Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde YÖK Başkanı Prof.Dr. Yekta Saraç, YÖK Yönetim Kurulu üyeleri ve üniversite rektörlerini kabul etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan burada yaptığı konuşmada terörle mücadele konusunda kararlılık vurgusu yaptı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 'Terör örgütü silahları ya devlete teslim edecek ya da üzerine beton dökülüp bir daha kullanılamaz hale getirilecektir. Artık, bunun dışında konuşulacak, görüşülecek, tartışılacak hiçbir şey yoktur. Devlet de millet de bu meselede üzerine düşeni ziyadesiyle yapmıştır. Gereken sabrı ve fedakarlığı göstermiştir. Silahların gömülmesi, terörün durması, ülkenin yeniden huzur iklimine kavuşması konusunda somut adım atacak olan terör örgütüdür' dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde YÖK Başkanı Prof.Dr. Yekta Saraç, YÖK Yönetim Kurulu üyeleri ve üniversite rektörlerini kabul etti. Erdoğan burada yaptığı konuşmada, 'Elinde molotof varsa bu bir silahtır, dolayısıyla güvenlik güçlerimize silah kullanma yetkisini verir. Bu yasanın gereğidir. Bu saatten sonra devletin ve milletin razı olabileceği tek çözüm terör örgütünün tüm faaliyetlerine son verip silahlarını bırakmasıdır. Dünyanın her yerinde silahlı bir güce sahip olma ve gerektiğinde bunu kullanma yetkisine sahip tek kurum devlettir.
Devletin güvenlik güçleridir. Terör örgütü, silahları ya devlete teslim edecek ya da üzerine beton dökülüp bir daha kullanılamaz hale getirilecektir. Artık, bunun dışında konuşulacak, görüşülecek, tartışılacak hiçbir şey yoktur. Devlet de millet de bu meselede üzerine düşeni ziyadesiyle yapmıştır, gereken sabrı ve fedakarlığı göstermiştir. Silahların gömülmesi, terörün durması, ülkenin yeniden huzur iklimine kavuşması konusunda somut adım atacak olan terör örgütüdür. Terör örgütünün silah bırakması konusunda en büyük görev bölgede yaşayan halkımıza düşüyor' ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 'Geçtiğimiz günlerde Şemdinli'de olduğu gibi bölge insanı terör örgütüne karşı tavır koyar, devletin ve güvenlik güçlerimizin yanında yer alırsa bu mesele süratle çözüm yoluna girer. Çatışmaları başlatan, süreci bitiren, sabote eden terör örgütü ve onun uzantısı olan siyasilerdir. Örgüt, bunu kendi açıklamalarıyla, üstlendiği eylemlerle açıkça ifade etmiştir. Ceylanpınar'da evlerinde uyuyan polislerimizi alçakça kurşunlayarak şehit eden örgütün ta kendisidir. Kaza var diyerek çağırdıkları trafik polislerini, olay var, yangın var diye çağırdıkları karakol polislerini şehit eden örgütün ta kendisidir. Hastanenin acil servisinde nöbet tutan polisi kurşunlayarak şehit eden örgütün ta kendisidir.
Karakollara, emniyet müdürlüklerine, lojmanlara fütursuzca saldıran, ambulanslara saldıran, silahla tarayan, bomba atan, roket atan örgütün ta kendisidir. Cami, okul dinlemeyen, üniversitelerimize varıncaya kadar bu adımları atanlar terör örgütün ta kendisidir. Patlattığı bombalar, rastgele açtığı ateşlerle masum çocukları, kadınları, otomobil sürücülerini katleden örgütün ta kendisidir. Yolları mayınlayan, kapatan, halkın günlük hayatını cehenneme çeviren örgütün ta kendisidir. Yollardaki kamyonları, otomobilleri ateşe veren örgütün ta kendisidir. Eylemler sebebiyle bölgede, ticareti, turizmi, hayvancılığı durma noktasına getiren, insanların ekmeğine kan doğrayan örgütün ta kendisidir. Örgüt yöneticilerinin, bölge halkının hayatının zorlaştırılması için her türlü eylemin yapılması talimatı verdiğini bölgede bilmeyen yok' diye konuştu.
'DAĞDAKİ TERÖRİSTE ARAÇ YÜKLÜ ERZAK GÖTÜREN O PARTİNİN BİR MİLLETVEKİLİ BAYAN'
'Tüm bunlar ortadayken, ısrarla çatışmaları devletin, hükümetin ve hatta akıl almaz bir şekilde şahsımın başlattığı iddiası dezanformasyondan başka, kara propagandadan başka bir şey değildir' diyen Erdoğan, 'Bu iftiraları dile getiren, yayan herkes toprağa düşen her şehidin vebaline, dökülen tüm kanlara ortaktır. Şahsım başta olmak üzere hükümet de, devlet de yıllardır baskının değil, yaşatmanın mücadelesini verdik. Özgürlüğün öldürmenin değil, yaşatmanın mücadelesini verdik. Temel hak ve özgürlükler için neler yaptık hepsi ortada. Şayet bugün ortaya çıkan tablo için bir suçlu aranacaksa bakılacak olan yer Ankara değil, Kandil'dir.
Sorumlular hükümette, iktidar partisinde değil, örgütün yönetiminde ve tercihlerini demokrasiden yana kullanamayan, onların güdümündeki partide aranmalıdır. İşte yaptıkları açıklama, ne diyor 'Biz gücümüzü YPG'den alıyoruz', 'Biz gücümüzü PKK'dan, PYD'den alıyoruz', bu kadar açık, bunu söyleyenler kim bakıyorsunuz o partinin eş başkanı bunu söylemeye cüret edecek kadar ortada. Vahşet, tablo ortada. Başka aranacak bir şey yok. Ülkesinin ve milletinin yanında, huzurunda, dağdaki teröriste araç yüklü erzak götüren bakıyorsunuz o partinin bir milletvekili bir bayan. Tablo ortada. Güçlü bir duruş sergilemeyen her parti, her medya kuruluşu her sivil toplum örgütü de bu sorumluluğa ortaktır. Bizim bölgede yaşayan kardeşlerimizle en küçük bir sorumuz yok' ifadelerini kullandı.
'SEN NASIL MEDYASIN?'
Katıldığı bir televizyon programında yaptığı açıklamalara değinen Erdoğan, 'Birlikte mülakat yaptığımız arkadaşımız 400 milletvekili ile ilgili bir soru soruyor ve ben kendilerine ta 7 Haziran seçimlerinde Kırşehir'de yaptığım bir toplu açılış töreninde 400 milletvekili alacak bir partiyle 'Yeni Türkiye, yeni Anayasa kurulabilir, inşa edilebilir' diyorum ve hemen tweetler başlıyor. Basında amiral gemisi olduğunu söyleyenler bu konuda başlıyor. 'Yani, 400 milletvekili alsaydınız Dağlıca olmayacak mıydı?' diyor. Bu kadar hedef saptırma olabilir mi? Sen nasıl medyasın? Ondan sonra 10 dakika geçiyor, 10 dakika sonra kaldırıyor ama önce zehri atıyor, virüsü salıyor. Bu nasıl bir medyada dürüstlüktür. Ondan sonra kalk, 'E biz aramızda toplantı yaptığımız zaman medyada dürüstlük ilkeleri bizim kendi ilkelerimizdir bu değişmez', nasıl dürüstlükse?' dedi.
Erdoğan, 'Biz de muhalefet yaşadık ama hiçbir zaman muhalefetteyiz diye ortalığı şiddete mahkum etmedik ve durumumuza razı olduk. 'Daha ne yapabiliriz ki iyi bir konuma gelelim, milletimizin takdirini kazanalım?' dedik ve bunu da başardık. Ama bu mücadelenin hukuk dışı, demokrasi dışı yollarla yürütülmesine asla müsamaha gösteremeyiz. Böyle bir durumda ülkemiz ve milletimize karşı sorumluluğumuzu yerine getirmemiş oluruz. Şu anda yaşanan olaylar, devletin, hükümetin ve şahsımın tercihi değil tam tersine hiç arzu etmediğimiz halde karşı karşıya kaldığımız bir durumdur' şeklinde konuştu.
'MİLLETİN GELECEĞİNİ 3-5 TERÖRİSTE TERK ETMEDİK, ETMEYECEĞİZ'
'Ülkemizi ve milletimizi bu zor durumdan gereken her yolu ve yöntemi kullanarak çıkaracağız' diyen Erdoğan, 'Yetkiyi aldığı milletimize karşı hesap verme sorumluluğumuz bunu gerektiriyor. Bu mücadelede de en büyük güç kaynağımız milletimizin kendisi, desteğidir, hayır duasıdır. Milletimizin bağrından çıkan TSK, polisimiz, jandarmamız, istihbaratımız da, köy korucularımızla çok daha sıkı bir koordinasyon, işbirliği içinde yürütülen mücadelenin başarıya ulaşacağından kimsenin şüphesi olmasın. Biz, bu ülkeyi, bu devleti sokakta bulmadık. Milletin geleceğini 3-5 teröriste, 3-5 ihanet çetesi mensubuna, 3-5 işbirlikçiye terk etmedik, etmeyeceğiz' vurgusunda bulundu.Geçmiş yıllardan bu yana artan fakülte sayısına değinen Erdoğan, akademisyen sayısındaki artışa da dikkati çekti.
dikgazete.com