MALATYA
Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Dini yükseköğretim kurumlarımız ve Diyanet İşleri Başkanlığımız, milletimizin dini hayatına ve geleceğine rehberlik etme sorumluluğunu yeniden ele alarak, kendisiyle yüzleşmekten çekinmeden, sosyal ve küresel gerçeklikleri göz ardı etmeden, çok boyutlu, kapsamlı ve disiplinli çalışmalarla bir yol haritası ve gelecek perspektifi oluşturmalıdır." dedi.
Erbaş, İnönü Üniversitesi Turgut Özal Kongre Merkezi'nde düzenlenen 24. İlahiyat ve İslami İlimler Fakülteleri Dekanları Geleneksel Toplantısı kapsamında gerçekleştirilen özel oturumdaki konuşmasında, din, sosyal hayat, medya ve güncel konular konuşulurken özellikle son iki asırdır dünyayı ciddi şekilde etkileyen batı merkezli anlayışların göz ardı edilmemesinin hem mevzuyu doğru anlayarak tahlil etmek hem de yeniden inşa etmek açısından önemli olduğunu söyledi.
18. yüzyıldan itibaren batı merkezli gelişen, dini ve yaratıcıyı öteleyen düşüncenin egemen olduğu bir dünyada yaşandığını anlatan Erbaş, kültürel emperyalizmin, iletişim ve teknolojinin imkanlarını da kullanması neticesinde yeryüzünün her yerinin, az veya çok söz konusu anlayıştan etkilendiğini ve etkilenmeye de devam ettiğini vurguladı.
Bu çerçevede Türkiye özelinde meseleye bakıldığında ise 19. yüzyıldan itibaren din-devlet-toplum ilişkisinde zaman zaman travmalara sebep olan kaotik ve zorlu bir sürece rağmen köklü bir ilim geleneğine sahip olmanın da etkisiyle kendi şartları muvacehesinde önemli çalışmalar yapıldığını belirten Erbaş, şöyle devam etti:
"Bugüne geldiğimizde 100'ü aşkın İlahiyat ve İslami İlimler Fakültesiyle önemli imkanlara sahip olduğumuzu yeniden hatırlatmak istiyorum. Son iki asırda yaşanan travmaların dini ve sosyal hayat alanında neden olduğu sorunların etkileri ve sonuçları hala devam etmektedir. Bilgi ve teknolojinin de etkisiyle bireysel ve toplumsal anlamda ilgi, algı ve olguların çok hızlı değiştiği son asır boyunca dini ve aktüel hayatı etkileyen harici ve dahili pek çok unsurun olduğu da bir hakikattir. Dolayısıyla dini hayatın bugünü ve geleceği adına önümüzde devasa meselelerin olduğu günümüzde hem bazı konularda hayata gecikmişliği telafi etmek hem de bugüne ve geleceğe geç kalmamak adına bu ve benzeri çalışmaları daha etkin hele getirmek durumundayız. Dini yükseköğretim kurumlarımız ve Diyanet İşleri Başkanlığımız milletimizin dini hayatına ve geleceğine rehberlik etme sorumluluğunu yeniden ele alarak, kendisiyle yüzleşmekten çekinmeden, sosyal ve küresel gerçeklikleri göz ardı etmeden çok boyutlu, kapsamlı ve disiplinli çalışmalarla bir yol haritası ve gelecek perspektifi oluşturmalıdır."
"Din ve medya ilişkisi daha önemli hale gelmiştir"
Fakültelerin ve Başkanlığın gelenek-modern gerilimine hatta Kur’an-sünnet ilişkisi tartışmalarına dair toplumun algı ve düşünce dünyasını da hesaba katarak kapsamlı, ikna edici, doğruyu açıkça gösteren ve en uygun davranış biçimini ortaya koyan ilmi ve pratik çalışmalar yapılması gerektiğine işaret eden Erbaş, şunları söyledi:
"İletişim araçlarının hayatı kuşattığı ve dahası medya üzerinden bir düşünme ve yaşam biçiminin geliştirilmeye çalışıldığı günümüzde, din ve medya ilişkisi daha önemli hale gelmiştir. Medyanın kaygılarıyla dinin tabiatı arasındaki farklılık medyada dini konuşma ve etkinlikleri daha hassas hale getirmektedir. Dolayısıyla medya üzerinden dini programlar icra edenler, dikkat çekmeyi önceleyen popülist ve magazinel söz ve davranışlardan kaçınmak zorunda oldukları gibi, halkın gündeminde olmayan, düşünce ve algı dünyasında yanlış anlamalara neden olabilecek konuları da gündem yapmamalıdır. Ayrıca medyanın her alanında, din ve dini değerler ile ilgili haber ve yazılar yayınlayanlar ahlaki ve hukuki sorumluluğu göz ardı etmemelidir. Diyanet İşleri Başkanlığı olarak en büyük arzumuz ve hedefimiz, akademinin ürettiği taze ve sistematik bilginin din hizmetlerinde görünür olmasını, teşkilatımız aracılığıyla hayata karışmasını temin etmektir. Entelektüel birikimin daha etkili ve verimli bir irşat stratejisine, manevi danışmanlık perspektifine ya da yurt dışı din hizmetine rehberlik etmesi adına Başkanlığımız üzerine düşeni yapmaya hazırdır."
Günümüzde küresel anlamda İslamofobi endüstrisiyle bir algı operasyonunun varlığının bulunduğuna dikkati çeken Erbaş, şu değerlendirmeyi yaptı:
"İslam toplumlarında da dinin doğru anlaşılması alanında sorunların olduğu, yanlış dini bilgi ve din tasavvurunun, dini kavramların bağlamından koparılarak istismar edilmesinin, yaşanan terör, tefrika, etnik ve mezhebi farklılıkların soruna dönüşmesi gibi meselelerde etkisinin olduğu aşikardır. Dinin bilgisizliğe ya da sağlam temellere dayanmayan yaklaşımlara terkedilmesinin ağır faturasını, doğru şekilde karşılanmayan her ihtiyacın istismara açık olduğunu, bugün daha yakından görmekteyiz."
Prof. Dr. Erbaş, doğru dini bilginin üretilmesi ve topluma sunulması görevinin yükseköğretim kurumlarının ve Diyanet'in sorumluluğunda olduğunu kaydetti.