Siyaset

Dışişleri Bakanı Fidan: Cumhurbaşkanımız, Trump’ın saygı duyduğu liderlerden biri

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın telefon görüşmesinin olumlu olduğunu belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanımız, Başkan Trump'ın saygı duyduğu liderlerden birisi." dedi.

Dışişleri Bakanı Fidan: Cumhurbaşkanımız, Trump’ın saygı duyduğu liderlerden biri
20-03-2025 17:28
Ankara

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Donald Trump'ın telefon görüşmesinin olumlu olduğunu belirterek, "Sayın Cumhurbaşkanımız, Başkan Trump'ın saygı duyduğu liderlerden birisi. Bunu da telefon görüşmesinde açıkça ortaya koydu zaten." dedi.

Fidan, bazı basın mensuplarıyla dün akşam iftar programında bir araya geldi.

Şam ziyareti ve Suriye'deki PKK/YPG varlığı hakkında konuşan Fidan, ziyaret sırasında öne çıkan en önemli başlığın "YPG" meselesi olduğunu belirtti.

Fidan, Türkiye'nin önceliÄŸi olan tüm konuların ve endiÅŸelerin gündeme getirildiÄŸini kaydederek, "Yeni yönetimin SDG’yle yaptığı anlaÅŸma baÄŸlamında, örgütün niyetleri, kabiliyetleri, enerji kaynaklarının kontrolü gibi konularda bizim bakış açımızı net ÅŸekilde aktardık. Terörle mücadelede senelere dayanan tecrübemiz ve PKK’ya dair bilgilerimiz çerçevesinde endiÅŸe konusu olabilecek hususların altını çizdik. Suriye yönetiminin de bizimle aynı niyet ve perspektifi paylaÅŸtığını gördük." diye konuÅŸtu.

"Mevcut yapısı itibarıyla YPG, PKK'nın bir mütemmim cüzü. Onu tartışmak bile gereksiz." şeklinde konuşan Fidan, örgütün anlaşma çerçevesinde nasıl adım atacağı ve takvimin nasıl olacağı gibi konuların Şam'da ele alındığını hatırlattı.

Fidan, "Örgütün askeri kabiliyetlerinin yok edilmesinin bizim için önemli bir husus olduğunun altını çizdik. Bunun sağlanması için tabii ki bazı hususlar ön plana çıkıyor. Bunlardan birincisi emir komuta meselesi. Mevcut unsurların kendini feshetmesi, merkezi hükümetin kontrolüne girmesi çok önemli bir şart." ifadelerini kullanarak, silah, füze üretimi, hava savunma sistemleri gibi kritik yeteneklere sahip olmalarının ise asla kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Bir diğer konunun da YPG'ye dışarıdan katılanlar olduğuna dikkati çeken Fidan, şunları kaydetti:

"Bunlara asla yer yok. Var olan unsurlar çözülsünler, silah bırakıp kendilerini lağvetsinler ve merkezi hükümetin tam kontrolü altına girsinler, bu bir zorunluluk. Merkezi hükümet, emir komutayı alabilecek yeterlilik sahibi olmalı."

Fidan, ilerleyen süreçte tüm gelişmelerin yakından takip edileceğini, süreç içerisinde ihtiyatlı olmak ve kontrolü elden bırakmamak gerektiğini ifade ederek, sürecin çok yakından takip edileceğini yineledi.

Suriye'de yaşayan Kürtlere, Esed döneminde verilmeyen hakların verilmesi gerektiğinin, herkese eşit vatandaş muamelesi yapılmasının elzem olduğunun altını çizen Fidan, Suriye yönetiminin de bu konuda oldukça hassas olduğunu aktardı.

Bakan Fidan, üzerinde çalıştıkları diğer konunun da "yerinden edilen Suriyelilerin yurduna dönmeleri meselesi" olduğunu söyleyerek, "güven tesis edilen bir ortamda, silahlı örgütlerin yaşam alanı bulamayacağına" işaret etti.

Türkiye'nin, Suriye'nin birliğini ve bütünlüğünü her platformda dile getirdiğine değinen Fidan, "İçerideki silahlı grupların kendilerini feshedip merkezi hükümete bağlanmaları, ülkedeki birlik ve beraberlik havasını olumlu etkileyecektir. Aynı şekilde, YPG ile merkezi hükümetin vardığı mutabakat neticesinde, YPG'nin bütün varlığını ve otoritesini merkezi hükümete devretmesi yönünde atılacak adımlar somutlaştıkça, Suriye içerisindeki birlik ve bütünlüğün sağlanacağını düşünüyorum." dedi.

ABD'nin, Suriye'den çekilmesi

Fidan, ABD askerlerinin Suriye'deki varlığının devam etmesinin, ABD Başkanı Donald Trump'ın öncelikleri arasında olmadığının görüldüğünü, PKK'nın Suriye'deki varlığının DEAŞ cezaevleri üzerinden meşrulaştırmaya çalışıldığını belirtti.

Bu konuyla ilgili önlemler alındığına, bölge ülkelerinin DEAŞ ile mücadele etmesi gerektiğine dikkati çeken Fidan, bu yönde çaba sarf edildiğini, Ürdün, Irak, Lübnan ve Suriye ile Amman'da düzenlenen toplantıda bu yönde somut kararlar alındığını anımsattı.

Fidan, "Bir yandan da Amerikan ordusunun Suriye’deki varlığının bir maliyeti olması söz konusu. Amerikan kamuoyunda ABD ordusunun Suriye’deki varlığının devam ettirilmesinin yararı sorgulanır hale geldi. Önceden Suriye’de Ä°ran, Rusya ve Esed rejimi faktörleri vardı. Ancak ÅŸu anda konjonktür deÄŸiÅŸti. ABD askerlerinin varlığının devamı konusunda BaÅŸkan Trump’ın ikna olması gerekiyor. Amerika ordusunu çekerse, bu onlar için daha az maliyetli olacaktır." diye konuÅŸtu.

DEAŞ kaynaklı tehditleri bertaraf etmede bölge ülkeleri ortak hareket edecek

Bakan Fidan, DEAÅž'a karşı bölgesel mücadele konusunda, "Kendi meselelerimizi kendimiz çözmeliyiz." vurgusunu yaparak, Ãœrdün’de beÅŸ ülkenin bir araya geldiÄŸini, ortak operasyon ve istihbarat amaçlı bir merkez kurulacağını hatırlattı.

Bunun için teknik ekiplerin çalıştığını kaydeden Fidan, şunları aktardı:

"Bizim çalışmamız bitmek üzere. Sonrasında diÄŸer ülke heyetleri ile bir araya gelerek ortak bir mekanizma kuracağız. Her ülke elindeki istihbarat bilgilerini paylaÅŸarak, DEAÅž’tan kaynaklanan tehditleri bertaraf etme konusunda ortak hareket edecek. Benim Türkiye olarak belli bir askeri kabiliyetim var. Ãœrdün’ün var, Irak’ın var… GerektiÄŸinde DEAÅž’a karşı bu kabiliyetler devreye girecek. Operasyon yapılacak. Bilgi paylaşılacak."

Fidan, Türkiye'nin ortak çalışma yürüttüğü ülkelerin Suriye ile sınırı olduğunun ve Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğünü sağlamak için bu türden çalışmaların oldukça önemli olduğunun altını çizdi.

El-Hol Kampı

El-Hol Kampı'nın çok çalışılan, "çözüme en yakın konulardan birisi" olduğuna dikkati çeken Fidan, 40 bin civarında nüfusun olduğunu hatırlattı.

Fidan, gerek Iraklıların gerekse Suriyelilerin kendi vatandaşlarını almak için güçlü bir irade ortaya koyduğuna belirterek, kampın kontrolü PKK/YPG'deyken kamptan çıkışların yavaş olduğunu söyledi.

Bakan Fidan,"Ancak artık Iraklılar da Suriyeliler de vatandaşlarını alabilirler. Ancak cezaevinde kalanların başka bir formülle çözülmesi gerek. Onların cezaevinde kalması gerekiyor. O hususta çalışmalarımıza devam edeceğiz." şeklinde konuştu.

Türkiye-ABD ilişkileri

Bakan Fidan, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Trump'ın telefon görüşmesinin olumlu olduğunu" bildirerek, şöyle devam etti:

"Sayın CumhurbaÅŸkanımız, BaÅŸkan Trump'ın saygı duyduÄŸu liderlerden birisi. Bunu da telefon görüşmesinde açıkça ortaya koydu zaten. Görüşmede sayın CumhurbaÅŸkanımız, Türkiye’nin terörle mücadele konusundaki beklentileri ile savunma sanayii iÅŸbirliÄŸindeki kısıtlamaların kaldırılmasının önemini vurguladı. Ukrayna’daki barışın önemini bir kez daha tekrar etti. Sayın Trump'ın yaklaşımı da oldukça pozitif oldu. Sayın CumhurbaÅŸkanımız ile beraber, iki ülke arasındaki sorunları çözmek istiyor. Biz de muhataplarımız ile bunun için çalışıyoruz."

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın olası ABD ziyaretine de değinen Fidan, "Sayın Cumhurbaşkanımızın olası ziyaretinden önce biz Dışişleri Bakanları düzeyinde bir çalışma yaparız. Sayın Cumhurbaşkanımız ABD ziyaretine olumlu yaklaşıyor. Ancak, şu anda net bir tarih telaffuzunda bulunmadık." ifadelerini kullandı.

Fidan, ABD'nin Hasımlarına Yaptırımlar Yoluyla Karşılık Verme Yasası'na (CAATSA) yönelik, Biden yönetimiyle yaptırımların kaldırılmasına ilişkin kapsamlı görüşmeler yapıldığını hatırlatarak, "Yeni yönetim ile de bu konuları detaylı bir şekilde ele alacağız. Tabii burada konuşulması gereken teknik konular var. Bu yaptırımların kaldırılması hususunda Amerikalıların bir istisna yapma yetkisi var mı? Kendi iç hukuk sistemleri bu yönde bir karar alabilecek mi? Bu konuları ayrıntılı bir şekilde görüşeceğiz." dedi.

"Soykırımı durdurmak için elimizden geleni yapacağız"

İsrail'in yaklaşık elli yıldan beri Suriye'nin güneyini işgal altında tuttuğuna dikkati çeken Fidan, "Günümüzde de bunu genişletmeye çalışıyor. Ezidiler, Dürzüleri gündeme getirerek, çeşitli bahaneler öne sürerek silahsız bir bölge ilan etme arayışı var. " diye konuştu.

Fidan, oluşturulan platformlarda bu konunun gündeme getirilmesi ve kesin bir dille reddedilmesinin önemli olduğuna değinerek, şunları kaydetti:

"Amman'daki beşli platformda, İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) platformunda, Arap Ligi platformunda, her platformda bu İsrail yayılmacılığı reddediliyor. İsrail'in Suriye'deki topraklardan önümüzdeki dönemde nasıl çıkartılacağı meselesi, Suriye hükümetinin üzerinde durup, uluslararası toplumla beraber yönetmesi gereken bir konu."

Dışişleri Bakanı Fidan, İsrail'in Gazze'ye son dönemdeki saldırılarına ilişkin, "'Netanyahu'nun zihninde ateşkesi bozma düşüncesi olduğunu biliyoruz.' diye uzun zamandır söylüyoruz. Bütün emareler bunu gösteriyordu. 500 insanı şehit ederek ateşkesi resmen bozdu ve bombalamaya devam edecek gibi gözüküyor." şeklinde konuştu.

Fidan, Gazze'de son yaşananlarla ilgili Mısır'ın başkenti Kahire'de 23 Mart'ta bir toplantı yapılacağını aktararak, "İİT-Arap Ligi Gazze Temas Grubu olarak bir araya geliyoruz. Bu toplantıda İİT toplantısında kabul edilen Gazze planının hayata geçirilmesi için atılabilecek adımları ele alacağız. Soykırımı durdurmak için elimizden geleni yapacağız." ifadelerini kullandı.

Filistin meselesinin daha büyük kırılmaları beraberinde getireceğini düşündüğünü söyleyen Fidan, "(İsrail) Orada mevzi bir başarı elde ediyor gibi gözükebilirler yüz binlerce insanı katlederek, ama başka türden risklerin kapısı çok ciddi açılıyor. Yani daha farklı bölgesel kırılmalar, çatışmalar riski de ortaya çıkıyor." dedi.

Cenevre'deki Kıbrıs toplantısı

Fidan, 17-18 Mart'ta Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres'in himayesinde Cenevre'de düzenlenen genişletilmiş formattaki Kıbrıs toplantısına ilişkin, "BM Genel Sekreteri gerçekten bizim takdir ettiğimiz, nitelikli bir lider. Uluslararası sistemin bir noktaya kadar vicdanını da yansıtan bir makam. Kıbrıs meselesiyle ilgili bu gayriresmi toplantı teklifini, yapıcı tutumumuzu göstermek adına Cumhurbaşkanımız kabul etti." diye konuştu.

Guterres'in Kolombiya eski Dışişleri Bakanı Maria Angela Holguin Cuellar'ı Kıbrıs konusunda Şahsi Temsilci olarak atadığını hatırlatan Fidan, şöyle devam etti:

"Kolombiya eski Dışişleri Bakanı geldi baktı, altı ay süreyle bütün taraflarla konuştu ve bir rapor hazırladı. Bu rapor da kayda geçti, dedi ki 'İki taraf arasında ortak zemin yok.' Şimdi bu ne demek? Bizim yıllardır savunduğumuz bir konu var. Adada iki toplumun kendi başına, kendi kurumlarıyla ayrı ayrı yaşıyor olması gibi bir gerçeklik var. Bunlardan birinin devlet olarak tanınıp her türlü imkana erişmesi, diğerinin tanınmaması adadaki adaletsizliğin temel sebebidir. Bu adaletsizliğin mutlaka giderilmesi lazım. Biz geçmişte uluslararası sistemin hakemliğine güvenerek hazırlanmış BM çözüm taslaklarına tamam dedik ama Rumlar buna yanaşmadılar. Bugün artık sahada başka bir durum var. Bu durum, siyasi çözüm arayışlarına yansımak zorunda."

Rusya-Ukrayna Savaşı

Fidan, Rusya-Ukrayna Savaşı'yla ilgili gündemde "barış antlaÅŸması ve ateÅŸkes antlaÅŸması" olmak üzere iki konu olduÄŸuna iÅŸaret ederek, "Sayın Trump ve Sayın Putin’in (Rusya Devlet BaÅŸkanı Vladimir Putin) görüşmesinden ateÅŸkes konusunda tam bir netice çıkmadı. Sürecin baÅŸlamasını ve ilerlemesini saÄŸlayacak bazı adımlar sunuldu. Enerji alanları hedef alınmasın, gemilerin seyrüsefer güvenliÄŸi saÄŸlansın, esir takası yapılsın gibi fikirler öne atıldı. Bunlar kabul edildi. Tam ateÅŸkes için ise çalışmalar sürüyor." ÅŸeklinde konuÅŸtu.

Türkiye olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da iki tarafın üzerinde mutabık kaldığı bir anlaşmaya katkı vermek istediğine değinen Fidan, "Bizim için önemli olan iki tarafın mutabık kalacağı bir anlaşma. Bu konuda üzerimize düşeni yapmaya hazırız. Ama şu anda gördüğünüz tartışmaların çoğu, güvenlik garantileri başlığı altında yapılan konular." ifadelerini kullandı.

Bakan Fidan, "Teorik olarak söylüyorum, taraflar ileriki bir aşamada bir barış gücü oluşturulmasında mutabık kalırlarsa biz katkı sunabiliriz. Ama şu noktanın altını çiziyoruz: İki taraftan birinin zorlayıcı girişiminin bir parçası olmakla, mutabık kalınmış bir çözümün parçası olmak farklı şeylerdir. Biz ikinci seçenekte varız." dedi.

Avrupa Güvenlik Mimarisi

Fidan, AB'nin üç ay öncesine kadar geliştirdiği mekanizmalar içinde Türkiye'yi "çok fazla görmek" istemediğini vurgulayarak, "Avrupa Birliği üyelerine has bir mekanizmaydı. Biz de her zaman NATO içerisinde Avrupa Birliği'nin bir blok olarak değil de bütün NATO ülkelerinin ortak bir şekilde tehdit tanımlarının geçerli olduğu, çıkarlarının gözetildiği bir işbirliği ortamı ve mekanizma öneriyorduk." diye konuştu.

Bunun süregelen bir tartışma alanı olduğunu aktaran Fidan, Ankara dışında İngiltere, Norveç, Kanada gibi ülkelerin de sonradan bu tartışmaya katıldığını anlattı.

Fidan, bu tartışmanın ÅŸimdi her zamankinden daha önemli bir hale geldiÄŸinin altını çizerek, "Åžimdi iki tane konu var. Birincisi, eski düzene göre Avrupa kendini yapılandırırken neye bakmalı? Çünkü, düzen üzerinde tehditler var, ama düzen bozulmadı. Yani Amerika resmi olarak NATO’dan çıkmadı, birliklerini çekmedi, füzelerini geri almadı. Her ÅŸey duruyor. Sadece Rusya’yla yaptığı angajmandan sonra ortaya çıkan bir alarm durumu var Avrupa'da. Åžimdi, belli konuları çok erkenden tartışmak bile istemiyorlar." ÅŸeklinde konuÅŸtu.

ABD'nin Avrupa güvenliÄŸiyle, NATO’yla iliÅŸkisinin aynı düzeyde devam etmesi halinde Avrupa'nın kendi güvenlik yapılanmasını buna göre oluÅŸturacağına iÅŸaret eden Fidan, ABD'nin tamamıyla olmadığı bir yerde ise bu sefer yeni bir yol izleneceÄŸine deÄŸindi.

"Avrupa, ABD'ye bağımlı olmak istemiyor"

Fidan, "Cin şişeden çıktı" sözünü anımsatarak, "Avrupalılar artık Amerika'nın yüzde yüz güvenlik şemsiyesine bağımlı olmak istemiyorlar. Bunun sürdürülebilirliğine inanmıyorlar." ifadelerini kullandı.

Avrupa'nın kendi güvenliğini bu derece riske atmamaları gerektiğini düşündüğünü söyleyen Fidan, "Bu düşünce matematik olarak öteden beri vardı, ihtimal olarak, ama bir gerçeklik olarak kendini hissettirmediği için politika yapıcıları bu noktada adım atmaya itmiyordu. Ama şu anda ilk defa kendini bu kadar yakın ve yakıcı hissettiriyor. Şimdi politika yapıcıları da bu konuda gerçekçi adım atmaya yöneliyorlar." dedi.

Fidan, her iki düzlemde Türkiye’yle ne kadar yakın çalışılacağı, ne kadar çalışmak isteneceÄŸi, rollerin ne olacağı ve Ankara'nın neler önerebileceÄŸi ve tartışmaya ne kadar katkıda bulunabileceÄŸinin çok dinamik bir süreç olduÄŸunu bildirdi.

İdeal olanın, AB üyesi olup bu konuları daha bütüncül bir şekilde, ekonomisiyle, siyasetiyle, güvenliğiyle hep beraber iç içe yönetmek olduğunu vurgulayan Fidan, "Cumhurbaşkanımız bunu ideal bir çözüm olarak görüyor. Ama Avrupa Birliği'nin bu konudaki çekinceleri halihazırda yerinde duruyor." diye konuştu.

Fidan, AB'nin Türkiye ile ilişkileri "daha da ileri taşıma konusunda durduğu" bir yer olduğunu belirterek, "Bunun gerektiğine de inanıyorlar ve bu noktada birtakım adımları nasıl atarız diyorlar. Bazı ülkeler bu konuyu engellemeye çalışabilir mi? Evet. İşte, Avrupa'nın güvenliği diğer geri kalan ülkeler için ne kadar ciddi burada göreceğiz. Yani bunu kaldırmak için bir adım atacaklar mı atmayacaklar mı?" şeklinde konuştu.

Avrupa'nın vize politikası

Vize konusunda 2 ayrı mesele olduğunu aktaran Fidan, birisinin mevcut vize süreçleriyle ilgili olarak başvuruların reddedilmesi, az vize verilmesi veya sürecin çok uzun sürmesi ile alakalı, diğerinin ise ileri bir vadede vize serbestisi sağlanması olduğunu söyledi.

Fidan, Avrupa ülkelerinden vize sorunuyla ilgili izah istendiğinde, "Biz verdiğimiz vizelerin en fazlasını Türkiye'ye veriyoruz." cevabının alındığını kaydetti.

Oransal olarak bakıldığında yıllardır alınan başvurular ile reddedilen vize oranlarının değişmediğini vurgulayan Fidan, Türkiye'den yapılan turist vizesi başvurularında ciddi bir artış söz konusu olduğunu dile getirdi.

Fidan, vize haklarının suistimal edildiği ile alakalı da Avrupalılar tarafından gündeme getirilen bazı iddialar olduğuna değinerek "Geldiğimiz noktada, bizim Avrupa'yla vize serbestisine geçmemiz gerekiyor." dedi.

Bunun olması durumunda vize süreçleriyle ilgili sorunların da ortadan kalkacağını söyleyen Fidan, "Vize rejimi devam ettiği sürece, Türkiye'nin artan talebine vize mekanizmasıyla cevap verilmesi mümkün değil." diye konuştu.

Fidan, çözümün vize serbestisi olduğunun altını çizerek, bunun çözülmesinin düşünüldüğüne ve ekonomideki iyileşmeye paralel olarak bunu da hayata geçirmenin gerekliliğine dikkati çekti.

Kaynak: AA

dikGAZETE.com
SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZ?
TÃœRKÄ°YE GÃœNDEMÄ°
BUNLAR DA İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR
ÇOK OKUNAN HABERLER