DİYARBAKIR
Dicle Nehri'nin kıyısındaki bereketli topraklarıyla binlerce yıl çok sayıda medeniyete ev sahipliği yapan kadim kent Diyarbakır, ecdat yadigarı eserlerin yanı sıra doğal güzellikleriyle ve gastronomisiyle, salgınla mücadele sürecinde izole rota arayanların yeni adresi olmaya aday.
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan tarihi Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri ile İslam'ın 5. Harem-i Şerif'i kabul edilen Ulu Cami, Kültür ve Turizm Bakanlığının "Türkiye'nin en görkemli 13 köprüsü" arasında gösterdiği Malabadi ve Ongözlü Köprü, Zerzevan Kalesi, İçkale Müze Kompleksi, camiler, kiliseler, hanlar, yöre mimarisine uygun inşa edilen, büyük bölümü bugün kafe ve restoran olarak hizmet veren tarihi evler, ziyaretçilerde hayranlık uyandırıyor.
Bunun yanı sıra Diyarbakır ve Şanlıurfa sınırlarında yer alan, son olarak 100 bin yıl önce faaliyete geçen 1957 metrelik Karacadağ'dan çıkan lavların oluşturduğu 120 kilometrelik bazalt plato ve yüzlerce volkanik mağara, doğa sporları tutkunlarını cezbediyor.
Lice ilçesine 15 kilometre uzaktaki Abalı mevkisinde yer alan, Asur kralları 1. Tiglat-Pileser ve 3. Salman Nassar'ın egemenliklerinin nişanesi olarak yaptırdıkları kabartma ve çivi yazıtların yer aldığı Birkleyn Mağaraları doğal güzellikleriyle huzur veriyor.
Nebi Harun-i Asefi, Nebi Hallak, Nebi Harut, Nebi Zünnun, Nebi Hürmüz, Nebi Ömer ve Danyal ile Kur'an-ı Kerim'de isimleri geçen Zülkifl ve Elyesa peygamberlerin kabirlerinin bulunduğuna inanılan Eğil ilçesi, inanç turizminin yanı sıra antik çağlardan kalan sur sarnıçları ve kale kalıntıları, Kralkızı Baraj Gölü, doğa ve kültür turizmiyle ziyaretçilerin beğenisini kazanıyor.
Çermik ilçesindeki kaplıcalar, İkiz Şelale ve Sinek Çayı ziyaretçilere görsel şölen sunarken, Karakaya Baraj Gölü'ne kıyısı olan Çüngüç ilçesi de mikroklima iklim yapısına sahip köylerindeki meyve ağaçları ve bitki örtüsüyle her mevsim dikkati çekiyor.
"Misafirlerimizi bekliyoruz"
Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) Yönetim Kurulu Üyesi ve İnanç Turizmi Komitesi Başkanı Abdülaziz Yatkın, turizmcilerin sadece Diyarbakır'da değil dünya genelinde bir duraklama dönemi yaşadığını ancak 1 Haziran itibarıyla başlaması beklenen kontrollü normalleşme sürecinden umutlu olduklarını söyledi.
"Diyarbakır her yönden bir hazinenin üzerine kurulmuş bir şehir." diyen Yatkın, Ulu Cami, bölgenin en büyük hanları, dünyanın en büyük surları, sahabe kabirleri, dört ayaklı minare gibi tarihi değerlerin her birinin ayrı zenginlik olduğunu belirtti.
Kentin doğal güzellikler bakımından da eşsiz bir yapıya sahip olduğuna işaret eden Yatkın, kent merkezinin yanı sıra her bir ilçede mağaralardan şelalelere, yeşil alanlardan akarsulara kadar onlarca oluşumun ziyaretçileri beklediğini dile getirdi.
Yatkın, normalleşme sürecinde aşının önemine dikkati çekerek, "Herkesi Diyarbakır'a bekliyoruz. Ama muhakkak aşı yapalım, aşıyı ihmal etmeyelim. Aşı çok önemli. Hazırlıklarımızı yaptık. Oteller, acenteler, rehberler hazırlıklarını yaptı. Yurt içi ve yurt dışından misafirlerimizi bekliyoruz." dedi.
Diyarbakır Lokantacılar Kebapçılar ve Tatlıcılar Odası Başkanı Haşim Elkaan da kente gelen misafirlerin tarihi ve turistik yerleri gezdikten sonra yöreye özgü lezzetleri tatmak istediğini anlattı.
Kentin mutfağının geniş bir yelpazeye sahip olduğuna işaret eden Elkaan, kısıtlama sürecinde gerekli hazırlıkları yaptıklarını, yerli ve yabancı ziyaretçileri beklediklerini belirtti.
Restoran işletmecisi Şeyhmuz Doğan ise 1 Haziran ile kontrollü normalleşmeye geçilmesini beklediklerini, hazırlıklarını da bu yönde yaptıklarını ifade ederek, "1 Haziran'dan sonra en güzel şekilde hizmet vermeye hazırız. Gastronomi alanında Diyarbakır'ı tanıtmak için ne gerekiyorsa yapacağız." diye konuştu.
Kaynak: AA
.
dikGAZETE.com