MEKKE
Diyanet İşleri Başkan Vekili Ekrem Keleş, Mekke'de düzenlediği 2017 Hac Organizasyonu Bilgilendirme Toplantısı'nda, yaklaşık 2 milyon vatandaşın hac görevini yerine getirme talebinin bulunduğunu ancak kontenjanın sınırlı olması nedeniyle katsayılı kura sistemi uygunlandığını söyledi.
Türkiye'ye tanınan kontenjanın 80 bin olduğunu dile getiren Keleş, şöyle konuştu:
"Katsayılı kura sistemine göre ilk defa kaydolanlar tek kurayla katılıyorlar. Bir yıl önce kaydolanlar iki çarpı iki 4 kurayla katılıyorlar. Sistem böyle katsayılı şekilde devam ediyor. Diyelim ki beş sene önce kayıt olmuşsa kişi, beş çarpı beş 25 kurayla, 10 sene önce kayıt olmuşsa on çarpı on, 100 kurayla. Yani ilk defa kaydolan bir kurayla girerken, 10 sene önce kaydolan 100 kurayla katılmış oluyor. Gerçekten bu kadar büyük talebin olduğu bir ortamda Diyanet İşleri Başkanlığını en çok düşündüren, Bakanlıklar Arası Hac-Umre Kurulunun üyelerini de en çok düşündüren, bu kadar çok talebin hangi sistemle karşılanacağıdır."
"Türkiye en çok müstakil oda kullanan ülke konumunda"Diyanet İşleri Başkanlığının daha önce düz kura ve sıraya koyma sistemlerini de denediğini anımsatan Keleş, şunları kaydetti:
"Düz kurada her sene herkes yeniden aynı şartlarda kuraya katıldı. Bu çok adil olmadı. Bu sisteme çok itiraz geldi. Dolayısıyla düz kura sistemini terk ettik. Bundan sonra sıraya koyma sistemi uygulandı. Bu sistemde yeni kayıt olan birine 20-25 yıl sonrasına gün vermek isabetli bir şey değil. Bazı ülkelerde sıra sistemi uygulanıyor. Sıra sistemi uygulanan özellikle ekonomik durumu yüksek olan ülkelerde 50 sene sonrasına gün verecek şekilde sistem uygulanıyor. 60 yaşında kaydolmuş bir insana 20 sene gün verdiğinizde 80 yaşına gelmiş olacak. 30 sene gün verdiğinizde 90 yaşını hedef göstermiş olacaksınız. Bu da doğru değil. Buraya özlem çeken ve getiremediğimiz insanlarımız sebebiyle çok üzüntü duyuyoruz ancak bu hususta bizim de yapacağımız bir şey yok. Elimizde bir kontenjan var. Bu kontenjanı çok titiz bir şekilde değerlendiriyoruz ve kura sistemi uyguluyoruz."
Hacca gelemeyenlerin özleminin de buraya gelip aşk ve heyecanla Kabe ile buluşanlarınki kadar değerli olduğunu vurgulayan Keleş, daha çok insanın hac ibadetini yerine getirmesiyle ilgili yeni yöntemlerin düşünülmesi gerektiğini söyledi.
Keleş, Türkiye'nin, hac organizasyonu yapan bütün ülkeler içerisinde "en çok müstakil oda kullanan ülke" konumunda olduğunu belirterek, "Diyanet İşleri Başkanlığımız hakikaten 40 yılı aşkın tecrübeyle hac hizmetlerinde önemli mesafe katetmiştir. İslam dünyasında buraya gelip sağlık hizmetleri veren ülkeler arasında hastenemiz dün birincilik ödülü almış vaziyette. Daha önce Mekke-i Mükerreme'de açtığımız mutfağımız da aynı şekilde birincilik ödülü almıştı. Bunlar ülkemiz açısından sevindirici hususlar." dedi.
Tüm sağlanan imkanlara karşın hizmet noktasında telafi etmeleri gereken bazı eksiklerinin bulunduğunu dile getiren Keleş, haccın eğitim ve irşat boyutunun en fazla üzerinde durdukları husus olduğunu bildirdi.
Hacdan ilk çıkışlar 6 Eylül'de Cidde'den başlayacakKeleş, Türkiye'den gelen hacı sayısının Diyanet İşleri Başkanlığı 282, seyahat acenteleri 126 olmak üzere 408 kafileyle toplamda 81 bin 737 olduğunu, yurt dışından da 55 kafileyle 5 bin 850 hacının geldiğini kaydetti.
Bu kapsamda Türkiye'den ve yurt dışından gelen hacı sayısının toplam 87 bin 587 olduğunu belirten Keleş, 4 bin 388 personelle hacılara denetim, sağlık ve servis gibi çeşitli alanlarda hizmet verildiğini anlattı.
Bu yıl ilk defa 2, 3 ve 4 tercihli oda sistemine geçildiğini ifade eden Keleş, daha önceleri 45 gün olan hac sürelerinin 35 güne indirildiğini söyledi.
Kurasız olarak 4 bin 391 şehit yakınının hacca getirildiğine işaret eden Keleş, "Milletimiz, vatanımız için onlar canlarını feda ettiler. Onlara çok şey borçluyuz. Burada hepimizin, bütün hacılarımızın onlar için dua etmemiz gerekiyor. Allah nezdinde muhakkak şehitlerin kadri, değeri çok yüksek. Peygamberlikten sonra en yüce mertebe. Ama yakınlarına Sabr-ı Cemil niyaz ediyoruz." diye konuştu.
Bu yıl ilk kez hacılara öğlen kumanya hazırlanarak ikram edildiğini bildiren Keleş, kumanya malzemelerinin tümünün kurdukları yemek fabrikasında üretildiğini, Mekke-i Mükerreme'de günde 100 bin, Medine-i Münevvere'de 20 bin kişiye ekmekle birlikte yemek çıkaracak kapasitede tesislerin kurulduğunu belirtti.
Muhabir: Yusuf İzzettin Çelebi, Özcan Yıldırım, Selma Kasap, Mehmet Tosun