İstanbul
İslam'ın Medine'den önce ulaştığı Etiyopya topraklarında yüzlerce yıldır toplumun eşit birer ferdi olmak için mücadele eden Müslümanlar, son yıllardaki reform hareketinin ülkedeki "Hristiyan toplum" ve "Hristiyan devlet" anlayışını değiştirmesini bekliyor.
1911-1916'da Etiyopya İmparatorluğu'nu yöneten ancak İtilaf Devletlerinin kışkırttığı bir darbeyle devrilen İmparator Lij Iyasu, ülkeye bıraktığı reform mirasının yanı sıra Osmanlı tarihi için de büyük önem taşıyan bir isim.
Osmanlı Devleti'nin ülkenin doğusundaki Harar şehrine gönderdiği Başkonsolos Ahmed Mazhar Bey'le yakınlığı ve Müslümanlarla kurduğu ilişkiden ötürü sonradan Müslüman olduğu ileri sürülen Iyasu, Müslümanların saygınlığını geri kazanmasını sağlamanın yanı sıra Birinci Dünya Savaşı'na Osmanlı Devleti'nin yanında girmeyi kabul etmişti.
Osmanlı Devleti ve Etiyopya arasındaki yakınlaşmadan rahatsız olan İtilaf Devletleri, asılsız çok sayıda ithamla Iyasu'yu küçük düşürdükten sonra kilise ve yönetici elitlerin yaptığı darbeye zemin hazırladı.
Etiyopyalı tarihçiler, Iyasu'nun ülke Müslümanlarını, toplumun eşit bir parçası sayarak onlara destek olmasının ülkenin halen tamamlayamadığı bir hayal olduğunu söylerken, 2018'de iş başına gelen ve reform vaatlerinde bulunan Abiy Ahmed yönetiminin 100 yıl sonra benzer bir kapıyı araladığına inanıyor.
"Iyasu'nun öldürülmesi, bir hayali yarıda bıraktı"
Etiyopya Ulusal Arşiv ve Kütüphanesinden tarihçi Azaryas Haile Giorgis, AA muhabirine o dönemi anlattı.
Lij Iyasu'nun, Müslümanların camiler ve okullar inşa ederek dinlerini özgürce yaşamalarına yardımcı olduğunu söyleyen Giorgis, "Iyasu'nun Etiyopyalı Müslümanlara bu kadar rahat ulaşabilmesinin muhtemel sebeplerinden biri de onun dostu Mazhar Bey'den aldığı tavsiyelerdi." dedi.
Girogis, "Iyasu, dini liderlerle, Osmanlı ve Somali gibi Müslüman milletlerle bir güven ilişkisi kurmanın bağımsızlık için hayati öneme sahip olduğuna inanıyordu. Bu amaçla Somali topraklarında bağımsızlık hareketlerine de silah ve mühimmat gönderdi." diye konuştu.
Somali'de İtalyan ve İngiliz kuvvetlerine karşı Iyasu'nun Müslüman liderleri desteklediğini hatırlatan Giorgis, Iyasu'nun devrilmesinin sadece reformu değil her kesimin bir arada yaşadığı bir toplum ve devlet hayalini de yarım bıraktığını belirtti.
"Ortodoks Kilisesi, onu asla affetmedi"
Etiyopya Mülkiye Üniversitesinde Öğretim Görevlisi Muhammed Ali, Iyasu'nun Etiyopyalı Müslümanlarla dostça ilişkisinin dedesi II. Menelik'ten kalma derin adaletsizlik duygusunu düzeltmeyi amaçladığını söyledi.
Ali, Menelik'in Hristiyanları kapsayan ve önceleyen devlet anlayışının başarısız olduğuna işaret ederek "Iyasu, Müslümanların milletin onurlu bir üyesi olmasını amaçladı. Bu politikanın amacı, Hristiyanlığı bir devlet dini olarak gören devlet politikasını dönüştürmekti." ifadesini kullandı.
İtilaf Devletlerinin Etiyopya ruhban sınıfıyla Iyasu'ya karşı bir propaganda başlattığını ve darbe yaptığını belirten Ali, "Yönetici sınıf, Iyasu'yu Müslüman olmak ve Harar'da Osmanlı Devleti'yle ittifak yaparak bir İslam devleti kurmaya çalışmakla suçladı." dedi.
Iyasu'nun Müslüman olduğunu düşünmediğini vurgulayan Ali, "Iyasu, bir Hristiyan'dı, kiliseler yaptırdı. Ancak Ortodoks Kilisesi, onun Müslümanlara yönelik yumuşak tavrı için onu asla affetmedi. 100 yıl sonra halen toplumda saygı duyulan bir topluluk olmak için mücadele ediyoruz." ifadelerini kullandı.
Ali, Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed'in ve diğer politikacıların bugün, 100 yıl sonra Iyasu'nun çabaladığı benzer bir reformu hayata geçirmek için uğraştığını söyledi.
Osmanlı Devleti'nin yanında savaşa girecekti
Teoloji Uzmanı Diyakoz Berhanu Admass ise Iyasu'nun o dönem kilise tarafından gerçek bir tehdit olarak algılandığını dile getirerek Iyasu'nun devrilmesinin ülkenin ve kilisenin devamı için alınmış çok önemli bir karar olduğunu ileri sürdü.
Müslüman kadınlarla evlenmekle kalmayıp, devlet işlerindeki bazı pozisyonlara da Müslümanları atayan Iyasu, ülke genelinde çok sayıda cami inşa ettirmişti.
Bazı tarihçiler, Iyasu'nun hiçbir zaman Müslüman olmadığını ileri sürerken, birçok tarihçi de Iyasu'nun sonradan Hristiyanlaştırılan babası Ras Mikael'in dini olan İslam'a döndüğünde hemfikir.
Başkonsolos Ahmed Mazhar Bey'in İstanbul'a gönderdiği mektuplarda, Iyasu'nun Birinci Dünya Savaşı'na İttifak Devletleri'nin yanında katılma kararı aldığı anlaşılırken, Osmanlı Devleti'nin de Iyasu'ya Kızıldeniz kıyısında geniş bir toprakta Etiyopya hakimiyetini tanıma sözü verdiği görülüyor.
Eski Addis Ababa Büyükelçisi Kenan Tepedelen, "Belleten" dergisinde yıllar önce kaleme aldığı bir makalede, o dönem Etiyopya ve bölgede yaşananları, "Birinci Dünya Savaşı'nın unutulmuş bir diplomatik cephesi" diye tanımlıyor.
Başkonsolos Ahmed Mazhar Bey kimdir?
1911’de Osmanlı Devleti ile Habeşistan arasında siyasi ilişkiler kurulduktan sonra Harar’da Osmanlı maslahatgüzarlığı açıldı.
İlk maslahatgüzar Necib Hac Efendi’nin ilk işi Habeşistan’daki Osmanlı tebaasını tespit etmek oldu.
Kendisinden sonra başkonsolos olarak atanan Bab-ı Ali'nin Tercüme Odası eski başkanlarından Ahmed Mazhar Bey, çalışmalarıyla ülke tarihinde kendine unutulmaz bir sayfa açmayı başardı.
Tarihi kaynaklara göre, Osmanlı tebaasının haklarını korurken Habeşistan Müslümanlarıyla da ilgilenen Mazhar Bey, Lij Iyasu’yla kurduğu ilişki sayesinde Somalili direnişçi İmam Abdullah Hasan’a sömürgeci güçlere karşı yardımcı oldu ve Harar bölgesinde yeni camiler inşa ettirdi.
Harar’da bugün Türk Kızılay adını taşıyan Hilal-i Ahmer’in yurt dışındaki ilk şubelerinden birini açan Mazhar Bey, Osmanlı Donanma Cemiyetine de yardım topladı.
Sadece Habeşistan’ın değil aynı zamanda Yemen, Aden ve Hadramut’un meseleleriyle de ilgilenen Harar maslahatgüzarlığı, önemli konuların Harar’dan takibinin zorluğu göz önünde tutularak 1913’te Addis Ababa’ya taşındı.
Iyasu'nun devrilmesinden sonra Bab-ı Ali ile diplomatik muhaberatı kaybeden Mazhar Bey, işgalci Fransızların hazırladığı ölüm belgesine göre 13 Ocak 1920'de Cibuti'de hayatını kaybetti ya da şehit edildi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com