıtı. Aşk ve azimle, Allah'ın yardımıyla daha çok Evyatar olacak." ifadelerini kullanmıştı.
İsrail basındaki haberlere göre, İsrail ordusunun Batı Şeria'daki "İçişleri Bakanlığı" gibi hareket eden orduya bağlı "sivil yönetiminin", "Evyatar" yerleşim yerinin, yakınlardaki bir yerleşim yerine bağlanması ya da yeni bir alan olarak inşa edilmesi için yasal statü tanınmasını görüşeceği aktarıldı fakat sonuç çıkmadı.
Başsavcıdan göreve veda öncesi tartışmalı karar
Filistinliler, Yahudi yerleşimcilerin burayı terk etmesine rağmen Sabih tepesindeki "Evyatar" yerleşim yerindeki yapıların yerinde kalmasına tepki gösterdi ve bunların kaldırılmasında ısrarcı oldu. Ancak, bu talepleri karşılık bulmadı ve İsrail ordusu burada nöbet tutmaya devam etti.
İsrail basınındaki haberlere göre, 2016-2022 yıllarında Başsavcılık görevini yürüten Avichai Mendleblit, ocak ayı sonunda görevinin bitmesine günler kala, Beyta'nın karşısındaki Evyatar yerleşim yerine yasal statü tanıdı. Ancak Başsavcının kararı, nihai nitelik taşımıyor ve Savunma Bakanlığı ile hükümetin onayı gerekiyor.
Basındaki haberlere göre, konunun hassasiyeti ve ABD'nin itirazı nedeniyle, İsrail hükümetinin yasa dışı Evyatar yerleşim yerine "hukuki statü tanımaya" yanaşmayacağı ifade ediliyor.
Batı Şeria'da Filistinlilerin işlediği tarım arazilerinin benzer örneklerle yerleşimcilerin eline geçtiğini defalarca gören Beyta sakinleri, tepedeki yapıların kaldırılmasındaki ısrarını sürdürüyor.
"İsrail'in, toprağın kimliğini değiştirmeye hakkı yok"
Beyta Beldesi Belediye Başkan Yardımcısı Musa Hamayil, Evyatar yerleşim yerinin karşısındaki tepede AA muhabirine yaptığı açıklamada, belde halkının topraklarına ilişkin tapularının bulunduğunu ve "İsrail Başbakanı dahil kimsenin arazilerinde hak iddia edemeyeceğini" söyledi.
Buradaki yapılar kaldırılana kadar belde halkı olarak direnişlerine devam edeceklerini vurgulayan Hamayil, "Burası bir devlet toprağı değil, bu topraklar uluslararası toplum nezdinde de işgal altında, İsrail'in bu toprağın kimliğini değiştirmeye hakkı yok." dedi.
Hamayil, Sabih tepesine bir yerleşim yeri inşa edilirse, yoğun Filistinli nüfusuna sahip Nablus, Cenin gibi kuzeydeki kentlerin Batı Şeria'nın merkezi ile coğrafi bağlantısının koparılacağına dikkati çekti.
Belediye Başkan Yardımcısı, Yahudi yerleşimcilerin ve İsrail ordusunun yüksek konumu nedeniyle 1988'de de yine doğu yakasından Beyta'ya girmeye çalışmasıyla beldenin hikayesinin başladığını belirterek, belde halkının bu girişimi engellemeyi başardığını aktardı.
Bu dönemdeki çatışmalarda, bir yerleşimci ve 5 Filistinli gencin öldüğünü, 25 evin de yıkıldığını anlatan Hamayil, Beyta çevresinde o tarihten bugüne benzer şekilde beş ayrı girişime karşı direniş gerçekleştirdiklerini ve "bölge halkı olarak ağır bedeller ödediklerini" söyledi.
"Biz işgale gitmedik, onlar bize geldi"
Evyatar yerleşim yerinin yakınındaki zeytin ağaçlarının sahibi Hudeyfe Beytavi (37), "Yahudi yerleşimciler burayı ele geçirmeye çalışırken kenarda oturup izlemeyeceğini" vurguladı.
İsrail ordusunun cep telefonuna "arazisine gidemeyeceği" yönünde mesaj gönderdiğine dikkat çeken Beytavi, "Bizler işgale gitmedik, onlar bize geldi. Biz olduğumuz yerde bir tehdit oluşturmadık, tam aksi oldu. Onlar geldi, topraklarımızı aldı ve çocuklarımızı öldürdü." dedi.
Dünyadaki diğer çiftçilerle kendisinin yaşadıkları arasındaki farkı Beytavi, "Dünyanın dört bir yanında hareket özgürlüğü vardır. Kendisine ait toprak parçası olan her insan, buraya ulaşabilir, burada hak sahibidir, üzerine inşa edebilir, istediği gibi eker, biçer. Şimdi ben burada toprağıma gidemiyorum." ifadeleriyle anlattı.
"Toprağına o an ulaşmasak isterse neler yaşayacağı" sorusuna ise Beytavi, şu yanıtı verdi:
"Toprağıma gidersem öldürülme ihtimalim var, keskin nişancı, İsrail ordusu tarafından vurulabilirim. Yerleşimciler, kanunlara tabi değil silahları var ve her an ateş açabilirler. İsrail ordusu, buraya kontrol noktası kurup beni engelleyebilir. Cumartesi günü, İsrail tarafında (Şabat) tatil olduğu için ağaçlarımıza varabiliyoruz. Ama bunun dışında zor. İsrail askerleri inip sorar 'Ne yapıyorsun burada?' diye ben de 'Toprağıma geldim' derim. Dünyanın dört bir yanından, Avrupa, Amerika, Fransa, Kanada, Afrika, Asya'dan onlar benim işlediğim toprağıma gelebiliyor. Ben niye gidemiyorum?"
Beytalı çiftçilerin bu yaz hasat için zeytin ağaçlarına gittiğinde onlarca ağacı yanmış olarak bulduklarına dikkati çeken Beytavi, "Ben bu toprağı satmadım, satmam, ölürsem oğullarıma kalacak ve onlar da burayı işleyecek. İsrail ordusu, 1990'da buradan gittiğinde ben babamla ağaçlarımıza ulaştım. Toprağı işledik, alın terimizi akıttık." diye konuştu.
"Yerleşim yerindeki karavanlar kaldırılsın"
Bölgedeki gösterilerin yoğun olduğu bir dönemde Zekeriya Hamayel'in yerleşim noktasına yaklaştığı sırada İsrail askerleri tarafından vurulduğunu aktaran Beytavi, "Zekeriya'yı neden vurdular? Yerleşim yerine 300-400 metre kadar yakınken, elinde taş var diye mi? Hayır onu kasıtlı olarak öldürdüler. Onun kanı benim toprağımı suluyor. Bu benim için şereftir." dedi.
Beytavi, siyaseti, basını ve sivil tüm direniş yöntemlerini kullanmaya devam edeceklerini vurgulayarak, "İsrail ordusu kalsın, yerleşim yerindeki karavanları kaldırılsın, burayı benim için güvenli hale getirsinler, ben de evime dönebilirim. İşte o zaman toprağını işlemek için buraya gelirim." diye konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com