Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) ABD'deki faaliyetlerini bilen çok sayıda kişi, aslında FETÖ'nün kendisini "gerçekte olduğundan etkili" göstermek için çabaladığını, bunu yaparken ABD siyasetinde önemli yeri olan bağış sistemi ve lobiciliği kullandığını belirtiyor.
FETÖ'nün Türkiye'deki darbe girişiminden sonra gözler, örgütün elebaşı Fetullah Gülen'in 1999'dan bu yana yaşadığı ABD'ye çevrildi. Bazı Amerikalı siyasetçilerle yakın ilişki içinde oldukları iddia edilen, özellikle bağışlarla ve siyasetçiler için düzenledikleri usulsüz seyahatlerle gündeme gelen FETÖ mensuplarının, ABD'de yönetim ve siyaset içinde etkili oldukları iddia edilse de örgütü tanıyan çok sayıda kişi bunun tam anlamıyla doğru olmadığı görüşünü savunuyor.
Özellikle son birkaç yıldır finansal usulsüzlükler, yolsuzluk, dolandırıcılık gibi gerekçelerle Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ve vergi dairesi IRS gibi ABD makamları tarafından mercek altına alınan örgütün etkisinin aslında sınırlı olduğunu söyleyenlerden biri de ABD başkanlık seçiminin adaylarından Hillary Clinton'ın kampanyasına destek veren Türk iş adamı Murat Güzel.
Uzun yıllardır ABD'de ticari faaliyetlerde bulunan Güzel, Demokrat Parti'nin adayının resmileştiği temmuz ayında Philadelphia'da yapılan parti kongresinin organizasyonunda yer aldı. Güzel, Demokrat Parti'nin Etnik Konseyi İş Komitesi'nin başkanlığını yapıyor ayrıca Clinton kampanyasının finans komitesinin üyeliği görevini yürütüyor.
Murat Güzel, AA muhabirine, FETÖ'nün ABD'deki siyasi sistemi suistimal ettiğini, eğitim ve kültürel faaliyetlerinin dışında siyasete bulaştığını, bunun için de Türkiye'den gelen finans desteğini kullandığını söyledi.
"Bunlar ABD'deki sisteme de girmek istediler ve politikacılarla görüştüler." diyen Güzel, FETÖ'nün bu çalışmaları hedef belirleyerek yaptığını ifade etti ve şunları dile getirdi:
"Amerika'da bunların harcadığı paraların toplamına bakıldığında Amerikan siyasetçileri üzerinde belli bir etkisi tabii ki var ama oluşturulan algıdaki kadar ciddi düzeyde değil. Mesela Clinton'ın başkanlık seçimi kampanyasına tahmini bağışları şu ana kadar iki milyon doların üzerinde değildir. Muhtemelen Clinton Vakfı'na yaptıkları da var. Toplamda yaklaşık 3-4 milyon doların ötesinde bir bağıştan fazlası değil. Amerika'da siyasette yapılan bağışlarla siz siyaseti satın almıyorsunuz ama daha çok siyasetçilere erişim elde ediyorsunuz, derdinizi anlatabiliyorsunuz, arkadaşlık kurabiliyorsunuz. Hillary Clinton için yaklaşık iki milyar dolar civarında para toplanması bekleniyor. Bunun içinde düşünün üç milyon doların ne olduğunu."
FETÖ'nün ABD'deki sistemde etkili olamayacağını belirten Güzel, "Bunların etki gücü sanıldığı kadar büyük değil. Siyasilerle tanışıklıkları ve belli bir etkileri var. Bu da hem buradaki faaliyetleri yıllara dayandığından hem de verdikleri paradan dolayı. Tanışıklıkları var, görüşüyorlar ama bu Hillary Clinton'ın kampanyasını etki altına aldıkları anlamına gelmiyor." diye konuştu.
"Türkiye'yi kötülüyorlar"
Murat Güzel, FETÖ mensuplarının Türkiye'nin aleyhine çalışmalar içinde olduğunu da ifade ederek "ABD'de konuştuğum bütün politikacılar Gülencilerin sürekli Türkiye'yi kötülediklerinden bahsediyorlar. Bunu sürekli duyuyorum ve çok üzücü bir şey." dedi.
Güzel, ABD'de Türkiye algısının sorunlu olduğunu, FETÖ'nün bunu kullanarak ABD siyasetinde etkili olmaya çalıştığını, bu algının düzeltilmesi gerektiğini vurgulayarak "Bundan dolayı Türkiye zarar görüyor. Yoksa Gülencilerin topladıkları paraların büyüklüğüyle alakalı değil.” ifadesini kullandı.
FETÖ mensuplarının ABD'deki eyaletlerin birçoğunda yerel siyasetçilerle de ilişki içinde olduğunu kaydeden Murat Güzel, sözlerini şöyle sürdürdü:
"ABD'deki eyaletlerden gelen Kongre üyeleriyle ilişkileri var. Buna ek olarak eyaletlerdeki yerel meclis üyeleriyle görüşüyorlar. Buralarda bir üyeye vereceğiniz para 5-10 bin doları geçmez. Ama bu para sizin onlarla tanışıklığınızı sağlıyor. Türkiye'de şöyle bir anlayış var. 'Parayı bastırıyorsunuz, Kongre üyelerini satın alıyorsunuz.' Böyle bir şey yok. Parayla ilişkinin yolunu açıyorsunuz. Siz orada olmadığınız için de bu Kongre üyeleri onların söylediğini dikkate alıyorlar."
FETÖ ABD'de mercek altında
ABD'de çoğu 2000'li yılların başında kurulmuş birçok sivil toplum kuruluşunun yanı sıra sayıları 150'yi bulan sözleşmeli (charter) okullardan oluşan bir ağa sahip olduğu ifade edilen FETÖ, bu okullara Amerikan devletinin her yıl yaptığı milyonlarca dolarlık ödemenin kullanımında usulsüzlük, yolsuzluk ve ihalelerde yasal ihlaller yapıldığı gerekçesiyle bazı eyaletlerde mercek altına alınmış durumda.
Örgüte bağlı kuruluşların şeffaf olmaması son yıllarda FETÖ'ye yönelik şüpheleri de arttırdı. ABD Federal Soruşturma Bürosu'nun (FBI) örgüte bağlı Concept Schools adlı şirkete "dolandırıcılık" şüphesiyle açtığı soruşturma buna örnek gösteriliyor.
Daha önce ABD Kongresi'nin çok sayıda üyesi için, yaklaşık yarısı Türkiye'ye olmak üzere 300'e yakın seyahat düzenleyen FETÖ, bu geziler nedeniyle de ABD'de eleştiri oklarının hedefi oldu. Örgütün "kar amacı gütmeyen kuruluş" sıfatıyla düzenlediği seyahatler için Kongre'ye verilen belgelerde aslında resmi kayıtlarda "kar amacı gütmeyen kuruluş" olarak geçmediğini, vergi formlarında harcamaları bilerek yanlış aktardığını ortaya koydu.
FETÖ'nün usulsüz bağışları iade edilmişti
ABD medyası da son dönemde FETÖ'nün usulsüzlüklerini konu alan haberler yapıyor.
Özellikle siyasetçilere bağışlardaki usulsüzlükleri konu alan bu haberlerden birine geçen yılın sonunda yer veren USA Today gazetesi, örgütün Kongre üyesi veya başkan adaylarının kampanyalarına son yıllarda uygun olmayan şekillerde bağışlar yapmış olabileceğini yazmıştı. Haberde, bu tür bağışlarda bulunan onlarca kişinin, FETÖ ile bağlantıları bulunduğu ve mütevazı gelire sahip olan, bağış yaptığı aday hakkında neredeyse hiç bilgisi bulunmayan ya da yeri tespit edilemeyenlerden oluştuğu belirtilmişti.
FETÖ'nün bağış yaptığı siyasetçilerden biri de New Hampshire Senatörü Kelly Ayotte. Ayotte, 30 Nisan 2014'te aldığı 43 bin 100 dolarlık "şüpheli bağışı" usulsüzlüklerin ortaya çıkması üzerine iade etti. Ayotte, "ABD Başkanı Barack Obama ve Hillary Clinton da dahil aynı kişilerden bağış alanların paraları iade etmesi gerektiğini" belirtti.
Lobi için Clinton'a yakın şirketle anlaşma
Usulsüzlükler, yolsuzluklar, dolandırıcılık gibi konularla gündeme gelen ve şeffaf olmamakla eleştirilen FETÖ, ABD'deki imajını kuvvetlendirmek ve etki alanını genişletmek için bağışların yanı sıra lobi faaliyetlerine ağırlık veriyor.
FETÖ'nün son olarak bu amaçla ABD Kongresi'nde kendi adına lobi faaliyetlerinde bulunması için Washington'daki en etkili lobi şirketlerinden Podesta Group ile anlaştığı ortaya çıktı.
ABD'de FETÖ'ye bağlı faaliyet yürüten kuruluşların çatı örgütü olan Alliance for Shared Values (Ortak Değerler için İttifak), Obama yönetimine ve şu andaki anketlere göre de kasım ayındaki seçimlerde ABD'nin yeni başkanı olması beklenen Hillary Clinton'a yakınlığıyla bilinen Podesta Group'a geçen aylarda Kongre'de lobi yapması için yetki verdi.
Podesta Group, merkezi New York'ta bulunan ve çatısı altında ABD'deki Atlantic Institute, Rumi Forum, Pacifica Institute, Institute for Interfaith Dialogue, Niagara Foundation ve Peace Islands Institute gibi kuruluşları barındıran Alliance for Shared Values (AfSV) adına lobi yapacağına ilişkin belgeyi ABD Temsilciler Meclisi'ne mayıs ayında gönderdi.
Temsilciler Meclisi'ndeki kayıtlara göre, Podesta Group tarafından gönderilen belgede, müşteri bölümünde AfSV gösterildi, lobiciler olarak da Podesta Group çalışanları Mark Tavlarides, David Adams ve Riley Moore'un isimleri yer aldı.
Belgede, spesifik lobi konusu olarak "insan hakları" ifadesi dikkati çekti. Ayrıca kayıt belgesinde FETÖ'nün çatı kuruluşu AfSV yabancı kuruluş (foreign entity) olarak gösterilmedi.
Kayıt belgelerinin diğerinde de Podesta Group, AfSV için 2016 yılının ikinci çeyreğinde, yani 1 Nisan ile 30 Haziran arasında lobi faaliyetleri yürüteceğini bildirdi. Şirket, karşılığında bu dönem için 30 bin dolar gelir gösterdi.
FETÖ'nün lobicisi Washington'da en etkili şirketlerden
Demokrat Parti'nin başkan adayı olan, anketlerde Cumhuriyetçi rakibi Donald Trump karşısında önde görünen Hillary Clinton'ın seçim kampanyasının başındaki kişi olan John Podesta ve kardeşi Tony Podesta tarafından kurulan Podesta Group, yaklaşık 30 yıldır ABD'nin başkentinde müşterileri için Kongre'de ve yönetim nezdinde lobi faaliyetleri yürütüyor.
Şirketin başında şu anda Tony Podesta bulunuyor. Barack Obama yönetimiyle yakın ilişkisi bulunduğu belirtilen Tony Podesta, Washington'daki en etkili ve güçlü lobicilerden biri olarak anılıyor.
Tony Podesta'nın kardeşi John Podesta ise Hillary Clinton'ın 2016 başkanlık seçimindeki kampanyasını yöneten kişi. Bill Clinton'ın başkanlığında Beyaz Saray'da özel kalem müdürlüğünü yapan, ardından Obama'nın danışmanları arasında yer alan John Podesta, Center for American Progress adlı düşünce kuruluşunun da kurucusu.
Birçok uluslararası şirket ve ülke, Washington'daki lobi faaliyetleri için Podesta Group'un müşterileri arasında yer alıyor. Bunlar arasında Suudi Arabistan, Mısır, Gürcistan, Arnavutluk, Kenya gibi ülkeler ile Lockheed Martin, Novartis, BP ve Wal-Mart gibi şirketlerin bulunduğu belirtiliyor.
dikGAZETE.com