Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çırağan Sarayı'nda düzenlenen "Unesco Gastronomi Kenti: Gaziantep” adlı programa katıldı. Programa Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yanı sıra etkinliğe ev sahipliği yapan Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile Gaziantepli yerel yöneticiler ve işadamları ile çok sayıda davetli katıldı.
Burada yapılan açılış konuşmalarının ardından kürsüye davet edilen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ankara’da bombalı saldırıda hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara da acil şifalar dileyerek sözlerine başladı. Türkiye’de yaşanan terör olaylarına değinerek konuşmasını sürdüren Erdoğan, “Terör örgütlerinin ve teröristlerin amacı bu tür eylemlerle can kaybına yol açmanın yanında, hatta onunda ötesinde propagandasını yapmaktır. Elbette hiçbir şey olmamış gibi davranmayacağız. Acımızı yaşayacak, telinimizi yapacak, üzerimize düşenleri yapacak ve hassasiyetle yerine getireceğiz. Ama terörün gündemimizi kendi istedikleri gibi belirlenmesine ipotek almasına da izin vermeyeceğiz. Biz devletin ilgili tüm yetkilileri olarak bu olayın hemen ardından yaptığımız toplantılarla meseleyi değerlendirdik, kararlarımızı aldık ve kararları adım adım uygulamaya başladık. Takdir edersiniz ki alınan her kararın, başlatılan her uygulamanın kamuoyu ile paylaşılması mümkün değildir. Ancak şundan emin olunuz, Türkiye kendisine yönelik her tehdide saldırıya karşı cevabını katbekat fazlasıyla veriyor vermeye de devam edecektir” dedi.
“GELDİĞİMİZ YER ARTIK BİR MEŞRU MÜDAFAA DURUMUDUR”
Hiç kimsenin Türkiye’nin meşru müdafaa hakkını kullanmasına engel olamayacağını ifade eden Erdoğan, “Geldiğimiz yer artık bir meşru müdafaa durumudur. Hiç kimse Türkiye’nin kendisine yönelik terör eylemleri karşısında meşru müdafaa hakkını kullanmasına da engel olamaz. Türkiye karşı karşıya olduğu tehditlerle mücadele karşısında Suriye’de ve terör örgütlerinin yuvalandığı her yerde gerekli gördüğü her türlü operasyonu yapma hakkına sahiptir. Bunun ülkelerinin toprak bütünlüğüne hakim olamayan devletlerin egemenlik haklarıyla bir ilgisi kesinlikle yoktur. Türkiye’nin egemenlik haklarına sahip çıkma iradesiyle ilgili bir durumdur. Ülkemizin bu hakkımızı engellemeye yönelik bu tavırları kimden gelirse gelsin doğrudan Türkiye’nin varlığına yönelik bir girişim olarak kabul ediyoruz. Suriye’de yarım milyon insanın katledilmesi karşısında kılını kıpırdatmayanların Türkiye’nin meşru müdafaa hakkını kullanması karşısında tepki vermeleri verdiğimiz kayıplardan sonra açıkçası umurumuzda değildir. Bunların önünde profesörler olabilir. Bunların arasında yok aydınlıkmış maydınlıkmış olabilir. Bunlar aydın gibi görünen karanlıklardır aslında. 500 bin insan orada ölürken kılını kıpırdatmayanların ülkemde Ankara’daki Gar’ın önünde 100’ü aşkın insanın şehit edildiği bir olayda kılını kıpırdatmayanların, 28 tane vatandaşımızın burada şehit edilmesine sessiz kalanların burada kalkıp da bir bildirinin altına imza atmaları aydın bir insanın kabullenebileceği bir şey değildir” diye konuştu.
“TÜRKİYE’YE SADECE SABIR VE METANET TELKİN ETMELERİ SAMİMİYETSİZLİKTİR”
Türkiye’nin gerekli gördüğü durumlar karşısında angajman kurallarının gereğini yerine getireceğini belirten Erdoğan, “Türkiye angajman kurallarını sadece kendisine yönelik fiili saldırılarla sınırlı olmaktan çıkarıp PYD ve DEAŞ başta olmak üzere her türlü terör tehdidini kapsayacak şekilde genişletme hakkını kullanacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’nin hiçbir vatandaşının canı dünyanın herhangi bir bölgesinde yaşayan vatandaşlarının canlarından daha az değerli değildir. Aynı şekilde Suriye’de, Irak’ta, Filistin’de Ukrayna’da ve dünyanın çeşitli bölgelerinde katledilen hiçbir mazlumun, mağdurun canı da batı ülkelerindeki insanların canından kıymetsiz görülemez. Bu ülkeler kendi vatandaşlarına yönelik saldırılar karşısında çok şiddetli tepkiler verirken Türkiye’ye sadece sabır ve metanet telkin etmeleri samimiyetsizliktir. Türkiye’nin Ankara’daki son terör eylemi dahil topraklarına, vatandaşlarına, birliğine, beraberliğine yönelik tüm saldırıları gerekirse kaynağında bertaraf etmekteki kararlılığını bir kez daha ifade ediyorum; dünyanın diğer ucundan gelip DEAŞ ile mücadele bahanesiyle Suriye’de eli kanlı rejimin payandalığını yapanların Türkiye’yi maruz kaldığı tüm tehditlere ve saldırılara rağmen kendi sınırlarına hapsetme çabası gülünçtür. Nefsi müdafaa durumundayken karşımıza kim çıkarsa çıksın onu terörist kabul eder ve ona bu şekilde davranırız. Bunun da böyle bilinmesini özellikle istiyorum” diye konuştu.
OĞUZCAN YAZAR