İSTANBUL
Çin Hindistan Enstitüsü Yönetici Ortağı Haiyan Wang, Anadolu Ajansı'nın Global İletişim Ortağı olduğu, "Parçalanmış Bir Dünyada Barış ve Güvenliği Yeniden Düşünmek" temasıyla Swiss Hotel The Bosphorus'ta düzenlenen TRT World Forum'un "Müesses Nizama Karşı Yükselen Sesler" başlıklı oturumda konuştu.
Global entegrasyonun yanı sıra global izolasyonun da varlığına dikkati çeken Haiyan, "Global ekonomi bir okyanussa suyu okyanustan göle aktarmak zor. 2000'de gelişmekte olan pazarlar ve gelişmiş pazarlar arasındaki fark 40'a 60, 2025'e dek paylaşım 50-50 olacak. Gelişmiş ve gelişmekte olanlar arasında. Güneyin yükselişi aslında gelişmekte olan Asya'nın yükselişi. Çin ve Hindistan olmak üzere bunu değerlendirebiliriz. Çin Dünya Ticaret Örgütü'ne katıldığında gayri safi yurtiçi hasılası dünyanın yüzde 3'üydü. Şimdi ise yüzde 15'e yükseldi. Çin, 2030'a kadar en büyük ekonomi olacak. Hindistan da 3. en büyük ekonomi haline gelecek. Dünyanın yer çekimi merkezi Asya'ya doğru kayıyor. Çin henüz bir süper güç değil. Uzun bir süre daha da süper güç olmayacak." değerlendirmelerinde bulundu.
Haiyan, Çin'in askeri harcamalarının ABD'nin beşte biri olduğu bilgisini paylaşarak, Çin'in sadece bir sınır ötesi üssü olduğunu söyledi.
Amerika'nın dünyanın her yerinde düzinelerce üssü olduğuna vurgu yapan Wang, ABD'nin parasının da daha güçlü olduğunu hatırlattı.
Haiyan, ticarette milli para kullanılması ve ABD dolarının terk edilmesi konusunda ise şunları kaydetti:
"Dolara olan bağımlılığın azaltılması Çin'in de çıkarına olur. O noktaya ulaşmak çok ama çok zorlu olacaktır. Bütün ticaretin dolar dışında bir para birimiyle yapılması çok zor. Swap anlaşmaları olabilir. Yerel para birimleriyle bazı ticaretler yürütülebilir. Dolar hala güvenli liman olmayı sürdürecek. Burada bir ikamenin olacağını düşünmüyorum. Çin, net ihracatçının yanı sıra net ithalatçı olursa ancak bu gerçekleşir."
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'in eski dış politika danışmanı Sergey Karaganov, kuzeydeki gerçek sorunun dünya gayri safi milli hasılasını kaldıramaması olduğunu belirterek, "Batı savaş kaybetmeye başladı. Kore, Vietnam gibi. Arap ambargosu 1970'li yıllarda... 15 yıl kadar harika günler geri geldi gibi göründü. Ondan sonra başladığımız yere geri döndük. Etkili bir şekilde vazgeçiriciliğimiz oldu. Çin ve Hindistan orada. Son 10-15 yıldır olan şeyler çok komik. Rusya en başlarda Batı ve Kuzey'di. Batılı komşularımızın aptallığı yüzünden Rusya da Türkiye gibi Batı'ya katılmak istedi. Şimdi o stratejik potansiyelle güneye gitti. Güneyi koruyor." dedi.
Karaganov, 30-40 yıl önce de böyle bir grupta konuşma yaptığını belirterek, o zamanlar dünyanın bugünkü yöne gittiğinin düşünülmediğini kaydetti.
Dünyanın ulus devlete geri gittiğini aktaran Karaganov, "Dünya bölgeselleşmeye gidiyor. Global ekonomi gelişiyor ama politik olarak tam tersi yöne gidiliyor. Buna adapte olmamız gerekiyor. Sanırım bu doğal bir şey. Biz bir noktada gerçek dış dünyaları hayal ettik. Sovyetler Birliği dünya komünizmini hayal etti. Çok gülünç bir fikirdi ama çok da hoştu böyle bir hayal. Liberal dünyada da böyle fikirler var. Kısacası normale döndük. Normale geri dönme bağlamında çalışmamız lazım. Rusya yeniden ortaya çıktı ve Çin'le bir araya geldi. Umarım böyle devam eder. Şu an için ABD'de de yeterince aptalca davrandı ve bizi bir araya getirdi. Biz zaten bir araya gelmeyi istiyorduk. Bir arada zaten daha kuvvetliyiz." ifadelerini kullandı.
Ekonomist yazar David McWilliams ise birbirinden uzak ülkelerin mucizevi bir şekilde birbirlerini anlamalarının mümkün olmadığını söyledi.
İnsanların ezberlerinin bozulduğunu dile getiren McWilliams, "Demokrasilerde ya göçle ya da kuzeyin endüstriyel kapasitelerini doğuya aktararak çalışan insanların maaşlarını düşürürsen demokratik gerileme bir sürpriz olmaz. Brexit olabilir Trump olabilir. Batı Avrupa ve Kuzey Amerika'da çeşitli popülist hareketler olabiliyor." dedi.
Muhabir: Sefa Mutlu, Emin İleri
Kaynak: AA
dikGAZETE.com