Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Alman Parlamentosu’nda alınan ‘sözde soykırım’ kararını eleştirerek, "Ya gündemimizdeki meseleleri hakkaniyetli şekilde çözüme kavuştururuz, ya da Türkiye Avrupa’nın sorunlarının önünde bir set olmaktan çıkar sizi dertlerinizle baş başa bırakırız” dedi.
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Olağan Genel Kurulu ve İhracat Şampiyonları Ödül Töreni Grand Tarabya Otel’de gerçekleştirildi.
Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, iş adamları Ali Koç, Ömer Koç, Ömer Cihad Vardan, Mehmet Ali Yalçındağ ve çok sayıda davetli katıldı.
Genel Kurul’da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihracatçılara Türkiye’ye katkılarından dolayı teşekkür etti.
“BU CAMİA HER TÜRLÜ TAKDİRİ DE, DESTEĞİ DE HAK EDİYOR”
Sadece ihracatın milli gelirimizin 5’te 1’ini oluşturuyor olması sizleri için iftihar, bizler için takdir sebebidir. Dünyada üretim ve ticaret konusunda ciddi sıkıntıları yaşandığı dönemde büyümemizi sürdürüyor olmamızda en büyük paylardan biri ihracatçılara aittir. Bu camia her türlü takdiri de, her türlü desteği de hak ediyor. Onun için ülkenin yönetiminin sorumluluğunu üstlendiğimiz günden beri ihracatçılarımızı adeta ekibimizin ayrılmaz bir parçası haline getirdik. Dün Doğu Afrika seyahatinden döndük. 135 kadar iş adamımızla beraberdik. İnanıyorum Türk girişimcileri buralara girdikleri andan itibaren Afrika’nın her türlü beklentisi, güven alanı Türkiye’dir. Bunu iyi değerlendirmeliyiz. İhracatçılarımız en çok görüştüğüm kesim durumunda. Ben sizlerden razıyım, inşallah sizler de bizlerden razısınızdır” diye konuştu.
“BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ EYLEMİNE ‘DEMOKRATİK TEPKİ’ DİYE BAKAN VARSA İZANINDAN ŞÜPHE EDERİM”
Türkiye’nin 2023 hedeflerinin engellenmesi için çeşitli girişimlerin olduğuna dikkat çeken Erdoğan,
“Hem ülke içinde Türkiye’yi yeniden eski sancılı günlerine döndürmek için kurulan tezgahları birlikte takip ediyoruz. Hala gezi olaylarına ‘ağaç meselesi’ diye, 17 - 25 Aralık darbe girişimine ‘hukuk operasyonu’ diye, bölücü terör örgütü eylemlerine ‘demokratik tepki’ diye bakan varsa izanından şüphe ederim” şeklinde konuştu.
“DÜNYADA SOYKIRIM KONUSUNDA SÖZ SÖYLEYEBİLECEK EN SON ÜLKENİN BÖYLE BİR İTHAMDA BULUNMASI HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA UYGUN DEĞİLDİR”
Alman Parlamentosu’nun kararını da değerlendiren Erdoğan, “Alman parlamentosunun aldığı son karar da bu zincirin son bir halkasıdır. Dünyada soykırım konusunda söz söyleyebilecek en son ülkenin bize böyle bir ithamda bulunması hukukçuların tabiri ile ‘hayatın olağan akışına uygun değildir’. Önce onlar holokostu yeniden bir tanımlasınlar. Sen hangi ülkeye neyi söylüyorsun. Buradaki meselenin Ermeniler olmadığını, onların sadece oyuna alet edildiğin gayet iyi biliyorlar. Ermeni meselesi dünyanın her yerinde Türkiye’ye karşı elverişli bir şantaj aracı, hatta bir sopa olarak kullanılmaya başlandı. Şimdi paralel ihanet çetesi konusunda da benzer bir yaklaşım görüyoruz. Türkiye’den kaçan tüm çete elemanları Almanya başta olmak üzere batı ülkelerinde rahatça hayatını sürdürüyor. Ülkemizde cinayet işleyen nice katillerin mensubu olduğu örgütlerden dolayı yıllarca himaye eden ülkeleri de biliyoruz. Özdemir Sabancı katili ile ilgili henüz yeni adım atıldı. 20 yıl geçti. Onun da nasıl sonuçlanacağı belli değil. Şayet geçmişin muhasebesini yapacaksak bu konuda en alnı ak ülke biz oluruz” ifadelerini kullandı.
“BİZİM GEÇMİŞİMİZLE İLGİLİ UTANACAĞIMIZ HİÇ BİR MESELEMİZ YOKTUR”
Pek çok Avrupa ülkesinin sicilinin karanlık ve kanlı olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz de önümüze batı ülkelerinin geçmişlerinde yaşanan suçların bir listesini koysak nasıl olur. Koyalım, onların üzerinde biz de çalışalım. Kıbrıs Rumlarının adada yaptıkları soykırımların şahitleri hala hayatta. Ermenilerin Karabağ’da gerçekleştirdikleri vahşete maruz kalanlardan hakikatleri dinlemek mümkün. İkinci dünya savaşı sırasında Almanya’nın uyguladığı soykırımdan kaçanların bir kısmını biz ülkemizde misafir ettik. Ey Alman Parlamentosu bunlardan haberiniz var mı. Çok daha fazla ileri gitmek istemiyorum. Kırım Türklerinin başına gelenleri biliyorsunuz. Özellikle son 150 yıldır ülkemizin dört bir yanında yaşana zulümlerden kaçanların milyonlarcası ülkemizde hayatlarını sürdürüyor. Milyonların ölümünü sadece bir istatistikten ibaret gördükleri için kendilerine yaptıkları vahşeti meşrulaştıracak bir yol mutlaka bulurlar. Bizim geçmişimizle ilgili utanacağımız hiçbir meselemiz yoktur. Ama ülkemizi sık sık Ermeni soykırımı tasarıları ile tehdit eden devletleri her birin ardında milyonlarca masumun vebali vardır”
“BURADA DOĞMUŞ, ALMANYA’YA GİTMİŞ. NEREYE GİDERSEN GİT”
Türkiye’nin Ermeni meselesindeki tavrının net olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları söyledi;
“Bugün buradan ilk defa konuşuyorum. Dünyaya sesleniyorum. Soykırım ithamını asla kabul etmiyoruz. 1. Dünya savaşı şartlarında ülkemizin dört bir yandan kuşatma altına alındığı dönemde elbette Anadolu’da asayiş sağlamak amacıyla tedbirler alınmıştır. Bu meseleyi gündeme getirenlerin amacı, ki çocuk o anlamaz o işlerden, çıkmış alman parlamentosuna böyle bir metin gönderiyor. Tarih bilincin nedir senin, hangi arşive girdin. Burada doğmuş Almanya’da büyümüş, nereye gidersen git, Tayyip Erdoğan’a küfretmek sana bir şey kazandırmaz. Koskoca alman parlamentosunun bunların arkasına takılmasına hayret ediyorum. Eğer samimiyseniz, dürüstseniz ey Alman siyasileri biz bütün arşivlerimizi açtık, varsa sizin arşivleriniz siz de açın. Gelin çalıştıralım buradan karar verin. Ama buna yüreğiniz yetmez. Çünkü böyle bir şeye girdiğiniz anda nasıl rezil olacağınızı biliyorsunuz. Bizde milyonlarca belge var. Bunların birçoğu tamamı ile kontrolden geçmiş belgeler. Biz bu konuda rahatız. Siz de belgelerinizi ortaya koyun. Biliyorlar ki burada böyle bir şey söz konusu değil. Kim kimi öldürmüş, kim saldırmış, kimin arkasına kim varmış, bunların hepsi cevabı oralarda ortaya çıkar. Biz bu araştırmanın sonuçları ile yüzleşmeye hazırız. Önemli olan bölgede faaliyet yürütmüş olan diğer ülkeler buna hazır mı? Mesela Ermenistan’da faaliyetine devam eden bir takım örgütler buna hazır mı? Almanya buna hazır mı? Hem sürekli Türkiye’nin önüne aynı ithamı getireceksiniz, hem de bu meseleni aydınlığa kavuşmasını sağlayacak teklife sırtınızı döneceksiniz. Ülkemizde buna ‘bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu’ derler”
“ALMANYA’NIN KARIN AĞRISI ELBETTE Kİ BAŞKA”
Tasarının amacının Ermenilerin hakkını korumak olmadığını belirten Erdoğan, “Bunun sadece bir istismardan ibaret olduğunu gayet iyi biliyoruz. Umarım Ermeniler de bu gerçeğin farkına varırlar ve kendilerini kullandırmaktan vazgeçerler. Ülkemizde yüz bin Ermeni var, bunların yarıya yakını vatandaşımız. Bir de bizim vatandaşımız olmayan bir o kadar da Türkiye’de Ermeni var. Biz bu noktada böyle bir hassasiyeti gözetmemiş olsak şu anda bizim vatandaşımız olmayan Ermenileri niye ülkemizde tutalım. Avrupalıların yaptığı gibi biz de onları Ermenistan’a geri göndeririz. Mültecileri alıyor mu Avrupa kapısından içeri. Türkiye şu anda 3 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Aramızdaki fark bu. Almanya gibi dünyanın neresine gidersen git ‘soykırım’ denince ilk akla gelen ülkenin Türkiye için böyle bir karar almasının gerisindeki karın ağrısı elbette ki başka” dedi.
Konuşmasında Almanya ve Avrupa ülkelerine seslenen Erdoğan, “Ya gündemimizdeki meseleleri hakkaniyetli şekilde çözüme kavuştururuz, ya da Türkiye Avrupa’nın sorunlarının önünde bir set olmaktan çıkar sizi dertlerinizle baş başa bırakırız. Çocukluğumuzda ‘hem keser hem bağırır’ diye bilmece vardı. Hem Türkiye’ye karşı her adaletsizliği sergiliyorlar, hem de bizi töhmet altında bırakmaya çalışıyorlar. Türkiye’den kendilerini rahatlatacak ciddi taleplerde bulunanların bunun karşılığında külfet paylaşımını bir yana, bize yeni külfetler yüklemeye çalışmalarında usandık. Önümüzdeki takvim ortada. Ya bu meseleyi adaletli bir çözüme kavuşturacağız, ya da biz kendi yolumuzu kendimiz tayin edeceğiz. Daha Güneydoğu Anadolu illerimizdeki operasyonlarla ilgili, Suriye meselesinin gidişatı ile ilgili konuşacaklarımız, soracaklarımız var” diye konuştu.
“KASIMPAŞA’DA DEDİKLERİ GİBİ ‘DELİKANLI OLUN CİĞERİMİ YİYİN’”
AB’nin ABD ile imzalayacağı serbest ticaret anlaşmasını da eleştiren Erdoğan, “Biz gümrük birliğinde sizinle beraberiz, şimdi kalkıyorsunuz ABD ile iş tutuyorsunuz. Türkiye nerede koy bir kenara. Böyle anlaşma olur mu. Biz dürüstlük istiyoruz. Gündemimizdeki öncelikli meseleyi çözelim ki sıra bunlara gelsin. Bizim AB ile, Avrupa ülkeleri ile herhangi bir meselemiz yok. Ülkemiz kökenli 5 milyona yakın kardeşimizin yaşadığı coğrafyaya husumet beslememiz mümkün değil. Biz coğrafya olarak nasıl Avrupa’nın bir parçası isek, Avrupa’yı da kendimizin bir parçası görüyoruz. AB’den de vazgeçmemiz söz konusu olamaz. Bizim istediğimiz sadece Türkiye’ye karşı adaletli davranılması, çifte standart uygulanmaması. Biz bunu bekliyoruz. Kendi özel şartlarımızı öne sürerek pozitif ayrımcılık istemiyoruz, sadece adaletli bir yaklaşım temel ediyoruz. AB müktesebatında ne varsa onu istiyoruz. Müktesebatın içindekileri başka ülkeye farklı, Türkiye’ye farklı uygula. Olmaz öyle şey. Biz riyakarlık yapılmasını istemiyoruz. Karşımıza terör örgütlerini sürmeyin, STK görünümlü operasyon birimlerinizi, medya görünümlü propaganda mekanizmalarını sürmeyin. Siyasi, ekonomik ve medyatik bel altı vuruşlar yapmayın. Bu kadar açık konuşuyoruz. Siz de öyle yapın. Doğduğum büyüdüğüm Kasımpaşa’da dedikleri gibi ‘delikanlı olun ciğerimi yiyin’ Bizim anlayışımız budur”
(İHA)
Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Olağan Genel Kurulu ve İhracat Şampiyonları Ödül Töreni Grand Tarabya Otel’de gerçekleştirildi.
Törene Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Kültür ve Turizm Bakanı Nabi Avcı, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, iş adamları Ali Koç, Ömer Koç, Ömer Cihad Vardan, Mehmet Ali Yalçındağ ve çok sayıda davetli katıldı.
Genel Kurul’da konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ihracatçılara Türkiye’ye katkılarından dolayı teşekkür etti.
“BU CAMİA HER TÜRLÜ TAKDİRİ DE, DESTEĞİ DE HAK EDİYOR”
Sadece ihracatın milli gelirimizin 5’te 1’ini oluşturuyor olması sizleri için iftihar, bizler için takdir sebebidir. Dünyada üretim ve ticaret konusunda ciddi sıkıntıları yaşandığı dönemde büyümemizi sürdürüyor olmamızda en büyük paylardan biri ihracatçılara aittir. Bu camia her türlü takdiri de, her türlü desteği de hak ediyor. Onun için ülkenin yönetiminin sorumluluğunu üstlendiğimiz günden beri ihracatçılarımızı adeta ekibimizin ayrılmaz bir parçası haline getirdik. Dün Doğu Afrika seyahatinden döndük. 135 kadar iş adamımızla beraberdik. İnanıyorum Türk girişimcileri buralara girdikleri andan itibaren Afrika’nın her türlü beklentisi, güven alanı Türkiye’dir. Bunu iyi değerlendirmeliyiz. İhracatçılarımız en çok görüştüğüm kesim durumunda. Ben sizlerden razıyım, inşallah sizler de bizlerden razısınızdır” diye konuştu.
“BÖLÜCÜ TERÖR ÖRGÜTÜ EYLEMİNE ‘DEMOKRATİK TEPKİ’ DİYE BAKAN VARSA İZANINDAN ŞÜPHE EDERİM”
Türkiye’nin 2023 hedeflerinin engellenmesi için çeşitli girişimlerin olduğuna dikkat çeken Erdoğan,
“Hem ülke içinde Türkiye’yi yeniden eski sancılı günlerine döndürmek için kurulan tezgahları birlikte takip ediyoruz. Hala gezi olaylarına ‘ağaç meselesi’ diye, 17 - 25 Aralık darbe girişimine ‘hukuk operasyonu’ diye, bölücü terör örgütü eylemlerine ‘demokratik tepki’ diye bakan varsa izanından şüphe ederim” şeklinde konuştu.
“DÜNYADA SOYKIRIM KONUSUNDA SÖZ SÖYLEYEBİLECEK EN SON ÜLKENİN BÖYLE BİR İTHAMDA BULUNMASI HAYATIN OLAĞAN AKIŞINA UYGUN DEĞİLDİR”
Alman Parlamentosu’nun kararını da değerlendiren Erdoğan, “Alman parlamentosunun aldığı son karar da bu zincirin son bir halkasıdır. Dünyada soykırım konusunda söz söyleyebilecek en son ülkenin bize böyle bir ithamda bulunması hukukçuların tabiri ile ‘hayatın olağan akışına uygun değildir’. Önce onlar holokostu yeniden bir tanımlasınlar. Sen hangi ülkeye neyi söylüyorsun. Buradaki meselenin Ermeniler olmadığını, onların sadece oyuna alet edildiğin gayet iyi biliyorlar. Ermeni meselesi dünyanın her yerinde Türkiye’ye karşı elverişli bir şantaj aracı, hatta bir sopa olarak kullanılmaya başlandı. Şimdi paralel ihanet çetesi konusunda da benzer bir yaklaşım görüyoruz. Türkiye’den kaçan tüm çete elemanları Almanya başta olmak üzere batı ülkelerinde rahatça hayatını sürdürüyor. Ülkemizde cinayet işleyen nice katillerin mensubu olduğu örgütlerden dolayı yıllarca himaye eden ülkeleri de biliyoruz. Özdemir Sabancı katili ile ilgili henüz yeni adım atıldı. 20 yıl geçti. Onun da nasıl sonuçlanacağı belli değil. Şayet geçmişin muhasebesini yapacaksak bu konuda en alnı ak ülke biz oluruz” ifadelerini kullandı.
“BİZİM GEÇMİŞİMİZLE İLGİLİ UTANACAĞIMIZ HİÇ BİR MESELEMİZ YOKTUR”
Pek çok Avrupa ülkesinin sicilinin karanlık ve kanlı olduğunu vurgulayan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz de önümüze batı ülkelerinin geçmişlerinde yaşanan suçların bir listesini koysak nasıl olur. Koyalım, onların üzerinde biz de çalışalım. Kıbrıs Rumlarının adada yaptıkları soykırımların şahitleri hala hayatta. Ermenilerin Karabağ’da gerçekleştirdikleri vahşete maruz kalanlardan hakikatleri dinlemek mümkün. İkinci dünya savaşı sırasında Almanya’nın uyguladığı soykırımdan kaçanların bir kısmını biz ülkemizde misafir ettik. Ey Alman Parlamentosu bunlardan haberiniz var mı. Çok daha fazla ileri gitmek istemiyorum. Kırım Türklerinin başına gelenleri biliyorsunuz. Özellikle son 150 yıldır ülkemizin dört bir yanında yaşana zulümlerden kaçanların milyonlarcası ülkemizde hayatlarını sürdürüyor. Milyonların ölümünü sadece bir istatistikten ibaret gördükleri için kendilerine yaptıkları vahşeti meşrulaştıracak bir yol mutlaka bulurlar. Bizim geçmişimizle ilgili utanacağımız hiçbir meselemiz yoktur. Ama ülkemizi sık sık Ermeni soykırımı tasarıları ile tehdit eden devletleri her birin ardında milyonlarca masumun vebali vardır”
“BURADA DOĞMUŞ, ALMANYA’YA GİTMİŞ. NEREYE GİDERSEN GİT”
Türkiye’nin Ermeni meselesindeki tavrının net olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları söyledi;
“Bugün buradan ilk defa konuşuyorum. Dünyaya sesleniyorum. Soykırım ithamını asla kabul etmiyoruz. 1. Dünya savaşı şartlarında ülkemizin dört bir yandan kuşatma altına alındığı dönemde elbette Anadolu’da asayiş sağlamak amacıyla tedbirler alınmıştır. Bu meseleyi gündeme getirenlerin amacı, ki çocuk o anlamaz o işlerden, çıkmış alman parlamentosuna böyle bir metin gönderiyor. Tarih bilincin nedir senin, hangi arşive girdin. Burada doğmuş Almanya’da büyümüş, nereye gidersen git, Tayyip Erdoğan’a küfretmek sana bir şey kazandırmaz. Koskoca alman parlamentosunun bunların arkasına takılmasına hayret ediyorum. Eğer samimiyseniz, dürüstseniz ey Alman siyasileri biz bütün arşivlerimizi açtık, varsa sizin arşivleriniz siz de açın. Gelin çalıştıralım buradan karar verin. Ama buna yüreğiniz yetmez. Çünkü böyle bir şeye girdiğiniz anda nasıl rezil olacağınızı biliyorsunuz. Bizde milyonlarca belge var. Bunların birçoğu tamamı ile kontrolden geçmiş belgeler. Biz bu konuda rahatız. Siz de belgelerinizi ortaya koyun. Biliyorlar ki burada böyle bir şey söz konusu değil. Kim kimi öldürmüş, kim saldırmış, kimin arkasına kim varmış, bunların hepsi cevabı oralarda ortaya çıkar. Biz bu araştırmanın sonuçları ile yüzleşmeye hazırız. Önemli olan bölgede faaliyet yürütmüş olan diğer ülkeler buna hazır mı? Mesela Ermenistan’da faaliyetine devam eden bir takım örgütler buna hazır mı? Almanya buna hazır mı? Hem sürekli Türkiye’nin önüne aynı ithamı getireceksiniz, hem de bu meseleni aydınlığa kavuşmasını sağlayacak teklife sırtınızı döneceksiniz. Ülkemizde buna ‘bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu’ derler”
“ALMANYA’NIN KARIN AĞRISI ELBETTE Kİ BAŞKA”
Tasarının amacının Ermenilerin hakkını korumak olmadığını belirten Erdoğan, “Bunun sadece bir istismardan ibaret olduğunu gayet iyi biliyoruz. Umarım Ermeniler de bu gerçeğin farkına varırlar ve kendilerini kullandırmaktan vazgeçerler. Ülkemizde yüz bin Ermeni var, bunların yarıya yakını vatandaşımız. Bir de bizim vatandaşımız olmayan bir o kadar da Türkiye’de Ermeni var. Biz bu noktada böyle bir hassasiyeti gözetmemiş olsak şu anda bizim vatandaşımız olmayan Ermenileri niye ülkemizde tutalım. Avrupalıların yaptığı gibi biz de onları Ermenistan’a geri göndeririz. Mültecileri alıyor mu Avrupa kapısından içeri. Türkiye şu anda 3 milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. Aramızdaki fark bu. Almanya gibi dünyanın neresine gidersen git ‘soykırım’ denince ilk akla gelen ülkenin Türkiye için böyle bir karar almasının gerisindeki karın ağrısı elbette ki başka” dedi.
Konuşmasında Almanya ve Avrupa ülkelerine seslenen Erdoğan, “Ya gündemimizdeki meseleleri hakkaniyetli şekilde çözüme kavuştururuz, ya da Türkiye Avrupa’nın sorunlarının önünde bir set olmaktan çıkar sizi dertlerinizle baş başa bırakırız. Çocukluğumuzda ‘hem keser hem bağırır’ diye bilmece vardı. Hem Türkiye’ye karşı her adaletsizliği sergiliyorlar, hem de bizi töhmet altında bırakmaya çalışıyorlar. Türkiye’den kendilerini rahatlatacak ciddi taleplerde bulunanların bunun karşılığında külfet paylaşımını bir yana, bize yeni külfetler yüklemeye çalışmalarında usandık. Önümüzdeki takvim ortada. Ya bu meseleyi adaletli bir çözüme kavuşturacağız, ya da biz kendi yolumuzu kendimiz tayin edeceğiz. Daha Güneydoğu Anadolu illerimizdeki operasyonlarla ilgili, Suriye meselesinin gidişatı ile ilgili konuşacaklarımız, soracaklarımız var” diye konuştu.
“KASIMPAŞA’DA DEDİKLERİ GİBİ ‘DELİKANLI OLUN CİĞERİMİ YİYİN’”
AB’nin ABD ile imzalayacağı serbest ticaret anlaşmasını da eleştiren Erdoğan, “Biz gümrük birliğinde sizinle beraberiz, şimdi kalkıyorsunuz ABD ile iş tutuyorsunuz. Türkiye nerede koy bir kenara. Böyle anlaşma olur mu. Biz dürüstlük istiyoruz. Gündemimizdeki öncelikli meseleyi çözelim ki sıra bunlara gelsin. Bizim AB ile, Avrupa ülkeleri ile herhangi bir meselemiz yok. Ülkemiz kökenli 5 milyona yakın kardeşimizin yaşadığı coğrafyaya husumet beslememiz mümkün değil. Biz coğrafya olarak nasıl Avrupa’nın bir parçası isek, Avrupa’yı da kendimizin bir parçası görüyoruz. AB’den de vazgeçmemiz söz konusu olamaz. Bizim istediğimiz sadece Türkiye’ye karşı adaletli davranılması, çifte standart uygulanmaması. Biz bunu bekliyoruz. Kendi özel şartlarımızı öne sürerek pozitif ayrımcılık istemiyoruz, sadece adaletli bir yaklaşım temel ediyoruz. AB müktesebatında ne varsa onu istiyoruz. Müktesebatın içindekileri başka ülkeye farklı, Türkiye’ye farklı uygula. Olmaz öyle şey. Biz riyakarlık yapılmasını istemiyoruz. Karşımıza terör örgütlerini sürmeyin, STK görünümlü operasyon birimlerinizi, medya görünümlü propaganda mekanizmalarını sürmeyin. Siyasi, ekonomik ve medyatik bel altı vuruşlar yapmayın. Bu kadar açık konuşuyoruz. Siz de öyle yapın. Doğduğum büyüdüğüm Kasımpaşa’da dedikleri gibi ‘delikanlı olun ciğerimi yiyin’ Bizim anlayışımız budur”
(İHA)