Gündem

FETÖ'nün medya yapılanması davasında tanık gazeteciler dinlendi

FETÖ'nün medya yapılanmasına yönelik, "fuatavni" hesabının kurucusu olduğu tespit edilen Said Sefa ile Atilla Taş'ın da aralarında bulunduğu 29 sanığın yargılandığı davada, bazı gazetecilerin tanıklıklarına başvuruluyor. - Anadolu Ajansı

FETÖ'nün medya yapılanması davasında tanık gazeteciler dinlendi
28-04-2017 01:52

İSTANBUL

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) medya yapılanmasına yönelik, "fuatavni" hesabının kurucusu olduğu tespit edilen Said Sefa ile Atilla Taş'ın da aralarında bulunduğu 29 sanığın yargılandığı davada, bazı gazetecilerin tanıklıklarına başvuruluyor.

İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuklu 13 sanıkla haklarında verilen tahliye kararı sonrası başka bir soruşturma kapsamında tutuklanmasına karar verilen Atilla Taş'ın da aralarında bulunduğu 12 başka suçtan tutuklu sanık ve tutuksuz bir sanık katıldı. Firari sanıklar Said Sefa ve Bülent Ceyhan ise duruşmaya gelmedi.

Duruşmada celse arasında mahkemeye gelen belgeler okundu.

Daha önce alınan ara karar gereği tanık olarak dinlenilmesine karar verilen ve beyanı sorulan gazeteci Yasemin Çetin, Habertürk televizyonunda çalıştığı dönemde davanın sanıklarından, genel yayın yönetmen yardımcısı olan Oğuz Usluer'in sürekli kendisini, "Yaptığın haberlerle Ergenekon sanıklarını fazla koruyorsun" şeklinde eleştirdiğini belirterek, davaları kendisi takip ettiği halde, televizyon yayınına yerine Zaman gazetesi muhabiri Hanım Büşra Erdal'ın alınmasına o dönem çok üzüldüğünü ve bununla ilgili sinir krizi geçirdiğini ifade etti.

"Hakan Fidan'ın İstanbul'a gelip ifade vereceğini yazmamı istedi"

Televizyonda koordinatör olarak işe başlayan sanıklardan Abdullah Kılıç hakkında da bütün şirketin, "FETÖ'nün adamı" nitelendirmesi yaptığını belirten Çetin, "Abdullah Kılıç geldikten sonra yayın politikası bunu gösterdi. Hakan Fidan olayından sonra zaten benimle ilişkisini kesti. 'Hakan Fidan'ın şüpheli sıfatıyla İstanbul'a gelip ifade vereceği' bilgisini son dakika olarak yazmamı istedi. Ben de mantığa aykırı olduğu için, 'doğrulatmadan söylemem' dedim. 'İşten atarım' diye söyledi bana. Kabul etmeyince başka bir muhabire dedi ve sonra da beni pasifize etti." şeklinde konuştu.

"Durum belirginleşti, bir yapı vardı ortada"

Tanık olarak dinlenilen eski Habertürk Televizyonu Haber Müdür Yardımcısı Ecevit Kılıç da o dönem MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın ifadeye çağrılmasıyla ilgili haberi girmeme taraftarı olduğunu ancak kendisini arayan ve burada sanık olan birçok kişinin haberin girilmesi gerektiğini söylediğini anlatarak, şunları söyledi:

"Oğuz Usluer aradı, 'girelim mi girmeyelim mi' diye. Bir süre girmeme durumu oldu. Bülent Ceyhan, en son teyit etti bilgiyi ve o haberi girmek zorunda kaldık. Usluer, 'Bülent'e güveniyoruz, onun verdiği bilgi doğrudur' dedi, girildi. Ertesi gün kriz oldu. Öğlen kuşağı hazırlıyordum. Ekranda son dakika bilgileri gördüm, 'Hakan Fidan gözaltına alınmış, uçakla İstanbul'a getiriliyor.' diye. 'Fidan'ın savcıya ifade vereceği' bilgileri dönüyordu ekranda. Oğuz Usluer'e, 'kimi alacağız ekrana' diye sordum. Birinin ekranda bilgi vermesi gerekiyordu. Bilgiyi kimin verdiğini sorduğumda, 'hatırlamıyorum' deyince tartışma yaşadık. 'Bunu sana veren biri olmalı ki sen de bunu sundun' dedim. Sert tartışma yaşadık. Hatta klavyeyi yere fırlatıp attığımı hatırlıyorum. Zaten orada durum belirginleşti. Bir yapı vardı ortada. Çözüm sürecine karşı orada bir yapı vardı. Bu yapı kendini ilk olarak da belli etti. Tavır alıyorlardı çözüm sürecine. Mümkün olduğunca buradan saldırıyorlardı zaten. Bir süre sonra haber merkezindeki sayıları da arttı zaten. O gün cemaat dediğimiz yapıyı ilk orada gördük. Birçok kişi işe gelmeye, sayıları artmaya başladı. Bunlardan biri de Cuma Ulus'tu ve onunla da kavgamız oldu. Yazdığı haberin girişini gördüm; 'Kürtler'in barışı değil' şeklinde tabirler vardı haberde. Olağan dışı bir haber metni olduğu belliydi. Çözüm süreci var ve cemaat buna karşıydı, garip bir dil vardı haberde. Haberi kimse okumamış, tek imza var Ulus'a ait. 'Bu nereden geldi' diye soruyorum, cevap yok. Haber doğrudan o şekilde girdi. 'Ben bunu kullanmam, devletle hesaplaşmanız varsa, kimin üzerinden kullanıyorsanız kullanın, izin vermem' dedim. Tartışma, kavga çıktı. Kullanmadım da zaten ama akşam kullanmışlar. Zaten 5 gün sonra da işime son verdiler. O dönemde bütün kritik haberler bu şekilde gelip gidiyordu."

Duruşma, tanık beyanlarıyla devam ediyor.

Medya yapılanmasına yönelik soruşturmalar sürüyor

Öte yandan, bu davanın dışında İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca, terör örgütü FETÖ/PDY'nin medya yapılanmasına yönelik soruşturmalar ise sürüyor. Söz konusu bu soruşturmalar kapsamında, ''fuatavni'' hesabını Said Sefa'dan sonra kullanan şüpheli ile terör örgütü FETÖ mensubu olduğu iddiasıyla gözaltına alınıp tutuklanan bazı şüpheliler hakkında ikinci bir iddianamenin yazımına geçileceği öğrenildi.

Muhabir: Murat Kaya

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER