Hatay
Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlerde beton yığınlarına dönmüş binalardan canlarını kurtaranlar, ev veya iş yerlerinin enkazına gelerek eşyalarını arıyor.
Yakınlarına ya da kendilerine ait kitap, çelik kasa, para, saat, ziynet eşyası, fotoğraf gibi eşyaları bulabilenler buruk mutluluk yaşıyor.
"Kuzenimin kitap ve defterlerini buldum"
Cebrail Mahallesi'nde dayısına ait evin enkazında bekleyen üniversite öğrencisi Enhar Sunaç, AA muhabirine, depremde omzundan yaralandığını söyledi.
Depremde dayısı, yengesi ve iki kuzenini kaybettiğini belirten Sunaç, "Sadece yengemin annesi kurtuldu. Enkazdan 8'inci gün çıkartıldı. Kuzenimin kitap ve defterlerini buldum. Edebiyat öğretmeniydi. Çok üzülüyorum, tarif edilemeyecek bir şey. Biri 25, diğeri 31 yaşındaydı, çok gençlerdi. Diğer kuzenim de basketbol koçuydu." dedi.
"Hatıra arıyoruz"
Aynı mahalledeki afetzedelerden Serap Çakmakçı ise annesiyle zemin katında yaşadıkları 6 katlı binanın depremde çöktüğünü, annesinin sarsıntı anında uyanık olması sayesinde dışarıya çıkabildiklerini anlattı.
Üç gündür enkaza gelerek eşyalarını aradıklarını aktaran Çakmakçı, "Hatıra arıyoruz. Bir fotoğraf, bir anımız olsun istiyoruz. Sadece bu fotoğrafı bulduk. Fotoğrafta babaannem, ağabeyim, ablam, kuzenlerim var. İnşallah babamdan da bir fotoğraf bulurum. Depremde kaybettiğimiz yakınımız yok. Babaannem ve babam daha önce rahmetli olmuştu. Babamın da bir fotoğrafını çıkartabilirsek ne mutlu bize." diye konuştu.
Enkazdan "dostlarım" dediği çiçeklerini kurtardı
Depremzede Ferit Yazar da uyuduğu sırada meydana gelen depremde evinin duvarlarının yıkıldığını, sol ayağını üzerine düşen betondan zorlukla kurtardığını ve daha sonra dışarı çıktığını dile getirdi.
İki yıl önce satın aldığı evde tek başına yaşadığını belirten Yazar, ailesinin ve arkadaşlarının yardımıyla evinden eşyalarını kurtarmaya çalıştığını ifade etti.
Yazar, çiçeklerinin kendisi için çok önemli olduğunu dile getirerek şunları kaydetti:
"Çiçekleri çok severim. Bunlar bir güzellik, bir zevk. Benim 28 çiçeğim var. Emekliyim, tek başıma oturuyorum. Sabah uyanınca ilk işim çiçekleri küçük kazmamla kazıyorum, suluyorum, buduyorum. 1-1,5 saat orada oyalanıyorum. Hayat arkadaşım yok, bunlar benim dostum, arkadaşım. Nefesimi her dakika bunlarla alıyorum."
"Rabb'im verdi, Rabb'im aldı, inşallah tekrar verecek"
Selim Mesçi de kentte 35 yıldır mali müşavirlik yaptığını, altında iş yerinin olduğu binanın depremde tamamen yıkıldığını söyledi.
Depremin ardından ailesini güvenli bir yere yerleştirdiğini ve hayatını kaybeden yakınlarının cenazelerini defnettikten sonra iş yerindeki kasayı bulmak için enkaza geldiğini anlatan Mesçi, "İş yerimizde bir kasamız vardı. İçinde bizi bir süre idare edecek bir miktar paramız, manevi kardeşim Yusuf Barak'ın emanet ettiği saat, bize ve mükelleflerimize ait resmi evrak bulunuyordu. Bunları aldığımız için mutluyuz. Rabb'im verdi, Rabb'im aldı, inşallah tekrar verecek." ifadelerini kullandı.
Mesçi, hayatın zorluklara rağmen bir şekilde devam ettiğini belirterek, Antakya'yı terk etmeyeceklerini, kentin el birliğiyle ayağa kaldırılacağına inandığını vurguladı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com