Sağlık

'Doğru yapılan hacamat kalıcı iz bırakmaz'

Medipol Esenler Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümü'nden Uzm. Dr. İlknur Can, doğru yapılan hacamatın kalıcı iz bırakmayacağını belirtti.

'Doğru yapılan hacamat kalıcı iz bırakmaz'
16-10-2019 14:12
İstanbul

AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Medipol Esenler Hastanesi Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Bölümü'nden Uzm. Dr. İlknur Can, bir tamamlayıcı tedavi yöntemi olan hacamatın, eğitimini almış ehil hekimler tarafından uygulanması halinde çok faydalı bir tedavi yöntemi olduğunu anlattı.

Hacamatın eğitimsiz kişilerce; uygun olmayan koşullarda ve uygun olmayan hastalara yapıldığında ise çok olumsuz sonuçlara neden olabileceğine dikkati çeken Can, "Hacamat yönteminin faydaları oldukça fazla. Özellikle, fibromiyalji hastalığı, kronik yorgunluk ve tükenmişlik sendromu, gerilim tipi baş ağrıları ve migren konusunda sıklıkla başvurulan bir yöntem. Buna ek olarak miyofasiyal ağrı sendromu kulunç, postmenopozal sendrom, genel sağlığın korunması ve tüm kronik hastalıkların tedavisinde uygulanabilir." diye konuştu.

Can, hacamat tedavisinde; kuru ve ıslak kupa terapisi olarak iki yöntemin mevcut olduğunu aktararak, şunları kaydetti:

"Islak kupa terapisi halk arasında hacamat olarak da bilinir. Esasında iki yöntemin bir arada uygulanması daha doğrudur. Fakat bazı durumlarda tek başına kuru kupa tedavisi de uygulanabilir. Örneğin, kaslarda gerilmeleri, kulunçları olanlarda bistüri ile çizilerek kanatma şeklinde ıslak kupa tedavisi olmaktan korkan hastalar veya ıslak kupa uygulamasının sakıncalı olduğu ilerlemiş diyabet (şeker hastalığı), kan hastalıkları veya kanama bozukluğu gibi olan hastalarda tercih ediyoruz.

Kuru kupanın etki mekanizması, hasta bölgede kanlanma artışını artırarak oranın oksijenlenmesinin sağlanması ve hasar verici ağrı oluşturucu maddelerin bu yolla oradan uzaklaştırılmasının sağlaması etkisi vardır. Aynı zamanda dairesel hareketlerle bazı yağlar eşliğinde uygulandığında masaj özelliğinden de faydalanabiliriz."

Islak kupa tedavisinde, kupa uygulama bölgesine çeşitli boyutlarda bistüri ile derinin alt dokularına inmeyecek şekilde belli belirsiz çizikler atılarak ve daha sonrasında yeniden kupa çekilerek içerideki kanın akmasının beklendiğini dile getiren Can, "Buradaki en önemli nokta, atılan kesiklerin derinliği ve sıklığıdır. Fazla derin uygulanan kesiklerin hacamat tedavisinde yeri yoktur. Hiçbir işe yaramaz. Fazla derin yapılan kesiklerde hedeflediğimiz derideki kana ulaşamıyoruz. Onun yerine derinin altındaki toplardamar kanları akıtılmış oluyor. Bu şekilde yapılan yanlış uygulamalar hacamat değil. İstenilen şifa etkisi sağlanamaz. Aynı zamanda kişinin cildinde iz kalır. Yanlış yapılan hacamat kalıcı iz bırakabilir." şeklinde konuştu.

Can, hacamat sonrası vücutta oluşan yara izlerinin birkaç hafta kalmasının olağan olduğunun altını çizerek, "Ama daha uzun süre kalan, ömür boyu kalıcı iz, hacamatın yanlış yapıldığını bize gösterir. Kupa sırasında aşırı ve abartılı bir kan akışının olması ise uygulamanın fazla derine yapılarak venöz kanın (toplar damar) akıtıldığının bir göstergesi. Bunun damardan kan alınmasından bir farkı yoktur. Hacamatın faydalarının gösterilmesi beklenemez. Damardan kan aldırma ile benzer faydalar ancak gözlemlenebilir." bilgisini verdi.

"Muhakkak doktor kontrolünde ve doktor tarafından yapılmalı"

Uzm. Dr. İlknur Can, hekimler olarak iyi bir öykü, mevcut hastalık analizi, muayene, öncesinde yapılan kan tahlilleri veya gerekirse diğer tetkikler olmadan hastaya hacamat kararı vermediklerini belirterek, hatta bu tetkiklerde ve öyküde hacamat yapılması sakınca olan durumlarda hasta kendi ısrarcı olsa dahi bu tedavinin yapılamayacağını söyledi.

Bu uygulamanın merdiven altı yerlerde yapılmaması gerektiğinin altını çizen Can, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Muhakkak doktor kontrolünde ve doktor tarafından yapılmalı. Merdiven altı diye tabir edilen doktor olmayan kişilerce, uygun olamayan koşullarda ve ortamda yapılan hacamat uygulamasında halkta hacamata karşı korkuya neden olan 'enfeksiyon kapma' riski, yani yanlış uygulama riski her zaman vardır. Bu konuda kişi zaten fazlaca korkmalı veya daha önce böyle yerlerde uygulama olup da başına bir şey gelmedi ise Allah'a şükretmelidir.

Bakanlıkça yayınlanan genelge sonucu bu uygulama sadece hacamat uygulama eğitimi almış ve sınava tabi tutularak bu konuda başarı sağlamış hekimlerce hacamat uygulamaya uygun tıbbi ortamlarda yapılabilir. Bunun haricindeki her kim uygularsa suç işlemiş demektir. Ve hastaya verebileceği risklerden tamamıyla kendisi sorumludur."

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÜRKİYE GÜNDEMİ
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER