IĞDIR - HÜSEYİN YILDIZ -
Türkiye'nin en yüksek dağı olan Ağrı Dağı'nın eteğinde çalışan taş işçileri, ekmeklerini adeta taştan çıkarıyor.
Iğdır'a bağlı Erhacı köyünde yaşayan taş işçileri, Ağrı Dağı'nın volkanik patlaması sonucu civara yayılan lavların oluşturduğu taşlardan gelir elde ediyor.
Sabahın erken saatlerinde dağın eteğindeki kendilerine ait arazilere gelen işçiler, arazide müşterilerin talebine göre taşları belirliyor.
"Murç" adı verilen çelikten yapılan sivri uçlu çelik alet ile kayalıkları çatlatıp ardından toplama alanına yuvarlayan işçiler, burada parçalayıp kaldırılabilir boyuta getirdikleri taşları römorklara yükleyip müşterilerine ulaştırıyor.
Genellikle evlerin duvarı ile yapıların temelinde kullanılan taşlar, yazın serin kışın ise sıcak tutmasından dolayı müstakil evlerin yapımında tercih ediliyor.
Oldukça zor olmasına rağmen arazilerindeki taşları toplayıp müşterilerin taleplerini karşılayan taş işçileri bir yandan da taşları temizledikleri arazilerini tarıma kazandırmayı hedefliyor.
Taş işçilerinden Şevki Arpat, AA muhabirine, çıkardıkları taşlara yoğun talep olduğunu söyledi.
Bu mesleğin atalarından kaldığını belirten Arpat, "İşimiz atalarımızdan bu güne gelen meslektir. Sabah kalkınca taş işine geliyoruz, taşları kırıp parçalıyoruz. Eskiden bu iş iyi gelir getiriyordu, bir ara durakladı ama şimdi yine gelir getirmeye başladı." dedi.
Müşterilerin taleplerine göre taş çıkardıklarını anlatan Arpat, şöyle devam etti:
"Taşların çeşit çeşit damar özellikleri var, önce bu damarları bulup geçmişten gelen yöntemle murç sayesinde büyük taşları çatlatıyoruz. Daha sonra kayaları yamaçtan aşağı yuvarlıyoruz. Traktörün ulaşabileceği alana getirdiğimiz taşları bölüp römorklara yükleyip istenilen yere götürüyoruz. Hani ekmeğini taştan çıkarıyor derler ya biz gerçekten ekmeğimizi taştan çıkarıyoruz. Günde en fazla iki römork taş çıkarabiliyoruz, çok zor, çok yorucu bir iş."
"Bu işi yapabilmek için önce taşı tanımak lazım"Yorucu bir iş olması ve tecrübe gerektirmesinden dolayı bu işi herkesin yapamayacağını anlatan Arpat, "Bu işi yapabilmek için önce taşı tanımak lazım. Bu işi öğrenmek için çocukluğumdan beri babamla çalıştım, şimdi babam yaşlandı ben devam ediyorum. Üç veya dört çeşit taş çıkarıyoruz. Bir taş çeşidimiz leopar dediğimiz desenli taş, bunu el değirmenlerinde kullanıyoruz. Kırmızı bir taş çeşidi var, süs taşı olarak kullanılıyor. Bir başka taş çeşidi tuzlu sulara dayanıklı, yıllarca kullanılabilen taştır. Bir de yapılarda kullanılan beyaz taşımız var." dedi.
"Taşlar yazın serin, kışın sıcak tutuyor"İşçilerden Orhan Arslankaya ise son dönemlerde bu taşlara yoğun talep olduğunu ve siparişleri yetiştiremediklerini belirterek, şunları söyledi:
"Bu taşlar genellikle yazın serin, kışın ise sıcak tuttuğundan dolayı binalarda tercih ediliyor, bölgenin toprak yapısı tuzlu olduğu için yapı temelinde kullanılıyor, rutubet almıyor, küflenmenin önüne geçiyor. Bu iş dedelerimizin yaptığı eski bir iş, biz de devam ediyoruz. Bu taşları genellikle müstakil ev yaptıranlara veriyoruz. Betonarme evler yerine taştan yapılan evleri öneriyoruz, bu evler ömürlük oluyor."
Bölgede çalışan işçilerden Hasan Arslankaya ise "Bu işle uğraşanlar genellikle ek bir gelir olarak bu işi yapıyor. Arazilerimiz yoğun kayalıkla kaplı olduğundan hem kaya ve taşları temizliyoruz hem de bunu gelire dönüştürüyoruz. Taş alacağımız alana vardığımızda ilk iş olarak bize tehlikeli görünen kayalıkları söküp daha sonra basitçe alabileceğimiz kayalıklara geçiyoruz. Buradan çıkardığımız taşın kıymetini herkes bilmiyor, bu taşla yapılan evi kullananlar da bir daha vazgeçmiyor." diye konuştu.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com