İSTANBUL
Hayatını öğretmenlik mesleğine vakfeden ve öğrencilerine sevdalı eğitimci Mahir İz'in yaşamı, vefatının 44. yıl dönümünde meslektaşlarına yol göstermeye devam ediyor.
Mahir İz üzerine akademik çalışmaları bulunan eğitimci İdris Topçuoğlu, İz'in hayatını cemiyete adamış ve örnek bir hizmet hayatı sergilediğini anlattı.
İz'in 60 yıla yakın öğretmenlik hayatında mesleğini kendisine hiçbir zaman yük olarak görmediğini belirten Topçuoğlu, "Mahir hoca bu mesleği icra etmekten büyük bir zevk aldığını ifade etmek sadedinde 'Dünyaya tekrar gelme imkanım olsaydı, yine muallim olmak isterdim' sözünü sık sık tekrarlayarak mesleğine olan sevgisini göstermiştir." diye konuştu.
Mahir İz'in öğretmenlik hayatının, günümüz öğretmenini motive edecek, bulunduğu konumu yeniden gözden geçirmesini sağlayacak önemli bir başarı hikayesi olduğunu ifade eden Topçuoğlu, şöyle devam etti:
"Şunu iyi biliyoruz ki bir eğitim sisteminin kalitesi öğretmenin kalitesini geçemez. Yani sistem ne kadar mükemmel olursa olsun, eğer öğretmen nitelikli değilse verim elde etmek kolay olmaz.
Yahut sistem ne kadar kötü olursa olsun, eğer öğretmen nitelikli ise oradan başarılı bir netice almak mümkündür. İşte Mahir Hoca, bu ikinci hususta önemli bir isimdir.
Öğretmenlik yaptığı yıllar içerisindeki her türlü, ekonomik, siyasi, sosyal ve ilmi problemlere rağmen mesleğine odaklanıp gerekli özveri ve gayreti göstererek iyi bir başarı hikayesi oluşturmuştur."
"Eli, evi ve gönlü talebelerine sürekli açık olmuştur..."
Topçuoğlu, Mahir İz'in başarı hikayesinin arkasındaki birinci unsurun onun mesleğine adanmışlığı olduğunu vurgulayarak, şunları aktardı:
"Bir gün öğrencileri kendisine, 'Hocam, neredeyse ailenizden daha çok bizimle vakit geçiriyorsunuz, neden böyle yapıyorsunuz?' diye sorduklarında Mahir İz, 'Sizler benim talebemsiniz evladım.
Bir hoca için talebe, evlattan daha evladır. En hayırlı varis, talebedir. Evlat, idealini suistimal edebilir ama talebe etmez. Senin amel-i salihini evlattan ziyade talebe devam ettirir.
Allah muhafaza buyursun, evlat hayırsız çıkabilir ama talebenin hayırsız çıkma ihtimali daha azdır' diyerek öğrencilerine ve mesleğine olan bakış açısını dile getirmiştir.
Bu niyet ve yaklaşım beraberinde öğrencileri için yapılan olağanüstü fedakarlıkların kapısını aralamış ve böylece Mahir İz, talebelerinin gönlünde taht kurmuş, onların zihin ve gönül dünyalarında kalıcı izler bırakabilmiştir. Mahir hoca son nefesini de bir talebesinin kucağında vermiştir. Şu üç şey; 'eli, evi ve gönlü' talebelerine sürekli açık olmuştur."
İz'in, babası ve kıymetli hocaları sayesinde Arapça, Türkçe ve Farsçaya vakıf olmanın yanında, sağlam bir dini alt yapı ve edebiyat bilgisine sahip olduğunu ifade eden Topçuoğlu, şunları söyledi:
"Prof. Dr. Tayyib Okiç, İz için, 'Mahir Bey'in Eski Türk Edebiyatı dalındaki yeri dünyada önde gelen 5kişi varsa, bunların içinde birinci veya ikinci sıradadır. Daha aşağıya düşmez.' diyerek hocanın bu sahadaki kıymetini, bilgi ve kültür derinliğini ortaya koymuştur.
Tüm bu donanım ve bilgi birikimine rağmen Mahir Hoca, kendini sürekli yenilemek ihtiyacı hissetmiş ve hayatının her döneminde 'öğrenen bir öğretmen' olmuştur."
"Mezun olan öğrencileriyle sürekli haberleşmiştir..."
Mahir İz'in hayatı boyunca mazeret tanımayan fedakar bir insan olduğunu dile getiren Topçuoğlu, 12 Mart muhtırasından hemen sonra emekli edilerek ücreti kesilen İz'in 76 yaşında öğrencileri derslerinden geri kalmaması için her gün üç araç değiştirerek Yüksek İslam Enstitüsüne giderek derslerini verdiğini aktardı.
İz'in hayatı boyunca öğrencisi olan insanlarla ilişkisini devam ettirdiğini aktaran Topçuoğlu, şöyle konuştu:
"Mahir hocanın talebesi olmuşsanız ya Mahir hoca ölene kadar ya da siz ölene kadar Mahir hocanın talebesi olmaya devam edersiniz. Hoca, devrindeki iletişim vasıtalarını başarılı bir şekilde kullanarak mezun olan öğrencileriyle sürekli haberleşmiştir.
Mektuplarıyla onları yalnız bırakmamıştır. Öğrencilerinin, 'Hocam, bizim bir tane Mahir hocamız var, sizin yüzlerce öğrenciniz var. Biz bir tek size mektup yazıyoruz ama siz hepimize ayrı ayrı cevap yazma zahmetinde bulunuyorsunuz.
Kendinizi bu kadar yormayın' diye bir ifade kullandıklarında Mahir hoca cevaben, 'Mektup yazan selam vermiş oluyor. Selam vermek sünnet, selama cevap vermek ise vaciptir.' diyerek bu hususun ehemmiyetini vurgulayarak öğrencilerinin her birine cevabi mektuplar yazmaya devam etmiştir.
Bu mektuplarla öğrencilerini sürekli takip etmiş, onları bulundukları yerlerde daha faydalı olmaları noktasında gayretlendirmiştir. Mektuplarını da bir eğitim vasıtasına dönüştürmüş ve mektuplarında Osmanlı Türkçesi yazısını kullanmıştır."
Mahir İz...
1895'te İstanbul’da dünyaya gelen, babası Medine-i Münevvere, Midilli ve Ankara kadılıklarında bulunmuş Külahizade es-Seyyid İsmail Abdülhalim Efendi, annesi ise Şerife Raife Hanım olan İz, ailesi tarafından itinalı bir eğitime tabi tutularak, resmi eğitim öğretimin yanında, devrinde yasamış pek çok isimden özel dersler aldı.
59 yıl sürecek öğretmenlik hayatına başlayan İz, Milli Mücadeleye katılmak üzere Ankara'ya gelen Mehmet Akif'le birlikte Farsça, Fransızca ve edebiyat alanlarında çalışarak kendini yetiştirmiş, aralarında Kuleli Askeri Lisesi, Nişantaşı Ortaokulu, Haydarpaşa Lisesi ve Çamlıca Kız Lisesi'nin de olduğu okullarda edebiyat öğretmenliği ve müdürlük yaptı.
Bir yıl İstanbul İmam Hatip Okulu Müdürlüğü yaparak emekliye ayrılan İz, aynı yıl Taksim'de Yeni Kolej Müdürlüğü görevi ile yeniden eğitimciliğe döndü, 6 ay sonra ise yeni açılan İstanbul Yüksek İslam Enstitüsü'nde edebiyat, tasavvuf tarihi, hitabet ve irşat dersleri verdi. On yıl süren bu yeni eğitimcilik döneminden sonra ikinci kez emekli oldu.
9 Temmuz 1974 tarihinde Paşabahçe SSK Hastanesinde vefat eden ve mezarı Erenköy Sahray-ı Cedid mezarlığında bulunan İz'in Tasavvuf, Din ve Cemiyet, Yılların İzi gibi eserleri bulunuyor. Kur'an-ı Kerim ve Türkçe Anlamı adlı eseri gözden geçiren ve Ahmed Cevdet Paşa'nın Kısas-ı Enbiya'sını sadeleştiren İz, Mehmet Akif'le dostluğunu da uzun yıllar devam ettirmiştir.
Kaynak: AA - Mücahit Türetken
.
dikGAZETE.com