İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kültür Daire Başkanlığı ve Türkiye Yazarlar Birliği (TYB) İstanbul Şubesi iş birliğiyle bu yıl ilk kez düzenlenen "İstanbul Öykü Festivali" başladı.
'İnsan tamamlanamamış hikayelerden oluşur'İstanbul Öykü Festivali 15 Mart'ta başlıyorAçılış programında konuşan TYB İstanbul Şube Başkanı Mahmut Bıyıklı, festivalden önce aldıkları haberlerin Müslümanların hikayesine yazılan acıların yenilerini de gösterdiğini söyledi.
Yeni Zelanda'daki iki camiye düzenlenen terör saldırısını anımsatan Bıyıklı, "İnşallah bundan sonra bu acı haber ve hikayeler son bulur. Müslümanların hikayelerinde daha neşeli, keyifli, huzurlu, acısız, şiddetsiz, kedersiz, işgalsiz bir hikayemiz olur diye dua ediyoruz." ifadesini kullandı.
Saldırıda şehit olanlara Allah'tan rahmet, yaralılara da şifa temennisini dile getiren Bıyıklı, her katliamdan, terör saldırısından sonra bazı kuruluşların haklı olarak kültür ve sanat faaliyetlerine ara vermeyi düşündüğünü dile getirdi.
"Daha çok kültür sanat faaliyeti yapacağız"Bıyıklı, teröre ve teröristlere karşı yapılacak en güzel şeyin kültür ve sanatla daha çok uğraşmak olduğunu ifade ederek, "Daha çok kültür sanat faaliyeti yapacağız, daha çok tiyatro oyunu sergileyeceğiz, daha çok kütüphane açacağız." dedi.
Boşnak lider Aliya İzzetbegoviç'in savaş esnasında Türkiye'den Bosna Hersek'e gidenlere söylediği "Sizden savaş sonrası bir kültür merkezi açmanızı istiyorum. Çünkü savaş mutlaka bitecektir, hiçbir savaş ebedi değildir. Savaş bittikten sonra bu millet kültürüyle yeniden ayağa kalkmak durumundadır." ifadesini anımsatan Bıyıklı, şunları kaydetti:
"Biz de Aliya'nın bilgeliğinden istifade ederek bu topraklardan evrensel manada bütün Müslümanlara uzanan bir dirilişin kültürden, sanattan ve edebiyattan geçtiğine inanıyoruz. 1. İstanbul Öykü Festivali'ni de bu sürecin bir basamağı olarak değerlendirebiliriz."
Festivali ilk kez düzenlemenin heyecanı içinde olduklarını ifade eden Bıyıklı, "İnşallah gelenekselleşecek ve sonraki yıllarda sınırları aşarak, içeriğini zenginleştirerek devam edecek. Edebiyat ve öykü İstanbul'a yakışıyor. İstanbul'un kadim hikayesini öykü festivaliyle keşfetmiş olacağız. Sadece geçmişin güzel İstanbul'unu değil, geleceğin ideal İstanbul'unu da bu öykü festivaliyle yazar ve sanatçılarımızla kurmuş olacağız. Ayrıca bugünün İstanbul'unu öykücülerimiz kayda geçirmiş, yazmış ve geleceğe taşımış olacaklar." değerlendirmesine bulundu.
Cihan Aktaş'ın onur konuğu olduğunu anımsatan Bıyıklı, "Aktaş, hiçbir vaktini boşa geçirmeden sürekli yazıya ömür veren, yazının serüveninde kendi hikayesini oluşturan kıymetli bir yazarımız. Kendilerinin bu yıl onur konuğumuz olmasından dolayı mutluyuz." şeklinde konuştu.
Bıyıklı, destek veren kişi ve kurumlara ve festivalde emeği geçenlere teşekkür etti.
"Öykü edebiyatın en faal masalarından biri"Onur konuğu yazar Cihan Aktaş, öykünün selam kelimesi gibi bir araya getiren yol açıcı, konuşmaya ve dinlemeye çağıran bir kelime olduğunu söyledi.
Sanat, edebiyat ve siyasetin hayattan eksilen selamın peşinde olduğunu ifade eden Aktaş, "Edebiyat, bana göre hayatın ağır dersleri üzerine düşünüp direnme sebeplerini açmanın atölyesi. Öykü ise bu atölyenin en faal masalarından birini oluşturuyor. Kimimiz öykü diyoruz kimimiz hikaye diyoruz ama çoğu zaman aynı metni kastediyoruz." diye konuştu.
Festival kapsamında iki gün boyunca öykü üzerine düşünce ve tecrübelerin paylaşılacağını hatırlatan Aktaş, "Her yazar yazma sebeplerini ve estetik anlayışıyla kendi tanımını oluşturuyor. Bana göre öykü unutulanla veya unutulmaması gerekenle ilgili adaleti sağlamaya dönük geniş imkanlar sunan bir kurgu." ifadesini kullandı.
Aktaş, öykünün izlenim ve tecrübeleri ince bir emek ve sabırla anlatma imkanı sunan edebi bir kurgu olduğunu, ayrıca öykünün imkanlarının hayatın hızlanan temposuna cevaplar sunduğunu belirten Aktaş, şöyle devam etti:
"Ders verme, adam etme hatta kurtarma ve yol gösterme iddiasıyla üzerimize gelip varlığımızı kıskıvrak kuşatmaya çalışan katı gerçeklik, göründüğü kadar haklı ve doğru olamaz. Edebiyat bize küçük görülüp geçilendeki yüceliği ve yüce sayılandaki bayağılığı fark etmeyi öğretir. Edebiyat okuru kolay aldanmaz. Roman ve öykü okurunun ve yazarının benliğinde onu kelimelerin büyüsüne ve geçen zamanın adaletine inandıran bir sabrı taşı masalı uğultusu vardır."
Usta yazar, babası Cemal Aktaş'ın açtığı kitap ve kırtasiye dükkanında ve ağabeyi Ümit Aktaş'ın oluşturduğu kütüphanede temel eserleri okuma şansı bulduğunu belirterek, "Yazdığım her metinde elimden düşmeyen kitapların yazarlarına ve aileme borcumu ödemeye çalışıyorum bir bakıma." diye konuştu.
"Genç yazarlar cesur olmalı"Usta değil sadece bir öğrenci olduğunu söyleyen yazar, "Edebiyatta ustalık emeklilikle aynı şey gibi geliyor bana. Arayışı sürdüren, eksiğini anlamaya çalışan bir gezgin, bir metin işçisi olmaya çalışıyorum." dedi.
Başörtülü bir kadın olarak yıllarca yazma hakkını korumaya, her yönden gelen itiraz ve ön yargıları yazarak aşmaya çalıştığını dile getiren Aktaş, şunları kaydetti:
"Genç yazarlar cesur olmalı, hakkı verilerek oluşan eser eleştirinin ilerisindedir. Metin kutsal değildir ve edebiyat alanında en adil fikir veya eleştiri zamanın jürisine aittir. Okuyucuyu sıkmaya tekrarlara boğmaya hakkımız yok. Ancak sadece hoşça zaman geçirmek için de okunmamalıdır. Bir eksiğin varlığının bilinciyle, o eksiği başka bir açıdan görmek ve göstermek için yol alıyor edebiyat. Çünkü yılgınlığa kapılma lüksümüz yok. Bildiklerimiz itibarıyla doğru anlamaya, hatırlamaya, iyiliğe çağırmaya ve rıza arayışına yükümlüyüz."
TYB İstanbul Şubesi'nin merkezi olan Kızlarağası Medresesi'nde gerçekleştirilen festival kapsamında okuma, atölye, sergi ve imza etkinlikleri yapılacak.
Öykü alanında Türkiye'de ilk kez gerçekleştirilen festival, öykünün tarihsel serüveni, okuyucu ve yazar açısından gelişimi ile toplumdaki karşılığının ele alınacağı oturumlarla 16 Mart'a kadar devam edecek.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com