Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye’nin artık parlamenter sistemle yola devam edemeyeceğini belirterek, “Bu sistem darbelerle, muhtıralarla, krizlerle zaten hayli yıpranmıştı. Şimdi yeni bir arızaya mahal vermeden bu sistemi toptan değiştirme fırsatı ortaya çıktı. Yeni anayasa ve başkanlık sistemi için şartlar olgunlaştı” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ataköy Sinan Erdem Spor Salonu’nda düzenlenen “Rizeliler Buluşuyor” etkinliğine katıldı.
Programda konuşan Başbakan Erdoğan, eski Türkiye devrinin kapandığını belirterek, “En başından beri köşelerinde milletimize ’göbeğini kaşıyan adam’dan ’bidon kafalı’ya kadar etmedik hakaret bırakmayanları hatırlıyoruz. Başörtülerinden dolayı hakarete uğrayan, saldırıya maruz kalan kadınlarımızın yaşadıklarını gayet iyi biliyoruz. O devir artık kapandı. Şimdi artık üniversitelere başörtülü olarak kızlarımız giriyor mu? Kotalar kalktı mı? Artık başörtülü kızlarımız istedikleri üniversiteye gitme şansına sahip mi? Gerçek bu. Öyleyse şimdi üzerimize düşen görevi de birlikte yerine getirmemiz lazım. Türkiye’nin hizmetkarı oldukları vesayet odakları değil, milletin kendi temsilcileri tarafından yönetiliyor olmasını hazmedebilmiş değiller. Yıllarca bu ülkeyi diledikleri gibi yönetmeye alışmış olan bir avuç azınlığın sözcülüğünden asla vazgeçmeyecekler. Demokrasi, özgürlükler, hukuk, adalet gibi kavramlar onların sadece söylem olarak kullandığı ifadelerdir. Bu kavramların özünü, ruhunu hiçbir zaman hazmedemediler. Mesela Rize onlar için sadece çay üretilen bir yer Rizeli de çay üreten kişi. Rizeli kardeşimin bu sınırın ötesine geçmesini kesinlikle istemezler. Rizeli kardeşimin bu anlayışla yıllarca nasıl savaştığını gayet iyi biliyorum. Yıllarca bu ülkenin evlatlarının eğitimine, bürokraside, kültürde, sanatta, sporda, hayatın her alanında varlık göstermesine engel oldular. Rize hamdolsun iktidarımız döneminde tarihinde görmediği yatırımları gördü” diye konuştu.
“RİZE’NİN GÜNEYSU’YUNDAN CUMHURBAŞKANI, KONYA’NIN TAŞKENT’İNDEN BAŞBAKAN ÇIKMASI İSTİSNA DEĞİL”
Siyasette, bürokraside ve ekonomide Anadolu’nun dört bir yanından gelmiş insanların söz sahibi olduğunu söyleyen Erdoğan, “Anadolu’nun dört bir yanından çıkan işadamları artık Türkiye sınırlarını aşıp küresel başarıları ile herkesi kendilerine hayran bırakıyorlar. Kurumların en tepe noktalarından en alta kadar bu insanlar söz sahibi. Türkiye’nin tarihinde milletin temsilinin bu derece yaygın olduğu hiçbir dönem yaşanmadı. Rize’nin Güneysu’yundan Cumhurbaşkanı, Konya’nın Taşkent’inden Başbakan çıkması istisna değil, yaygın olanın örneği haline dönüştü. Sırça köşklerde değil kerpiçten, taştan, ahşaptan evlerde yetişmiş, kolejlerle değil imam hatip okulundan yetişip gelmiş, mahalle okulundaki insanların buraya gelmiş olması onları rahatsız ediyor. Yeter ki bu milletin daha çok evladı her alanda başarı ile görevini yürütsün, varsın onlar rahatsız olsun önemli değil. Bizim için bu millete hizmetkar olanlar önemli. Bu millete bidon kafalı diyenler değil” şeklinde konuştu.
“TÜRKİYE’NİN ARTIK PARLAMENTER SİSTEMLE YOLA DEVAM ETME İMKANI KALMADI”
Türkiye’nin yeni bir seçim arifesinde olduğunu hatırlatan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Cumhurbaşkanı’nı milletin seçmesiyle ülkemizde bir dönem sona erdi. Türkiye’nin artık parlamenter sistemle yola devam etme imkanı kalmadı. Bu sistem darbelerle, muhtıralarla, krizlerle zaten hayli yıpranmıştı. Şimdi yeni bir arızaya mahal vermeden bu sistemi toptan değiştirme fırsatı ortaya çıktı. Yeni anayasa ve başkanlık sistemi için şartlar olgunlaştı. Artık yapılması gereken yeni anayasa ve başkanlık sisteminin içini doldurmaktır. Esasen 2012 seçimleri sonrasında bu konuda yapılan ciddi hazırlık var. Her ne kadar muhalefet partilerinin işi yokuşa sürmesiyle, bu sonucu ulaşamasa da ortaya çıkan birikim inkar edilemez. Geçmişte başkanlık sistemi isteyen muhalefet partileri bile parlamenter sistem sevdalısı kesildi. Madem bu kadar meraklıydın her 10 yılda bir darbeyle, muhtırayla sistemin canına okunurken niye sesiniz çıkmıyordu. Hatta ana muhalefet partisi bunların çoğunu destekledi. 27 Mayıs cuntacılarla birlikte CHP’nin eseridir. 12 Eylül’de en az zararı gören maalesef ana muhalefetti. 28 Şubat postmodern darbesinde CHP’nin emeği herkesten fazladır. 27 Nisan bildirisine bildiriyi yayınlardan daha çok sahip çıktılar. 17-25 Aralık’ta yaşadığımız hükümeti düşürme girişimine coşkulu şekilde destek veren yine onlardı. Başında bulunduğum partimin kapatılması olayında o günkü ana muhalefetin genel başkanı ‘İyi ki Ankara’da yargıçlar var’ diyor. Biz 2010 Anayasa değişikliğini yaptığımızda ‘gelin partilerin kapatılmasını ortadan kaldıralım’ dedik. Bugün karşıyız diyorlar yalan söylüyorlar. Meclisi terk ettiler gittiler. İçimizden de birkaç tane zayıf tipler çıktı onlar da meclisi terk edince 330’u yakalayamadık. O gün meclisten geçseydi bugün partilerin kapatılması söz konusu olmayacaktı.”
“BİRBİRLERİNE YOLDA SELAM VERMEYECEK OLANLAR, ŞİMDİ BİR ARAYA GELDİ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar yapılan darbelerin ve darbe teşebbüslerinin hedefinde hep parlamenter sistem olduğunu belirterek, “Aklınız neredeydi. Darbecileri destekle, ülkenin bir devlet başkanı tarafından yönetilmesi esas olunca aslan kesil. Siz başkanlık sisteminden diktatörlük çıkartmaya çalışacağınıza, utanç dolu karanlık geçmişinize bir bakın. Yeni Türkiye’de bu zihniyete yer olmayacağını biliyorlar. Onun için bir eski Türkiye koalisyonu kurmaya çalışıyorlar. Normalde birbirlerini yolda görse selam vermeyecek olanlar şimdi bir araya geldi. Başkanlık sistemi teklifine karşı ortak cephe oluşturdular. Memleket hayrına bir araya gelemeyenler, söz konusu biz olunca can ciğer kaymak oldular. 10 Ağustos’ta da benzer bir ittifak kurmuşlardı biliyorsunuz ama milletten cevabı aldılar. İnşallah 7 Haziran’da da alacaklar” ifadelerini kullandı.
“HER PARTİYE EŞİT MESAFEDEYİM AMA GÖNLÜMDE TABİİ BİR PARTİ VAR”
Erdoğan paralel yapıya ilişkin eleştirilerini de sürdürerek şunları söyledi:
“Eski Türkiye koalisyonu içinde paralel yapı da var. Bölücü örgüt güdümündeki partiyle el ele verdiler, ana muhalefetin arkasına takıldılar gidiyorlar. Dün Batman ve Diyarbakır’daydım. Önce belediye başkanlarının havalimanına gelip karşılayacaklarını söylediler. Ben de belediyelere gidip ziyaret ederim dedim. Sonra dediler ki emir geldi dağdan ya da genel merkezden ‘karşılamayacaksınız.’ Niye? ‘Cumhurbaşkanı siyaset yapıyor.’ Tabii ben Cumhurbaşkanıyım, her partiye eşit mesafedeyim ama gönlümde tabii bir parti var. Bu benim bireysel tasarrufum. Taraf olmaya gelince doğru tarafım ama ben milletin tarafındayım. Çünkü ülkede bir millete karşı olanlar var, bir de milletle yürüyenler var. Biri emri Pensilvanya’dan, diğeri Kandil’den alıyor. Genel müdürün eline tutuşturmuşlar bir şeyler onları tekrarlayıp duruyor. Bu yolun sonu iyi değil. Bunlar hep eski Türkiye alışkanlıkları.”
(İHA)