Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, birilerinin “Biz gelince Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracağız” dediğini anımsatarak, “Niye, bunların dinle işi yok. İşte bakıyoruz. Kaldıracağız dedikleri Diyanet şu an Kürtçe Kur’an mealini yayımladı” dedi.
Batman’da halka hitap eden Erdoğan, devletin ve siyasi iradenin
çözüm süreci konusunda üzerine düşenleri yaptığına dikkat çekerek, PKK ve güdümündeki partinin sözlerini tutmadığını, silahların bırakılmadığını
ancak sürecin nihayete erene
kadar süreceğini vurguladı.
Bir
dizi ziyaret ve açılışlarda bulunmak
üzere Batman’a
gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Adalet
Caddesi üzerinde yapılan toplu açılış töreninde halka seslendi. Konuşmasına halkı selamlayarak
başlayan Erdoğan, toplu açılışını gerçekleştirdikleri 75 eserin ve hizmetin
Batman ve Türkiye’ye hayırlı
olmasını diledi. Bugün 55 ana okul, ilkokul, ortaokul ve lise binası ile
destek birimlerinin açılışlarını gerçekleştirdiklerini
ifade eden Erdoğan, "İl Özel
İdaresi şehrimize kazandırdığı
içme suyu projelerinin, asfaltlama çalışmalarını ve
emniyet binasının açılışını
bugün yapıyoruz. Batman genelinde pek
çok enerji yatırımı gerçekleştirildi.
Kültür Bakanlığı, Batman Müzesini kurdu. Orman ve Su İşleri Bakanlığı,
dere ıslahı ve sulama kanalı rehabilitasyonu projesini tamamladı. Bunların resmi açılışlarını da bugün
burada yapıyoruz" dedi.
"BATMANLIYI PİSLİĞE MAHKUM ETMEYE KİMSENİN HAKKI YOK"
Ulaştırmanın en çok önem verdikleri alanların
başında geldiğini anlatan Erdoğan, "Ne dedik yol medeniyettir, su medeniyettir. Yolun olmazsa, suyun olmazsa medeni olmak
mümkün mü?" diye konuştu. Ara sokaklardan gelirken pis gördüğünü anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: "Yani Batmanlıyı pisliğe mahkum etmeye, çöpe mahkum
etmeye kimsenin hakkı var mı?
Değerli kardeşlerim modern bir Türkiye’den, modern bir ülkeden bahsediyorsak her kurum görevini
yerinde yapmak zorunda. Batman’da da son
olarak 58 trilyonluk bir yatırımla batman şehir
geçişi ile
Gültepe ve Esentepe köprülü kavşakları tamamlandı. Az önce
Maliye Bakanı’mızın ifade ettiği gibi bir
köprü yıllar
yılı yapılamıyor ama yapmak bize nasip oluyor. 120 kilometre dolaşacak iken olay 20 kilometreye düşüyor. Peki insana
değer vermek nedir? İnsana değer vermek işte buralardan geçiyor. Ama maalesef birileri de var ki
insan endeksli bir
dünya onlarda yok. İnsana hizmetkar olmak gibi bir dünya oralarda yok. Bütün
mesele insanımıza hizmetkar olabilmektir. Bunun adımını atabilmektir. Tüm bu eserlerin Batman ve Batmanlılara hayırlı olmasını diliyorum. Bu eserlerin şehrimize kazandırılmasında emeği geçenleri
tebrik ediyorum. Batman hizmetin de hizmet edenin de kadrini kıymetini inşallah biliyor ve bilecektir. Çünkü bu şehir ihmal edilmişliğin, geri kalmışlığın sıkıntısını geçmişte çok yaşadı. Burada
havalimanı biliyorsunuz NATO’nun, buraya indiğinizde bir terminal binası yoktu. Orada bir teras vardı. Onun
altında beklenirdi. Şimdi her şeyi ile pisti ile modern terminal binası ile
farklı bir yere geldiğini anlıyorsun. Nerelerden
nereye geldik. Havalimanından buraya Siirt’ten, Batman’a yolların hali ortada. Artık bölünmüş yollarla farklı bir görüntü var. 302 trilyonluk yatırımı hizmete sunuyoruz."
Batman’a, geçen 12 yılda 9 katrilyon lira yatırım yaptıklarını belirterek şunları söyledi: "Peki ya bunlar önceden neredeydi? Bizden önce
neden yapılmadı? Şimdi
devam eden çok
önemli yatırımlar var. İnanıyorum ki hükümetimiz
bunları da aynen devam ettirecektir. Mesela bunlardan
biri Ilısu Barajı. Bu
baraj ile
Türkiye çok büyük bir güç kazanacak. Bu bizim susuzluğumuzu gidermede önemli bir yatırım. Bedeli ne biliyor musunuz? Bir
milyon avro. Bunlar
rekor yatırım. Bakın 15 bin seyirci kapasiteli stadyum ve
kapalı havuz spor kompleksi inşaatları devam ediyor. Batman üniversitesi 6 bin
öğrencisi ile bölgenin en önemli eğitim kurumu olma yolunda ilerliyor. Batman’da 2002 yılında
sadece 12 kilometre bölünmüş yol vardı. Bugün bu uzunluk 133 kilometreye çıktı. Geçen 12 yılda her alanda Batman’ın çehresini değiştirecek yatırımlar yaptık.
Türkiye’nin petrol şehri Batman’ı, bölgesinin lokomotifi
haline getirmek için var gücümüzle çalıştık. Önümüzdeki dönem bu hizmetler devam edecek. Batman
2023 Türkiye’sinde yükselen bir yıldız olarak
yerini alacak."
"BİZİM KARDEŞLİĞİMİZİ KİMSE BOZAMAZ"
Batman’ın aynı zamanda barışın, sevginin, kardeşliğin değerini de çok iyi bildiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Çünkü Batman geçmişte
terör ve faili meçhullerden çok çekti. Biz demokratik açılım hamlesini başlattığımızda
en büyük desteği Batman’dan gördük.
Milli birlik ve
kardeşlik projesinde de Batman bize güç ve moral verdi. Çözüm sürecinin de en başta gelen destekçisi Batman. Batman’da analar sevinç gözyaşları
içinde bizim çağrımıza karşılık verdi. İşte bugün Cumhurbaşkanı olarak 18’inci ziyaretimi Batman’a yapıyorum. Sağolsun Batman bizi yine bağrına bastı. Yine bize muhabbetle kucak açtı.
Bizim kardeşliğimizi kimse bozamaz. Bizim aramıza kimse giremez."
Geçmişte Türk, Kürt, Arap, Çerkez, Laz, Gürcü, Boşnak, Roman diyerek milletin dilim dilim parçalandığını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz, çözüm süreci ile bu ayrımların hepsini ortadan kaldırdık. Çünkü biz yaradılanı yaratandan ötürü severiz. 12 yıldır attığımız her adımda insanı yaşat ki devlet yaşasın düsturundan
hareket ettik. Bu anlayışla geçmişte ret inkar asimilasyon politikaları vardı. Biz bunları ayaklarımızın altına aldık. Artık bu politikaların hiçbiri yok. Baskıya, zora
dayalı olan asimilasyon politikalarını ayaklarımızın altına aldık. Ne dedik tek millet, tek bayrak, tek
vatan ve tek devlet. Yolumuza
böyle devam ettik. Böyle devam edeceğiz. Çünkü, ‘Bayrakları bayrak
yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda
ölen varsa vatandır.’ Onun için kimse milletimizi, vatanımızı bölmeye, devletimizi parçalamaya boşuna zahmet etmesin. Karşısında bizleri bulur."
Devletin hiçbir vatandaşının etnik kökenine bakmadığını anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Az önce
Mehmet Şimşek kardeşim burada bir
konuşma yaptı. Soruyorum
benim Kürt kardeşim acaba kalkıp da
kendi dili ile konuşabilme şansına
sahip miydi? Ama şimdi konuşabiliyor. Bunları biz getirdik. Partimizi kurduğumuz zaman ben bu bölgelerde teşkilat kurma çalışmalarını yaparken o zaman topladığım Batmanlı kardeşlerim bize bir şey söylüyordu. Olağanüstü Hal (OHAL) vardı. Diyorlardı ki, ‘Bunu kaldırın başka bir şey istemiyoruz.’ O zaman
Abdullah Gül ilk
başbakan ve bir ayda OHAL kaldırıldı.
Bölge normale dönüştü. Bunları biz yaptık."
Devletin
artık hiçbir vatandaşının hangi inanç grubundan, hangi meşrepten, hangi sosyal kesimden olduğuna bakmadığını anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Sadece bu ülkenin
vatandaşı olması, sadece insan olması yeterli. Gençler belki hatırlamaz ama orta yaş ve üzeri kuşak iyi bilir. Kürtçe ıslık çaldığı için hapse konulan insanlar gördü bu ülke. Rahmetli Ahmet
Kaya Kürtçe kaset yapacağım dediği için başına gelmeyen kalmadı. Medya tarafından linç edildi. Türkiye’den gitmek zorunda
bırakılan Ahmet Kaya gurbet elde vatan
hasreti ile hayata gözlerini yumdu. Kürtçe eğitimi hayal bile etmek mümkün değildi. İktidara geldiğimizde kararlı bir şekilde bu adımları attık ve her geçen gün artarak devam etti. Failimeçhul cinayetler dönemini sona erdirmekten,
işkence ile mücadeleye kadar her alanda
tarihi önemli adımlar attık. Ülkemizin
tüm geri kalmış bırakılmış bölgeleri gibi bu
bölgede çok büyük yatırım gerçekleştirdi.
Sosyal yardımlarla hiçbir
vatandaşımızı mağduriyet yaşamasın istedik. Batman’da üniversite var mıydı? Bir
hastane kurduk, şimdi 300 yataklı olanı geliyor."
"BUNLARIN DİNLE HİÇBİR İŞİ YOK"
Birilerinin ‘Biz gelince Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracağız’ dediğini hatırlatan Erdoğan, "Niye, bunların dinle işi yok. İşte bakıyoruz. Kaldıracağız dedikleri Diyanet şu an Kürtçe Kur’an mealini yayımladı. Kardeşlerim
bütün bunlarla birlikte biz tabi adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Bakın çok ilginç, ‘Kudüs Yahudilerindir’ diyecek kadar ileri gidiyorlar. Eğer zerre kadar bunların
İslam ile alakası olsa bu ifadeyi kullanamazlar" dedi.
Kudüs’ün Müslümanların en önemli
yerlerinden biri
olduğunu anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Biz buralarda hayat bulduk. Buralarda ayağa kalktık. Şu an Musevilerin orada attıkları adımın anlamının ne olduğunu biliyorsunuz. Fakat burada semavi din mensuplarının
ortak mahalli olmasına rağmen böyle bir ifadeyi
kullanmak bunların nerede olduğunu gösteriyor. Dağlardaki kamplarda bunlar Zerdüşt dininin eğitimini veriyor. Kardeşlerim bunları çok iyi tanımamız, bilmemiz gerekiyor. Bunları Kürt kardeşlerime iyi anlatmamız geriyor. Bir oyuna geldik bir daha aynı oyunlara gelmeyelim. Bakın üniversitelerimizde Kürt dili var. Bunları biz yaptık. Özel kurslarda okullarda Kürtçe eğitim serbestçe veriliyor. Bu imkanlar diğer diller için de geçerli. Normal liselerde Kur’an-ı
Kerim serbest. Okullarda başörtü yasaklanmıştı. Şimdi artık başörtülü olarak üniversiteye gidebiliyor muyuz? Yıllarca bu
zulüm yapıldı. İmam hatip okullarında yıllarca neler yaptıkları ortada. Kapattılar orta kısımları. Bunları yaşadık, bunları gördük. Şimdi bir kez daha altını çizerek vurgulamak istiyorum. Bunlar artık devlet politikası. TRT’nin Kürtçe
yayın kanlı var. TRT devlet televizyonu
değil mi? Üniversitelerde Kürt dili bölümleri var. Bunlar
kamu kuruluşları değil mi? Tüm yasakçı uygulamaları ortadan kaldırdık."
"ÜLKEDE KÜRT SORUNU YOKTUR"
Türkiye’de artık Kürt
sorunu yoktur dediğini anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:
"Kürt vatandaşımın sorunu vardır. Onlarla da zaten ilgileniyoruz.
Türkiye’de her vatandaşın kendine
göre bir
takım sıkıntıları var. Bunların çözümü için çalışmak devleti yönetenlerin görevidir. Ama şu gerçeği
kabul etmek lazım. Devletin vatandaşları
arasında ayrımcılık yaptığı dönem kapanmıştır. Bu tür
uygulamalar eski Türkiye’nin hastalıklarıdır. Bunların hepsini adım adım temizledik."
Çözüm sürecinin tüm vatandaşlarla birlikte Kürt kardeşlerimizin taleplerinin, hakkının ve hukukunun tartışıldığı çözüm yollarının arandığı
bir süreç olduğunu anlatan Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Bu süreci belirli bir bölge belirli bir kesimle sınırlandırmak her şeyden önce Kürt kardeşlerime haksızlıktır. Çözüm sürecini Kürt sorunu parantezinde
tutmak isteyenlerin dertleri başka. Onlar Kürt kardeşlerimin hakkını, hukukunu savunmanın sorunlarını çözmenin
peşinde değil. Onlar bu mesele
üzerinden bir
istismar alanı oluşturmak istiyor. Geçmişte Kürt ifadesini yasaklayanlarla bugün aynı ifadeyi istismar eden arasında hiçbir
fark yok. Geçmişte Kürt kardeşimin ‘Ben Kürt’üm’ demesine
izin vermeyenler bu sakat yaklaşımları ile
milleti bölüyorlardı. Bugün tersinden bir bölücülük çabası var. Ayrımcılık politikalarının
tamamen ortadan kalktığı bir
dönemde siz ısrarla bu kavramı kullanırsanız toplumun tamamını dışlamış olursunuz. Bu dil eski Türkiye’nin dilidir. Bunda da özellikle ısrar edildiğinde eski Türkiye’nin aktörlerinden ne farkımız kalır.
Türk kavramı üzerinden Kürde ve diğer etnik gruplara uygulanan ayrımcılık bugün Kürt kavramı üzerinden Türk’e ve diğer etnik gruplara uygulanıyor. Diyorlar ki
Kürtlerin temsilcisi biziz. Arka sokaklarda görüyorum. Pislikten geçilmiyor. Eğer temsilciysen buraları temizle. Kürt vatandaşıma hizmetkar ol."
"DAĞDAN EMİRLER ALIYORLAR"
Kendisinin
programına başlamadan önce bir plan yaptığına, Türkiye’nin yüzde 52 oyla
seçilen ilk Cumhurbaşkanı olarak hem vali
hem de belediyeyi ziyaret etmeyi düşündüğüne işaret eden Erdoğan, şunları söyledi: "Fakat sağolsun
belediye başkanı havaalanına gelme nezaketini bile göstermedi. Bunu göstermeyen bir belediyeyi bir Cumhurbaşkanı olarak benim ziyaret etmem
doğru mu? Dolayısıyla bunu bilmenizi istiyorum ki, bunun istismarını yapmasınlar. Geçenlerde Çanakkale’ye gittim. Orada belediye başkanı CHP’den ama her gidişimde havaalanına
gelir bizi karşılar. Ben de oradaki kutlamalara gidince gittim belediyede kendilerini ziyaret ettim. Görevimdir. Her yere giderim gitmem gerek. Gittim kendilerini ziyaret ettim. Fakat bunlarda bu ayrımcı ruh var. Tabi bir yerden emirler geliyor. Dağdan emirler geliyor. Dağdan
emir aldıkları için bu ülkenin sistemi içerisinde değiller. Bunlar sistemin dışındalar ve nezaket kuralları bunlarda söz
konusu değil. 12 yıldır sadece Kürt kardeşlerimin özgürlük alanını genişletmekle kalmadım. Aynı zamanda bu bölgeleri ayağa kaldırmak için çalıştım. Ülkenin tüm geri kalmış bölgeleri gibi burada da çok büyük yatırım gerçekleşti.
Doğu ve Güneydoğu’ya bizim dönemimizde tam 100
milyar dolarlık yatırım yaptık. Bunu da engellemenin gayreti içine girdiler. Yol yapan, baraj yapan havalimanı yapan iş makinalarını yaktılar. İşçileri kaçırdılar, müteahhitleri
tehdit ettiler. Son olarak Hakkari
Yüksekova Havalimanı inşaatına mani olmak için yapmadıklarını bırakmadılar.
İki yıl önce bitmesi
gereken havalimanı inşallah bu ay açılacak."
"VATANDAŞI TEHDİT EDEREK OY İSTİYORLAR"
Yüksekova ve Hakkari’de hastane açılışına gittiğini ancak vatandaşların tehdit edilmesi
nedeniyle kimsenin açılışa gelemediğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Tehdit
ederek oy alıyorlar. Bu anlayışa gereken cevabı sizin vermeniz lazım. Okulları, ambulansları, belediye araçlarını ve kütüphaneleri ateşe verdiler. Değerli kardeşlerim bütün bunlar olurken bu
gerçekleri artık değerlendirelim. İdeoloji ile sandığa gidilmez. Hiçbir alanda hizmetleri yokken, hizmet vermezken sadece
kuru kuruya ben ‘Kürd’üm
oyunu bana ver’ diyorlar. Mehmet Şimşek de Kürt.
Mehdi bey de Kürt. Eser, ehliyet ve liyakat
sahibi olanlara verilir. İstiyorlar ki bölge geri kalsın, bölge insanı mahrumiyetten kurtulamasın. Niye buralara yatırım gelmiyor? İş adamları niye yatırım yapmıyor? ‘Ben bu yatırımı yaparsam acaba birileri gelip yakar yıkar mı’ diye düşünüyorlar. Halbuki rahatlıkla yapılabilir. Bugünkü güçlerini Kürt vatandaşlarımın yaşadığı sıkıntılar üzerine kurmuşlar. Bu sıkıntılar bittiğinde altları boşalıyor. Onun için tehdit ortamını devam ettiriyorlar."
"MAALESEF HİÇBİR SÖZLERİNİ TUTMADILAR"
Çözüm sürecine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, devlet ve siyasi iradenin bugüne kadar bu konuda üzerine düşenleri sonuna kadar yaptığını kaydederek, şunları kaydetti:
"Peki bölücü örgüt ve güdümündeki parti sözlerini
tuttu mu? Örgüt silah bırakacaktı bıraktı mı? Maalesef hiçbir sözlerini tutmadılar. Bir taraftan bu toplumun tüm kesimleri ile birlikte Kürt kardeşlerimin üzerindeki ret, inkar ve asimilasyon politikalarına son veren hak ve özgürlük hizmet esaslı bir irade var. Öteki tarafta kan ve gözyaşından beslenen bir
yapı var.
Fotoğraf bu kadar net."
Çözüm süreci konusunda samimi olduklarını anlatan Erdoğan, şunları söyledi:
"Bu sürecin mimarı bizzat şahsım. Bu sürece tüm vücudumu koydum. Şahsımı süreci bitirmekle ithaf
edenler sözlerini tutmayarak en çok zararı verenlerdir. Çözüm süreci onların
sayesinde değil, onlara rağmen bu günlere geldi. Örgüte ve güdümündeki partiye kalsa işte Van’da billboardlara afiş asmışlar. Bir musluk, musluktan kan akıyor. Siz bununla ne kastediyorsunuz. Kendilerini tanımlıyorlar. Çünkü onların olduğu yerde kan var. Bizim olduğumuz yerde o musluklardan kan değil berrak su akar. 81 vilayetimiz ve 78 milyon vatandaşımızın tamamı ile sürece sahip çıktığımız için Türkiye’yi 2023 hedeflerini konuşabildiği bir
demokrasi ve refah noktasına getirdik. İnşallah bu süreci nihai
hedefine ulaştıracağız. Türkiye’yi
ekonomi ile birlikte demokrasi özgürlük alanlarında da
dünyanın en iyi 10 ülkesinden biri haline getirmeye kararlıyız. Bu ülkenin geleceğini ne bölücü örgüte ne de paralel örgüte
teslim etmeyiz. Şimdi bu iki yapı el ele vermiş. Yeni Türkiye’ye giden
yolu tahrip etmeye, mayınlamaya çalışıyorlar. Her ikisi de taşeron.
Millet bunların gerçek yüzünü attıkları her adımda biraz daha anlıyor.
Bir de bunların hamiliğine soyunmuş
muhalefet var. Fareli köyün kavalcısının arkasına takılmış. Gittikleri yol uçurum. Biz ikazımızı yapıyoruz."
"ASGARİ ÜCRETİ AÇIK ARTIRMAYA ÇIKARDILAR"
Türkiye’nin 12 yılda her alanda çok önemli mesafe kaydettiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Demokrasi ve özgürlükler alanında gerçekleştirdiğimiz reformları iyi biliyorsunuz. Türkiye’yi büyük yatırımlara kavuşturduk. Milletimizin bize verdiği destek sayesinde
kriz tümseklerini birer birer aşarak bugünlere geldik. Ama artık bu
sistem Türkiye’yi
daha fazla taşıyamaz, taşıyamıyor. 10 Ağustos 2014 seçimleri ile Türkiye
yeni bir dönemin kapılarını araladı. Milletin oyları ile seçilen ilk Cumhurbaşkanı olarak bunu görüyorum. Benim tespitim Türkiye’nin 7
Haziran seçimlerinden hemen
sonra yeni anayasasını hazırlaması ve bununla birlikte başkanlık sistemine geçmesidir."
Yeni Türkiye’nin inşası için yeni anayasa, yeni anayasa ile birlikte başkanlık sistemine geçmenin aynı şekilde zorunluluk haline geldiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle tamamladı: "Bu formül Türkiye’nin 2023 hayallerine kavuşmasının garantisidir. Biz Türkiye’nin 230 milyar dolardan 800 milyar dolara çıkardığımız milli gelirini 2 trilyon dolara ulaştırmanın yoludur. Biz bunun
hesabını yaparken bunlar gözlerini 800 milyar dolara dikmiş durumda.
Seçim taahhütleri aynı. Ona buna şunu vereceğiz diyorlar. Asgari ücreti açık artırmaya çıkardılar. Yahu
asgari ücret verilmez. Asgari
ücret bir korumadır. Yani ne demek bu, personeli
asgari ücretin altında bir hizmetle çalıştıramazsın. Şu anda
hükümet ne demiş bin lira. Sen bunun üstünde ne verirsen ver. Buna mani yok. Ama bunlar devlet yönetmek nedir bilemez. Birilerini geçmişte devlette SSK’da
görev yaptığı dönemleri biliyoruz. Hastanelerde kuyruklarda
nasıl beklediğimizi biliyoruz. Rahmetli Savaş Ay’ın programında izlerdik hijyen diye bir şey söz konusu değildi. Orada da şunu söylüyor; ‘SSK’ya kaynak aktarılmadığı için yapamıyorduk.’ Bugün ne diyor? Diyor ki; ‘Kaynağa
gerek yok, kaynak benim.’ Biri de, ‘Tayyip Erdoğan’ı
başkan yapmayacağız’ diyor. Bu taahhütlerin içinde Türkiye’nin nasıl büyüyeceğine, milli gelirin nasıl artıracağına ilişkin bir şey yok. Bu milletin kazanımlarını kimseye yağmalatmayız. Yeni Türkiye’nin
inşasının önünde kimse duramaz. Su akar yatağını bulur. Bu millet 1990’lı yılların
karanlık günlerinden bugünkü Türkiye’ye giden yolu açtı. İnanıyorum ki 2023 Türkiye’sinin yolunu da aynı şekilde açacaktır."