ANKARA - Dildar Baykan
Dünyada mülteci sayısının son yıllarda önemli oranda artması ve bazı Avrupa ülkelerinin mültecileri kabul etmemesi gibi sorunlar ön plana çıkarken bazı bölgelerdeki mülteci kampları çeşitli sorunlarla gündeme geliyor.
Dünyanın en büyük mülteci kampı olma özelliği taşıyan Kenya'daki Dadaab son yıllarda kapatılma talebiyle gündeme gelirken Filistinlilerin sığındığı Lübnan ve Myanmarlıların sığındığı Bangladeş'teki kamplarda çıkarılan zorluklar uluslararası toplumun tepkisini çekiyor.
Türkiye'de özellikle Suriyeli sığınmacılar için kurulan kamplara imkanlar dahilinde maddi destek sağlanmaya çalışılıyor.
Dünyanın en büyük mülteci kampı: Dadaab
Kenya'nın Garissa eyaletinde bulunan Dadaab Mülteci Kampı, Somali ve Güney Sudan'daki iç savaşlardan kaçarak gelen yaklaşık 600 binden fazla mülteciye ev sahipliği yapıyor. Ancak son zamanlarda kampın kapatılması gündemde.
Afrika ülkelerinde faaliyet gösteren Eş-Şebab örgütünün 2013'te Nairobi'deki bir alışveriş merkezine düzenlediği saldırıda 67 kişi yaşamını yitirmiş, Nisan 2016'da ülkenin kuzeyindeki bir üniversiteye düzenlediği saldırıda da 140 öğrenci öldürülmüştü. Kenya hükümeti, saldırılar üzerine örgüt üyelerinin kaldığı ileri sürülen Dadaab kampını kapatmayı planladığını açıkladı. İnsan hakları örgütleri ve Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK), bu kararın tekrar gözden geçirilmesini istedi.
Kenya yönetimi Kasım 2016'da kampın kapatılmasını 6 ay ertelediğini, kapatma işleminin mayısta başlayacağını duyurdu. Haziran ayına gelinmiş olmasına rağmen bu konuda herhangi bir işlem yapılmadı.
Nekbe'nin Filistinlilere acı armağanı mülteci kampları
İsrail, 15 Mayıs 1948'de tarihi Filistin topraklarında bağımsızlığını ilan ederek o tarihten bu yana söz konusu toprakların yüzde 85'ine el koydu, Filistinli nüfusunun yüzde 67'sine tekabül eden 957 bin kişiyi yerinden etti. Filistinliler kendileri için büyük acıların başlangıcı olan bu tarihi, Nekbe (Büyük Felaket) olarak adlandırıyor.
Ülke içinde yer değiştiren Filistinlilerin yoğun olarak sığındığı yerlerden olan Gazze'de 8 mülteci kampı bulunuyor. İsrail ablukası altındaki Gazze Şeridi'nin kuzeyinde yer alan Cibaliya Mülteci Kampı 108 bin Filistinliye ev sahipliği yapıyor.
İsrail'in kuruluş sürecinde topraklarından ayrılmak zorunda kalan Filistinlilerin sığındığı komşu ülkelerin başında gelen Lübnan'da resmi rakamlara göre, Birleşmiş Milletlere (BM) kayıtlı 450 bin civarında Filistinli mülteci yaşıyor. Lübnan, İsrail'den sonra Filistinli mültecilerin en fazla hak ihlaline maruz kaldığı ülke konumunda. Filistinlilerin, 2001 yılından itibaren mülk edinmeleri, sahip oldukları mülkü çocuklarına bırakma hakları, doktorluk, avukatlık, eczacılık gibi 20 mesleği yapmalarına izin verilmiyor.
Filistinli mülteciler, altyapı ve sosyal imkanların çok kısıtlı olduğu 12 mülteci kampında yaşarken geri kalanlar ise kamp çevresinde ve ülkenin farklı bölgelerinde ikamet ediyor.
Suriye
Suriye'de 2011'den bu yana devam eden savaş sebebiyle halk evlerini terk ederek başka ülkelere sığınmak zorunda kaldı. BMMYK ocak verilerine göre, Türkiye'de kayıtlı 2,9 milyon Suriyeli sığınmacı varken Mısır, Irak, Ürdün ve Lübnan'da 2 milyon Suriyeli mülteci bulunuyor.
Mart 2016'da Genel Başkan Vekili olarak görev yapan şimdiki Türk Kızılayı Genel Başkanı Kerem Kınık, AA muhabirine yaptığı açıklamada Türkiye'de 22 sığınmacı kampı bulunduğunu belirterek "Bu kamplarda 250 bin Suriyeli yaşıyor. Buradaki insanlara yönelik Kızılay kartlarımız var. Bu kartlarla 310 milyon lira gibi bir maddi destek sağladık. Kamp dışındakilere de bu anlamda desteklerimiz devam ediyor. Son dönemlerde açtığımız toplum merkezlerinde, mülteci kardeşlerimizin uyum problemlerini çözmeye çalışıyoruz." demişti.
Suriye ile 375 kilometre sınırı bulunan Ürdün'de, 618 bini BMMYK'ye kayıtlı 1 milyon 300 bin Suriyeli sığınmacı bulunuyor. Mafrak kentinin yüzde 88'ini de Suriyeli sığınmacıların oluşturduğu belirtiliyor.
Ürdün'de Zateri, Ezrak, BAE, Bahçe ve Cyber City Kampı olmak üzere Suriyeli sığınmacıların iskan edildiği 5 kamp bulunuyor. Ürdün sınırındaki en büyük mülteci kampı olma özelliğini taşıyan Zateri kampını 2014'te ziyaret eden AA muhabiri, "Kamp, ülkelerini terk edenlerin sayısının gün geçtikçe artması nedeniyle daha da genişliyor. Zateri kampı artık Ürdün'de bir Suriye kentine dönüşmüş durumda." ifadelerini kullanmıştı.
Kampta bulunanların yarısının çocuk yaşta olması dolayısıyla her bölgede ilk ve ortaokullar bulunurken sık sık hastalıkların görülmesi nedeniyle konteynırlardan oluşturulan hastaneler ve sağlık merkezleri de bulunuyor.
Öte yandan Avrupa-Akdeniz İnsan Hakları Ağı (EMHRN), geçen yıl Ürdün'deki Suriyeli 60 bin çocuğun zor ve tehlikeli çalışma şartlarının yanı sıra şiddet ve istismara maruz kaldığını açıklamıştı. Raporda, "Uluslararası istatistiklere göre, Zateri Mülteci Kampında çalışan çocukların yüzde 24'ü ücretlerini alamıyor. Yüzde 15'i ise iş yerinde fiziksel şiddet ve istismara maruz kalıyor." ifadelerine yer verilmişti.
Suriye'nin Ürdün sınırında bulunan Rekban Mülteci Kampında ise Ürdün'e girmek için bekleyen 85 binden fazla Suriyeli bulunuyor.
Kendi ülkelerinde de komşuda da yaşadıkları zorluklar bitmiyor
Myanmar'da 1982'de kabul edilen yasayla vatandaşlık haklarını kaybeden Arakanlı Müslümanlar "devletsiz" sayılıyor. BM tarafından "eziyet gören dini azınlık" olarak kabul edilen Arakanlı Müslümanlar, hem şiddet olaylarına hem de yasal, ekonomik ve toplumsal ayrımcılığa maruz kalıyor.
BM İnsani İşler Koordinasyon Ofisi Direktörü John Ging, Mart 2016'da Myanmar'da yerlerinden edilen Arakanlı Müslümanların son derece sağlıksız kamp şartlarında yaşamaya çalıştığını belirterek bu sorunun çözülmesi için Myanmar hükümeti ve uluslararası toplumu göreve çağırmıştı.
Bangladeş'in Myanmar sınırındaki Cox's Bazar'da bulunan BM'nin iki mülteci kampında 1992 yılından bu yana 32 bin kayıtlı Arakanlı Müslüman sığınmacı olarak yaşıyor. Kayıt dışı mültecilerle sayıları 200 bin ila 400 bini bulan sığınmacıların büyük bölümü, kampların çevresindeki derme çatma barınaklarda yaşarken bir kısmı da ülkenin güney sahillerine dağılmış halde yaşamlarını sürdürüyor.
Bangladeş, şubatta Myanmar'daki şiddet ve ayrımcılıktan kaçarak ülkeye gelen Arakanlı Müslümanları ülkenin güneydoğusundaki Bengal Körfezi'nde yer alan, erişimin ancak botlarla sağlanabildiği Thengar Char Adası'na yeniden yerleştireceğini bildirdi.
Yeniden yerleştirme planı ilk kez 2015 yılında gündeme gelmiş, insan hakları savunucuları ve uluslararası yardım gruplarından gelen eleştiriler sebebiyle rafa kaldırılmıştı.
Tayland'ın güneyindeki Songkhla eyaletinde 2015'te insan tacirleri tarafından kurulan gizli kamplarda 32 Arakanlı Müslümanın cesedinin bulunmasıyla Güneydoğu Asya'daki göçmenlerin dramı dünya gündemine taşınmıştı. Arakanlı Müslümanlar ve Bangladeşlilerden oluşan göçmenlerin, insan kaçakçıları tarafından açık denizde teknelerde ölüme terk edildiği belirlenmişti.
BM, Myanmar'da vatandaşlık haklarından mahrum bırakılan Arakanlı Müslümanları dünyanın en fazla zulme uğrayan topluluğu olarak tanımlıyor.
dikGAZETE.com