Kudüs
İsrail’de son 3,5 yılda 5’inci kez yapılan erken seçimde, eski başbakan ve muhalefet lideri Binyamin Netanyahu’nun başını çektiği sağ blok, 120 sandalyeli İsrail Meclisi'ne 64 milletvekili göndererek açık bir zafer kazandı.
Bu sonuçlara göre, Netanyahu liderliğindeki blokta yer alan aşırıcı-ırkçı Dini Siyonizm ve “Yahudi Gücü” partilerinin oluşturduğu liste, 14 milletvekiliyle yarışı üçüncü bitirdi. Filistinlilere yönelik ırkçı ve ayrımcı söylemleri nedeniyle eleştirilen bu partilerinin yeni hükümette söz sahibi olması bekleniyor.
Mevcut Başbakan Yair Lapid’in öncülük ettiği koalisyon hükümeti, birbirinden farklı çok sayıda partiyi barındıran ve ülkenin siyasi tarihinde ilk kez Arap partilerini de içine alan koalisyon durumundayken, Netanyahu’nun seçime birlikte girerek zafer kazanan sağ bloku ise yalnızca Ultra-Ortodoks Yahudi (Haredi) dini partiler ve aşırı sağcı partilerden oluşuyor.
İsrail böylelikle bu seçimler sonucunda, ülkenin siyasi tarihinde, en fazla çeşitlilik barındıran koalisyon hükümetinden en sağcı koalisyon hükümetine geçmiş oldu.
İsrail’de yükselişe geçen ırkçı politikacı: Itamar Ben-Gvir
Dini Siyonizm ile birlikte seçimlerden üçüncü büyük parti olarak çıkan “Yahudi Gücü” partisinin merkezinde, seçim sonrasında kutlamalarda Araplara karşı ırkçı sloganlar eşliğinde, danslarla sevinç gösterileri düzenlendi.
Yahudi Gücü lideri Itamar Ben-Gvir isminin, Netanyahu’nun kuracağı bir koalisyon hükümetinde yer alması olasılığı endişe yaratıyor.
Mescid-i Aksa baskınları gibi provokatif eylemleri ve işgal altındaki Kudüs'te Yahudi yerleşimcilerin şiddet eylemlerini teşvik etmesiyle bilinen Ben-Gvir, aşırılık yanlısı Yahudi yerleşimcileri desteklediği için "katillerin avukatı", "şeytanın avukatı", “sabıkalı” şeklinde anılıyor.
İsrailli aşırıcı-ırkçı politikacı, gençlik yıllarından bu yana Arap karşıtlığıyla öne çıkan ve kurduğu parti 1998'de İsrail'de bile yasa dışı ilan edilen Haham Meir Kahane ile anılan "Kahanizm" ideolojisine yakın bir duruş sergiliyor.
Ben-Gvir, İsrail'in yasakladığı ve ABD'nin terör örgütü olarak tanımladığı ırkçı “Kah” hareketinin de geçmişte bir üyesiydi ve Filistinlilerle çatışmayı sona erdirmek için Oslo Anlaşmalarını imzalayan Başbakan İzak Rabin'in öldürülmesi öncesinde şiddet eylemlerini teşvik etmişti.
Ben-Gvir, 1995 yılında El Halil’deki İbrahim Camisi'nde ibadet eden Müslümanlara ateş açarak toplu katliam yapan Baruch Goldstein'ın da açık bir hayranı.
Filistinlilerin, aşırı sağcıların yer alabileceği İsrail hükümetine bakışı
İsrail, son yıllarda koalisyon krizleri ile seçim sarmalına girerek siyasi sahnede istikrarsızlığa mahkum olsa da, Filistinlilere yönelik politikası değişmedi. İşgal altındaki Filistin topraklarında uyguladığı Apartheid sistemi, orantısız şiddet, ölüm, ev yıkımları, tehcir, yerleşimci şiddeti ve Mescid-i Aksa’nın statüsüne yönelik ihlaller durmaksızın devam ediyor.
Nitekim Birleşmiş Milletler (BM) geçen ay, 2022 yılının 2006’dan beri Batı Şeria’daki “en ölümcül yıl” olduğunu ve İsrail ordusunun “orantısız güç kullanımının endişe yarattığını” açıklamıştı.
Filistinlilere yönelik ırkçı ve ayrımcı politikalarıyla öne çıkan Netanyahu ittifakındaki partilerin, hükümette yer almaları halinde Filistin sorununu nasıl etkileyebileceğini, işgal altındaki Doğu Kudüs’te Filistinlilere sorduk.
Filistinliler, mevcut İsrail hükümeti döneminde işgal ve Apartheid uygulamalarının zaten had safhaya taşındığını belirterek, endişe yaratan yeni İsrail aşırı sağı için “daha ne kadar kötü olabilir ki” diyorlar.
AA muhabirine konuşan Kudüslü Vecih Bişara (74), “Böyle bir sonucun çıkacağını tahmin ediyorduk.” dedi.
İsrail ordusunun sık sık baskınlar düzenlediği Doğu Kudüs ve Batı Şeria’da bu yıl 26'sı çocuk en az 110 Filistinliyi öldürdüğüne işaret eden Bişara, “Şu anki İsrail Başbakanı (Yair Lapid), seçimleri kazanmak için Cenin’de Nablus’ta bir sürü insanı öldürttü. Ama tam tersi oldu ve kaybetti. Yaptığı işine yaramadı. Çocukları öldürttü, çok sayıda insanı öldürttü ama işine yaramadı.” diye konuştu.
“Cesetlerimiz üzerinden kampanya yapıp kazanma derdindeler”
Mescid-i Aksa’ya gelen 68 yaşındaki Ramallahlı Muhammed Amara da “Yeni İsrail hükümeti eskisinden farklı olmayacak.” dedi.
Lapid ve Netanyahu’yu, “Aynı madalyonunun iki yüzüler.” şeklinde tanımlayan Amara, şunları söyledi:
“Netanyahu’nun gelmesi de gitmesi de bir şeyi değiştirmez. Hepsi de Filistinlileri öldürmenin derdinde. Sadece cesetlerimiz üzerinden kampanya yapıp kazanma derdindeler.
(Ben-Gvir) Silahını çekip Filistinlileri tehdit ediyordu. Mescid-i Aksa’ya, Şeyh Cerrah Mahallesine baskınlar düzenliyor. İsrail hükümeti ise hiçbir şey yapmayıp ona koruma sağlıyor.”
Bir diğer Filistinli ise, “Hiçbir şey değişmeyecek. Her şey olduğu gibi devam edecek. Ben-Gvir denen şahıs koltuk derdinde. Makam istiyor. Biz burada direnmeye devam edeceğiz. Burada kalacağız.” ifadelerini kullandı.
"Ben-Gvir’i ABD bile istemiyor"
Kudüslü iş insanı Ziyad (63) da, aşırı sağla kurulması beklenen sağcı hükümeti, “Aşırıcı bir hükümet. Fanatik dindar partilerin Likud ile ittifak kurduğu bir hükümet Filistin halkına karşı çalışır.” dedi.
Ziyad, işgal altındaki Filistinliler için durumun zaten çok kötü olduğunu şu şekilde ifade etti:
“Her gün ölümleri görerek nasıl rahat olabilirim. Sadece elini cebine atıp çıkardığın için sana ateş ediyorlar. Dün bir genç yürürken onlara hiçbir şey yapmadığı halde 6-7 asker ona saldırıp vurmaya başladılar. Bu Allah’tan reva mıdır? Filistin halkının bu durumu kabul etmesi mümkün mü?
Demokrasi diyorlar. Hangi demokrasiden bahsediyorlar? İsrail hükümeti sadece Filistin halkını öldürmek, istismar etmek, kötü muamele etmek istiyor. Bana bir tane Filistinlilere düzgün davranan İsrail polisi gösterin. Tam bir diktatörlük gibi.”
Ben-Gvir’i “yeryüzündeki en büyük ırkçı” olarak değerlendiren Ziyad, “Zaten Kahanizm’e mensuptur. Filistinlilerden nefret eden bir ırkçı. Sadece Filistinli değil tüm Araplardan nefret ediyor. Amerika bile onu istemiyorsa düşünün artık. (ABD Başkanı Joe) Biden da açıklama yaptı, ‘onunla görüşmek istemiyorum’ dedi.”
“Uygulanan politika hep aynı”
Tul Kerem kenti sakini Filistinli Ömer (47) de, “Filistinliler olarak hala işgal altındayız. Netanyahu, Bin-Gvir veya başka biri de gelse işgal devam edecek.” diye konuştu.
Filistinlilere yönelik baskıların hiç kesilmediğini dile getiren Ömer, “Uygulanan politika hep aynı. Değişen bir şey yok. Hepsi birbirinin aynısı. Bin-Gvir de zulümlere zulüm katacak. Kudüs’teki ve Mescid-i Aksa’daki durumu görüyorsunuz.” dedi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com