Bilecik
Bilecik'in İnhisar ilçesinde, eşinin astım rahatsızlığı nedeniyle çalışamaması üzerine 45 bin kanatlı hayvanın bulunduğu kümeslerinde işleri ele alan Ayşe Öztürk, aile dayanışmasının güzel bir örneğini sergiliyor.
Kentte yapı ürünleri üzerine faaliyet gösteren bir firmada çalışan İbrahim Öztürk ile eşi Ayşe Öztürk çifti, 12 yıl önce 3 çocuklarının eğitim giderlerini karşılamak için kendi işlerini kurmaya karar verdi.
Tavuk yetiştiriciliği için ilçeye bağlı Koyunlu köyünde 16 dönümlük bir arazi satın alıp tesis kuran Öztürk çifti, ilk etapta etlik olarak tüketilmesi için 15 bin tavuk yetiştirerek firmalara satış yapmaya başladı.
Üretim kapasitenin 45 bine çıktığı tavuk çiftliğinde astım rahatsızlığı nedeniyle çalışmakta zorlanmaya başlayan İbrahim Öztürk, işini devretmeyi düşündüğü sırada eşi Ayşe Öztürk buna izin vermedi.
Eşine destek olmak için işe koyulan Ayşe Öztürk, tavukların bakımını üstlendi. Her sabah kızını okula gönderdikten sonra tavukların yem ve su ihtiyacını gideren Öztürk, eline küreği alarak tesisin ısınmasını sağlayan kalorifer kazanını kömürle dolduruyor.
Üç saatte bir civcivleri kontrol etmek için kümese giren Ayşe Öztürk, adeta bir bebek gibi baktığı geçim kaynağı tavuklarının yanından ayrılamıyor.
Büyük bir emekle çiftlikte üretimin sürmesini sağlayan Ayşe Öztürk, AA muhabirine, eşinin manevi desteğiyle elinden geldiğince katkı sunmaya çalıştığını söyledi.
11 yaşındaki kızını okula göndermesinin ardından çiftlik işleriyle ilgilendiğini anlatan Öztürk, "Bahçe işleriyle meşgul oluyorum. Onun yanında rutin ev işleriyle de ilgileniyorum. Bir kadın ne yapıyorsa ekstra olarak fazlasını yapmaya çalışıyorum. Doğayı ve üretmeyi çok seviyorum. Bahçede bir ürün elde ederek onu misafire ikram etmek çok güzel bir duygu. 'Bunu ben yaptım' demek bir kadın için çok güzel." diye konuştu.
"Bazen çarşıya bile gitmek mümkün olmuyor"
Öztürk, tesiste kalorifer sisteminin işleyişiyle de ilgilendiğine değinerek, tavukların adeta bir bebek gibi sıcak bir ortam istediğini aktardı.
Tavuk yetiştiriciliğinin adanmışlık isteyen bir iş olduğunu dile getiren Öztürk, şöyle devam etti:
"En küçük ihmal büyük zararlara yol açıyor. Civcivlere 45 gün boyunca özenle bakıyoruz. Civcivlerin yetiştiği süreçte büyük bir titizlikle iş takibi yapıyoruz. Her sabah kızımı okula gönderdikten sonra kümese girmek için kıyafetlerimi giyiyorum. Yemlerini ve sularını kontrol ederek, kümes içinde telef olan tavuk varsa onları alıyorum. Kümesin ideal bir sıcaklığı olması gerekiyor. Kalorifer kazanına kürekle kömür atıyorum. Yanan kömürlerin küllerini temizliyorum. Kümesin yanında bir seram var. Kümesten çıktıktan sonra seradaki sebzelerin bakımını yapıyorum. Daha sonra eve geçerek gündelik temizlik ve yemek işlerimi hallediyorum. Her gün yaklaşık 12 saatim böyle geçiyor. Civcivleri yetiştirdiğim dönemde ev ve kümesten uzaklaşamıyorum. 3 saatte bir civcivleri kontrol ettiğim için bazen çarşıya bile gitmek mümkün olmuyor."
İbrahim Öztürk de astım rahatsızlığı üzerine çiftliğin içine giremediğini belirterek, şöyle devam etti:
"Rahatsızlanınca bu işi yapamadım, tesisi satacaktım. Hanım sattırmadı. 'Ben yaparım. Yardım ederim.' dedi. Biz de satmadık. Hanımla birlikte kolları sıvadık. Kendi imkanlarımızla eşimle beraber başardık. Eşimden gördüğüm büyük destekle çiftlikte işler yolunda gidiyor. Yaklaşık 45 bin hayvanımız var, 45 günlük üretimler oluyor. O süre zarfında hiçbir yere gidemiyoruz. Buradan 1-2 saat ayrılırsak tavuklar havasız kalıp, ölebilir. Onun için hiçbir yere ayrılmıyoruz."
Öztürk, 1,5 ayda yetiştirdikleri tavukları bir firmaya sattıklarını sözlerine ekledi.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com