İstanbul
Berren Studio'nun 38 yaşındaki kurucusu Ayşe Hilal Albayrak, yeni koleksiyona ilişkin yaptığı açıklamada, henüz orta okula giderken böyle bir iş yapmayı hayal ettiğini belirterek, markayı hayallerinin ötesine taşıyarak yurt dışına açılmak istediğini söyledi.
Erken yaşlardan itibaren tekstil sektörünün içinde olduğunu dile getiren genç modacı, çocukken kendisiyle kardeşine kıyafetler diken annesinden ilham aldığını aktararak "Ben annemin diktiği kıyafetlerle çok ilgilenirdim.
Hatta 13-14 yaşlarındayken babaannemin perdesinden kız kardeşime pantolon yaptığımı hatırlıyorum. Sonrasında, adım adım kendim özel dikim giymeye, zaman geçtikçe kardeşlerimi giydirmeye başladım.
Sonra aile yakınlarımı, arkadaşlarımı, evlendikten sonra kayınvalidemi, görümcemi giydirmeye başladım. Öyle devam etti. Sonra da bu noktaya geldik." dedi.
Albayrak, Türkiye'deki moda sektöründe muhafazakar kadın giyiminde bir açık olduğuna inandığını bu nedenle de Berren Studio'yu kurduklarını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Yani hem tesettürlü kadınların hem de rahat giyinen hanımların istediği her şeyi bulabileceği bir marka oluşturmaya çalışıyoruz. 'Ben başımı kapatmıyorum ama kolu uzun elbise giymek istiyorum.
Aynı şekilde yakası da kapalı olsun.' diyen bir kadın, böyle bir kıyafete Türkiye'de bu zamana kadar çok az ulaşılabiliyordu.
Bu eksikliği inşallah biz kapatacağız ve bunu sadece Türkiye'de değil, Allah nasip ederse her yerde yapacağız.
Ben bir tesettür markası değilim, asla da vizyonumda bu yok. Hiç istemediğim bir şey bir tesettür markası olmak.
Yani şunu demek istiyorum, bir kadının güzel olabilmesi için aslında çok açık giyinmesine gerek yok, muhafazakar kıyafetlerle de kadınlar güzel olabilir."
"Her zaman herkese hitap edebilelim istiyoruz"
Kadınlar için hem rahat hem güzel kıyafetler tasarlamayı amaç edindiklerinin altını çizen Albayrak, "Kadınlara, onları özel hissettirecek kıyafetler tasarlıyoruz. Yolda yürüyen bir kadın, buradan elbise alıp onu giydiğinde, kendisini özel hissetsin istiyorum.
Ben nasıl bir şeyi severek yapıyor, giyiyor ve mutlu oluyorum, bizim elbiselerimizi giyenler de bunlardan beslensin ve kendilerini özel hissetsin. Yani alelade bir mağazadan alınıp giyilen bir elbise gibi olmasın, özel olsun istiyoruz.
Bizi ziyaret eden bir tasarımcı, elbiselere bakıp 'Bunlar evladiyelik ürünler. Yani ben bunlardan herhangi birini alsam dolabıma koyarım ve 20 sene sonra da giyerim. Çocuğuma da torunuma da bırakırım.' demişti ve benim çok hoşuma gitmişti.
Yani bu sıcak moda dediğimiz bir şey. 'Al, giy, at' dışında, kalıcı bir şey olsun, her zaman herkese hitap edebilelim istiyoruz." ifadelerini kullandı.
Ayşe Hilal Albayrak, markanın adını büyük kızının isminden yola çıkarak koyduğunu aktararak şu bilgileri verdi:
"Beren'in anlamı, güçlü ve kuvvetli demek biliyorsunuz. Bu anlamdan yola çıkarak markanın ismini koyduk. Zaten markamızın vizyonunda, kadınların gücü bizim için çok önemli. Güçlü olabilmek aslında biraz da giydiğiniz kıyafetlerinizle ilgili.
Çok yakın bir arkadaşımın babası her zaman şöyle derdi, 'Girdiğiniz yerde kıyafetlerinizle ağırlanır, fikirlerinizle uğurlanırsınız.' Tabii ki de birbirimizi kıyafetlerimizle değerlendirmiyoruz. Ama ilk izlenimler bu anlamda çok önemli.
Berren Studio kadınlarda bunu yansıtsın istiyoruz ve yansıtabildiğimize de inanıyoruz. Açıkçası bu zamana kadar aldığımız tepkiler bu yönde."
"Mümkün olduğu kadar ekolojik kumaşlar kullanıyoruz"
Tasarımlarında çoğunlukla ekolojik kumaşlar kullanmayı tercih ettiklerini vurgulayan Albayrak, "Sağlık açısından geldiğimiz noktada, dünyanın son durumuyla da alakalı, yediğimiz, içtiğimiz ve giydiğimiz şeylerde ne kadar organiğe dönersek bizim için o kadar iyi olacak.
Biz de bu konuda müşterilerimize destek olmaya çalışıyoruz. Mümkün olduğu kadar ekolojik kumaşlar kullanıyoruz. Onun dışında, geri dönüştürülmüş kumaşları da zaman zaman ürünlerimizde kullanıyoruz.
Bununla alakalı geçen aylarda, Çırağan Sarayı'nda yapılan 4. Ekonomi Zirvesi'ne (Sürdürülebilir Kalkınma İçin Küresel Ekonominin Yeniden Dizayn Edilmesi konulu) bir defileyle katıldık.
Yeni sezon ürünlerimizin içerisinde ekolojik ve geri dönüştürülmüş kumaşları kullandığımız için oradaydık. Çok keyifli ve güzel bir defileydi." diye konuştu.
Genç tasarımcı, defilenin ardından, önemli davetlilerden, 'Ürünleriniz harika. Bu noktada çok ciddi bir açık vardı. T
ebrik ediyorum, inşallah devamı gelir' şeklinde çeşitli yorumlar aldıklarını söyleyerek, bu görüşlerin güçlerine güç kattığını ifade etti.
Seçilen kumaş konusunda oldukça hassas olduklarına dikkati çeken Albayrak, şöyle konuştu:
"Kıyafetleri yapıp hayata geçirirken en çok kumaş konusuna takılıyorum. Çünkü biliyorsunuz artık pamuklu kumaşı, pamuklu olarak alamıyoruz veya yün kumaşı... Mümkün olduğu kadar, kumaş konusunda hassas davranmaya çalışıyoruz.
Ne kadar organik, ne kadar doğru bir kumaşsa benim için de o kadar doğrudur. Benim tasarımlarım, genelde kumaşları elime aldıktan sonra oluşuyor. Kumaşa dokunduktan sonra o an gözümde bir şey canlanıyor olması lazım. Bazen hiç olmuyor.
Belki saatlerce, günlerce baktığım bir kumaşa 'Bununla hiçbir şey yapamıyorum' dediğim de oluyor veya bir anda hiç alakasız bir şey de çıkabiliyor."
Albayrak, hazırladığı yeni koleksiyona ilişkin de "Koleksiyonun temasını, hem iklim değişikliğiyle hem geri dönüşümle alakalı olarak 'mimoza' diye belirledik.
Güçlü kadını simgeleyen mimoza, çiçek olarak da çok zor iklimlerde dahi hayatını sürdürmeye devam edebilen bir çiçek." değerlendirmesinde bulundu.
"Yurt dışına açılabilmek için gerekli olan hazırlıkları şu anda yapıyoruz"
Yaz koleksiyonu için yaklaşık 50 parçanın hazır olduğuna vurgu yapan Albayrak, "Ara sezonlarda, bu ürünlerin kapsül koleksiyonlar gibi devamı da gelecek. İçerisinde mimoza desenli ürünler var.
Yine o çiçekteki renkleri yansıtan sarılar, beyazlar, siyahlar ve devamı gelecek olan kıyafetlerde, güzel tatlı yeşiller, efir üfür elbiselerimiz var. İnşallah bu yaz koleksiyonunda hepsinin tanıtımını yapacağız. Yurt dışına açılabilmek için gerekli olan bütün hazırlıkları şu anda yapıyoruz." diye konuştu.
Albayrak, koleksiyonun Türkiye'yle eş zamanlı olarak yurt dışında da birkaç yerde satışa sunulabileceğini dile getirdi.
Kendisi gibi hayallerini gerçekleştirmek isteyen kadınlara önerilerde bulunan Albayrak, sözlerini şöyle tamamladı:
"4 çocuğum var ve gerçekten ben aslında bütün annelerin öncelikle anne olmasını istiyorum. Kendi adıma söylüyorum bunu. Ben dördüncü kızımı da okula yolladıktan sonra, kapıyı arkalarından kapatıp bakınca aslında 'Tamam benim buradaki görevim bitmiş.
Ben bu aralıkta başka çalışmaya girebilirim.' diyerek, kafam rahat olduğu için bu çalışmaları yapabildim. Kızlar okula gittikten sonra 'şimdi iş hayatına, ticari bir şeye girebilirim' diye küçük bir adım atmak istedim. Eşim çok destek oldu.
Erkek kardeşimin de desteğiyle adım adım bu noktaya geldik. Gerçekten inanmak çok önemli. Ortaokul sıralarında hayal ettiğim şeyler bugün gerçekleşebiliyorsa aslında o gün çok saf olarak yazdığım ve inandığım için bence gerçekleşiyor.
Gerçekten inanarak yaptığınız her şey bence kesinlikle olur. Eğer azimli olursak ve çalışırsak yapamayacağımız hiçbir şey yok. Buna kesinlikle gönülden inanıyorum. O yüzden ev hanımlarına da tavsiye ediyorum.
Kesinlikle yapmak istedikleri ne varsa hayallerinin arkasında dursunlar ve yapsınlar."
Kaynak: AA
dikGAZETE.com