Gündem

Donanma Komutanlığı davasında tanıklar dinlendi

FETÖ'nün 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 86 sanığın yargılandığı davada tanıklar dinlendi.

Donanma Komutanlığı davasında tanıklar dinlendi
19-04-2018 07:02

KOCAELİ

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Donanma Komutanlığındaki eylemlere ilişkin 52'si tutuklu, 12'si firari 86 sanığın yargılanmasına devam edildi.

Kocaeli 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nce Kocaeli Kapalı Ceza İnfaz Kurumları Yerleşkesi'ndeki salonda yapılan duruşmaya, tutuklu ve tutuksuz sanıklar, avukatları ve yakınları katıldı.

Davaya müdahil olan Başbakanlık adına avukat Abdullah Yürük, TBMM adına avukat Ömer Burak Barış, AK Parti Kocaeli İl Başkanı Şemsettin Ceyhan'ın avukatı Samet Genç, duruşmada hazır bulundu. Duruşmayı bazı sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve vatandaşlar da takip etti.

Darbe girişiminde seyre çıkarılan Gölcük Donanma Komutanlığı'na bağlı TCG Turgutreis Gemisi'nde nöbetçi subay olan Üsteğmen Mert Kasap, duruşmada tanık olarak dinlenildi.

O gece, Sabotaja Karşı Korunma (SABKOR) alarmı verildiğini ve personelin çağrılarak gemilerin seyre çıkarıldığını anlatan Kasap, görevli olduğu gemide makine arızası olduğunu ve seyre kalkacak durumda olmadığını belirterek, "Gemi 2. Komutanı Kurmay Yarbay tutuklu sanık Ali Kocamanoğlu'na neler olduğunu sorduğumda bana 'Çok büyük terör saldırısı var. Acilen kalkmamız gerekiyor.' dedi. 'Gemi Komutanı Kurmay Albay Mevlüt Savaş Bilican'a bilgi verdiniz mi?' şeklindeki soruma ise 'Gemi komutanını arayıp bilgi verdim. Kendisi ulaşamayacağını söyledi.' diye cevap verdi. Gemi kalktığı sırada Kocamanoğlu, bütün personelin telefonlarını topladı, kamarasına koydu." şeklinde konuştu.

"Uydu sistemiyle televizyon yayınını kapattılar"

Kasap, Kocamanoğlu ve silah subayı tutuklu sanık Fatih Ergin'in emriyle dışarıyla iletişimi sağlayan X-Band uydu sistemi ve J-Chat ile televizyon yayınlarının kapatıldığını ifade ederek, "Geminin kalkışını J-Chat'ten karargaha bildirelim." dediğinde Kocamanoğlu'nun komutana bilgi verdiğini söylediğini kaydetti.

Bir ara tuvalete gitmek istediğinde Kocamanoğlu'nun kendisine izin vermediğini aktaran Kasap, "Personelin telefonları toplatılmıştı ama Kocamanoğlu ve Ergin'in önce gizlice sonradan da açıkça cep telefonlarını kullandıklarını gördüm. Daha sonra 'Televizyon izlenmeyecek.' anonsu yapıldı. Ardından 'Sadece TRT izlenebilir.' anonsu geçildi. Geminin kalkışı esnasında silah subayı Ergin'in çok sinir ve gergin olduğunu gördüm. Personele sürekli bağırıyordu. Sürekli, 'Bir an önce kalkmamız lazım.' diyordu. Gecenin ilerleyen saatlerinde kendisinin çökmüş ve moralsiz olduğunu gördüm." ifadelerini kullandı.

Gemi Komutanı Albay Mevlüt Savaş Bilican tarafından gemiye telsizden gelen çağrılara cevap verilmediğini belirten Kasap, "Çağrı geldiğinde geminin 2. Komutanı Ali Kocamanoğlu ve silah subayı Fatih Ergin telsizin başına gidiyor fakat cevap vermiyordu. Ayrıca SABKOR nedeniyle 'Kırmızı alarm var.' denmesine rağmen bunun gereği olan tedbirler alınmadı. Ali Kocamanoğlu'na sorduğumda, 'Zamanımız yok.' demişti." şeklinde konuştu.

"Başarısız bir darbe girişimi oldu" anonsu

Tanık Mert Kasap, öğlen Gölcük Donanma Komutanlığı'na dönerken Kocamanoğlu'nun, "Sağ salim limana dönüyoruz. Başarısız bir darbe girişimi oldu." şeklinde anons ettiğini aktardı.

Söz alan tutuklu sanık Ali Kocamanoğlu ise "Tanık hakkında yalan beyanlarından dolayı suç duyurusunda bulunacağım. Tanıklıktan düşürülmesini talep ediyorum." ifadesini kullandı.

"Sokağa halk mı, AKP'liler mi çıkmış"

Darbe girişimi sırasında TCG Turgutreis Gemisi'nde seyir astsubayı olarak görev yapan Bekir Sıtkı Duran, Marmaris'ten Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla tanık olarak ifade verdi.

Duran, 15 Temmuz akşamı gemilerde hareketlilik olduğunu ve herkesin elinde telefon büyük bir telaş içinde koşuşturduğunu gördüğünü anlatarak, "Gemi 2. Komutanı Ali Kocamanoğlu, 5 Komodor Önder Öngör'ün emriyle acil olarak kalkış yapılmasını ve görevli personelin çağrılmasını emretti. Daha sonra hızlıca limandan ayrıldık. Kocamanoğlu, terör saldırısı tehdidi olduğunu söyledi. Personel tüm telefonları poşetin içine koyarak, Kocamanoğlu'na teslim etti. Televizyon yayını ile X-Band uydu sistemi ve ve J-Chat devre dışı bırakıldı. Biz o akşam sabotaj tehdidi görmedik." ifadelerini kullandı.

Akşam 23.00'ten sabah 06.30'a kadar köprü üstünde vardiya nöbeti tuttuğunu anlatan Duran, şöyle konuştu:

"Cep telefonumuz yanımızda değildi ve televizyon izleyemedik. O gece sabaha kadar ülkedeki gelişmelerden hiç haberimiz olmadı. Gemi 2. Komutanı ve silah subayının telefonları yanındaydı ve sürekli internete giriyorlardı. Silah subayı Fatih Ergin'e, 'Madem SABKOR tehdidi var, bize ağır silah ver.' dedim. Kendisi 'Gerek yok.' diye cevap verdi. Çok ısrar edince 12,7 milimetre çapında göstermelik bir silah koydular."

Geminin öğleden sonra limana geldiğini, cep telefonunu aldığında, Cumhurbaşkanı'nın darbecilere karşı halka sokağa çıkmaya davet ettiğine dair mesajı gördüğünü anlatan Duran, "Silah subayı Fatih Ergin'e konuyla ilgili bilgi verdim. 'Bakın, Cumhurbaşkanı halkı sokağa davet etmiş, halk sokağa çıkmış.' dedim. O da bana, 'Sokağa halk mı, AKP'liler mi çıkmış?' diye karşılık verdi. O an silah subayının ülkede yaşanan darbe girişiminden çok önceden haberinin olduğunu anladım." şeklinde konuştu.

Subaylara "kod" adı vermişler

Etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak itirafçı olan Yüzbaşı İ.A, "Darbeci Amiral Ayhan Bay tarafından 5 Komodor Önder Öngör vasıtasıyla Komutan Vekili Arif Çırtlık'a verilen ve gemide uygulanan kurallara aykırı tüm emir ve talimatları sorgulamadan uyguladığı ve darbecilerle hareket ettiği, gemilerine verilen Marmara Denizi'nde darbecilerin kararlılığını göstermek amacıyla 3 atım top atışı yapılması talimatını yerine getirdiği" suçlamalarıyla tutuklu olarak yargılanan eski TCG Kemalreis Savaş Gemisi'nin Silah Subayı Yüzbaşı tutuklu sanık Kenan Erkalkan hakkında bildiklerini anlattı.

Tanık İ.A. ifadesinde, sanık Erkalkan ile 1997-2007 arasında arkadaşlık yaptığını, o dönem söz konusu örgütte tanıştıklarını belirterek, şöyle devam etti:

"O zamanlar cemaatin evlerinde Kenan ile birlikte kalıyorduk. Bizden sorumlu üniversite öğrencisi abiler vardı. Derslerimize yardımcı olurlardı. Fetullah Gülen'in kitaplarını okuyorduk. Dini bilgiler öğretiyorlardı. Zeka düzeyim yüksekti. Deniz Lisesi ve Fen lisesi sınavlarını kazandım. Askeri liseyi tercih ettim. Askeri liseyi kazandıktan sonra Kenan Erkalkan ile başka bir abiyle devam ettim. Cemaat abileri bize, 'Kendinizi fazla sivriltmeyin. Göze batmayın. Dersinizi çalışın. TSK'de dine karşı ön yargı var. Dindar olduğunuzu belli etmeyin, gizli tutun.' şeklinde telkinlerde bulunuyorlardı. Abiler, 'Dışarıda gerçek isimlerinizi söylemeyin, takma isim kullanın.' dedi. Bana 'Ertuğrul', Kenan'a ise 'Selim' kod adını verdiler. Yabancılarla görüşürken, farklı etkinliklere giderken hep bu kod isimleri kullandık. Bizden sorumlu abilerin gerçek ismini bilmiyorduk."

Sanık avukatının, "Cemaatin silahlı terör örgütü olduğunu ne zaman anladınız ve bu yapıyla ilişkinizi ne zaman kopardınız?" şeklindeki sorusuna İ.A, "FETÖ'nün, o zamanki adıyla cemaatin hükümete yaptığı 17-25 Aralık operasyonu ve MİT tırlarının durdurulması hadisesinden sonra bu yapının terör örgütü olduğunu anladım. Pişmanlık duydum. Yastığa kafamı koyduğumda uyuyamadım. Bu örgütten kopmaya çalıştım. 15 Temmuz darbe girişiminden önce de ilişkilerimizi tamamen kopardım." şeklinde cevap verdi.

Tanık İ.A, geçen yıl emniyete giderek, FETÖ ile ilgili bildiklerini anlattığını sözlerine ekledi.

Muhabir: Metin Girgin

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER