İDLİB (AA) - 10'uncu yılına giren iç savaşın en dramatik sahnelerinin yaşandığı yerlerden Doğu Guta, adını en fazla 1400'den fazla sivilin can verdiği kimyasal silah katliamıyla duyurmuştu.
2013'teki katliamın ardından, başkent Şam'daki Doğu Guta 2018'de de Beşşar Esed rejiminin en sıkı ablukasını uyguladığı, neredeyse tüm silahları kullandığı bölge oldu.
Bölgedeki muhalifler, Esed rejimi ve sözde garantörü Rusya ile yaptıkları mecburi anlaşma neticesinde, Nisan 2018'de Doğu Guta'yı boşaltmak zorunda kaldı.
Beş yıllık muhasaradan çıkan siviller, ülkenin kuzeyinde muhaliflerin kontrolündeki alanlara sığındı.
Saldırılarda bir oğlunu yitirdiİdlib'e sığınan Ebu Ali Mutaz, yaşadıkları dehşet dolu günleri, tahliyenin yıl dönümü vesilesiyle AA muhabirine anlattı.
Ablukadayken bombardımanda sol ayağını kaybettiğini söyleyen 4 çocuk babası Mutaz, saldırılarda bir oğlunu yitirdiğini, diğer oğlunun ise ampute olduğunu dile getirdi.
"Çocuklar bir şeyler almaya giderken geri dönmüyorlardı"Mutaz, ablukayı şu sözlerle anlattı:
"Yaşananları aklı başında olan kimse kaldıramaz. Çocuklar bir şeyler almaya giderken geri dönmüyorlardı. Rejim ve Rusya'nın uçak saldırılarında ölüyorlardı. Sen hiç bir insanın beslediği kediyi kesip yemek zorunda kalabileceğini düşünebilir miydin? Ya da hayvanların yediği saman ve arpaları yemek zorunda kalacağını?"
Mutaz, yaşanan zulmün, üzüntünün, açlığın, yetim kalan çocukların, ampute olanların, dul kalan kadınların ve katledilen yaşlıların vurguladı.
Esed rejiminin halen hesap vermediğini dikkati çeken Mutaz, başta Birleşmiş Milletler olmak üzere uluslararası kuruluşların sessiz kaldığını anımsattı.
"Bir parça et almak için gelen insanları roketle vurdular"Mutaz, unutamadığı bir anısını şöyle aktardı:
"Komşularımızdan biri bir dana kesti. Fakirlere dağıtacaktı. Çok sayıda insan bir parça et almak için toplandı. Kalabalık, yakıcı napalm roketiyle hedef alındı ve 60 sivil öldü. Defin bile edemedik. Yandılar."
Cestelerin üzerinden atlayarak mahalle merkezine gittiklerini söyleyen Mutaz, durmak bilmeyen saldırılar nedeniyle cesetleri defin edemediklerini belirtti.
"Rejimin kontrolünde yaşamaktansa ahırı tercih ederim"Yanına hiçbir şey alamadan, üstündeki kıyafetlerle göç etmek zorunda kalan Mutaz, sadece evinin anahtarını yanında getirdiğini dile getirdi.
Suriye-Türkiye sınırı hattında Türk Kızılay'ın kurduğu "Yalnız Değilsiniz" kampında barınmaya çalıştıklarını ifade eden Mutaz, "Esed'in kontrolünde yaşayacağıma çadırda, çölde, dağda ve hatta ahırda yaşamayı tercih ederim." diye konuştu.
Mutaz, şunları kaydetti:
"Benim için en değerli şey, mübarek Doğu Guta'dır. Ama kirliler, orayı kirletti. Rejim, tüm milisleri ve dev ülkelerin desteğini yanına almasına rağmen, halen zafer kazanamadı. İnşallah kazanamayacak. Devrimimize devam edeceğiz."