Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Suriye sınırında Türkiye’nin geleceğini tehdit edecek bir oluşuma asla izin vermeyeceklerinin altını çizerek, buna siyasi, diplomatik, askeri tüm imkanları kullanarak karşı çıkacaklarını belirtti. Erdoğan, AB’ye mesaj vererek, AB ile olan ilişkileri milli çıkarları koruyarak gittiği yere kadar götüreceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde milletvekilleri ile iftar sofrasında bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Meclis'te öncelikli yapılması gereken işin Meclis içtüzüğünün değişmesi olduğunu ifade etti. Suriye sınırında Türkiye’nin geleceğini tehdit edecek bir oluşuma siyasi, diplomatik ve tüm askeri imkanları kullanarak karşı çıkacaklarının altını çizen Erdoğan, AB ile olan ilişkileri milli çıkarları koruyarak gittiği yere kadar götüreceklerini kaydetti. Erdoğan, İngiltere Başbakanı Cameron’un “Türkiye 1987'de başvurdu, AB'ye 3000 yılı civarında üye olur” sözlerine de sert cevap verdi: “Türkiye sıradan bir ülke ve millet değildir. Öyle yok ‘3000'lere kadar bekler’ vesaire, kimse bizim tahammülümüzü test etmesin.”
Konuşmasının başında bir protokol hatası yaptığını ve hatasının affını isteyen Erdoğan, “İsmail Bey bu işlere alışıktır nasıl olsa” diyerek, konuşmasını esprili bir şekilde sürdürdü. Türkiye’de ve dünyada mübarek günlere rağmen acıların, gözyaşlarının ve gönül yaralarının devam etmesi sebebiyle üzüntü içinde olduğunu kaydeden Erdoğan, kan dökmenin yasaklandığı, kalp kazanmanın teşvik edildiği, başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan bir ayda devam eden hadiselerin müsebbiplerinin bir an önce hak yolunu bulmalarını, doğruyu görmelerini diledi.
“BU DEĞİŞİM GELENEĞİNİN DİĞER SİYASİ HAREKETLERE DE ÖRNEK OLMASINI DİLİYORUM”
Konuşmasında “Değerli yol arkadaşlarım” ifadesini kullanan Erdoğan, kurucu genel başkanı olmaktan şeref duyduğunu söylediği hareketin genel merkez yöneticileri ve Meclis grubu üyeleri ile bir araya gelmekten memnun olduğunu ifade etti. Erdoğan, “Bu hareket ‘Erdemliler Hareketi’ olarak başlamıştı. Türkiye’de kalkınma, adalet, demokrasi ve özgürlüklerle, büyük projeler ve yatırımlarla birlikte kendi içinde gerçekleştirdiği değişim ve dönüşüm ile siyasi yenilenmenin de sembolü olmuştur. Kurulduğu 2001 yılından bugüne kadar bu siyasi hareketin tabanından tavanına kadar her kademesinde liyakat ve hizmet esaslı bir değişim kesintisiz bir şekilde yaşanmıştır. Mahallesinden, köyünden başlayın, iline ve ilçesine kadar, tüm belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, il genel meclis üyeleri ile genel merkez yönetimi hatta genel başkanlar değişmiş ama bu siyasi hareketi bu ülkenin ümidi haline getiren ilkeler sabit kalmıştır. Bu değişim geleneğinin diğer siyasi hareketlere de örnek olmasını diliyorum. Kasetle, manipülasyonla veya siyaset dışı güçler vasıtasıyla değil, siyasi hareketleri var eden, teşkilatlarının ve tabanlarının iradesi ile yaşanan değişimlerin çok daha sağlıklı olacağına inanıyorum. Bizim başlattığımız bu siyasi hareket bu işi başarmıştır. Bu vesileyle 22 Mayıs’ta gerçekleştirilen kongrede genel başkanlık ve başbakanlık görevini devralan Binali Yıldırım kardeşimi bir kez daha tebrik ediyorum. Bu kongrede genel merkez yönetim organlarına seçilen kardeşlerimi de kutluyorum” diye konuştu.
“PARLAMENTO İÇTÜZÜĞÜ SÜRATLE DEĞİŞMELİ”
Milletvekillerinin Türkiye’nin zor bir döneminde tarihi bir mücadele verdiklerinin altını çizen Erdoğan, “Milletvekillerimizin çok çalıştığını ve yorulduğunu biliyorum. Üstlendiğiniz vazife sizlere çalışmaktan ve yorulmaktan şikayet etme hakkı vermiyor. Tersine sizlerden daha çok çalışmanızı, ülkemizin ve milletimizin geleceğine daha çok katkı sağlamanızı bekliyor. Meclis gündeminde çok önemli konular var, bunları mutlaka hayata geçirerek Türkiye’nin önünü açmanız, yürüyüşü hızlandırmanız gerekiyor. Bana göre bir numara, süratle adımını atmanız gereken parlamento içtüzüğünü değiştirmenizdir. Parlamentonun şu andaki çalışmasına adeta mevcut içtüzük bir ilkellik getiriyor. Bu ilkellikten kurtulmamız gerekiyor. Türkiye Cumhuriyeti'ne, Türk halkına böyle masaların üzerinde dolayan parlamenterler yakışmıyor. Tahrik esaslı bir parlamento çalışması yakışmıyor. Bunları aşarak, milletin beklentilerine cevap verecek yasaların bir an önce çıkması, milletimizin adeta sıçramak değil, bundan sonra uçuşa geçmesi lazım. Bunu yapacağız ki, muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkalım. Ben bu parlamentonun bunu başaracağına inanıyorum. Bu güç bizde var ama biz kendi ayaklarımızı çakmayacağız. Bir taraftan terörle mücadele bu operasyonları başarılı bir şekilde sürdürürken, diğer taraftan yatırımlarla beraber üretimi artıracağız, istihdamı sağlayacağız ve Türkiye’de işsizlikle mücadelede çok daha güzel günlere ulaşacağız. Üstadın ifadesi ile Anadolu kıtası büyüklüğündeki dava taşını gediğine koymadan size durmak, duraklamak, yorulmak asla yakışmaz. Unutmayınız, aslolan milletvekili olmak, MKYK üyesi olmak, genel başkan olmak değildir, aslolan bu millete hak ettiği hizmeti vermektir. Biz bu millete efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Aslolan yüzünü Türkiye’ye dönmüş, umudunu bu ülkeye ve millete bağlamış yüz milyonları hayal kırıklığına uğratmamak, onların da geleceklerini aydınlatacak bir ışık yakabilmektir” şeklinde konuştu.
“ŞU ANDA TÜRKİYE’YE OLAN BAKIŞ DA BUNUN BİR BENZERİDİR”
Kendilerini sadece 79 milyonun izlemediğini, tüm İslam dünyası ve tüm insanlığın izlediğini kaydeden Erdoğan “Burada ne olup bittiğini adım adım izleyen bir dünya var. Diyeceksiniz ki, bu ne ağır bir imtihandır, binbir başlı kartalı nasıl taşır kanarya? Taşır arkadaşlar. İnanırsanız, çalışırsanız, cesur olursanız binbir başlı kartalı bu kanarya taşır. Yeter ki, bu davayı sırtlanırken sonunda herhangi bir rütbe, kazanç beklemeyelim. En büyük rütbe millete hizmettir, en büyük kazanç milletin yüreğinden kopup gelerek söylediği ‘Allah bunlardan razı olsun’ budur. Bu anlayışla çalıştığımızda sizlerle, bizlerle birlikte arkamızda koca bir milletin, koca bir ümmetin de yürüdüğünü göreceksiniz. Geçtiğimiz 14 yılda bunun sayısız örneklerine şahit olduk. Türkiye’nin neresine gittiysek vatandaşlarımızın gönüllerinden ve gözlerinden fışkıran sevinç ve heyecan, teşekkür beyanları ile karşılaştık. Dünyanın neresine gittiysek ülkemize şükranla ve umutla bakan gariplere, mağdurlara, mazlumlara rastladık. İşte geçtiğimiz günlerde Amerika’da cenazesine katıldığımız Muhammed Ali bizim için önemliydi. Biliyor musunuz, o ringlerde sadece kendisi için değil, asıl tüm dünyadaki mazlumlar, mağdurlar, Müslümanlar için dövüşüyordu. Muhammed Ali’nin rakibi karşısında duran kişi değil, dünyadaki tüm zalimler, kötüler, alçaklardı. Şu anda Türkiye’ye olan bakış da bunun bir benzeridir. Türkiye topraklarında Suriye’den, Irak’tan gelen 3 milyon sığınmacı, dünyanın dört bir yanından gelip İstanbul’a sığınmış yüz binlerce misafiri barındırırken, kendisi de dünyanın tüm mazlumlarının gönlünde müstesna bir yere oturuyor. Amerika'daki bu seyahatte yanımıza gelenlerin hepsi bunu söylüyordu. Hepsi ‘Allah sizden razı olsun, Allah sizleri korusu’ diyorlardı. ‘Suriye, Irak, Filistin’ diye haykırıyorlardı. Bu insanların başlarını öne eğdirmeye, yüreklerini burkmaya hakkımız yok. Suriyeli, Iraklı, Afganistanlı, Libyalı, Afrikalı çocukları, kadınları çaresizce Akdeniz’in karanlık sularında terk etmeye hakkımız yok. Orta Asya’daki, Kafkaslar’daki, Balkanlar’daki, Afrika’daki, Güney Asya’daki kardeşlerimizi yüzüstü bırakmaya hakkımız yok. Dışişleri Bakanımız şu anda Myanmar’da, oradan Afganistan’a geçecek, çünkü her yerde elimiz var. Milletimizin geleceğine ilişkin hayallerini karartmaya hakkımız yok. Bunun için hep birlikte çok çalışmalıyız. Bugün burada bulunan kadro işte böyle bir sorumluluğu üzerinde taşıyor. Eksikleri tamamlayarak, yanlışları düzelterek yolumuza devam etmek mecburiyetindeyiz. Terör örgütleri ile yürüttüğümüz mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz. Devletin, teröriste demir yumruğunu, mağdur olan bölge halkına da şefkatli yüzünü gösterecek tüm önlemleri alarak huzur ve güven ortamını tesis edip güçlendireceğiz” dedi.
“SİYASİ, DİPLOMATİK, ASKERİ TÜM İMKANLARIMIZI KULLANARAK SONUNA KADAR KARŞI ÇIKACAĞIZ”
“Suriye sınırlarımızda, ülke ve millet olarak geleceğimizi tehdit edecek bir oluşuma siyasi, diplomatik, askeri tüm imkanlarımızı kullanarak sonuna kadar karşı çıkacağız” açıklamasında bulunan ve Suriye’nin kuzeyinde bir oluşuma Türkiye’nin asla müsaade etmeyeceğinin altını çizen Erdoğan, AB’ye de mesaj gönderdi. Erdoğan, “AB ile olan ilişkilerimizi, onurlu duruşumuzu ve milli çıkarlarımızı koruyarak gittiği yere kadar götüreceğiz. O yerli ve milli duruşumuz asla zedelenmemeli. Türkiye sıradan bir ülke ve millet değildir. Öyle yok ‘3000'lere kadar bekler’ vesaire, kimse bizim tahammülümüzü test etmesin. Bu noktada hükümetimiz gerekli cevapları gerekenlere gerektiği yerde hakkı ile verecektir, vermelidir. Zira sene 63, sene 2016, 53 yıldır oyalıyorlar. Nereye kadar devam eder bunun kararını hükümetimiz hep birlikte vererek adımı ona göre atmalıyız. Ekonomide kısa vadede ihracat ve turizmde yaşanan sorunları çözecek, orta ve uzun vadede 2023 hedeflerimiz ulaşmamızı sağlayacak yapısal dönüşümleri mutlaka hayata geçireceğiz. En zor zamanlarda biz dev projeler ürettik Türkiye’de, buna devam etmeliyiz. 81 ilimizin tamamını kapsayan yatırımlarımızı hayata geçirmeye devam ederek, Türkiye’nin gücünü halkımıza ve dünyaya göstereceğiz. Demokrasi, hak ve özgürlükler alanındaki çalışmalarımızı ülkemize yönelen tüm tehditlere rağmen kesintisiz sürdüreceğiz. Çünkü demokrasi kalkınmanın da huzurun da olmazsa olmaz temelidir. 150 yıllık demokrasi arayışımızda ortaya çıkan sorunların ürünü olan kompleksleri bir kenara bırakıp, milletimizin ve ümidini bize başlayan yüz milyonların ihtiyaçlarına uygun düşen özgün bir demokrasiyi inşa ve tahkim edeceğiz. Bu iftarı eşli olarak yapmayı çok arzu ettik, fakat mevcut mekan eşlerle bunu yapmaya el vermediği için bunu gerçekleştiremedik. Ama bu borcumuzdur, inşallah bunu yeni yerimizde veya burada farklı bir konsept içinde gerçekleştireceğiz. Eşlere de bizim bu duygularımızı iletirseniz memnun olurum” diye konuştu.
İftar yemeğine milletvekillerinin yanı sıra TBMM Başkanı İsmail Kahraman ve Başbakan Binali Yıldırım da katıldı. Erdoğan, iftar programı sonrasında Başbakan Binali Yıldırım ile bir araya geldi.