ANKARA (AA) - DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, gündeme ilişkin açıklamalarda bulunduğu AA muhabirinin sorularını yanıtladı.
Doğu Akdeniz'deki gelişmeleri değerlendiren Aksakal, "Doğu Akdeniz’de öteden beri bizim savunduğumuz bir husus var. Türkiye'nin üç tarafının denizlerle kaplı olması ve dünyanın en önemli jeopolitik konumunda bulunması, emperyal sistemin iştahını her zaman kabartmıştır." diye konuştu.
Akdeniz'in kendine özgü bir özelliğinin daha bulunduğunu aktaran Aksakal, Kıbrıs Adası'nın "yıkılmaz, sarsılmaz, yeri değiştirilemez bir uçak gemisi" konumunda olduğunu söyledi.
Aksakal, şöyle devam etti:
"(Kıbrıs) Orta Doğu'ya hakim, Asya'ya, Avrupa'ya ve Afrika'ya hakim pozisyonda. Öncelikli olarak olaya şuradan bakmak gerek, Kıbrıs Adası Osmanlı döneminden bu yana 450 yıllık bir geçmişe sahip Türk vatanıdır. Bütün dünya devletlerinin öncelikle bu gerçeği kabullenerek siyasi argümanlarını geliştirmesi gerekir. Bunu reddederek, 500 yıl öncesinin bin yıl öncesinin hevesleriyle bu topraklarda bir hakimiyet kurma idealini hala yaşatan varsa, bu bir hayaldir ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti var olduğu sürece bu hayal asla gerçekleşmeyecektir. Akdeniz'de emperyal sistemin, özellikle ABD'nin öncülüğünde ve AB ülkelerinin güdümünde Yunanistan öne çıkarılarak kullanılmaya çalışıldığı, deniz altındaki enerji kaynaklarına sahip olma stratejisi var. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de kendi sınırları içerisinde gerek kara vatanı, gerek mavi vatanı içerisinde hakkı bulunan bölgeler var."
Türkiye'nin özellikle Doğu Akdeniz'deki araştırmalarının, sondaj gemilerinin çalışmalarının hiçbir ülkenin ya da milletin hak ve menfaatlerine yönelik olmadığını vurgulayan Aksakal, Türk milletinin geleceğine ve ihtiyacına yönelik enerji arayışlarını içeren bu çalışmaların devam etmesi gerektiğini vurguladı.
Aksakal, "Özellikle Oruç Reis'in çalışmalarının, orada elde edilen verilerin en kısa zamanda, aynı Karadeniz’de olduğu gibi müspet sonuçlarının ortaya çıkacağını, bizim özellikle ihtiyacımız olan ve gelirimizin büyük bir kısmını harcamak zorunda kaldığımız petrol ve doğal gaz ihtiyaçlarımızın buralardan karşılanacağını ümit ediyorum." diye konuştu.
Karadeniz'de tespit edilen büyük rezervin ardından geçtiğimiz günlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından yeni bir rezerv müjdesi daha verildiğini hatırlatan Önder Aksakal, oldukça güçlü bir yatak elde edildiğini belirtti.
Bu rezervin 2023'e kadar çıkarılarak halkın kullanımına sunulacağının açıklandığını kaydeden Aksakal, çalışmaların yoğunlaştırılarak sürenin kısaltılmasının iyi olacağı görüşünü paylaştı.
"AB ülkeleri artık KKTC'yi tanımalı..."Türkiye'nin tüm olumlu yaklaşımlarına karşın Yunanistan'ın diyalogdan yana tavır takınmadığını belirten Aksakal, şunları kaydetti:
"Yaklaşık 50 yılıdır Yunanistan'la aynı konular üzerinde tartışma durumunda kaldık. Bu bir havanda su dövme olayına dönüşmüş durumda. Bazı boş hayaller peşinde koşmanın ne Yunanistan'a ne de dünyanın diğer emperyal devletlerine yarar sağlamayacağını ortaya koymamız lazım. Kuzey Kıbrıs'ta 1983 yılında bir devlet ilan edildi, oradaki halkın ayrı bir millet ve devlet olarak yaşama arzusuna da demokratik teamüllere uygun olarak bütün dünya devletlerinin, kendilerini demokrasinin beşiği olarak ilan eden özellikle AB ülkelerinin saygı göstermesini ve KKTC’yi artık tanımaları gerektiğini düşünüyorum. Bundan sonra bu manada Yunanistan'la yapılacak bir görüşmenin de herhangi bir fayda getireceğine inanmıyorum."
Ersin Tatar'ın cumhurbaşkanı seçilmesiKKTC'deki cumhurbaşkanlığı seçimini de değerlendiren DSP Genel Başkanı Önder Aksakal, Kovid-19 salgını başlamadan önce mevcut cumhurbaşkanının bazı açıklamalarına DSP olarak tepki gösterdiklerini hatırlattı. Aksakal, "Türkiye'nin Kuzey Kıbrıs'ı bir Kırım gibi ya da geçmişte bir Hatay örneğinde olduğu gibi bir uygulamaya tabi tutabileceği yönündeki söylemler bizi rahatsız etmişti." dedi.
KKTC'nin başta Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş olmak üzere binlerce mücahitin mücadeleleri ile bugünlere geldiğini ifade eden Aksakal, şöyle devam etti:
"Sayın Ersin Tatar güzel bir çalışma sergiledi ve 18 Ekim’de yapılan seçimlerden sonra DSP olarak bizim de siyasi çizgimize ve Kıbrıs’a bakış açımıza uygun politikalar üretebilecek bir cumhurbaşkanı seçilmiş oldu. İnanıyorum ki önümüzdeki süreç artık gerek Türkiye Cumhuriyeti gerek KKTC Devleti açısından tanınma olayının ön plana çıkarıldığı, sınırların kesinleştirildiği bir görüşme sürecinin başlayacağı dönem olacaktır. Bunu da başarabileceğimize ben inanıyorum."
Maraş'ın da Türk toprağı olduğuna vurgu yapan Aksakal, bunu artık daha fazla tartışmanın ve siyaset malzemesi yapmanın mantıklı olmayacağını belirtti.
Aksakal, dünyanın en güzel yerlerinden biri olan Maraş'ın kısa sürede tamamının insanlığın hizmetine açılması gerektiğini de kaydetti.
Azerbaycan'ın topraklarını kurtarma mücadelesiAzerbaycan'ın Ermenistan işgalindeki topraklarını kurtarmak için verdiği mücadeleye ve Ermenistan'ın sivillere yönelik saldırılarına da değinen Önder Aksakal, "Biz Ermenistan'ın yapısını Osmanlı - Rus Savaşı zamanından biliriz. Her zaman hain saldırıları olmuştur. Her ne kadar dünyayı bir sözde Ermeni soykırımı iddiasıyla oyalamaya çalışsalar da gerçek soykırımı Ermeniler o dönemlerde yapmıştır." dedi.
Ermenistan'ın kendi özgün sınırları içerisinde kalma duygusunu bir türlü gerçekleştiremediğini, Karabağ'da 30 yıl öncesinde başlayan bir sorunu hala canlı tuttuğunu söyleyen Aksakal, "Elbetteki Azerbaycan bizim milletçe kardeşimizdir. Bir deyim haline gelmiştir, 'iki devlet ve tek millet' can kardeşlerimizdir. DSP olarak bugün Azerbaycan'ın bu haklı mücadelesinde sonuna kadar yanındayız. Türkiye de üzerine düşen görevi layıkıyla yerine getiriyor. Orada vatan savunmasında yaşamını yitiren tüm Azerbaycanlı kardeşlerimize de Allah'tan rahmet diliyorum." diye konuştu.
DSP'nin seçimlere dönük çalışmalarıSiyasi ittifaklar ve DSP'nin 2023 seçimlerine dönük çalışmaları hakkında da bilgi veren Önder Aksakal, 2023 seçimlerine kısa süre kaldığını, Türkiye'nin 2 yıl içerisinde seçim havasına gireceğini söyledi.
Türkiye siyasetinin özellikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin hayata geçmesiyle farklı bir boyut kazandığını belirten Aksakal, bu sistemin ittifakları zorunlu kıldığını anlattı.
Bu zorunluluğun bazı siyasi partilerde kırılmalara ve dalgalanmalara da yol açtığını dile getiren Aksakal, "Kendisini gerek parti olarak gerek kişisel olarak parlamentoda bulundurmak isteyen bazı kesimler, ya yeni parti kurmaya çalışıyorlar ya da bu tip ittifaklar içerisinde bulunabilmek adına bir organizasyon içerisine giriyorlar." dedi.
Bu durumun yakın dönemde iki yeni partinin kurulmasına vesile olduğunu aktaran Aksakal, şöyle konuştu:
"CHP içerisinde de aynı çalışmaların sürdüğünü görüyoruz. Belki yarın DSP içerisinde de bu tip girişim olabilir. Bunları artık normal karşılamak gerekiyor. Siyasette kartlar yerinden karılmaya başlamıştır. Önemli olan toplumun, halkın çıkarları doğrultusunda siyaset yapabilecek, en önemlisi de Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin milli birlik ve beraberliğini, bütünlüğünü, bekasını ön planda tutabilecek siyasi yapıların güçlü kılınması gerekiyor. DSP de bu değerler konusunda geçmişten bugüne rüştünü ispatlamış bir partidir. Toplumdan gözlemlediğimiz kadarıyla DSP'ye ciddi bir teveccüh var."
Bu kapsamda önümüzdeki günlerde birtakım yurt içi geziler planladıklarını aktaran Aksakal, 2021'in de bu kapsamda daha yoğun çalışmaların yapılacağı bir dönem olacağını bildirdi.
Önder Aksakal, "Atatürkçü çizgide görünen ve Cumhuriyetin kuruluş değerleri olan o ana 6 ilkeye en uygun ve en sadık siyaset yapan parti olarak artık DSP’nin kaldığı görüşünde olan, toplumun sol, sosyal demokrat kısmında yer alan bireylerince bir yakınlaşma var. Şimdilik bu kadar söz edebilirim. Bu mutlaka önümüzdeki süreçte bir vücut bulacaktır, bir ete kemiğe büründürülecektir. DSP her zaman siyasette toparlayıcı bir yapı olmuştur, bu misyonunu da önümüzdeki süreçte layıkıyla yerine getirecektir." açıklamasında bulundu.