Florence Nightingale Kordon Kanı Bankası, Hücre ve Doku Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Utku Ateş, İstanbul Üniversitesi Kök Hücre Kulübü'nce (İÜKÖK) üniversitenin Cemil Birsel Konferans Salonunda düzenlenen "4. Kök Hücre ve Uygulama Sempozyumu"nda, "Hücre ve Doku Bankacılığı" başlığını ele aldı.
"Hücre, organ ve doku bağışı, bir insanın insanlığa verebileceği en büyük biyolojik hediye" diyen Ateş, Türkiye'de insanların bağış konusunda çok duyarlı olduğunu ancak doku bankacılığına yönelik alt yapı sisteminin fazla olmadığını söyledi.
Prof. Dr. Ateş, "Sağlık Bakanlığının da desteğiyle, doku bankacılığını Türkiye'ye kazandırmak istiyoruz. Çünkü, Türkiye'de ihtiyacı olan hastaların çoğu için dokuları yurt dışından tedarik ediyoruz. Biz kendi kendimize yeteriz." dedi.
"Bir insan bir insana en fazla desteği bağış yaparak sağlayabilir"
İnsanlara bağışçı olma konusunda çağrıda bulunan Ateş, bağış kavramlarını daha açıklayıcı programlar, projeler ve Sağlık Bakanlığı aracılığıyla halka sunacaklarının da altını çizerek, şöyle konuştu:
"Özellikle herhangi bir canlıdan bağış söz konusu olabileceği gibi dünyada çok öncü bir şekilde yürüyen kadavradan da bağış söz konusu. Bir insan bir insana en fazla desteği bağış yaparak sağlayabilir.
Herhangi bir yerde bu dokulara ihtiyaç olması durumunda alternatifimiz var mı? Evet, var. Hayvan kaynaklı dokular, sentetik dokular, biyosentetik dokular... Ancak hiçbir doku insanın kendi dokusu gibi uyumlu ve hastalığı iyileştirici özellikte değil.
Türkiye'de bakanlıkta mevzuat açısından dünyayla eş zamanlı hatta belki de önünde bir mevzuat çalışması yürütülüyor. Tahmin ediyorum ki bu yıl bununla ilgili bir yasa çıkartılacak. Biz bu işe başladık. En iyi şekilde dünya standardında tüm etik ve deontolojik kurallar çerçevesinde bu işlemleri gerçekleştirip, hastalarımıza kendi kaynaklarımızdan bu hücre ve dokuları sunmaya çalışıyoruz."
"Kök hücre, birçok hastalığa çare olabilmek için umut ışığıdır"
Kalp ve Damar Cerrahı Prof. Dr. Ahmet Tulga Ulus ise "Kalp Krizi Sonrası Kök Hücre Tedavisi Gerçek Mi?" başlıklı konuşmasında, kök hücrenin tedavi edici etkisine değinerek, bu alanın bilimsel kılavuzlar ile etik değerlere göre takip edilmesi gerektiğini vurguladı.
Prof. Dr. Ulus, "Mutlaka, verdiğimiz hücre ne hücresi, özellikleri nedir, canlılığı nedir bilmemiz gerekiyor. Ayrıca bu hastaları iyi takip etmemiz, etik kurullarla birlikte çalışmamız ve bunların sonuçlarını görerek ilerlememiz gerekiyor. Eğer bu şekilde yaparsak, fayda göreceğiz." şeklinde konuştu.
Kök hücre konusunun üzerinde uzun süre çalışılması gerektiğinin altını çizen Ulus, "Kök hücremiz var, bütün hastalıklara çare mi? Hayır. Bugünkü koşullarda her hastalığa çare değil. Ancak birçok hastalığa çare olabilmek için umut ışığıdır." dedi.
Kalp krizinin ardından kendi özel araştırmalarında kök hücre kullandıklarını da anlatan Ulus, "Bunların sonuçlarını önümüzdeki aylarda yayınlayacağız. Olumlu sonuçlarını görüyoruz fakat bu her kök hücre için geçerli değil. Bu bizim kullandığımız özel kök hücreler. Kalple ilgili özel veriliş yöntemleri ve özel takiplerle ortaya çıkan bir konu." ifadelerini kullandı.
3 boyutlu bioprinter sayesinde doku basılabilecek
Plastik Estetik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Mehmet Veli Karaaltın ise "Rejeneratif Tıpta Yeni Adımlar" başlıklı oturumunda, rejeneratif tıbbın son 5 yıldır dünyada adını duyurmaya başladığını ifade etti.
Rejeneratif tıbbın kullanım alanlarına ilişkin örnek veren Karaaltın, şöyle konuştu:
"Diyelim ki, biri karaciğer hastası ve karaciğer nakli adayı. Normalde bir verici bulacak ve o vericinin karaciğeri kendisine nakledilecek. O nakilden sonra da bir hayli ilaç alacak ve bağışılık sisteminin onu reddetmemesi için mücadele edecek.
Meşakkatli bir yol. İleride belki de bu rafa kalkacak. Şu an daha işin başlangıcındayız ancak mutlaka o seviyelere gelecek. Şu anda diz eklemiyle ilgili tüm sorunlara diz protezi yapılıyor. Muhtemelen diz protezi tarihe karışacak.
Mamografi alanında yapay zeka devreye girdi. Yapay zekayla kanserli dokuyu teşhis edebiliyorlar. Belki de 15 yıl sonra radyoloji dalına ihtiyaç kalmayacak. 50 yıl sonra dahili dallara ihtiyaç azalacak ve belki de biz cerrahlara çok az ihtiyaç kalacak. Çünkü yapay zekayla, datayla, robotlarla, doku bankaları aracılığıyla, doku mühendisliğiyle, kök hücreyle olay çözülecek."
Doç. Dr. Karaaltın, tıp öğrencilerinin rejeneratif tıp ve gen mühendisliği dallarına yönelmelerine dair tavsiye vererek, "Hipertansiyon ve diyabet gibi bazı hastalıklar belki de daha anne karnındayken önlenecek. Kazayla, travmayla oluşabilecek hasarlarda, sonradan gelişebilecek hastalıklarda sanırım rejeneratif tıp bunların üstesinden gelecek." dedi.
Bir Kore firmasıyla "3 boyutlu bioprinter" projesi üzerinde birliktelik sağladıklarını da anlatan Karaaltın, gelecekte hayata geçirecekleri bu proje sayesinde doku basılabileceğini aktardı.
Sempozyumda, Yeditepe Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Genetik ve Biyomühendislik Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Fatih Kocabaş da, "Hemoglobinapatiler için Hematopoietik Kök Hücrelerde Gen Düzenleme Stratejilerinin Geliştirilmesi" konusunda görüşlerini aktardı.
Konuşmaların ardından, Elif Şebnem Günaydın Umut Derneğine yapılan kök hücre bağışlarının sertifikaları Prof. Dr. Ateş, Prof. Dr. Ulus, Doç. Dr. Karaaltın ve Dr. Öğr. Üyesi Kocabaş'a takdim edildi.
Ayrıca, Belki De Sensin ve Elif Şebnem Günaydın Umut Derneğince "Kök hücre bağışçılığı nedir?", "Bağışçı olmak için neler yapmak gerekir?" konularının yer verildiği günün son oturumunda, kök hücre bağışçılığının önemine dikkati çekildi.
"Kök Hücre, Ürünler ve Farklılaşmaları", "Mezenkimal Kök Hücrelerin Akut Gruft Versus Host Hastalığında Kullanımı", "Kanserde Tehlikeli Aktörler: Kanser Kök Hücreleri", "Hücresel Tedavinin Dünü, Bugünü, Yarını", "İnflamatuar Hastalıklarda Kök Hücre Uygulamaları", "Öğrencilik Döneminde Yapılabilecekler" gibi konu başlıklarının ele alınacağı sempozyum, yarın sona erecek.
Kaynak: AA
dikGAZETE.com