İSTANBUL
Bir Zamanlar Çukurova dizisinin yönetmenliğini üstlenen Murat Saraçoğlu, Bir Zamanlar Çukurova dizisinin gücünü Çukurova'dan, Çukurova'daki hayat tarzından ve toprakla olan kavgadan aldığını söyleyerek, "Sinemada, edebi eserlerde, burada doğup büyüyen yazarlarda ve yönetmenlerde gördüğümüz o gücün ve potansiyelin gölgesinde bir iş. Ben kendi adıma böyle yorumluyorum. Dolayısıyla da asıl gücü gerçekten Çukurova'nın bereketinden alıyor." ifadelerini kullandı.
Dizinin arka planında kadim meseleleri ele aldığını sözlerine ekleyen Saraçoğlu, şunları aktardı:
"Gücünü aldığı yer, bu topraklar ve insanın en kadim meselelerinin hala tartışıldığı, buradan türeyen hikayelerin gösterildiği, resmedildiği bir yer. O yüzden de herkese, her kesimden insana sıcak geldi. Güçlü bir yapım tasarımı var. İyi bir oyuncu kadrosuyla çekiyoruz.
Bunların da tabii ki büyük etkisi var fakat asıl gücü isminde saklı. 1970'li yılların dinamizmi, özellikle tarımdan sanayiye geçildiği, sert, toplumsal statü farklılıklarının olduğu, köklü ailelerin başlangıç dönemleri gibi bir sürü şey var.
Kadim meseleler derken, insanın toprakla kurduğu ilişkiden bahsediyorum. Bir yanda o toprağı işleyenler bir yanda büyük toprak sahipleri. Bu çok köklü bir mesele. Emek üretenler ve o emeği kullananlar, dolayısıyla toprağa bağlı her şeyi sahiplenenleri göz ardı edemeyiz."
"Biz iyi bir içerik üreticisiyiz"
Murat Saraçoğlu, Türkiye'nin dizi sektöründeki başarısına işaret ederek, "Aslında biz çok uzun yıllardır dizi çeken bir ülkeyiz. Bizim çocukluğumuzda ya da ilk gençliğimizde, üçüncü dünya ülkelerinin veya sanayi ülkelerinin çektiği dizileri izlerdik.
Bu şimdi tam tersine döndü. Netflix gibi yabancı içerik sahipleri, çok güçlü firmalar bile gelip Türkiye'de unsurlarını inşa ediyor. Ticari rant görmeseler hiçbiri gelmezdi çünkü biz iyi bir içerik üreticisiyiz.
Kendi entelijansiyamız yıllarca hep küçümseyerek bakmıştır dizilere. Hala da öyle bakıyorlar ama artık bir gerçeğin farkına varmamız gerekiyor, biz içerik üretiyoruz ve bu içerik karşılık buluyor. 'Aman canım çok arabesk hikaye' diye özetlemenin hiçbir manası yok çünkü bu topraklar böyle. Biz Oslo'da ya da New York'ta yaşamıyoruz, Türkiye'de yaşıyoruz.
Ülkemizin hikayeleri dünyada karşılık buluyorsa bu yönden de biraz incelemek gerekir." dedi.
Türk yapımı dizi ve filmlerin birçok ülkede oynadığının altını çizen Saraçoğlu, şu bilgileri verdi:
"Muhteşem Yüzyıl oynadığında Moskova sokakları gerçekten boşaldı. Karagül, Hırvatistan'dan Pakistan'a, Arjantin'den Peru'ya kadar büyük bir coğrafyada çok hararetle izlendi. Dolayısıyla böyle büyük bir güç var elimizde. Bu büyümenin sektöre geri dönmesi eşiğindeyiz.
Eğer bunu doğru yapabilirsek ya da yapımcılar bu bilinçle davranır ve devlet de bunu teşvik ederse bu genleşebilir. Aynı şeyi 1970'li yıllarda da yaşamış Türkiye fakat o zaman sektöre geri döndürmemiş yatırımını.
Yoksa Mısır, Azerbaycan, Balkanlar her yere Türk filmi gidiyormuş ama yatlar katlar yapılmış, sektöre çivi çakılmamış. Ancak şimdi öyle değil, şimdi çok ciddi prodüksiyonlar yapılıyor, büyük kalıcı dekorlar yapılıyor. Bir döngü var. Bunu ya kullanacağız ve daha da büyüyeceğiz ya da iç pazar bize yeter diyeceğiz ama bu eşiği geçeli çok oldu."
Yönetmen Saraçoğlu, Türkiye'nin bu sektörde kaydettiği ilerlemeye vurgu yaparak, "Game of Thrones yapmıyoruz ama yapamayız demiyorum. Yapmamıza gerek var mı? Bu soruyu sormalıyız. Artık bu bilinçte insanlarız. Bana ne Game of Thrones'tan. Başka bir şey yapabilirim ben.
Önceden böyle değildi. Adamlar 1920'lerden beri aslında Game Of Thrones yapıyor. Bizim, onlarla onların hikayesiyle başa çıkmamız zaten mümkün değil. Gerek de yok ama aynı cesarette başka işler yapabiliriz.
Şimdi biraz dönem, tarihi işlerimiz var ve biraz hamasi bir yerden bakıyoruz. Zamanla bunu da aşacağız." diye konuştu.
"Ortaya büyük ve görkemli bir iş çıktı"
Türk toplumunun bazı dinamikleri yeniden fark ettiğini sözlerine ekleyen Saraçoğlu, şöyle devam etti:
"Eskimiş dediğimiz bazı şeylerin aslında eskimediğini görüyoruz. Cumhuriyet büyük bir kazanım. Bütün bunlar harmanlanınca ortaya başka bir şey çıkacağına inanıyorum ben sanatsal olarak. Dolayısıyla bu bilinç, bir iki kuşak sonra çok daha başka yerlere gelebilir.
Bu işler büyük sermayeyle yapılan işler. Büyük yapımcılar ve ciddi şirketler de artık bu bilinçte. Risk aldılar. Mesela TİMS daha önce yaptığı bir işten dolayı çok eleştirilmişti fakat bir alan açıldı orada. Ondan sonra başka işler yapıldı ama ilk örneğin yerini unutmamak lazım. Birileri cesaret etti.
Tarihsel açıdan şöyleydi, böyleydi diye bir yerden baktık ama ortaya büyük ve görkemli bir iş çıktı. Bundan bir sonraki iş daha bilinçli, bir sonraki çok daha başka olacak. Yani sadece 'istemeyiz, olmaz' demekle olmuyor. Dolayısıyla şimdi kendi hikayelerimizi daha sakin daha kendimizle barışık, daha iyi işler yapabiliriz."
Murat Saraçoğlu, dönem dizisi çekmenin çok zor olduğuna dikkati çekerek, "Biz 1970'li yılları çekiyoruz. Bundan 40-50 yıl öncesini resmetmek çok zor. Çok büyük değişimlere uğramış bütün şehirlerimiz. Korunmuş çok az şey var ancak çok güçlü bir yapım tasarımıyla ya da uygulanan CGI efektlerle inandırıcı kılabilirsiniz.
Bu bizim çok zorlandığımız bir şey. İki kişinin yolda yürüdüğü bir sahne çekeceğiz. 15 dakikada biter diye düşünebilirsiniz ama her taraf çanak anten dolu. Elektrik direkleri bile uymuyor. Parke taşlar yok. Dolayısıyla çok zor yani" dedi.
Dizide aktif görev yapan 80-100 kişi arasında bir ekibin olduğunu kaydeden Saraçoğlu, yapım tasarım ekibinin aylarca çalışarak tamamı dekor olan konağı yaptığını söyledi.
Saraçoğlu, dönemin araçlarının ve kostümlerin bulunmasının zorluğuna da değinerek, "Dizideki bütün kostümler, tasarım. Tamamı oyunculara ve döneme göre, renk skalamıza uygun, hayal ettiğimiz renge göre uygun tasarlandı, dikildi.
Bu her hafta oluyor. Birkaç bölümde bir o kostümler tazeleniyor. Gaffur'un çizmesinden Demir Yaman'ın kravatına Züleyha'nın broşuna kadar her şey tasarım. Bu da seyirciyi ilk anda yakalayan şeylerden. Hiçbir oyuncumuz tesadüfi bir şey giymiyor dizide." dedi.
Yapımını TIMS&B Productions'ın, yapımcılığını ise Timur Savcı ve Burak Sağyaşar'ın üstlendiği dizinin senaryosunu Yıldız Tunç, Su Ersöz, Derem Çıray ve Atilla Özel kaleme aldı.
Perşembe akşamları ATV'de yayınlanan dizide Vahide Perçin, Murat Ünalmış, Uğur Güneş, Hilal Altınbilek, Kerem Alışık, Bülent Polat, Melike İpek Yalova, Kadim Yaşar, Sibel Taşçıoğlu, Turgay Aydın, Selin Yeninci, Selin Genç, Serpil Tamur, Aras Şenol ve Polen Emre rol alıyor.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com