Gündem

'Ergenekon' davasında karar çıkmadı, son duruşma 1 Temmuz'da

İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti, başka suçtan tutuklu sanık Bedirhan Şinal'in avukatıyla görüşmediğini beyan edip süre istemesi üzerine duruşmayı, hiçbir mazeret kabul edilmeksizin nihai karar verilmek üzere 1 Temmuz'a erteledi.

'Ergenekon' davasında karar çıkmadı, son duruşma 1 Temmuz'da
16-05-2019 17:22
İstanbul

Daha önce verilen beraat, görevsizlik ve düşme kararları sonrasında 235 sanık yönünden devam eden "Ergenekon" davası, başka suçtan tutuklu sanıklardan Bedirhan Şinal'in avukatıyla görüşmediğini beyan edip süre istemesi üzerine, hiçbir mazeret kabul edilmeksizin nihai karar verilmek üzere 1 Temmuz'a ertelendi.

İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesindeki dokuzuncu duruşmaya, tutuklu sanık Alparslan Arslan ile başka suçtan tutuklu sanıklar Bora Ballı, Murat Aplak, Bedirhan Şinal, Erhan Timuroğlu, Osman Yıldırım, Yüksel Dilsiz, Murat Çağlar, İsmail Sağır ve Tekin Irşi'nin bulundukları cezaevinden Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile katılımları sağlandı. Eski CHP Milletvekili ve emekli Albay Dursun Çiçek'in de aralarında bulunduğu tutuksuz 26 sanık da duruşmada hazır bulundu.

Celse arası mahkemeye gelen belgelerin okunduğu duruşmada söz alan sanıklardan Bedirhan Şinal, kendisini temsil etmesi için barodan avukatıyla görüşmediğini belirterek, "Görüşme yaptıktan sonra savunma yapmak istiyorum. Geçen duruşmada ben söyledikten sonra bana herhangi bir mütalaa tebliğ edilmedi." dedi.

Başka suçtan tutuklu sanıklardan Murat Aplak, Cumhuriyet gazetesine molotofu atan kişinin Bedirhan Şinal olduğunu ve molotof yapımına yardım etme suçunu kabul etmediğini anlatarak, "Benim yardım etmediğim açıktır. Yıllardır bunları anlattık, hala bize dava açılıyor. Bedirhan'a bunun sorulmasını isterim. Benim herhangi bir katkım olmadı molotof yapımında. Bu olayla yakından uzaktan ilgim yoktur." diye konuştu.

Sanık Bora Ballı da davanın FETÖ'nün emniyet ve yargıdaki mensuplarınca üretilmiş iddialardan ibaret olduğunu savundu.

"Sağ parmağımı kesmek istiyorum"

Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin haklarında bozma kararı verdiği, davanın Danıştay saldırısıyla ilgili dosya sanıkları Osman Yıldırım, Erhan Timuroğlu ve İsmail Sağır'a, mütalaa ve bozma ilamına karşı son savunmaları soruldu.

Sanıklardan Timuroğlu, Danıştay'ın ismini cezaevinde duyduğunu ve keşfe gitmekle suçlandığı halde Danıştay'ın kamera kayıtlarında rastlanmadığını savunarak, "Hükümete karşı eylemle suçlanıyorum. Hükümete oy verdiğim için sağ parmağımı kesmek istiyorum." dedi.

Osman Yıldırım, bozma ilamında iktidarı devirme hususlarının kabul edilemez olduğunu, devlet ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının kendisiyle anlaşma yaptığını, devletin yeniden yapılandırıldığını ve 13 yıl sonra beraat ettiği Danıştay olayından dolayı cezalandırıldığını iddia etti. 13 yıl sonra ikinci kez cezalandırılmak istenmesinin büyük bir çelişki olduğunu öne süren Yıldırım, "Bu nasıl devlet, bu nasıl adalet anlayışı? Ben devlete hizmet ettiğim için Danıştay olayından, somut kanıtlara dayanarak beraat etmiştim. Şimdi yapılan açıklamalarla devletin FETÖ olduğunu iddia ederek durumu saptırmaya çalışıyorlar." şeklinde savunma yaptı.

"Bizi Ergenekon'a yamadılar"

FETÖ ile herhangi bir anlaşma yapmadığını savunan Yıldırım, şu iddialarda bulundu:

"Ben Danıştay olayından dolayı bedel öderken, 13 yıl boyunca bütün mitinglerde, 'Kemalistlerin darbe girişimini biz önledik.' denildi. 'Kemalistler, Danıştay olayını yaptı üzerimize yıktı, biz aydınlattık.' şeklinde propaganda yaparak halkımızdan destek aldılar. 4 yıl süreyle iktidar oldular. Devlet beni kullanıp iktidar olacak sonra da AK Parti'yi devirmekle suçlanacağım. Bu doğru değil. Ben o davadan beraat ettim. İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği beraat kararı yok hükmünde sayılıyorsa diğer kararları da yok hükmünde sayılmalıdır. Devlet beni cezaevinde esir almıştır. Beni kullandılar, iç organlarını bana temizlettiler, devleti yeniden yapılandırdılar. Gündemdeki maruf dalgayla geri kalan yapılandırmayı da tamamlayacaklarını düşünüyorum. Hakkımda yeniden beraat kararı verilmesini talep ediyorum."

Başka suçtan tutuklu sanık İsmail Sağır, "Ergenekon terör örgütü yoktur, bizi ona yamadılar. Bu şekilde verilecek karar bozulacaktır. Haksız ceza alıyoruz, bizi de düşünün. Elinizi vicdanınıza koyun. Beraat talep ediyorum." ifadelerini kullandı.

Karar duruşması 1 Temmuz'da

Sanık avukatlarının savunma yapmasının ardından ara kararını açıklayan mahkeme heyeti, başka suçtan tutuklu sanıklardan Bedirhan Şinal'e, avukatıyla görüşmesini yaparak esas hakkındaki savunmasını son kez yapmak üzere süre verdi.

Savunma sunmaması halinde Şinal'in savunma yapmaktan vazgeçmiş sayacağına yönelik uyarıda bulunan heyet, sanıkların da son sözlerini almak ve nihai karar vermek üzere duruşmayı 1 Temmuz'a erteledi.

Heyet, tutuklu sanık Alparslan Arslan'ın bu halinin devamını kararlaştırdı.

Süreç

Yasayla kapatılan dönemin özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesince 5 Ağustos 2013'te verilen kararda, eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ müebbet, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ağırlaştırılmış müebbet, emekli Tuğgeneral Veli Küçük 2 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 99 yıl hapis, Tuncay Özkan ağırlaştırılmış müebbet ve diğer suçlardan 22 yıl 6 ay hapis, emekli Orgeneral Hurşit Tolon müebbet, Danıştay saldırısının faili Alpaslan Arslan 2 kez ağırlaştırılmış müebbet, avukat Kemal Kerinçsiz ağırlaştırılmış müebbet, Mehmet Haberal 12 yıl 6 ay, Mustafa Balbay 34 yıl 8 ay hapis, Sinan Aygün 13 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Diğer sanıklar da çeşitli oranlarda hapis cezasına mahkum edilmişti.

Bazı sanıklar, davaya bakan ve kapatılan özel yetkili mahkemenin gerekçeli kararını yazmasının 7 ay sürmesi nedeniyle Anayasa Mahkemesine (AYM) bireysel başvuruda bulunmuş ve yüksek mahkeme de "sanıkların haklarının ihlal edildiğine" hükmetmişti. İhlal kararı üzerine, yasayla kaldırılan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi yerine başvuruları inceleyen nöbetçi mahkemeler, tutuklu sanıkları tahliye etmişti.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinin karardan 7 ay sonra 16 bin 600 sayfadan oluşan gerekçeli kararının taraflara tebliğ edilmesinin ardından dosya, temyiz incelemesi için Yargıtay 16. Ceza Dairesi'ne gönderilmişti. Temyiz duruşmaları, 6 Ekim 2015'ten itibaren yapılmaya başlanmıştı.

Yargıtay 16. Ceza Dairesi, 21 Nisan 2016'da verdiği kararla, 13. Ağır Ceza Mahkemesinin kararını, "eski Genelkurmay Başkanı emekli Orgeneral İlker Başbuğ'un Yüce Divan'da yargılanması gerektiği yönündeki itirazının haklı olması, Danıştay saldırısı davası ile Ergenekon davası arasındaki hukuki ve fiili irtibatın somut delillerle gösterilememesi ve soruşturma, yargılama, delil toplama aşamalarında adil yargılanma ilkelerine aykırılık bulunması" gibi gerekçelerle bozmuştu.

Dosyaya hangi mahkemenin bakacağına ilişkin yaşanan yetki karmaşasının ardından, Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) tarafından alınan kararla dosya, İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmişti.

Eski hakim ve savcılar FETÖ'den tutuklu veya firari

"Ergenekon" soruşturmasını yürüten ve meslekten ihraç edilen savcılar Zekeriya Öz ve Fikret Seçen, FETÖ soruşturmaları kapsamında firari olarak aranıyor. Bir dönem soruşturmaya bakan firari sanık Cihan Kansız hakkında da FETÖ üyeliğinden dava açıldı.

Dönemin özel yetkili İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde dosyaya bakan hakimler Hüseyin Özese, Hüsnü Çalmuk ve Sedat Sami Haşıloğlu hakkında FETÖ üyeliği suçundan dava açıldı. Özese ve Çalmuk tutuklu bulunurken, Haşıloğlu hala firari olarak aranıyor.

Davaya duruşma savcısı olarak giren Mehmet Ali Pekgüzel ve Nihat Taşkın da FETÖ davaları kapsamında tutuklu bulunuyor.

Ayırma ve düşme kararları

Davanın görüldüğü İstanbul 4. Ağır Ceza Mahkemesi, 21 Haziran 2017 tarihli duruşmada, Yargıtay 16. Ceza Dairesi'nin bozma ilamına uyulmasına karar vererek, Ergenekon dava dosyasıyla daha önce birleştirilen internet andıcı, terörle mücadele eylem planı ve Danıştay saldırısı dosyalarının ana dosyadan ayrılarak başka esasa kaydedilmesine hükmetmişti.

Süreçte hayatını kaybeden 11 sanık ve Yargıtay'ın beraatlerine hükmedilmesini istediği 21 sanığın dosyasını ayıran heyet, 6 Temmuz 2017 tarihli duruşmada, Ergenekon ana dava dosyasıyla birleştirilen 12 sanıklı Danıştay saldırısı dosyasıyla ilgili görevsizlik, ilk mahkemece beraat kararı verilen 21 sanıklı dosyayla ilgili beraat ve yargılama sürecinde hayatını kaybeden 11 sanıklı dosyayla ilgili de düşme kararları vermişti.

Düşme, ayırma ve beraat kararlarının ardından mahkeme heyetince dava, 229 sanık üzerinden görülmeye başlanmış ve 11 Eylül 2018'deki duruşmada verilen birleştirme kararlarıyla sanık sayısı 235'e çıkmıştı. 30 Kasım 2018 tarihli 7. duruşmada mütalaasını açıklayan savcılık, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine saldırı dava sanıklarının da aralarında bulunduğu 32 sanığa çeşitli oranlarda hapis cezası, 199 sanığa beraat, bir sanığa düşme, bir sanığa ayırma, bir sanığa suç duyurusu yapılması ve bir sanığa da herhangi bir karar verilmesine yer olmadığı kararı verilmesini talep etmişti.

Süreçte karar verilemedi

Mütalaada, "Ergenekon silahlı terör örgütünün varlığının, kesin ve inandırıcı delillerle kanıtlanamadığı, bu nedenle de varlığı kanıtlanamayan örgütün liderliği, üyeliği ve örgüt adına suç işlenmesinin de söz konusu edilemeyeceği anlaşılmıştır. Bu haliyle bu dava kapsamında kovuşturmaya konu edilen 'Ergenekon' adlı bir terör örgütünün varlığı ispat edilememiştir." denilmişti.

Sonraki süreçte, sanıkların mütalaaya karşı beyanları alınmış, mahkeme heyetinin her duruşmada karar vermesi beklenmiş ancak duruşmalarda kimi sanıkların savunma yapmaması veya mazeret sunması nedeniyle nihai karar açıklanamamıştı.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER