Ankara
Tütün ve tütün ürünlerinin kontrolüne ilişkin çalışmalarla ön plana çıkan Sağlığa Evet Derneğinin Başkanı Prof. Dr. Elif Dağlı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, tütün ve tütün ürünleri kullanımı ve dumana maruziyetin başta insan sağlığı, ekolojik kriz, tedavi ve hasta yüküne bağlı ekonomik zarar gibi birçok alanı olumsuz etkilediğini söyledi.
Dünyada hayata geçirilen mevzuatlar, farkındalık çalışmalarına karşın bu ürünlerin kullanımıyla mücadelede istenilen düzeye gelinemediğini ifade eden Dağlı, son yapılan araştırmaların, tütün ürünleri kullanımının özellikle gençler arasında artış gösterdiğini ortaya koyduğunu aktardı.
Dağlı, tütün kullanımıyla mücadele kapsamında yapılan girişimlere rağmen kullanım oranlarının artmasında, endüstrinin e-sigara, aroma katkıları gibi yeni seçenekleri piyasaya sürmesinin etkili olduğu değerlendirmesinde bulundu.
Sonuçları yeni açıklanan Amerikan 2022 Gençlik Tütün Araştırması'na göre, gençler ve çocuklarda kullanım sıklığının arttığının görüldüğünü belirten Elif Dağlı, araştırmaya göre, ortaokul ve liselerde yüzde 9,4'e karşılık gelen 2,5 milyon öğrencinin e-sigara içtiğinin ortaya konduğunu belirtti.
Prof. Dr. Elif Dağlı, Amerikan 2022 Gençlik Tütün Araştırması'nın sonuçlarına ilişkin, "Gençlerin en sık tek kullanımlık ürünleri tercih ettiği belirtiliyor. e-sigara kullanım sıklığı ortaokul öğrencileri arasında yüzde 3,3, lise öğrencileri arasında yüzde 14,1 olarak ifade ediliyor. Öğrencilerin yüzde 27'si her gün e-sigara kullanırken, yüzde 85'i aromalı ürünleri tercih ediyor." bilgilerini verdi.
Türkiye'nin, tütün kullanımı ile mücadelede hayata geçirdiği uygulamalarla dünyaya örnek gösterilen ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Dağlı, şöyle devam etti:
"Türkiye'de de e-sigara, ısıtılmış ve aromalı ürünlerin satışı yasak olmasına karşın, özellikle gençler arasında kullanım sıklığı her geçen gün artıyor. Çünkü, bu ürünler internet üzerinden temin edilebiliyor, e-sigara, flaş şeklinde tek kullanımlık ve diğer ısıtılmış ürünler, maalesef yüzlerce internet sitesinden satılıyor, hatta kargo firmaları tarafından gönderiliyor. Bu ürünlere fatura dahi kesiliyor. Bunun durdurulması, Amerikan gençliğinin başına gelenlerin Türkiye'de yaşanmaması için hemen harekete geçilmesi geleceğimiz için hayati önem taşıyor."
"Sigaraya eklenen mentol topları, sağlığı tehdit ediyor"
Prof. Dr. Elif Dağlı, tütün endüstrisinin, satışlarını artırmak, hedef kitlesini genişletmek üzere yeni stratejiler geliştirdiğini belirterek, şöyle konuştu:
"Tütün endüstrisi, yakın gelecekte tütün ve nikotin içeren ürün pazarlamayacağını açıkladı. 'Zararı azaltılmış' ürün diye adlandırdıkları e-sigara ve ısıtılmış tütün ürünlerinin sigara kadar hastalık yapmadığını öne süren algı geliştirmeye çalıştı. Yapılan bilimsel çalışmalar, bu ürünlerin zararlarını ortaya koydu. e-sigara ve ısıtılmış ürünler, müdahale şansını azaltan çok daha derin hasar bırakıyor. Çünkü, bu ürünleri kullananlar, daha derin nefes çekiyor ve katran ya da nikotin akciğer tarafından çok daha fazla miktarda emiliyor."
Yeni satış pazarlama alanlarından birinin de sigaraya dışarıdan eklenebilen mentol topları olduğuna işaret eden Dağlı, Türkiye'de mentollü sigara satışının yasak olduğunu hatırlattı.
Dağlı, tütün endüstrisinin ürünleri tatlandırmak, nikotin tadı yerine meyve ya da mentol aroması sağlayarak içimi kolaylaştırmak üzere mentol toplarını piyasaya sürdüğünü söyledi.
Bu ürünlerin de rahatlıkla temin edilebildiğinin altını çizen Elif Dağlı, "Mentol ya da bu tür aromalar, sigaranın tadını değiştirdiğinden daha fazla kullanıma yol açıyor. Kişi daha derin nefesle nikotini içine çektiğinden, partiküller de akciğerde daha derinlere tutunabiliyor. Bu ürünlerin satışı yasaklanmalı ve satış yapılan yerlere ağır ceza uygulanmalı." diye konuştu.
Nikotin içeren ve içermeyen e-sigaraların, reaktif oksijen moleküllerini açığa çıkardığını, bu moleküllerin de DNA harabiyeti yaptığını aktaran Dağlı, şöyle konuştu:
"Tütün ve meyve aromaları daha da toksiktir. Araştırmalarda, e-sigara maruziyetinin, iltihap mekanizmalarını tetiklediği, hücre tamiratını bozduğu, astım ilişkili kimyasalları uyardığı, akciğer hücrelerine mikrop yapışmasını kolaylaştırdığı ve akciğerin işlevini azalttığı belirlendi. Piyasada 15 bin farklı e-sıvı bulunmakta, bunlar bin farklı tatlandırıcı uçucu ve tahriş edici özelliği nedeniyle solunum sistemine tehdit oluşturmaktadır. Meyve, tatlı, baharat, narenciye, çiçek aromaları akciğere daha fazla hasar vermektedir."
Dağlı, Avrupa Pediatri Akademisinin de e-sigaraların aksi ispat edilene kadar tehlikeli kabul edilmesi gerektiğini vurguladı.
"Tütün şirketlerinden ekolojik zarar için 'çevre kirliliği vergisi' alınmalı"
Sağlığa Evet Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Osman Elbek de tütün üretiminin başta sera gazı olan karbondioksit salınımı olmak üzere pek çok farklı yollarla ekolojik krize yol açtığını söyledi.
Elbek, "Her yıl tütün üretimi nedeniyle atmosfere 84 megaton sera gazı (karbondioksit) salınmakta, küresel ısınmaya yol açan 21 milyon ton fosil yakıt kullanılmakta ve 22 milyar litre su tüketilmektedir. Tütün üretimi için her yıl 600 milyon ağaç kesilerek tütün tarlaları oluşturulmaktadır." bilgisini verdi.
Tütün ürünlerinin sadece üretim aşamasında değil, tüketim bakımından da kirliliğe yol açtığının altını çizen Elbek, şunları kaydetti:
"Her yıl dünya çapında 6 trilyon sigara tüketimi nedeniyle 7 bin 800 ton zararlı kimyasal çevreye salınmakta ve 5,6 trilyon izmarit atımı oluşmaktadır. Dünyadaki çöp yükünün yaklaşık yüzde 40'ı izmaritlere bağlıdır ve yıllık 845 bin ton izmarit kirliliği doğayı tahrip etmektedir. Benzer biçimde doğada uzun süre kalan izmaritler aynı zamanda 280 bin ton mikroplastik fiber kirliliğine de yol açmaktadırlar. Son dönemlerde kullanımı hızla artan elektronik sigaralar ise 2,7 milyon ton elektronik atığa neden olmaktadırlar. Her bir sigaranın 3,7 litre su kirletimi, 14 g sera gazı salınımı ve 3,5 g petrol kullanımı anlamına gelmektedir. Günde 1 paket sigara kullanan kişi her ay 2 ağacın kesilmesine neden olmaktadır."
Tütün kullanımı ile mücadelede "Dumansız Değil, Tütünsüz Bir Ülke ve Dünya"nın hedeflenmesi gerektiğini ifade eden Elbek, "Kirleten Öder' ilkesi gereğince hükümetler, tütün üretimi sonlanana kadar tütün şirketlerden neden oldukları ekolojik zarar için 'çevre kirliliği vergisi' almalı." dedi.
"Tütün vergilendirmesi, bir tütün kontrolü stratejisi"
Anadolu Üniversitesi Öğretim üyesi Prof. Dr. Mustafa Özer de Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ), tütün vergilendirmesini bir tütün kontrolü stratejisi olarak benimsediğinin altını çizdi.
Özer, "Araştırmaların çoğu, tütün ürünleri tüketimini azaltmanın en etkili yolunun vergileri artırmak olduğunu göstermektedir. Uzun vadede yaratacağı yararları, fiyat artışı kaynaklı maliyetlerinden her zaman daha fazladır. Gençlerin sigaraya başlamaması ve yetişkinlerin de bırakmasını sağlamak için en akılcı yoldur." görüşünü dile getirdi.
Son yıllarda farklı tütün ürünlerine eğilim olduğuna işaret eden Prof. Dr. Mustafa Özer, "Genellikle internette satılan e-sigara ve ısıtmalı tütün ürünü gibi yeni nesil tütün ürünlerinin tüketiminde de ciddi artış var. e-sigaradan, diğer ısıtmalı ürünlere kadar tütün ürünlerinin tamamı yüksek vergilendirmeye tabi olmalı ve bu ürünlere dışarıdan eklenen aromalar, mentol topları ve tatlandırıcıların her türlü satışı yasaklanmalıdır. Bu bir ülkede değil, küresel anlamda iş birliği içinde tüm ülkelerde geçerli hale getirilmelidir." değerlendirmesini yaptı.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com