"Yalancı ama terbiyesiz değil!" diye başlık attığı yazısında Ahmet Kekeç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Amerika'yı Müslümanların keşfettiğine dikkat çekmesi üzerine, Murat Belge'nin kaydettiklerine dikkat çekti...
İşte yazısı:
Matbuatımızın ve entelijansiyamızın edindiği bir ahlak var: Bir şeyi, kendi anlayış süzgecinden geçirir, o şeyi genellikle yanlış anlamayı tercih eder, sonra da “yanlış anlamayı tercih ettiği” o şey üzerinden fikir yürütür.
Murat Belge bunlardan biridir.
Hangi işin ucundan ciddiyetle tuttuğunu bilmediğimiz ve yazdığı birbirinden derin yazılarla aklımızı başımızdan alan bu satirik şahıs, yukarıda sözünü ettiğim ahlakla birlikte, yeni bir“huy” edindi: Artık gözünü kırpmadan yalan söylüyor.
Erdoğan nefreti aklını başından aldığı için, “yalan”ı mubah görüyor... Muhtemelen öyle görüyor.
Bir ara, “içki yasağı” lafzını sündürüyordu.
Memlekette “4. Murat yasakları” varmış intibaı uyandırıyordu.
Bunu, sözlerinin nereye gittiğini bilerek yapıyordu üstelik ve sonuç da alıyordu. (Murat Belge gibi derin bir entelektüel “Türkiye’de içki yasağı var” diyorsa, vardır...)
Meselenin öyle olmadığını, mahut düzenlemenin “içki yasağı” anlamına gelmediğini/gelmeyeceğini, “uygar dünya”nın da bu türden düzenlemelere gittiğini ve üstelik daha sert yaptırımlara yöneldiğini derin entelektüel Murat Belge bilmez mi?
Bilir ama yalan söylemek işine geldiği için yazdıklarını tashih etme gereği duymaz.
Bütün mesele, okulda içtiği öğlen rakılarından mahrum kalmış olmaktır/mahrum kalmış olmasıdır...
Bütün mesele budur...
/.../
Erdoğan’ın, “Amerika kıtasına önce Müslümanlar gitti” sözü gündeme düşünce, “Şimdi Murat Belge alacak bu lafı, evirip çevirecek, retoriğin ve ironinin dibini bulacak” diye düşündüm.
Nitekim öyle oldu.
Peş peşe iki yazı ve Adanalıların ifadesiyle, “geyiğin tillahını” çevirdi.
Fakat, “Erdoğan karşıtlığı çerçevesinde her türlü yalan mubahtır” kabulüne işlerlik kazandıracağını, yani “yalan”a tamah edeceğini öngöremedim.
Kendisi anlatsın: “Bu konuyla ilgili yazdığım ilk yazıda -salı günü çıkan- Büyük Efendi’nin (yani Erdoğan’ın) kendisine karşı çıkanlara ‘Vay sen Müslümanların Amerika’yı keşfetmiş olmasını istemiyor musun? O halde sen Müslüman değilsin! O halde sen vatan hainisin!’ diye saldıracağını yazmıştım. Yazının yayımlandığı gün bunu yaptı zaten. Ayrıca,‘çevresinde bu işleri yapmak üzere alesta küçük bir ordu var’ diye eklemiştim. Bu ‘ordu’ da harekete geçti. ‘Ecdat’ edebiyatı... Fatih’in gemilerini karadan yürüttüğüne de inanmazmışız...”
Ben, Erdoğan’ın çevresinde alesta bekleyen “küçük ordu”nun “Vay sen...” diye başlayan ifadelerle saldırıya geçtiğini hatırlamıyorum.
Erdoğan’ın “Vay sen” diyerek birilerinin Müslümanlığını sorguladığını da hatırlamıyorum. (Konunun Müslümanlıkla alakası yok ayrıca.)
Hele, “vatan haini” lafzının kullanıldığını hiç hatırlamıyorum.
Konuşulan şey, nihayetinde bir tezdir.
Sahibi olan bir tez üstelik...
Dünyaca tanınmış bir bilim adamı tarafından gündeme getirilmişti.
Ciddiye alırsınız ya da almazsınız.
Nitekim İlber Ortaylı bunun (öteden beri konuşulmakta olan) bir tez olduğunu ve “ciddiye alınmaması gerektiğini” söyledi. Mümkündür... Bazıları da aksinin geçerli olabileceğini söyledi. Bu da mümkündür... Ama hiç kimse, Murat Belge gibi, yalan söylemeyi göze alarak, konuyu “Erdoğan düşmanlığına” malzeme yapmadı.
İnsan, yüzeysel ve sığdır... Yalan söylediğinde önemsenmez. En azından onun yalancılığı göze batmaz.
Murat Belge gibi, derinliği olan bir insan yalan söylüyorsa, orada mutlak kötülük aramak gerekir.
Hakkını teslim edelim yine de: Murat Belge yalancı ama terbiyesiz değil.
Dini bir terbiyeden geçmiş Doçent İhsan Yılmaz, Cumhurbaşkanı Erdoğan için “Kerhaneci Halife” ifadesini kullanıyordu... Dini terbiyeden geçmemiş Profesör Murat Belge ise,“Büyük Efendi” diyor.
En azından, “düzeyini koruyormuş gibi” yapıyor.
Bu da bir “şey”dir...
STAR- Ahmet Kekeç
Genel
Erdoğan nefreti aklını başından aldığı için, “yalan”ı mubah görüyor
"Yalancı ama terbiyesiz değil!" diye başlık attığı yazısında Ahmet Kekeç, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, Amerika'yı Müslümanların keşfettiğine dikkat çekmesi üzerine, Murat Belge'nin kaydettiklerine dikkat çekti... İşte yazısı: Matbuatımızın ve ente