Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, ‘Üç Aylar ve Regaib Kandili’ nedeniyle bir mesaj yayımladı.
Diyanet İşleri Başkanı Görmez mesajında, “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla. Sevgili Peygamberimizin (SAS) kutlu doğumunu idrak ettiğimiz şu günlerde her yıl manevi bir yenilenme mevsimi olarak bizlere gelen mübarek üç aylara bir kez daha kavuşmanın sevinç, huzur ve mutluluğunu yaşayacağız. Önümüzdeki 23 Nisan 2015 Perşembe gününü Cumaya bağlayan gece, Recep, Şaban ve Ramazan aylarının habercisi Regaib gecesidir. Müminler için bütün günler ve aylar, Allah’ı hoşnut etmek ve rızasını kazanmak amacıyla ve ubudiyet bilinciyle geçirilir. Bununla birlikte üç aylar olarak bilinen kutlu zaman dilimi, manevi coşkuyu daha yoğun yaşayacağımız, günahlarla sarsılan ruh dünyamızı ve kalbimizi yeniden imar edeceğimiz, nefis muhasebesi yapacağımız, ibadet ve taate, tövbe ve istiğfara, hayır ve hasenata, iyilik ve güzelliklere daha fazla yöneleceğimiz rahmet, mağfiret ve arınma mevsimidir. Ramazan ile taçlanan bu manevi mevsim, ‘Allah’ın emrine saygı ve Allah’ın yarattıklarına şefkat göstermek’ şeklinde formüle edilebilecek olan İslâm’ın rahmet mesajlarının mümin dimağlarda ve gönüllerde diri tutulmasına, toplumsal hayatta da daha fazla hissedilmesine vesile olmaktadır” ifadelerini kullandı.
“GÜNÜMÜZ İNSANI İÇİN REGAİB GECESİ, TÜM YAPIP ETMELERİNDE NE KADAR ALLAH’IN RIZASINI ARADIĞINI SORGULAMASI AÇISINDAN BÜYÜK BİR FIRSATTIR”
Görmez, mesajının devamında şunları kaydetti:
“Dilimizde arzu, istek, emel, tutku anlamlarına gelen Regaib, geleceğe, istikbale yönelik arzu ve isteklerimizi, emel ve tutkularımızı gözden geçirme imkânı veren, her türlü rağbet ve regaibimizi Rabbimize yöneltmemiz gerektiğini hatırlatan mübarek bir gecedir. Arzularına gem vuramayan, isteklerini dizginleyemeyen, hırslarını terbiye edemeyen, güç, servet ve şehvet tutkusunun önüne bir türlü geçemeyen günümüz insanı için Regaib gecesi, tüm yapıp etmelerinde ne kadar Allah’ın rızasını aradığını sorgulaması açısından büyük bir fırsattır. Üzülerek ifade edelim ki, bütün insanlığın ortak yurdu ve evi olan dünyamız, bugün küresel ölçekte büyük acılar yaşamakta, büyük bir darboğazdan, sığ görüşlülük girdabından ve ahlaki bir kriz döneminden geçmektedir. Koca Akdeniz, dünyada kendisine küçücük bir yer yurt arayan göçmen ve mültecilerin mezarlığına dönüşmüş durumdadır. Daha birkaç gün önce bini aşkın insan, dalgalar arasında can vererek hayatlarını kaybettiler. Batı dünyası, İslamofobik dalgalarla hızla çok kültürlülükten uzaklaşmakta, Müslüman kimliği ciddi sorunlarla karşı karşıya kalmaktadır. Tarihte selam ve eman yurdu olarak bilinen İslam coğrafyası, bugün artık savaş, şiddet ve vahşetle anılmaktadır. Bağdat’tan Şam’a, Kahire’den Yemen’e nice İslam diyarı kan ve gözyaşına bulanmıştır. Mezhepçilik, meşrepçilik, hizipçilik, ırkçılık, ideolojik ayrımcılığın zifiri karanlığında iç çatışmalar yaşanmakta, masum canlar katledilmektedir. Her şeye rağmen bir umut adası olmaya devam eden ülkemizde de milletçe yaşadığımız sorunlarımızı aşabilmek için kin ve nefret yerine adalet ve merhameti; düşmanlık ve husumet yerine dostluk ve kardeşliği; ayrılık ve gayrılık yerine birlik ve beraberliği güçlendirmek hayati derecede öneme sahiptir. Bunun için affetmeyi, özür dilemeyi, hataları unutmayı, kötülüğü iyilikle savmayı, iyiliğin anahtarı kötülüğün kilidi olmayı nefislerimizden başlayarak toplumun tüm kesimlerinde daha fazla yaygınlaştırmaya ihtiyacımız var. Regaib Kandili münasebetiyle eğer bugün kalbimin dili olsaydı, nefesim yetip de sesimi tüm yeryüzüne duyurabilseydim bütün insanlara şöyle seslenmek isterdim: Kalplerdeki kin ve nefret duygularını, hırs ve intikam arzularını parçalamak atomu parçacıklara ayırmaktan daha mı fazla çaba gerektiriyor? Yüreklerde sevgi, muhabbet ve şefkat üretmek, kocaman fabrikalar kurup silah üretmekten, gökdelenler inşa etmekten, devletler, şirketler kurup yönetmekten, bilişim teknolojileriyle hayal ötesi buluşlara imza atmaktan daha mı masraflı ve zahmetli? Eğer bugün sesimi aynı dine, aynı kitaba, aynı peygambere inandığım Müslüman kardeşlerime duyurabilseydim onlara şöyle seslenmek isterdim: Mezhebini, meşrebini, ırkını, ideolojisini rahmet dini İslâm’ın önüne geçirme tuğyanına kapılmak, bu uğurda birbirine düşman olmak, masumların kanını akıtmak, İslâm beldelerini istibdat ve savaşlarla tarumar etmek, mazlumiyet ve mağduriyetler oluşturmak, İslâm’ın yüce hakikatlerini güç devşirmeye ve çıkar sağlamaya matuf bir araca dönüştürmek, hedefine ulaşmak için her yolu mubah saymak yüce dinimizin, kerim kitabımızın ve Rahmet Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’nın (sas) örnek hayatının neresinde vardır?”
“GELİN HEP BİRLİKTE GÜCÜMÜZ YETTİĞİNCE KÖTÜLÜKLERİ BERTARAF EDELİM”
“İşte Regaib gecesi, zamanın ve mekanın hakkımızda şahitlik yapacağı adalet ve hesap günü geldiğinde hesabını verebileceğimiz bir maziye imza atmak, bizden sonraki nesillere hayırla yad edileceğimiz iyi bir gelecek ve yaşanabilir güzel bir dünya bırakmak için muhasebe vaktidir” ifadesini kullanan Görmez, “Gelin hep birlikte gücümüz yettiğince kötülükleri bertaraf edelim. Her türlü ırkçılığın ve ayrımcılığın önüne geçelim. Barış, huzur ve mutluluk içinde yaşayabilmek için hak, hukuk, adalet, merhamet, erdem ve faziletleri hayatımıza hâkim kılalım. Affedici olalım, affetmeyi öğretelim, tevazu gösterelim, birbirimize sahip çıkalım ve iyiliği yeryüzüne egemen kılalım. Bu duygu ve düşüncelerle aziz milletimizin, yurt dışındaki millet varlığımızın ve âlem-i İslâm’ın mübarek üç aylarını ve Regaib Kandillerini tebrik ediyor; üç ayların gelişiyle birlikte gönüllerimizi itminana kavuşturan rahmet, mağfiret ve bereket ikliminin, ülkemizden başlayarak dalga dalga tüm insanlığı kuşatmasını, onların hidayet, barış ve huzuruna vesile olmasını, bu mübarek gün, gece ve aylarda yapacağımız ibadet, dua ve yakarışların kabul olmasını Rabbimden niyaz ediyorum” dedi.
(İHA)