Ev bir sığınaktır ve insan daima bir barınakla mevcuttur. Yaşama katıldığı ilk andan onu terk edip ötesine geçtiği ana kadar da yeryüzündeki mevcudiyetini o eve borçludur. Sanatçı Eda Soylu da bu düşünceden yola çıkarak evini söküyor ve kapılarını galeri mekânına taşıyıp onlarla yeniden ev kuruyor. Soylu, evini yeniden kurarken ikili süreç olan evin sökülmesi ve göçmenlik sürecini başlatıyor.
Galeri KHAS'ta dün akşam görücüye çıkan sergiye birçok sanatsever katılım gösterdi. Açılış öncesi İHA mikrofonlarına konuşan 'Evi Yeniden Kurmak' sergisinin küratörü Kadir Has Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hasan Bülent Kahraman, "Beton-çiçek ilişkisini kurmasındaki ilginç dokuyu ayrıca değerlendirilmesi gereken bir unsur olarak gördüm ve ele aldım. Eda Soylu da burada bir sergi yapmaya karar verdiğimiz vakit geliştirdiğimiz 'ev' düşüncesi etrafında işlemeye başladı. Buradaki ana mesele 'Evi Yeniden Kurmak'. Bu serginin adı çok açıklayıcı. Evi yeniden kurmak ne demek? Bugün milyonlarca insan göç ediyor. Herkes evini sırtına alıp transfer oluyor. Bundan bir süre önce yersiz yurtsuzluk, sınır aşımları, akışkanlıklar kavramını konuştuk. Göçler bunun en trajik şekilde cereyan ettiği bir alan. Bu acaba öyle bir boyut taşıyor mu, böyle bir anlam içeriyor mu? Öte yandan evi bir yerden bir yere götürüp kurduğumuz zaman, o ev yine aynı ev olur mu? Yoksa o ev başka anlamlar mı ifade ediyor? Bachelard diye bir felsefeci bir çekmecenin bile kendine özgü anlamlar ürettiğini düşünür. Bunun anılar ve belleğimizle olan ilişkisini vurgular. Evi de bir yere götürüp kurduğumuz zaman acaba aynı anlamı taşıyacak mı? Dolayısıyla bu sergi bize hafızayla, mekânla, bizim, toplumların geçmişleriyle ve politik yapılarıyla ilgili gözlemler yapma ve düşünceler üretme imkânı veriyor" ifadelerini kullandı.
EDA SOYLU ESERİNDEKİ BETON VE ÇİÇEK İLİŞKİSİNİ ANLATTI
Serginin sahibi Sanatçı Eda Soylu da ev kavramı üzerinde 10 yıldır çalışmalar yaptığını belirterek, "Galeri KHAS'ta kurduğumuz 'Evi Yeniden Kurmak' adlı sergide evimi tekrardan kurdum. Ev kavramı 10 yıldır üzerinde yoğunlaştığım bir kavram. İşlerimin kendilerine ait bir evi, barındığı bir alanı olsun istiyorum. Burada sergimizi yaparken özellikle bu konuya odaklandım. Beton ve çiçek birbiriyle etkileşim içine girdiğinde bir süreçten geçiyorlar. Betona gömülen çiçekler aslında ölmüyor. Bir yandan ben çiçekleri betona bastırıp öldürürken diğer yandan ölümsüzleşmelerine sebebiyet veriyorum. Çünkü renklerini koruyorlar. Çiçek kadar narin bir materyalin beton kadar kaba bir materyale iz bırakabilmesi, uzun yıllardır anlatmaya çalıştığım fiziksellik ve kırılganlık kavramını sembolize ettiğini düşünüyorum. Bu sergide çiçeklerle oluşturduğum bu enstalasyona duvar kâğıdı adını veriyorum. Bunlarla etrafımızı kaplıyoruz ama bu sergide izleyiciye bastırtmak istedim. İzleyici tarafından farklı bir hale getirilecek bir sergi olacak. 'İş yerinin barınağı' diye adlandırdığım yeri aslında işlerimle iletişim kurmak isteyen izleyicilere yıktırtacağım" diyerek eserinde verdiği iletileri sanatseverlere aktardı.
Sergi, 13 Ekim – 13 Ocak tarihleri arasında sanatseverler için kapısını açık tutacak.