ANKARA - SERTAÇ BULUR
15 Temmuz kanlı darbe teşebbüsünün ardından gözaltına alınan, yargılanan ve tutuklanan Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyelerinin, gerek kolluk gerek savcılık gerekse mahkeme sürecindeki ifadelerinde suçüstü yakalanmaları, haklarında onlarca delil ve görgü tanıkları olmasına rağmen suçlarını inkar etmelerinin arkasında yatan gerekçelerle ilgili AA muhabirine değerlendirmelerde bulunan güvenlik analisti Abdullah Ağar, problemin kaynağının "din ve dindarın istismarı ile terör arasındaki doğrusal ilişki" olduğunu söyledi.
FETÖ'nün dini kavramları başarıyla istismar ettiğini, terör örgütü elebaşı Fetullah Gülen'in "yedek ilah" ve "konuşan put" olduğunu dile getiren Ağar, şöyle devam etti:
"Müritleri FETÖ'ye tapıyor, FETÖ'nün iyiliği adına her türlü kötülüğü yapabilir çünkü buna inandırılmış, zihni formatlanmış. İnancı adına o yapıya kuyruğunu kaptıran insanların temel karakteri bu. Temel dinamiğiniz, inandığınız adama iyilik yapmak ya da asıl ifadeyle kulu olmak. Sonuçta ortada bir ruhbanlık meselesi var. Allah ile yarattığı kulu arasına giren 'yedek ilah' meselesi var. Yedek ilahın hedef ve menfaatlerini korumak ve kollamak üzere formatlanmış bir zihinle her şeyi yapabilirsiniz. Mahkemelerde yalan da söyleyebilirsiniz, 15 Temmuz'da olduğu gibi milletin silahlarını çalıp millete karşı da kullanabilirsiniz, katil de olabilirsiniz, her şekilde kendinizi istismar ettirebilirsiniz. Emeğinizi, zamanınızı, paranızı, aklınızı, makamınızı, her şeyinizi onun hedef ve menfaatleri doğrultusunda kullanırsınız."
Fetullah Gülen bir proje
FETÖ'nün Türkiye'den kaçırdığı paranın 50, Türkiye'deki mal varlığının da 43 milyar dolar olduğuna işaret eden Ağar, terör örgütünün hem dini hem de ekonomik açıdan Türkiye'ye musallat olduğunu vurguladı.
Abdullah Ağar, FETÖ'nün, uluslararası güçlerin hayata geçirmeye çalıştığı planının parçası olduğunu dile getirerek, "Fetullah Gülen bir proje, bunu kendisi de biliyor ve buna kendisini de inandırmış." dedi.
FETÖ'nün İslam dünyasını hedef alan "küresel mit" olduğunu bildiren Ağar, bu mite inanmanın müritlerin kolayına geldiğini anlattı.
Ağar, şunları kaydetti:
"Üretilen bu mitin etrafına insanlar toplanıyorlar ve tapmaya başlıyorlar. Allah'a gerçek anlamda tapmak sorumluluk istiyor. Böyle konuşan putlara tapmak çok kolay. Ona tapıyorsunuz, paçayı kurtardığınızı sanıyorsunuz. 'FETÖ'ye dahil olursam Allah'ın rızasını kazanacağım' zannediyor ama kuyruğu kaptırdığı an tam anlamıyla FETÖ'nün kulu oluyor. Bunu görebilmesi mümkün değil. Ne kadar zaman geçirirsen o kadar girdabın aşağısına inersin.
Mahkeme süreçlerinde de aynı şeyi görüyorsunuz. Adam bütün ömrünü hapiste geçirecek ama hala FETÖ'ye inanıyor. FETÖ buna bir ümit vadediyor. Diyor ki: 'Ben sizin dünyanızı da mahşerinizi de kurtaracağım.' Adam buna inandırılmış, kafasında Allah'a ait bir din yerine FETÖ'ye ait bir din ve inanış var. Bu adam her türlü refleksi gösterir. FETÖ her türlü istismarı yapabilir. Senin malını, canını, zamanını, koltuğunu bedelsiz istismar edebilir."
Ağar, "Bunca zaman geçti, kolu, bacağı kırıldı ama hala FETÖ'nün şakirtleri şu cümleyi kuruyorlar: 'Bütün çiçekleri kopartsanız bile baharın gelmesine engel olamazsınız.' Bu sapık inanış biçimine kendisini kaptırmış insanların çıkıp da özgür bir irade ve vicdanla ya da ne milli ne de dini olumlu bir refleks üretmesini bekleyemezsiniz." ifadelerini kullandı.
"İhanetleri öncelikle Allah'a"
Ağar, FETÖ'cülerin cezaevlerinde ortak refleks ve akıl üretmelerine engel olmak için bir arada tutulmamaları gerektiğini söyledi.
Cezaevlerindekilerin dışarıdaki bağlantıları noktasında da çok dikkatli olunmasını isteyen Ağar, cezaevlerindekilerin, dışarıdan yapılacak savunma yönlendirmeleri doğrultusunda belli stratejiler çerçevesinde blok halinde tek tip ifade verebileceklerini anlattı.
Ağar, FETÖ'nün devlet ve milletten önce Allah'a ihanet ettiğini belirterek, "FETÖ'nün Allah'a olan bir ihaneti var. Allah'a olan ihanetinin türevidir, vatana ve millete ihaneti. Allah'a olan ihaneti onun ruhban bir karakter taşıyor olmasından kaynaklı." değerlendirmesinde bulundu.
dikGAZETE.com