13. İslam İşbirliği Teşkilatı Toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Müslümanların artık aralarındaki çekişme ve ayrılıklara son vermeleri gerektiğini söyledi.
56 ülkeden temsilcilerin katılacağı İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 13. İslam Zirvesi İstanbul’da başladı. İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen program öncesi çekilen aile fotoğrafının ardından, program, Beştepe Camisi İmam Hatibi Adem Kemaneci’nin okuduğu Kuran-ı Kerim tilavetiyle başladı. Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Al-Suud, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Katar Emiri Temim Bin Hamad Al Sani, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Bakir İzzetbegoviç, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın da aralarında bulunduğu liderler, sabah saatlerinden itibaren kongre merkezine gelmeye başladı. Bazı ülkelerin temsilcilerinin zirveye geleneksel kıyafetleriyle katıldıkları görüldü.
TÜRKİYE, İSLAM DÜNYASI LİDERLİĞİNİ MISIR’DAN DEVRALDI
Yüksek katılımın gerçekleştiği zirveye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlık etti. BM’den sonra en büyük teşkilat olma özelliğini taşıyan ve İslam ülkelerini bir araya getiren İslam İşbirliği Teşkilatı 13. İslam Zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına besmeleyle başladı.
“İKİNCİ EVİNİZE HOŞ GELDİNİZ”
Erdoğan, “Sizlere en kalbi selam ve muhabbetlerimi sunuyorum. İslam dünyası ve tüm insanlık için hayırlara vesile olsun. Türkiye’ye ikinci evinize hoş geldiniz. İslam aleminin temsilcilerini bir araya getiren bu toplantı vesilesiyle sizleri İstanbul’da ağırlamaktan onur duyuyoruz” dedi. Erdoğan, başkanı olduğu zirvede yaptığı konuşmasında, “Sizleri en kalbi duygularımla saygıyla selamlıyorum. İstanbul’umuza hoş geldiniz. 13. İslam Zirvesi vesilesiyle sizleri ülkemizde misafir etmekten memnuniyet duyuyorum. 12. İslam zirvesi Mısır’a dönem boyunca ortaya koyduğu çabalar için teşekkür ediyorum Bu temennilere bu duaya ihtiyacımız olduğu günlerden geçiyoruz. Adalet ve barış kavramlarının içini doldurmakta acele etmeliyiz. Dünyanın 4 bir yanından çığlıklar yükseliyor. Buradan çıkacak güzel haberlere kulak verdiğini ben görüyorum, buna inanıyorum. Müslümanlar olarak üstesinden gelmeniz gereken sorunların başında mezhepçilik ırkçılık geliyor. Benim dinim Sünnilik de değildir, Şiilikte değilir. Benim dinim İslamdır. Ben sadece bir Müslümanım. Diğer farklılıklar bu sıfatımın gerisindendir. Her gün mazlumlara saldıran terör örgütleri asla bu mukaddes dinin temsilcisi olamaz bizim dinimiz barış dinidir. Bizim peygamberimiz barış elçisidir. Müslüman olarak ne kadar bir birimize düşersek umudunu bizlere bağlayan masumlar o kadar çok sıkıntıya maruz kalacaktır. Bölücü değil birleştirici olmalıyız. Muhabbeti güçlendirmeliyiz. Yaşanan çatışmalardan, düşmanlıklardan zarar gören sadece Müslümanlardır. Dostları çoğaltmak düşmanları da azaltmak durumundayız. Terör ve şiddet sorunu bugün İslam dünyasının en büyük meselelerinden biridir. Şimdi Irak ve Suriye’de belirli bölgeleri kontrol altına alan DAEŞ aynı kirli gayeye hizmet ediyor. Boko Haram gibi örgütleri de aynı kapsamda görüyoruz. Ülkemizde PKK gibi DHKP-C gibi çeşitli terör örgütleri var. Avrupa başta olmak üzere çok sayıda terör örgütleri faaliyet gösteriyor."
Batı ülkelerinin terör saldırıları sonrası tutumunu da eleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Nükleer güvenlik toplantısında konuşmacıların dikkatimi çektiği bazı ifadeleri oldu. Paris’teki, Brüksel’deki terör eylemlerinden bahsediyorlar ama Ankara’daki , İstanbul’daki, Lahor’daki terör saldırılarından bahsetmiyorlar. Halbuki Yüzlerce insan öldü. .Brüksel’de Paris’te 9-10 tane bir tanesinde 30 tane bir tanesinde öldü.Bir kişi de ölse tüm insanlığım ölümü gibi. Onları söylerken bunları neden söylemiyorsunuz. Bu ikircikli davranış bizleri üzmektedir" dedi.
“ORALARDAKİ PETROL İÇİN MÜDAHALE EDİYORLAR”
Teröre karşı ittifak oluşturulması gerektiğini kaydeden Erdoğan, “Suudi Arabistan’ın öncülüğünde kurulan teröre karşı İslam’ı da etkin bir yapı haline dönüştürmeliyiz. Teröre karşı İslam ittifakı aracılığıyla çözümü kendimiz üretmeliyiz. Niçin Müslümanlar olarak ihtilaflarda, bu terör olaylarında başkasından yardım bekliyoruz. Başkaları müdahale ediyor, onlar müdahale ederken oralardaki petrol için müdahale ediyorlar. Huzuru sağlamak için değil. Bugün Müslümanlar dünyanın birçok yerinde adaletsizliğe, çifte standarda maruz kaldığı duygusu içinde. Kendi ülkelerinde zulüm gören, baskı altında yaşayan Müslümanlar batı ülkelerine gitmenin yollarını arıyorlar” dedi.
“BM’NİN REFORME EDİLMESİ ŞARTTIR”
Dünyanın 5’ten büyük olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BM Güvenlik Konseyi’nin dünya nüfusunun 4’te 1’ini temsil eden Müslümanların tek bir daimi temsilcisi var mı, yok. Geçici üyeliğin anlamı var mı, yok. Karar 5 ülkeden biri olumsuz davranırsa iş bitti. Diyorum ki, dünya beşten büyüktür. BM’nin reforme edilmesi şarttır. Adil bir dünya istiyorsak değişiklik şarttır. BM Güvenlik Konseyi’nin yapısının dünyanın coğrafi ve dini dağılımı göz önünde tutularak yeniden yapılandırılması çağrısını yeniliyorum. Bizde bir söz var. Süt ağlayan bebeğe verilir. Ağlamayana verilmez. Öyleyse bizler hakkımızı aramanın mücadelesini vereceğiz. İslam ülkeleri olarak güvenlik, adalet ve kalkınma konularına özel önem vermemiz gerekiyor. Çünkü her şeyin başı ve sonu adalettir. Kardeşliği, sadece sözde bırakmamalıyız. Tüm boyutlarıyla hayata geçirmeliyiz. İslam İşbirliği Teşkilatı bu Dayanışmayı en güzel şekilde ortaya koymalıdır” ifadesini kullandı.
“BİR KADIN KONFERANSININ OLUŞTURULMASINI TEKLİF EDİYORUZ”
“İslam İşbirliği Teşkilatı Bünyesi’nde bir teklifim var” diyen Erdoğan, “Bundan önceki Kahire toplantısında bu gündeme gelmiş, fakat o günden bu güne İslam İş Birliği Teşkilatı’nın bir kadın konseyi örgütlenmesi yapılmamıştır. Bir kadın konferansının oluşturulmasını teklif ediyoruz. Zira Müslümanların, kadın olan, kadınların dertlerini ortaya koyabileceği bir konseyin olması gerektiğini düşünüyorum. Kadınlarla ilgili konuları biz mi konuşacağız? Bırakalım sorunlarını da kendileri halletsinler. Sorunların çözümünde önemli görevler üstlenen bir Kızılay’ımız var. Kızılaylarımız etkin ve kapsamlı bir şekilde işbirliği içinde olmalı. Bütün afetlerde İslam ülkeleri arasında ortak Kızılayı oluşturulmalı. Tahkim sistemini kendi aramızda da oluşturmalıyız, kendi sıkıntılarımızı niye dış dünyaya havale ediyoruz. Bunu, kendi aramızda oluşturduğumuz Tahkim müessesinde halledelim, başka bir vilayette de kurulabilir, ama biz İstanbul’u teklif ediyoruz. Bugün artık kalkınma maddi boyutu yanında, insanların devletlerine ve toplumlarına sadakatlerini temin eden en güçlü unsurlardan biridir” ifadesini kullandı.
“YEGANE YOL, BAŞKENTİ DOĞU KUDÜS OLAN BAĞIMSIZ BİR ÜLKENİN KURULMASIDIR"
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Geçtiğimiz yıl boyunca müzakereleri yürütülen ve İslam İşbirliği Teşkilatı Bünyesi’ndeki ülkelere eylem programı belgesini inşallah bu zirvede kabul edeceğiz. 2025 Eylem Programı Belgesi’nin hazırlıklarının tamamlanması önemlidir, asıl olan bu programın başarılı bir şekilde yürütülmesidir. SEDAK’ın 2012 yılında kabul edilen yeni stratejisini sağlamakta kararlıyız. Biliyorsunuz, İslam İşbirliği Teşkilatı 1969 yılında Kudüs’teki El-Aksa Camii’ne yönelik saldırı üzerine oluşturulmuş, Kudüs’ün kurtuluşuna kadar Cidde’de faaliyetlerini yürütmesi kararlaştırılmıştı. Aradan geçen yarım asra rağmen ne Kudüs kurtulabilmiş, ne de Filistin üzerindeki baskı azaltılabilmiştir. İsrail’in bu topraklar üzerindeki baskısı devam ediyor. Bölgede kalıcı barışın sağlanmasının yegane yolu, başkenti doğu Kudüs olan bağımsız bir ülkenin kurulmasıdır.
“KKTC’DEKİ KARDEŞLERİMİZE KARŞI ON YILLARDIR UYGULANAN İZOLASYONU KIRMALIYIZ”
Bu kesimler içinde yer alan KKTC’deki kardeşlerimize karşı on yıllardır uygulanan izolasyonu kırmalıyız. Yalnız olmadıkları mesajını bizler vermeyecekse kim verecek. Adada Türklerin aleyhine bozulan dengelerin giderilmesi, Tüm Müslümanların ortak sorunudur diye düşünüyorum. Hep birlikte oturup düşünmek zorundayız, bizim sadece Ege’de kurtardığımız insan sayısı 100 bine ulaştı, sahil güvenlik güçlerimiz bunları denizden toplayarak kurtardı. Bir zamanlar, benzer gerekçelerle Avrupa’dan bizim ülkemize yaşanan göçün tersine dönmesinin sebeplerini çok iyi analiz etmeliyiz. İnşallah hep birlikte çok daha fazla çalışacağız. Bu düşüncelerle İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Müslümanlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum.”
(İHA)
56 ülkeden temsilcilerin katılacağı İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) 13. İslam Zirvesi İstanbul’da başladı. İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen program öncesi çekilen aile fotoğrafının ardından, program, Beştepe Camisi İmam Hatibi Adem Kemaneci’nin okuduğu Kuran-ı Kerim tilavetiyle başladı. Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Al-Suud, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Katar Emiri Temim Bin Hamad Al Sani, Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı Bakir İzzetbegoviç, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev, Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın da aralarında bulunduğu liderler, sabah saatlerinden itibaren kongre merkezine gelmeye başladı. Bazı ülkelerin temsilcilerinin zirveye geleneksel kıyafetleriyle katıldıkları görüldü.
TÜRKİYE, İSLAM DÜNYASI LİDERLİĞİNİ MISIR’DAN DEVRALDI
Yüksek katılımın gerçekleştiği zirveye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlık etti. BM’den sonra en büyük teşkilat olma özelliğini taşıyan ve İslam ülkelerini bir araya getiren İslam İşbirliği Teşkilatı 13. İslam Zirvesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına besmeleyle başladı.
“İKİNCİ EVİNİZE HOŞ GELDİNİZ”
Erdoğan, “Sizlere en kalbi selam ve muhabbetlerimi sunuyorum. İslam dünyası ve tüm insanlık için hayırlara vesile olsun. Türkiye’ye ikinci evinize hoş geldiniz. İslam aleminin temsilcilerini bir araya getiren bu toplantı vesilesiyle sizleri İstanbul’da ağırlamaktan onur duyuyoruz” dedi. Erdoğan, başkanı olduğu zirvede yaptığı konuşmasında, “Sizleri en kalbi duygularımla saygıyla selamlıyorum. İstanbul’umuza hoş geldiniz. 13. İslam Zirvesi vesilesiyle sizleri ülkemizde misafir etmekten memnuniyet duyuyorum. 12. İslam zirvesi Mısır’a dönem boyunca ortaya koyduğu çabalar için teşekkür ediyorum Bu temennilere bu duaya ihtiyacımız olduğu günlerden geçiyoruz. Adalet ve barış kavramlarının içini doldurmakta acele etmeliyiz. Dünyanın 4 bir yanından çığlıklar yükseliyor. Buradan çıkacak güzel haberlere kulak verdiğini ben görüyorum, buna inanıyorum. Müslümanlar olarak üstesinden gelmeniz gereken sorunların başında mezhepçilik ırkçılık geliyor. Benim dinim Sünnilik de değildir, Şiilikte değilir. Benim dinim İslamdır. Ben sadece bir Müslümanım. Diğer farklılıklar bu sıfatımın gerisindendir. Her gün mazlumlara saldıran terör örgütleri asla bu mukaddes dinin temsilcisi olamaz bizim dinimiz barış dinidir. Bizim peygamberimiz barış elçisidir. Müslüman olarak ne kadar bir birimize düşersek umudunu bizlere bağlayan masumlar o kadar çok sıkıntıya maruz kalacaktır. Bölücü değil birleştirici olmalıyız. Muhabbeti güçlendirmeliyiz. Yaşanan çatışmalardan, düşmanlıklardan zarar gören sadece Müslümanlardır. Dostları çoğaltmak düşmanları da azaltmak durumundayız. Terör ve şiddet sorunu bugün İslam dünyasının en büyük meselelerinden biridir. Şimdi Irak ve Suriye’de belirli bölgeleri kontrol altına alan DAEŞ aynı kirli gayeye hizmet ediyor. Boko Haram gibi örgütleri de aynı kapsamda görüyoruz. Ülkemizde PKK gibi DHKP-C gibi çeşitli terör örgütleri var. Avrupa başta olmak üzere çok sayıda terör örgütleri faaliyet gösteriyor."
Batı ülkelerinin terör saldırıları sonrası tutumunu da eleştiren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Nükleer güvenlik toplantısında konuşmacıların dikkatimi çektiği bazı ifadeleri oldu. Paris’teki, Brüksel’deki terör eylemlerinden bahsediyorlar ama Ankara’daki , İstanbul’daki, Lahor’daki terör saldırılarından bahsetmiyorlar. Halbuki Yüzlerce insan öldü. .Brüksel’de Paris’te 9-10 tane bir tanesinde 30 tane bir tanesinde öldü.Bir kişi de ölse tüm insanlığım ölümü gibi. Onları söylerken bunları neden söylemiyorsunuz. Bu ikircikli davranış bizleri üzmektedir" dedi.
“ORALARDAKİ PETROL İÇİN MÜDAHALE EDİYORLAR”
Teröre karşı ittifak oluşturulması gerektiğini kaydeden Erdoğan, “Suudi Arabistan’ın öncülüğünde kurulan teröre karşı İslam’ı da etkin bir yapı haline dönüştürmeliyiz. Teröre karşı İslam ittifakı aracılığıyla çözümü kendimiz üretmeliyiz. Niçin Müslümanlar olarak ihtilaflarda, bu terör olaylarında başkasından yardım bekliyoruz. Başkaları müdahale ediyor, onlar müdahale ederken oralardaki petrol için müdahale ediyorlar. Huzuru sağlamak için değil. Bugün Müslümanlar dünyanın birçok yerinde adaletsizliğe, çifte standarda maruz kaldığı duygusu içinde. Kendi ülkelerinde zulüm gören, baskı altında yaşayan Müslümanlar batı ülkelerine gitmenin yollarını arıyorlar” dedi.
“BM’NİN REFORME EDİLMESİ ŞARTTIR”
Dünyanın 5’ten büyük olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, “BM Güvenlik Konseyi’nin dünya nüfusunun 4’te 1’ini temsil eden Müslümanların tek bir daimi temsilcisi var mı, yok. Geçici üyeliğin anlamı var mı, yok. Karar 5 ülkeden biri olumsuz davranırsa iş bitti. Diyorum ki, dünya beşten büyüktür. BM’nin reforme edilmesi şarttır. Adil bir dünya istiyorsak değişiklik şarttır. BM Güvenlik Konseyi’nin yapısının dünyanın coğrafi ve dini dağılımı göz önünde tutularak yeniden yapılandırılması çağrısını yeniliyorum. Bizde bir söz var. Süt ağlayan bebeğe verilir. Ağlamayana verilmez. Öyleyse bizler hakkımızı aramanın mücadelesini vereceğiz. İslam ülkeleri olarak güvenlik, adalet ve kalkınma konularına özel önem vermemiz gerekiyor. Çünkü her şeyin başı ve sonu adalettir. Kardeşliği, sadece sözde bırakmamalıyız. Tüm boyutlarıyla hayata geçirmeliyiz. İslam İşbirliği Teşkilatı bu Dayanışmayı en güzel şekilde ortaya koymalıdır” ifadesini kullandı.
“BİR KADIN KONFERANSININ OLUŞTURULMASINI TEKLİF EDİYORUZ”
“İslam İşbirliği Teşkilatı Bünyesi’nde bir teklifim var” diyen Erdoğan, “Bundan önceki Kahire toplantısında bu gündeme gelmiş, fakat o günden bu güne İslam İş Birliği Teşkilatı’nın bir kadın konseyi örgütlenmesi yapılmamıştır. Bir kadın konferansının oluşturulmasını teklif ediyoruz. Zira Müslümanların, kadın olan, kadınların dertlerini ortaya koyabileceği bir konseyin olması gerektiğini düşünüyorum. Kadınlarla ilgili konuları biz mi konuşacağız? Bırakalım sorunlarını da kendileri halletsinler. Sorunların çözümünde önemli görevler üstlenen bir Kızılay’ımız var. Kızılaylarımız etkin ve kapsamlı bir şekilde işbirliği içinde olmalı. Bütün afetlerde İslam ülkeleri arasında ortak Kızılayı oluşturulmalı. Tahkim sistemini kendi aramızda da oluşturmalıyız, kendi sıkıntılarımızı niye dış dünyaya havale ediyoruz. Bunu, kendi aramızda oluşturduğumuz Tahkim müessesinde halledelim, başka bir vilayette de kurulabilir, ama biz İstanbul’u teklif ediyoruz. Bugün artık kalkınma maddi boyutu yanında, insanların devletlerine ve toplumlarına sadakatlerini temin eden en güçlü unsurlardan biridir” ifadesini kullandı.
“YEGANE YOL, BAŞKENTİ DOĞU KUDÜS OLAN BAĞIMSIZ BİR ÜLKENİN KURULMASIDIR"
Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:
“Geçtiğimiz yıl boyunca müzakereleri yürütülen ve İslam İşbirliği Teşkilatı Bünyesi’ndeki ülkelere eylem programı belgesini inşallah bu zirvede kabul edeceğiz. 2025 Eylem Programı Belgesi’nin hazırlıklarının tamamlanması önemlidir, asıl olan bu programın başarılı bir şekilde yürütülmesidir. SEDAK’ın 2012 yılında kabul edilen yeni stratejisini sağlamakta kararlıyız. Biliyorsunuz, İslam İşbirliği Teşkilatı 1969 yılında Kudüs’teki El-Aksa Camii’ne yönelik saldırı üzerine oluşturulmuş, Kudüs’ün kurtuluşuna kadar Cidde’de faaliyetlerini yürütmesi kararlaştırılmıştı. Aradan geçen yarım asra rağmen ne Kudüs kurtulabilmiş, ne de Filistin üzerindeki baskı azaltılabilmiştir. İsrail’in bu topraklar üzerindeki baskısı devam ediyor. Bölgede kalıcı barışın sağlanmasının yegane yolu, başkenti doğu Kudüs olan bağımsız bir ülkenin kurulmasıdır.
“KKTC’DEKİ KARDEŞLERİMİZE KARŞI ON YILLARDIR UYGULANAN İZOLASYONU KIRMALIYIZ”
Bu kesimler içinde yer alan KKTC’deki kardeşlerimize karşı on yıllardır uygulanan izolasyonu kırmalıyız. Yalnız olmadıkları mesajını bizler vermeyecekse kim verecek. Adada Türklerin aleyhine bozulan dengelerin giderilmesi, Tüm Müslümanların ortak sorunudur diye düşünüyorum. Hep birlikte oturup düşünmek zorundayız, bizim sadece Ege’de kurtardığımız insan sayısı 100 bine ulaştı, sahil güvenlik güçlerimiz bunları denizden toplayarak kurtardı. Bir zamanlar, benzer gerekçelerle Avrupa’dan bizim ülkemize yaşanan göçün tersine dönmesinin sebeplerini çok iyi analiz etmeliyiz. İnşallah hep birlikte çok daha fazla çalışacağız. Bu düşüncelerle İslam İşbirliği Teşkilatı’nın Müslümanlar için hayırlara vesile olmasını diliyorum.”
(İHA)