Özel Haber

Fethullah Gülen'e son mektup!

İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, ''paralel yapı'' soruşturması kapsamında şüpheli Fethullah Gülen hakkında yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti. Hakkında, "Paralel Örgüt elebaşı" olarak "Kırmızı Bülten" çıkarılması da beklenen Gülen'e hitaben yazılm

Fethullah Gülen'e son mektup!
20-12-2014 08:06
İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliği, ''paralel yapı'' soruşturması kapsamında şüpheli Fethullah Gülen hakkında yakalama kararı çıkarılmasına hükmetti. Hakkında, "Paralel Örgüt elebaşı" olarak "Kırmızı Bülten" çıkarılması da beklenen Gülen'e hitaben yazılmış bir "Açık Mektup" geldi. Dikgazete.com haberlerinden birine, Ahmet Beyaz imzası ile "Yorum" olarak eklenen "Açık Mektup", "Bu aslında, Fethullah Gülen'e ilk ve tek mektubumdur; ama aynı zamanda 'son' olmasını dilediğim için, 'Son Mektup' dedim" diye başlıyordu. Ahmet Beyaz, Pensilvanya'daki sarayında 'inziva'da olan, ancak herşeyden haberdar da edilen Gülen'e hitaben yazdığı mektubun, (herhalde kendisine ulaşmasında 'sıkıntı' olabileceğini düşündüğünden)  dikgazete.com aracılığı ile "Fethullah Gülen'e Açık Mektup" olarak yayınlanmasının faydalı olabileceğini de eklemiş. İşte, "Başka hiçbir mecrada değil, sadece dikgazete.com aracılığı ile" paylaşılan o mektubu, noktasına dokunmadan aynen sunuyoruz... İşte, Fethullah Gülen'e hitaben, "Samimi duygularla" dile getirilenler:
web-mail-aruba
Gerilim üreterek İnsan ruhunu daraltmaktan vazgeçin, bıktık artık!
Bu topraklarda asırlardır yaşanan darbe olaylarını zihinsel hafızasına kazımış bir halk olarak kendimizi, susarak ve sezgilerimizle ifade etmeye çalışıyoruz.
Son yıllarda gelişen olaylar karşısındaki beklentimiz de bir gereksinim olarak adaletin sağlanlanmasını istemekten ibaret.
Hal böyle iken, siz niçin ve hangi gerekçeyle suça bulaşmış bir takım devlet görevlilerinin biyografisini aklamaya çalışıyorsunuz.
Bunu anlamakta zorluk çekiyoruz.
Kıtmir söylemleriyle kendinizi önemli görmediğinizi ifade ediyordunuz. 
Şimdi ne oldu da kendinizi bu kadar parçalıyorsunuz.
Bu denli acımasız olmak zorunda kalmanız, iktidarın terbiye edilmesi gerektiğine karar veren 'Bir üst akıl' tarafından "Hizmet"i araçsallaştırarak, "Humeyni gibi dönememe" nedenin den mi kaynaklanıyor?
Belli ki dolmaya gelmişsiniz! Getirmişler!..
Yanılsamanın koşullandırıp biçimlendirdiği önyargılardan arınmak yerine, hala hırsınızın enerjisinden gerilim üretmekle meşgulsünüz. 
Yeni misyon 'Kesintisiz yüksek gerilim' mi?
Bu sizi keser mi?
Belki de keser, bitirir!
'İktidar odaklı' her girişiminizin kurumların demokratik teamüllerine aykırı, abartılı ve kamu düzenini hiçe sayar nitelikte olmasının "ülkeye zarar" verdiğini görmüyor musunuz?
Amacına ulaşamayacağı mutlak olmakla birlikte 'ortaya çıkan görüntülerin' halkın sağduyusunu taciz ettiğinin farkındamısınız?
Kendinize ait birimler tasarlayarak devletin içine monte ettiğiniz kişileri, aynı devletle inatlaştırıp, direnmelerini salık vermek sağlıklı bir yaklaşım olabilir mi?
Söyleyin lütfen!..
Dalında öten minik bir kuş gibi kusursuz olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?
Ya da devlete kafa tutacak kadar büyüyebilme meziyetini 'salkım sümük' ağlayarak edindiğinizi mi?
"Güneydeki sevdiğiniz ülke"ye verdiğiniz kayda değer katkıların ecrini ahiret hayatında da alacağınızı düşünüyor musunuz ?
Değilse, varlık nedeni müslüman kanı dökmek olanlara karşı da bir beddua edip gönülleri ferahlatmanız gerekmiyor mu?
Bu konudaki suskunluğunuzun müslümanlar tarafından samimi ikrar olarak algılanmasından endişe etmiyor musunuz!..
Yüzünüzde beliren tebessümden hep hoşgörülü kardinaller papalar mı yararlanacak.
Son zamanlarda sanki yasadışı bir örgütün aktif üyesi gibi davranışlar sergileyen bir tür ortaya çıktı. (Mesleki kariyerlerini, saygınlıklarını, demokratlıklarını hatta insanlıklarını gözardı edebildiklerine tanık olduğum için yazıyorum...)
Bunların, size itaat etmeyi bir zorunluluk  olarak görmelerinden hoşnut olabilirsiniz yadırgamıyorum.
Teslimiyetleri de gururunuzu okşayabilir.
Fakat sebep oldukları yakışıksızlıklara karşı uyarılmalarına rağmen; tıpkı bir köle, bir adanmış gibi kendilerini engelleyemiyorlar.
Hafazanallah kafalarını duvara çarpsalar acısını duymayacak gibiler...
"Hoşgörü"nün görüntüsüne aykırılar yani.
Lütfen bir şeyler söyleyin uyarın onları.
Adanmışların ortadoğudaki bireysel eylemlerini göz önüne alarak kaygılarımızı anlamaya çalışın.
Devletin kurumları önünde dahi algı operasyonlarına girişmeleri, devlete karşı güç gösterisinde bulunmaları meşru olmadığı gibi, hiç estetik de değil.
Hoşgörü, hizmet, himmet... Söyleyin başa sarsınlar.
El birliğiyle topluma kazandıralım inşallah.
Son olarak acaba diyorum ki bir "Aydınlık Kurul" olabilir mi?
Yani böyle sürekli yapay sorunlar üretip, daha sonra buna kendileri de inanarak, kavramların değerini yozlaştıranlar yerine, aydınlık şeffaf bir kurul.
Çünkü bunların başkaca bir meşgaleleri yok!
Hülasa, gerilim üreterek, insan ruhunu daraltıp sıkıştırmaktan vaz geçin, bıktık artık!
Ahmet Beyaz, İSTANBUL
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER