Genel

Ermenek davası ikinci gününde

Karaman’ın Ermenek ilçesinde, 18 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasıyla ilgili açılan davanın ilk duruşması ikinci günü devam ediyor. Dün 166 sayfalık iddianamenin okunmasının ardından bugün sanıklar ifade verecek. Ermenek Ağır Ceza Mahkemesindeki d

Ermenek davası ikinci gününde
16-06-2015 17:47

Karaman’ın Ermenek ilçesinde, 18 işçinin hayatını kaybettiği maden faciasıyla ilgili açılan davanın ilk duruşması ikinci günü devam ediyor. Dün 166 sayfalık iddianamenin okunmasının ardından bugün sanıklar ifade verecek.
Ermenek Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, 3’ü tutuklu 6 sanık, işçilerin yakınları, taraf avukatları ve çok sayıda gazeteci katıldı. Mahkeme Başkanı duruşma öncesi aileleri taşkınlık çıkarmamaları hususunda uyardı. Daha sonra sanıklar jandarma korumasında çok sayıda polisin bulunduğu salona alındı. Duruşmada önce sanıkların kimlik tespiti yapıldı. Bu sırada maden faciasında eşi Osman Çoksöyler’i kaybeden Şadiye Çoksöyler bebeğini sanıklara göstererek, “Bakın katiller, bu çocuğu babasız bıraktınız. Babasını istiyor bu çocuk, yazıklar olsun size” dedi.

"TUTUKLU SANIK ÖZBEY, SUÇLAMALARI KABUL ETMEDİ"
Duruşmada ifade veren tutuklu sanık Ermenek Cenne Linyit Kömürü İşletmesi Müdürü ve hissedarı Abdullah Özbey, şirketin işleyişinden bahsederek, “Ben şirketin ruhsat sahibi yöneticisiyim. 30 senedir rödovans olarak şirketimiz işlemektedir. Konusunda uzman çalışanları görevini layıkıyla yapmaktadır. Ben ortak olabilirim ama sadece ismen kimlerin çalıştığını bilebilirim. Ama ruhsat alındığı yıllarda ben yoktum, saha teslimi 98-99 yıllarında yapılmış, ben o tarihte yoktum" diye konuştu. Suçlamaları kabul etmeyen Özbey, şunları söyledi: "Sondaj makinesiyle çalışılıp çalışılmadığını bilmiyorum. Bir rödovansçı firmaya bir şey alıp vermişliğimiz yok. Şirketin yer altı sigortası bile yok. Bunun sorumlusu rödovansçı şirkettir, işleyiş bu şekilde. Daha önce böyle bir kaza olmuş, 20 gün kapalı kalmış, bunlardan haberimiz yok. Defalarca eski üretim alanına girilmiş. Bir tutanak yok, daimi nezaretçi defteri yok, bize bildirdikleri hiçbir şey yok. Bize söyleseler böyle bir şey olmazdı. Mühendislerin hiçbir şeyden haberi yok ama işçilerin her şeyden haberi var. Bunu işçilerin anlattığı ifadelerden anlıyoruz. Aksaklıkla alakalı konuşulan şeyler bana bildirilmemiştir. Bu konuda bir kusurum yok.”
Sahayı kiraladıkları dört şirketten kira ve devlete katkı oranını aldıklarını belirten Özbey, gülerek, “Ortada suç var misal, bu suç gelin olmuş alan yok” demesi üzerine ailelerden tepki geldi. Bir işçi yakını, “Paraları aldınız, kocalarımızı öldürdünüz, hiçbir şeyden haberimiz yok diyorsunuz” diyerek sanığa bağırdı. Özbey de, Maden Teknikerliği Yüksekokulunu okuduğunu söyleyerek, “O okulu okudum ancak bu işi bildiğim ya da bu işi yapmak zorunda olduğum anlamına gelmiyor” dedi.
Duruşmada Mahkeme Başkanı Mustafa Başer, sanık Abdullah Özbey’e, “Tanıklar, sondaj makinesi alınmasıyla ilgili bir toplantıda senin de bulunduğunu söylüyor“ diye sordu. Bunun üzerine Özbey, “Ben öyle bir toplantıya katılmadım” dedi. Mahkeme Başkanı Başer’in, “Bazı mühendisler sizin arşivlerde haritaları bulamadıklarını söylemiş, neden bulamıyorlar", şeklindeki sorusu üzerine Özbey, “Eski yönetici olan amcamdan istedik noter vasıtasıyla ama yok” cevabını verdi. Mahkeme başkanının, “O senin amcan, gidip nerede diye sormadın mı?” sorusu üzerine Özbey, “Alamadık, istedik ama alamadık” diye cevap verdi. Özbey, kendisinden kimsenin harita istemediğini de iddia ederek, “Ama istediklerini söylüyorlar, anlamıyorum“ ifadelerini kullandı.
Müşteki avukatları da, “Şehir dışındakilerin talimatla ifadesi alınmasının dışında mahkemeye getirilsin ve aralarındaki çelişki görülsün. Bu celse sonunda bununla ilgili bir ara karar verilmesi talep ediyoruz” dedi. Özbey, avukatın, “Teknik nezaretçinin şirketinize ya da şahsınıza eksiklik bildirimi oldu mu” sorusuna, “Hayır olmadı” şeklinde cevap verdi.
Cumhuriyet savcısının, “Has Şekerler Şirketi sizden eski haritaları istedi mi” sorusuna Özbey, “Hayır” derken, savcının, “Sondaj makinesini rödovansçı şirket alsın dediniz mi ve Saffet beyle aranızda sondaj makinesi alma konusunda diyalog geçti mi” sorusuna da “Hayır” cevabı verdi.

SAFFET UYAR İFADEYE BAŞLADI, SALON KARIŞTI
Duruşmada tutuklu sanık Has Şekerler Madencilik Şirketi sahibi Saffet Uyar’ın ifadesinin alınmasına geçildi. Saffet Uyar, "bu kazada hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum” diyerek ifadesine başladığı sırada mahkeme salonu karıştı. Madencilerin yakınları Uyar’a saldırmak isteyince görevliler müdahale etti. Sanıklar mahkeme salonundan dışarıya çıkarılırken duruşmaya 10 dakika ara verildi. Bu sırada tepki gösteren bazı madenci eşleri, “Bizim kocalarımızı aç susuz öldürdünüz, katiller” diye bağırdı. Madenci yakınlarından özellikle kadınların ağladığı görülürken, fenalaşanlara koridorda sağlık görevlileri müdahale etti, fenalaşanlardan biri ambulansla hastaneye götürüldü.
Duruşma verilen aranın ardından tekrar başladı ve sanıklar salona alındı. Salona Saffet Uyar’a saldırmak isteyen, hayatını kaybeden işçilerden Mehmet Tokat’ın eşi Zeynep Tokat ile Tezcan Gökçe’nin eşi Ayşe Gökçe alınmadı. Mahkeme Başkanı Mustafa Başer, “Bana başka çare bırakmadılar” dedi.
Duruşmada ifadesine devam eden Saffet Uyar, “1993 yılına kadar sahanın değişik yerlerinde çalıştım. 2009’a kadar belediye başkanlığı görevimden dolayı ocakla pek ilgim olmadı. 2009’dan sonra 3 yıllık sözleşme yaparak geri döndüm. Ahmet Dağdeviren de sahanın teknik nezaretçisiydi. O dönem birlikte çalışmaya başladık. 2010 yılında Ahmet Dağdeviren’den numune madenciliğin haritasını istedim. O da olmadığını söyledi. Mühendislerim, nezaretçilerim haritaya gidip baktılar bulamadılar. Abdullah Özbey’e sordum, o ’varsa arşivdedir’ dedi. Bu şekilde çalışmaya devam ettik" dedi.
Soma’daki olay olunca kanunda değişiklikler olduğunu anlatan Uyar, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eksiklerimizi giderdik tekrar çalışmaya başladık. Yeraltı sondaj makinesi hakkında toplantı yapıldı. İki sondaj makinesi alınması konusunda fiyat araştırması yaptık. Ben kendimde fiyat araştırması yaptım. Fiyat araştırması esnasında ocak bir ay kapalı kaldı. Tekrar çalışmaya başladık ve çok geçmeden bu kaza oldu. Ben daha önce hiç harita görmedim. Kimse bana bir şey söylemedi. Numune madencilikle bizim ocağın sıkıştırılmış haritasını ben savcılıkta gördüm. Numune madencilikle bizim ocağın arasında çok mesafe vardı. Oraya yaklaştığımızı tahmin edemedik. Ocak uzak olduğundan dolayı iki yıldır ben ocağa girmiyordum. Böyle olacağını düşünemedim. Has Şekerler Şirketini açmak için 4.5 milyon lira yatırım yaptım. 63 yaşımdayım yıllardır bu işle uğraşıyorum. Numune Madenciliğin nerede olduğunu biliyorum ama bizim ocağa kadar ulaştığını bilmiyordum. Müfettişler sondaj makinesi almamızı istemiş. Alamadan kaza oldu zaten zaman yetişmedi. Olaydan iki hafta önce su patladığını söylediler bana. Motopompla çekildi. Ne kadar su çekildiğini bilmiyorum. Müfettişler çalışmayı durdurdu sonra proforma faturayı alacağız dedim. İyi niyetle ocağı geri açtılar.”

“MÜFETTİŞLERİN GELDİĞİNDEN HABERİMİZ OLURDU”
Avukatlardan birinin maden sahasında çalışırken müfettişlerin geleceğinin önceden haber alıp çalışılan galerideki faaliyeti durdurup başka birde yerde çalışıyormuş gibi gösterildiğinin, müfettişler gittikten sonra da tekrar galeriye dönüldüğünün sorması üzerine Uyar, “Müfettişlerin geldiğinden haberimiz olurdu ama biz böyle bir şey yapmazdık. Böyle bir şey duymadım. Bunu bana veya arkadaşlarıma söyleyebilirlerdi. O zaman niye böyle bir şey söylememişler de şimdi mahkemede söylüyorlar anlamadım” diye konuştu.
Matkapla sondaj yapıldığını mahkeme de duyduğunu ifade eden Uyar, haritayla ilgili soruya şöyle cevap verdi: “Haritayı Maden İşleri Genel Müdürlüğünden almak aklıma gelmedi. Teknikçi değilim ben. Maalesef böyle bir olay başımıza geldi. Abdullah Özbey’den haritayı istedim, yok dedi. Arşive baktık bulamadık. Maden İşleri Genel Müdürlüğü’ne bakmak da aklıma gelmedi. Mühendisle şef büyük bir ihtimalle benden sakladı. Sanki harita varmış gibi çalıştılar. 2010 yılında teknik nezaretçi Ahmet Dağdeviren ile haritayı arşivde bulamayınca bir daha gündeme gelmedi. Biz de çalışmaya devam ettik.”
Müşteki avukatlarının sondaj makinesini almama sebebini sorması üzerine Uyar, “Ocak zarar ediyordu. Yılbaşından sonra zarar etmeye devam ederse kapatırım diye düşünüyordum. Soma olayından sonra yasa değişti. İşçiler de biz de çok tedirgin olduk. Hem para hem de zaman kaybı olduğu için sondaj makinesini alamadık” şeklinde konuştu.
Saffet Uyar’ın savunmasının ardından mahkeme başkanı duruşmaya ara verdi.
(İHA)
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER