İZMİR - Ömer Süt
İzmir'de Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) Türk Silahlı Kuvvetlerindeki (TSK) kripto yapılanmasına yönelik soruşturma kapsamında görevinden uzaklaştırılan üsteğmen Aykut Potaras hakkında hazırlanan iddianamede, örgüt mensuplarının ankesörlü telefonla ilgili gerçeğe aykırı savunmaları dikkati çekti.
İzmir Cumhuriyet Savcısı Berkant Karakaya tarafından hazırlanan ve İzmir 18. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilen iddianamede, tutuklu sanık Potaras hakkında "silahlı terör örgütü üyesi olmak" suçlamasıyla 15 yıla kadar hapis cezası istendi.
İddianamede, sanık Potaras'ın, "2495265463" ankesör kart numarasından 30 Ağustos 2014'te saat 11.09'da (54 saniye) ve 30 Ağustos 2014'te saat 11.11'de (102 saniye) arandığı, aynı karttan FETÖ soruşturması kapsamında meslekten ihraç edilen eski binbaşı Bilal Domaç'ın da aynı gün saat 09.55'te arandığı bilgisine yer verildi.
Tutuklu sanık Potaras'ın, emniyetteki ifadesinde görüşmeye ilişkin hiçbir şey hatırlamadığı beyanında bulunduğu belirtilen iddianamede, şunlar kaydedildi:
"İletişimin bu kadar arttığı, cep telefonları kullanımının ilkokuldaki çocuklara kadar yaygınlaştığı dönemde bu savunma inandırıcı bulunmamıştır. Ayrıca, şüphelilerden bir kısmının, 'Askeri birliklerde cep telefonu taşınması yasak' şeklindeki savunmaları da inandırıcı değildir çünkü arayan ankesörlü hat, askeri birliğin dışındadır ve aranan numara GSM hattı, askeri birliğin içinde yer almaktadır."
İddianamede, TSK'ye yerleşen örgüt mensubu askerlerden sorumlu "mahrem abiler"in, acil durumlar veya toplantı kararlarında değişiklik olması halinde nadiren ankesörlü telefonlardan askerlerin cep telefonlarına çağrı attıkları ya da çok kısa görüşme yaptıklarının anlaşıldığı bildirildi.
Son 10 yılda ankesörlü telefonlardan aranan askerlere ait GSM numaralarının araştırıldığına işaret edilen iddianamede, soruşturmanın temel hareket noktasının da "ardışık aramalar" olduğu vurgulandı.
Soruşturma kapsamında şimdiye kadar aranan 122 kişi ve 107 ankesör kartının tespit edildiği belirtilen iddianamede, görüşmeyi yapan "mahrem abiler"in, arama noktalarındaki cep telefonu sinyalleri üzerinden kimliklerinin belirlenmesine yönelik çalışmanın sürdüğü kaydedildi.
Şüphelilerden bir kısmının ankesörlü telefonla aramalara ilişkin, "Dışarıdan bazı asker yakınlarının çocuklarının durumlarını sormak için aramış olabilirler." şeklinde savunma yaptıklarına işaret edilen iddianamede, "Artık en fakir ailede dahi bir cep telefonu vardır. Bunun dışında subay ve astsubayların dışarıdan herhangi bir aile tarafından bir tanışıklık veya samimiyet bağı olmadan askerin durumu sormak için rütbeli birinin cep telefonu numarasını bilerek arayabilecekleri hususu, normal hayatın işleyişine uygun görülmediğinden inandırıcı bulunmamıştır." değerlendirmesinde bulunuldu.
TSK'deki örgüt üyelerinin askeri eğitim ve FETÖ'nün uyguladığı tedbirler sonucu "istihbarata karşı koyma" konusunda son derece duyarlı oldukları vurgulanan iddianamede, buna rağmen "mahrem abi"ler ile askerlerin arasındaki bağın zaman zaman kopması nedeniyle acil durumlarda ankesörle kısa ve şifreli mesajlaşmalarla temas kurulduğu kaydedildi.
Operasyonİzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturmada örgütün "mahrem abileri" tarafından aranan ve toplantılara çağrılan 268 askeri personel tespit edilmişti. Bunlar arasında haklarında daha önce işlem yapılmayan 98'i muvazzaf, 19'u meslekten ihraç edilen 117 asker hakkında yakalama kararı çıkarılmıştı.
İl Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele ve İstihbarat şubeleri ekipleri, İzmir merkezli 45 ilde 29 Eylül'de düzenledikleri eş zamanlı operasyonda 98 şüpheliyi gözaltına almıştı. Adliyeye sevk edilen 98 şüpheliden 73'ü tutuklanırken 25'i ise adli kontrol şartıyla serbest bırakılmıştı.
dikGAZETE.com