ANKARA
Türkiye'de özgür ve sivil bir değişim için attığı adımlarla tanınan 8'inci Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal, "bireyin devlet için var olduğu" anlayışı yerine, "devletin birey için var olduğu"nu Türkiye kamuoyunun gündemine getiren bir lider oldu.
17 Nisan 1993'te hayatını kaybeden 8'inci Cumhurbaşkanı Özal, bankacı bir baba ve öğretmen bir annenin çocuğu olarak, 1927'de Malatya'da doğdu. Babasının mesleği nedeniyle ilk, orta ve lise eğitimini çeşitli şehirlerde tamamlayan Özal, üniversite yıllarını İstanbul'da geçirdi. İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği bölümünü 1950'de bitiren Özal, Elektrik İşleri Etüd İdaresinde görevlendirildi. Mühendislik ekonomisi alanında uzmanlık eğitimi için 1952'de ABD'ye gönderilen Özal, Türkiye’ye döndükten sonra Elektrik İşleri Etüd İdaresi Genel Müdür Yardımcılığına atandı.
Özal, askerlik hizmetini, 1961-1962 yıllarında Milli Savunma Bakanlığı Bilimsel Danışma Kurulu üyesi olarak yaptı. Devlet Planlama Teşkilatının kurulmasına katkıda bulundu.
Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı görevini 1967-1971 yılları arasında yürüten Özal, Ekonomik Koordinasyon Kurulu, Para ve Kredi Kurulu, RCD Koordinasyon Kurulu ve AET Koordinasyon Kurulu başkanlıklarında bulundu. Özal, 1971-1973 yıllarında ise Dünya Bankasında danışmanlık yaptı.
Başbakanlık Müsteşarlığı yapan tek başbakan
Turgut Özal'ın siyasi hayatı, 1977 genel seçimlerinde Milli Selamet Partisi'nden İzmir Milletvekili adayı olmasıyla başladı ancak seçilemedi.
1979 sonlarına doğru Başbakanlık Müsteşarı olarak atanan Özal, aynı dönemde Devlet Planlama Teşkilatı Müsteşarlığı görevini de vekaleten yürüttü. Bu özelliği nedeniyle Özal, hem DPT Müsteşarlığı hem de Başbakanlık Müsteşarlığı yapan Türkiye'nin tek başbakanı ve cumhurbaşkanı oldu.
Türkiye ekonomisini liberalleştirmeyi hedefleyen ve "24 Ocak Kararları" olarak bilinen geniş çaplı programın hazırlanmasında önemli rol oynayan Özal, o dönemde gösterdiği etkinlik nedeniyle "sandalyesiz bakan" sıfatını aldı.
12 Eylül 1980 darbesi sonrasında Bülend Ulusu başbakanlığında kurulan 44. Hükümet'te Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcılığı görevine getirilen Özal, 14 Temmuz 1982'de bu görevinden istifa etti.
İstifasının ardından 20 Mayıs 1983'te Anavatan Partisi'ni kuran Özal, aynı yıl yapılan genel seçimlerde partisinin birinci gelmesi üzerine 45. Hükümeti kurmakla görevlendirildi. 1983'ten 1991'e kadar aralıksız olarak tek başına iktidarda kalmayı başaran Anavatan Partisi, 1996 ile 2002 yılları arasında da çeşitli koalisyon hükümetlerinin içinde yer aldı.
Suikastçısını affetti
Özal, 18 Haziran 1988'de Ankara Atatürk Spor Salonunda düzenlenen Anavatan Partisi Olağan Kongresinde yaptığı konuşma sırasında uğradığı silahlı saldırı sonucu sağ elinden yaralandı. Yaralı halde kürsüye yeniden çıkan Turgut Özal, "Bilhassa belirtmek istiyorum, Allah'ın verdiği ömrü, O'nun isteğinden başka alacak yoktur, biz de O'na teslim olmuşuzdur." ifadelerini kullanmıştı.
Suikastı gerçekleştiren Kartal Demirağ, saldırı sonrasında yakalanarak, yargılama sonucunda idama mahkum edildi. Ancak daha sonra cezası 20 yıl hapis cezasına çevrilen Demirağ, 4 yıl hapis yattıktan sonra Turgut Özal tarafından 1992'de affedildi.
GAP'a ayrı önem verdi
Güneydoğu Anadolu Bölgesinin su ve toprak kaynaklarının geliştirilmesine dayalı bir program olarak ele alınan "Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP)", 1989'da hazırlanan "Master Plan" ile tarım, sanayi, ulaştırma, eğitim, sağlık, kırsal ve kentsel altyapı yatırımlarını da içine alan bir bölgesel kalkınma projesine dönüştü. Özal'ın ayrı bir önem verdiği bu proje ile bölge halkının gelir düzeyinin artırılması, yaşam şartlarının iyileştirilmesi ve gelişmişlik farkının kaldırılması amaçlandı.
"Milletime yapacağım son hizmetim olacak"
31 Ekim 1989'da Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Türkiye Cumhuriyeti'nin 8'inci Cumhurbaşkanı olarak seçilen Özal, 9 Kasım 1989'da görevine başladı.
Turgut Özal, ekonomik alanda attığı önemli adımların yanı sıra dönemin büyük sorunları arasında yer alan terörle mücadele konusunda da farklı bir strateji izledi. Terörle mücadelede ilk kez sivil inisiyatifi devreye sokan Özal, sorunun çözümü için pek çok görüşme gerçekleştirdi ve raporlar hazırlattı. Cumhurbaşkanı Özal'ın askeri güç kullanımı dışındaki önerilerini belirtmesinden sonra bölgede patlak veren olaylara karşı, bu konuda geri adım atmayacağının sinyalini "Kürt meselesini mutlaka çözeceğim. Bu benim milletime yapacağım son hizmetim olacaktır." sözleriyle verdi.
Talabani ve DEP'li vekillerle görüştü
Bu kapsamda, Cumhurbaşkanı Özal'ın Celal Talabani ile 12 Mart 1991'de Çankaya Köşkü'nde yaptığı görüşme, "Devletin PKK ile dolaylı yoldan ilk teması" olarak yorumlandı. Görüşmeden kısa süre sonra 26 Mart 1991'de Der Spiegel dergisine bir açıklama yapan Talabani, Özal’ın "Kürtlere özerklik vereceğini" söylediğini iddia etti.
Turgut Özal, 1992'nin Mart ayında DEP milletvekilleri Ahmet Türk, Sırrı Sakık ve Orhan Doğan'ı Köşk'te kabul ederek, bir görüşme gerçekleştirdi. Sırrı Sakık, görüşmenin ardından Özal'ın kendilerine "Genel af çıkarıp, sorunu kökünden çözeceğini" belirttiğini açıkladı.
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kaya Toperi ve Başyaveri Kurmay Albay Arslan Güner'e 10 sayfalık bir Kürt raporu hazırlatan Özal, ANAP Milletvekili Adnan Kahveci'yi bu konuda yeni bir rapor hazırlamak üzere görevlendirdi. Kahveci, güneydoğuda bir süre inceleme yaptıktan sonra, "Kürt sorunu nasıl çözülmez" başlıklı bir rapor hazırladı. Özal, bu raporu o dönem MGK toplantısında tartışmaya açtı. Ancak Turgut Özal'ın, sorunun çözümüne ilişkin çabaları, 17 Nisan 1993'te vefat etmesi nedeniyle sonuca ulaşamadı.
Ölümünden 19 yıl sonra 2012'de "cinayet sonucu öldüğü" yönündeki iddialar nedeniyle otopsi yapılması için Özal'ın mezarı açıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, otopsi raporuna göre, mevcut bilgi ve bulgularla Özal'ın kesin ölüm sebebinin tespit edilemediğini bildirdi.
Muhabir: Aynur Ekiz
dikGAZETE.com