Siyaset

Erdoğan: Tüm teröristler ya ülkemizi terk edecek ya da...

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: 'Tüm teröristler ya ülkemizi terk edecek yada dediğim gibi gömecekler ve betonlayacaklar. Bunları yer tespitini biz yapacağız' dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “birilerin diyor ki ‘terör örgütü silahlarını sust

Erdoğan: Tüm teröristler ya ülkemizi terk edecek ya da...
12-08-2015 20:35

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan: 'Tüm teröristler ya ülkemizi terk edecek yada dediğim gibi gömecekler ve betonlayacaklar. Bunları yer tespitini biz yapacağız' dedi. 

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “birilerin diyor ki ‘terör örgütü silahlarını sustursun.’ Hayır denemek sustursun. Terör örgütü silahlarını bırakacak, gömecek, betonlayacak. Böyle olur. Kalkıpta kimse devletten silahlarını bırakmasını isteyemez. Askerin de, polisinde silahı onun enstrümanıdır. O onunla vardır. Onu asla elinden bırakamaz. Tüm teröristler ya ülkemizi terk edecek yada dediğim gibi gömecekler ve betonlayacaklar. Bunları yer tespitini biz yapacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Trabzon, Rize, Gümüşhane, Bayburt, Sakarya, Giresun, Ordu, Samsun, Sinop, Tokat ve Artvin illerinden gelen muhtarlarla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde bir araya geldi.Son eylemlerin terör örgütünün ve onun destekçilerinin kalleşlikte hiçbir sınır tanımadıklarını gösterdiğinin altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu süreçte çok iğrenç, çık ibretlik işbirliklerine de şahit olduklarının altını çizdi.

“BUNLAR SAVAŞ İSTİYOR, KAN İSTİYOR, CAN İSTİYOR”

Türkiye’de paralel devlet yapılanması peşinde olan kesimin bölücü örgütle aynı çizgide buluştuğunu gördüklerine vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı şekilde kendilerine aydın diyen, akademisyen diyen, gazeteci diyen bir güruhun nasıl alenen hain peşinde koştuğunu da ibretle takip ediyoruz. Bölücü örgüt ve uzantıları Türkiye’ye karşı her türlü ihaneti yaparken eylemlerin ve ölümlerin faturasını şahsıma, hükümete, iktidar partisine çıkarmaya çalışanların asıl niyetlerinin gayet iyi farkındayız. Ne diyorlardı, ‘seni başkan yaptırmayacağız.’ Bu sözün aslında Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırmayacağı düşüncesini ifade ettiğini milletimizle birlikte bizde çok iyi biliyoruz. Bugün ‘devlet silahlarını sustursun’ diyenler dün de, ‘bölücü örgüte niye savaşmıyorsun, niye silaha sarılmıyorsun’ diyordu.

Çünkü bunlar savaş istiyor, kan istiyor, can istiyor. 6-7-8 tarihlerinde benim Kürt vatandaşlarımı, Kürt kardeşlerimi sokağa çağıran kimdi biliyorsunuz demi. Peki 50 kişi öldü, ölen kimdi. Benim Kürt vatandaşım. Öldüren o da Kürt. Peki Kürdü, Kürde kırdıran bu adamlar değil mi? Bu adamlar… Peki bu adamlar nasıl oluyor da özgürlükçü oluyor, bu adamlar nasıl oluyor da insanı sevenler oluyor. Öyle eline bir saz vermek suretiyle bir insanı kalkıp da modern bir noktaya oturtamazsınız. Yani böyle köşelerde, şuralarda, buralarda ‘cici çocuk’ demekle kişi ‘cici’ olmuyor. Biz insanın ameline bakarız, fiiline bakarız. Yaptıklarına bakarız. Sevgili peygamberimiz nediyor, ‘Müslüman o kimsedir ki elinden ve dilinden diğer Müslümanlarda nedir emindir, salimdir, güvendedir.’ Biz bunu arıyoruz. Bunlarda böyle bir şey var mı? Yok…” diye konuştu.

“SİLAHTAKİ KURŞUNLA SANDIKTAKİ OY ARASINDA BİR TERCİH YAPMAK ZORUNDADIR”

“Bunlar yol kesen, bunlar haraç toplayan” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Alıyor insanı dağa kaçırıyor. Ondan sonra haber gönderiyor. ‘Şu kadar para göndereceksin. Göndermediğin takdirde yakarız, yıkarız.’ Yaptıkları bu. Arkadan gel kurşunla, uykuda kurşunla. Tek amaçları var. O da Türkiye’nin istikrarının bozulması, kardeşlik ikliminin zehirlenmesi, güven ortamının zedelenmesi. 

Dikkat ediniz saldırılar ülkemizde oluyor, yürekler ülkemizde yanıyor ama terör örgütünün güdümündeki parti çözümü nerede arıyor, Brüksel’de arıyor. Diğer yabancı başkentlerde arıyor. Kendi ülkesine, kendi milletine bu kadar yabancılaşmış anlayışın yaşanan sorunlara yerli ve makul sorunlar üretebilmesi mümkün değildir. Maharet şiddet ve baskıyla sandıklara gölge düşürmek değil, alınan oyların hakkını verebilmektir. Oyu Türkiye’den alıp çözümü dışarıda aramak bir partinin kendi varlığını inkar etmesidir. Bir taraftan demokrasi deyip sandığı referans alan ama diğer taraftan sırtını terör örgütüne dayadığını ifade eden partinin mensupları aslında siyasete arkasını dönüyor demektir. Bu parti ve mensupları öncelikle silahtaki kurşunla sandıktaki oy arasında bir tercih yapmak zorundadır” dedi.

“KOBANİ’YE GİDENLERİN ÖNLERİNİ BİZ AŞTIK”

Bu süreçte birer sembol olarak kullanılan Kobani ve Suruç hadiselerinin gerisindeki gerçeği paylaşmak istediğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Suriye’nin her bölgesi, her şehri gibi Kobani’nin de rejimin ve DAİŞ zulmünden kurtulması için her türlü çabayı gösterdiğinin altını çizdi.Bölgenin DAİŞ saldırısına uğradığında hem oradan gelen 200 bin kişiye sınırları açtıklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Konuştuklarımız sapıtanlar var veya saptıranlar var. Kobani’den kaçanları bir hafta içerisinde ülkemizde misafir eden biz değilmiyiz. Biz sınırlarımızı kapaya bilirdik. Ama biz kapamadık.

 Biz nededik, ‘Biz, bize sığınanlara kapımızı kapayamayız ve bu konuda sıfır tolerans’ dedik. Kapıları açtık ve bu insanlara kapılarımızı açtığımız gibi kamplar yaptık. Kampların yetmediği yerlerde bunlar çeşitli evlerde misafir edildi. Ve şuanda bakın terör orada canlarda aldı. Ama biz berşey daha yaptık. Özgür Suriye Ordusu’nu topraklarımız üzerinden Kobani’ye girmesini sağladık. O yetmedi Kuzey Irak’tan Peşmergeleri yine topraklarımız üzerinden aldık Kobani’ye topraklarımız üzerinden girmelerini sağladık. Bunu yapanda biziz. Herhalde bunu terör örgütü PKK yapmadı.

Biz yaptık. Önlerini biz aştık. Niye orada Kobani’de, Kobani’deki en azından kendi hemşerilerine veya oradaki yine yakınlarına sahip çıkma zeminini hazırlamak ve DAİŞ’le orada sürdürülen o mücadelede taleplerini yerine getirmek. Bu arada mesela enteresan bir şey olmuştur. Sayın Obama beni aramıştır. İşte iki güne kalmaz, ‘Kobani düşer.’ Burada sizden yardım istiyoruz demiştir. Bende kendisine şunu söylemiştim, ‘Sayın Obama, bakın 200 bine yakın Kobanili zaten bizim ülkemize girmiş durumda. Şuanda orada Kobanili kalmadı sadece savaşçılar var. Onlar birbirleriyle savaşıyorlar ama şunu unutmayın sizin oraya indireceğiniz silahlar sadece PYD’nin elini geçmeyecek oda terör örgütüdür aynı zamanda DAİŞ’in eline geçecek.’ Nitekim öyle oldu ki o silahların yarıya yakının DAİŞ aldı diğerini de diğerleri aldı.

 Bazı gerçekleri görmek lazım. Biz bölgeyi tanıyoruz ve biliyoruz. Ama dostlar maalesef bizim bu yaklaşımlarımıza dikkat etmediler ve bakın şuanda 70-80 bin civarında tekrar Kobanili, Türkiye’den Kobani’ye dönmüş vaziyetteler. Diğerleri hala Türkiye’de. Temenni ederiz ki diğerlerin de Kobani’ye döneler ve ülkelerindeki yerlerini alırlar. Hem ‘Kobani düştü, düşecek’ diye cımbızlanan ifademin gerisinde aslında bu bilgi var. Bu ifadeyi benim Kobani’nin düşmesini arzu ettiğim şeklinde sunanların ki terör örgütü bunu yaptı amacı bölgedeki insanımızı tahrik ederek kendi hain emellerini uygulamaya geçirmektir. Türkiye, Suriye ve Irak’tan gelen tüm misafirleri gibi Kobani’den gelen samimiyetle bağrına basmış, ekmeğini onlarla bölüşmüş. Aynı şekilde DAİŞ askerimizi, polisimizi şehit ettiğinde seslerini çıkarmayanlar bu örgüt Suruç’ta eylem yaptığında suçu hemen bize ve devlete atmanın çabası içerisine girdiler. Aldığı haberin doğruluğunu araştırmak her Müslümanın vazifesidir” diye konuştu.

“BİR TAKIM MEDYA KURULUŞLARININ DA BÖLÜCÜ ÖRGÜTLERİNİ DEĞİRMENİNE SU TAŞIDIKLARINI DA GÖRÜYORUZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, paralel devlet yapılanması peşindeki örgütle, bölücü örgütün mensupların dolaşıma soktuğu haberler konusunda çok daha dikkatli olunması gerektiğinin altını çizdi.“Terbiyesizce, edepsizce Suruç katliamını MİT’e yıkmak isteyenlerin de üzerlerindeki suçu bir başkalarına devretme operasyonudur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İşte bunların altında bu dediğim örgütler var. Böyle dönemler hem bozguncuların sayısının arttığı hem de bozgunculuğun yıkıcı etkisinin çoğaldığı dönemlerdir.

Millet olarak birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi ortak değerler ve hedefler etrafındaki kenetlenmemizi güçlendirdiğimiz sürece her türlü saldırının üstesinden geliriz. Bir takım medya kuruluşlarının da bu kritik dönemde milletimizin moralini bozarak mücadele azmimizi kırmaya gayret ederek paralel ve bölücü örgütlerini değirmenine su taşıdıklarını da görüyoruz. Ülkemize ve milletimize düşmanlık eden herkese sayfalarını, ekranlarını, manşetlerini açmakla maruf olan bu medya kuruluşlarını ihanetlerinin milletimizle birlikte bizde not ediyoruz. Zamanı geldiğin de bu notlar elbette milletimizin tarafından değerlendirilecektir. Üzerinde yaşadığımız Anadolu toprakları tarihinde her döneminde elde edilmesi ve elde tutulması zor bir coğrafyadır. Onun için Anadolu’ya hem medeniyetler ve milletler beşiği hem de medeniyet ve milletler mezarlığı derler.

Çünkü tarih boyunca bu topraklarda pek çok kadim medeniyet doğmuş, hüküm sürmüş ve yok olup gitmiştir. Millet olarak bin yıldır bu coğrafyada biz hüküm sürüyoruz. Anadolu’yu bu topraklara ayak bastığımız dan beri kesintisiz bir mücadele ve büyük fedakarlıklar sayesinde kendimize vatan yaptık. Bugün yaşadığımız sıkıntıların yüzlerce yıllık geçmişi var. Bu süreçte Anadolu’yu eşsiz kılan bir diğer özelliği de her zaman mağdurların, mazlumların, gariplerin sığınağı olmasıdır. 1492’de İspanya’dan kaçan Yahudiler Anadolu’ya sığınmışlardır. Kimse kabullenmişlerdir ama Anadolu’ya sığınmışlardır. 

1850’lili yıllardan itibaren Rus Çarlığı’nın zulmünden kaçan Kafkas halkları, Kırımlı kardeşlerimiz çareyi Anadolu’ya gelmekte bulmuşlardır. 93 harbi sonrasında Balkanları boşaltan yüz binlerce kardeşimize yine Anadolu kucak açmıştır. 1917 ihtilalinden kaçan yüz bini aşkın beyaz Rus’un geldiği yerde yine bu topraklar olmuştur. Cumhuriyet döneminde Balkanların muhtelif bölgelerinden Yunanistan’dan, Bulgaristan’dan gelen muhacirler bugün Anadolu’nun asli unsurlarını oluşturuyorlar. 1988’den itibaren Irak’ta yaşanan katliamlardan, savaşlardan kaçanlar yüz binlerce Kürt kardeşimize sınırlarımızı biz açtık. 1990’lar boyunca Bosna’da, Kosova’da, Makedonya’da yaşanan hadiseler sırasında ülkemize gelen kardeşlerimizi biz misafir ettik. Son olarak 2011 yılından beri Suriye’de yaşanan iç karışıklıklar sebebiyle yaklaşık 2 milyon kardeşimizi ülkemizde misafir ettik, ediyoruz. Avrupa’nın tamamında misafir edilenlerin sayısı ne biliyor musunuz 200 bin. Biz 2 milyon. Şuana kadar yaptığımız harcama 6,5 milyar dolar. Ama ne diyor veren alan elden üstündür” dedi.

“BİZİ NE BU COĞRAFYADA, NE DE YER YÜZÜNDE BİR GÜN BİLE BARINDIRMAZLAR”

Anadolu’nun umudunu buraya bağlamış çok geniş bir coğrafyanın kalbinin attığı yer olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu özelliklerinden dolayı Türkiye’yi daha sıkı sıkıya sahiplenmek mecburiyetinde olduklarını kaydetti.Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu coğrafyasındaki varlığı ilelebet sürdürme, Türkiye’ye sahip çıkma mücadelesini bugün de devam ettirdiklerini belirterek, “Böylesine kucaklayıcı, böylesine şevkatli coğrafyada ayrımcılık yapıldığı iddiasıyla bozgunculuk peşinde koşmak hele hele silaha sarılmak asla kabul edilemez. Silahlı saldırıya uğrayan bir devletin kendisini yine silahla savunma hakkı olduğunu en liberal aydınlar dahi kabul ediyor. Üstelik biz herhangi bir millet değiliz. 

Biz medeniyet davası olan, büyük hedefleri, büyük idealleri olan bir milletiz. Bu vasfımızdan vazgeçmediğimiz sürece de başımızdaki sıkıntıların eksilmeyeceğini biliyoruz. Yine biliyoruz ki bu vizyonumuzu kaybettiğimiz günde bizi ne bu coğrafyada, ne de yer yüzünde bir gün bile barındırmazlar. Türkçenin ünlü siyaset namesi Kutat Kubilik’te devletin halkına olan görevleri sayılır. Bu görevler sayıldıktan sonra bir de milletin ülkesine olan görevleri ifade edilir. Bu çok anlamlıdır. Bu görevlerin en başında geleni, ülkenin dostlarını dost, düşmanlarını düşman bilmektir. Bunu bileceğiz. Dostlarını dost, düşmanlarını da düşman bileceğiz. Milletimiz her bir ferdi ülkenin dostlarını dost bilecek, düşmanlarını düşman bildiği sürece ne paralel ihanet şebekesi ne de bölücü terör örgütü gibi yapıların bu topraklarda kök salabilmesi mümkün değildir.

Biz millet olarak bu topraklarda yaşamının bedelini her kırışını kanımızla sulayarak defalarca ödedik, ödemeye devam ediyoruz. Arif Nihat Asya’nın ifade ettiği gibi, ‘ Şehitler tepesi boş değil, toprağını kahramanlar bekliyor ve bir bayrak dalgalanmak için rüzgar bekliyor.’ Evet şehitler tepesinde her zaman canını seve seve inancı için, vatanı için, milleti için, ülkesi için feda edecek binler, yüzbinler, milyonlar hazır bekliyor ben buna inanıyorum. Hamolsun ayyıldızlı al bayrağımızı dalgalandıracak rüzgar bu topraklardan hiçbir zaman eksik olmadı. 

Hiçbir zamanda eksik olmadı. Bayramları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda vatındır. Her bir şehidimizin toprağı akan kanı Anadolu’daki ebedi varlığımızın tescili için vurulan yeni bir mühürdür. Ülkenin ve milletin bekası uğruna canı veren tüm şehitlerimize Allah’tan rahmen, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Şehitlerimizin mekanı inşallah cennet olacaktır. Onlar rabbimin müjdesiyle zaten diridirler. ‘onlara ölü demeyiniz’ diye buyuruyor mevlamız. Terör eylemleriyle bu milletin birliğini, beraberliğini bozacaklarını, ülkemizin bölünmez bütünlüğüne zarar vereceklerini sananlar hak ettikleri cevabı alıyorlar, bundan sonrada almaya devam edecekler” şeklinde konuştu.

“Bu operasyonlar devam edecektir” diye konuşan Cumhurbaşkanı, konuşmasına şöyle devam etti:“Tabi canımız yanıyor, şehit ailelerimizin canları da yanıyor. ‘Artık bu iş bitsin’ diyen kardeşlerimiz oluyor. Bu iş şüphesiz ki ilk insan Kabil ile Habil, biliyorsunuz Kabil kardeşi Habil’i öldürmüştü. Bir süreç başlamıştır. Ama bilesiniz ki şahadet makamı kıyamete dek devam edecektir. 

Mesele nedir bunu tamamiyle minimize edebilmektir. Topraklarımızda bu mücadelenin, bu süren operasyonların inşallah asgariye veya tamamiyle bitmesidir. Ama bakın dünyanın hemen hemen yerinde maalesef bu tür eylemler devam ediyor. Hele hele bu bölge özellikle seçilmiş durumda. Bakın bir şöyle yay var. Pakistan’dan başlıyor, Afganistan, Irak, İran geliyoruz Suriye, Filistin, Mısır, Libya devam ediyor ve bütün burada mesele nedir, bu topraklarda yaşayan insanların parçalanması, bölünmesi, bu topraklarda yaşayanlarda birbirini kardeşi enteresan olan bu. Kardeşi kardeşe vurduruyorlar. Dış güçler bunu başarıyor.

Bunlar sadece iç güçlerle olmuyor. Ama biz öyle gayret içerisinde olmamız lazım ki dostlarımızı çoğaltmak, düşmanı da azaltmak gayreti içerisinde olmalıyız. Biz bu gayreti göstereceğiz. Ama biz bunların bütün bu saldırıları karşısında durmayacağız. Mücadeleyi kararlı bir şekilde sürdüreceğiz. Mesela birilerin diyor ki ‘terör örgütü silahlarını sustursun.’ Hayır denemek sustursun. 

Terör örgütü silahlarını bırakacak, gömecek, betonlayacak. Böyle olur. Kalkıpta kimse devletten silahlarını bırakmasını isteyemez. Askerin de, polisinde silahı onun enstrümanıdır. O onunla vardır. Onu asla elinden bırakamaz. Bir devletin en önemli görevi can güvenliğini, mal güvenliğini, akıl ve nesil güvenliğini sağlamaktır. Bütün bunları yapacak olan devletin elinde bazı enstrümanlar vardır ki bunları kullanacaktır. Tüm teröristler ya ülkemizi terk edecek yada dediğim gibi gömecekler ve betonlayacaklar.

Bunları yer tespitini biz yapacağız. Her türlü paralel devlet yapılanmasına son verene kadar da bu mücadele sürecektir. Terör örgütüyle arasına mesafe koymayı bir türlü beceremeyen, tercihini silahtan ve tehditten değil demokrasi ve hukuk devletinden yana yapamayan siyasi parti içinde aynı durum geçerlidir. 

Bu partinin yöneticileri siyasetin imkan ve yöntemleri içinde faaliyet göstermeyi başaramadıkları sürece bizim gözümüzde örgütün piyonu olarak kalacaklardır. Yani kimse yalan söylemek suretiyle ‘bizim terör örgütüyle alakamız yok, ilgimiz yok.’ Kusura bakmayın bunu kimse yutmaz. Bunu kimse yutmaz. Biz 6-7-8 Ekim tarihlerinde benim Kürt kardeşlerimizi sokağa dökenlerin kim olduğunu biliyoruz ve orada yaşındaki bir Yasin Börü’yü üçüncü kattan atmak suretiyle arabayla çiğneyenlerin ve onu o şekilde şehit edenlerin kim olduklarını biliyoruz. Bütün bu oyunlar bilindiğine göre bizde kararlıkla adımlarımızı atacağız.”

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER