Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr.Cengiz Bahadır, Türkiye nüfusunun da dünya nüfusu ile beraber yaşlandığını belirterek, özellikle diz kireçlenmesinin giderek daha sık görüldüğünü belirtti.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr.Cengiz Bahadır, hastalığın yeni bir yöntem olan PRP yöntemi ve kortizon ile tedavileri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Prof.Dr.Cengiz Bahadır, “PRP (Platelet Rich Plazma) yani trombositten zengin plazma tedavisi, kişinin kendi kanından iyileştirici özelliği olan hücrelerin ayrılarak eklem içine verilmesi olarak özetleyebileceğimiz yeni bir tedavi yöntemidir. PRP kireçlenme tedavisinde, özellikle de diz kireçlenmesinde giderek artan bir sıklıkta kullanılmaktadır. PRP yöntemi ile elde edilen trombositlerden salınan iyileştirici faktörler kıkırdak tamirinde rol oynayarak etkili olmaktadır. Kortizon ise onlarca yıldır romatizma ve bir çok hastalığın tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Kortizon aslında insan vücudunda bulunan bir hormondur ve sentetik olarak elde edilerek ilaç niyetine kullanılan çok sayıda kortizon molekülü geliştirilmiştir. Kortizon çok kuvvetli bir antiromatizmal tedavi ajanıdır. Romatizmanın esasını teşkil eden kimyasal olayları başından durdurur ve böylece romatizmanın eklemlere vereceği zararı önler” dedi.
PRP VE KORTİZON TEDAVİLERİNİN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI NELERDİR?
“PRP kişinin kendi kanından elde edildiğinden ve içine başka bir ilaç katılmadığından hemen hiç bir yan etkisi yoktur” diyen Prof.Dr.Cengiz Bahadır, “Bir kaç yıla kadar iyileştirici etkisi devam eder. Buna karşın göreceli pahalı olması, genelde birer ay arayla 3 kez uygulanması, ağrı kesici etkisinin hemen başlamaması ise dezavantajlarıdır.
Yaygın kanının aksine tek bir kortizon enjeksiyonunun yan etkisi çok azdır. Hasta tansiyon hastası ise tansiyonu biraz çıkarabilir, şeker hastası ise kan şekerini biraz yükseltebilir. Bu etkiler bir hafta içinde düzelir. Bunun dışında kalan yan etkiler önemsizdir ve bu yan etkilerin tamamı kontrol altında tutulabilir. Kortizonun asıl yan etkileri yüksek doz ve uzun süreli kullanımda ortaya çıkarsa da eklem kireçlenmelerinde kortizon bu şekilde kullanılmadığından sorun teşkil etmez. Yılda aynı ekleme 3-4 kez kortizon enjeksiyonu uygulanabilir. Ama genelde 2 kez yeterli olmaktadır. Kortizonun en önemli avantajı ucuz olması ve ağrıyı hızla kesmesidir. En önemli dezavantajı ise etkisinin 3 ay-6 ay arasında sürmesidir.
Kıkırdak harabiyeti fazla değilse, hasta yaşı çok ileri değilse ve ağrı şiddetli değilse PRP tedavisi çok daha uygun bir seçenektir. Araştırmalar 65 yaş altında PRP tedavisinin daha ileri yaşlara göre daha etkili olduğunu göstermektedir. Dizde kıkırdak harabiyeti fazla ise hasta yaşı ileri ise dizde yoğun sıvı varsa, ağrı şiddetli ise kortizon iğnesi tercih edilmelidir” diye konuştu.
PRP yapılmış ekleme kortizon enjeksiyonu yapılmasının uygun olmadığını söyleyen Prof.Dr.Cengiz Bahadır, “Çünkü kortizon PRP’ nin etkisini azaltır. Buna karşın diz çok ağrılı ise düşük doz kortizon yapılabilir. Böyle şiddetli ağrısı olan dizlerde ve özellikle eklemde sıvı toplanması da varsa dizlerden önce kortizon yapılıp hastanın ağrısı azaltılır ve bir ay kadar sonra PRP tedavisine başlanabilir. Böylece kortizon ile eklemde sıvı toplanması ve şiddetli ağrı önlenirken devamında yapılan PRP uygulaması ile de kıkırdak tamiri gerçekleştirilir. Bu sayede hızlı başlayan uzun süreli bir iyilik elde edilebilir. Ama PRP yada kortizon veya ikisi ardı sıra da uygulansa unutulmaması gereken diz kireçlenmesinde tedavi bir bütündür ve bu tedaviler diz egzersizleri, kilo kontrolü, diz eklemini koruma programları ile kombine edilmelidir. Bu sayede ancak uzun ve kalıcı bir iyilik elde edebiliriz” dedi.
(İHA)
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof.Dr.Cengiz Bahadır, hastalığın yeni bir yöntem olan PRP yöntemi ve kortizon ile tedavileri hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Prof.Dr.Cengiz Bahadır, “PRP (Platelet Rich Plazma) yani trombositten zengin plazma tedavisi, kişinin kendi kanından iyileştirici özelliği olan hücrelerin ayrılarak eklem içine verilmesi olarak özetleyebileceğimiz yeni bir tedavi yöntemidir. PRP kireçlenme tedavisinde, özellikle de diz kireçlenmesinde giderek artan bir sıklıkta kullanılmaktadır. PRP yöntemi ile elde edilen trombositlerden salınan iyileştirici faktörler kıkırdak tamirinde rol oynayarak etkili olmaktadır. Kortizon ise onlarca yıldır romatizma ve bir çok hastalığın tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Kortizon aslında insan vücudunda bulunan bir hormondur ve sentetik olarak elde edilerek ilaç niyetine kullanılan çok sayıda kortizon molekülü geliştirilmiştir. Kortizon çok kuvvetli bir antiromatizmal tedavi ajanıdır. Romatizmanın esasını teşkil eden kimyasal olayları başından durdurur ve böylece romatizmanın eklemlere vereceği zararı önler” dedi.
PRP VE KORTİZON TEDAVİLERİNİN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI NELERDİR?
“PRP kişinin kendi kanından elde edildiğinden ve içine başka bir ilaç katılmadığından hemen hiç bir yan etkisi yoktur” diyen Prof.Dr.Cengiz Bahadır, “Bir kaç yıla kadar iyileştirici etkisi devam eder. Buna karşın göreceli pahalı olması, genelde birer ay arayla 3 kez uygulanması, ağrı kesici etkisinin hemen başlamaması ise dezavantajlarıdır.
Yaygın kanının aksine tek bir kortizon enjeksiyonunun yan etkisi çok azdır. Hasta tansiyon hastası ise tansiyonu biraz çıkarabilir, şeker hastası ise kan şekerini biraz yükseltebilir. Bu etkiler bir hafta içinde düzelir. Bunun dışında kalan yan etkiler önemsizdir ve bu yan etkilerin tamamı kontrol altında tutulabilir. Kortizonun asıl yan etkileri yüksek doz ve uzun süreli kullanımda ortaya çıkarsa da eklem kireçlenmelerinde kortizon bu şekilde kullanılmadığından sorun teşkil etmez. Yılda aynı ekleme 3-4 kez kortizon enjeksiyonu uygulanabilir. Ama genelde 2 kez yeterli olmaktadır. Kortizonun en önemli avantajı ucuz olması ve ağrıyı hızla kesmesidir. En önemli dezavantajı ise etkisinin 3 ay-6 ay arasında sürmesidir.
Kıkırdak harabiyeti fazla değilse, hasta yaşı çok ileri değilse ve ağrı şiddetli değilse PRP tedavisi çok daha uygun bir seçenektir. Araştırmalar 65 yaş altında PRP tedavisinin daha ileri yaşlara göre daha etkili olduğunu göstermektedir. Dizde kıkırdak harabiyeti fazla ise hasta yaşı ileri ise dizde yoğun sıvı varsa, ağrı şiddetli ise kortizon iğnesi tercih edilmelidir” diye konuştu.
PRP yapılmış ekleme kortizon enjeksiyonu yapılmasının uygun olmadığını söyleyen Prof.Dr.Cengiz Bahadır, “Çünkü kortizon PRP’ nin etkisini azaltır. Buna karşın diz çok ağrılı ise düşük doz kortizon yapılabilir. Böyle şiddetli ağrısı olan dizlerde ve özellikle eklemde sıvı toplanması da varsa dizlerden önce kortizon yapılıp hastanın ağrısı azaltılır ve bir ay kadar sonra PRP tedavisine başlanabilir. Böylece kortizon ile eklemde sıvı toplanması ve şiddetli ağrı önlenirken devamında yapılan PRP uygulaması ile de kıkırdak tamiri gerçekleştirilir. Bu sayede hızlı başlayan uzun süreli bir iyilik elde edilebilir. Ama PRP yada kortizon veya ikisi ardı sıra da uygulansa unutulmaması gereken diz kireçlenmesinde tedavi bir bütündür ve bu tedaviler diz egzersizleri, kilo kontrolü, diz eklemini koruma programları ile kombine edilmelidir. Bu sayede ancak uzun ve kalıcı bir iyilik elde edebiliriz” dedi.
(İHA)